Yasalar, sınıf mücadelesi ile şekillenen, sınıflar arası güç dengelerinin bir üst yapı kurumu olarak hukuksal zemindeki yansımalarıdır. Bugün işçi sınıfı ve emekçi halkın sınıf mücadelesinde kan kaybı sürüyor; sosyo-ekonomik, sosyo-politik kurum ve araçları etkisini kaybediyor, kazanılmış haklan birer birer tekrar gasp ediliyor. İşçi-işsiz, köylü, yoksul emekçi tüm halkın içinde bulunduğu koşullardan yararlanmak isteyen egemen sınıflar, bir yandan kendi içindeki hegemonya mücadelesi çerçevesinde toplumu maniple ediyor, kah zina tartışmalarıyla, kah basına getirilen hapis cezaları ile dikkatleri yasaların faşist-gerici, baskıcı içeriğinden kaçırıyorlar. Yapay gündemlerle kitleleri oyalıyor, işçi ve emekçileri yer yer kendi politikalarına yedeklemeyi de başarıyorlar.
Devamını oku...
Öcalan’ın benimsediği Demokratik Konfederalizm teorisi bir süredir Kongra-Gel ve bu gelenekteki diğer örgütler tarafından savunuluyor, eğitim konusu yapılıyor ve bazı alanlarda örgütlenmeler buna göre yeniden yapılandırılıyor.
Devamını oku...
Antakya, Güney’de çok sayıda ulusal ve dinsel kimliğin bir arada yaşadığı, ama ezenlerin asimilasyon politikalarıyla halklar harabesine çevrilmiş bir kentimizdir.
Antakya’yı anlamak ve günümüz Antakya gerçekliğine ışık tutmak için Arap ulusal mücadelelerine ve Antakya’nın tarihine dönmek gerekiyor.
Devamını oku...
Der Zor çöllerinde naneler biter
Nanelerin kokusu dünyaya bedel
Bu ayrılık bize ölümden beter
Dini uğruna giden yiğitler
Dini uğruna giden Ermeni
Devamını oku...
Kadın kitle hareketinin ve genel olarak kitle hareketinin dünya çapında gelişim dinamiklerini, sorunlarını ve iç çelişkilerini barındıran bir hareket olarak 2005 Dünya Kadın Yürüyüşü (DKY), 8 Mart’ta başladı ve 17 Ekim’e kadar devam edecek. 2005 DKY, gerçekte 2000 yılında başlayan, sonrasında tartışmalar, eylem ve etkinliklerle bugüne gelen ve kendini temel olarak Dünya Sosyal Forumu içerisinde ifade eden bir kadın kitle hareketi.
Devamını oku...
İstanbul; ışıl ışıl sokaklar, eğlence ve alışveriş merkezleri, lüks yalılar, boğaz... İstanbul’un görünen yüzü bunlar. Kentin dışına doğru çıktıkça İstanbul’un öteki yüzü karşılıyor bizi. Kentin dışında ve kentin dışladığı bu mekanlar ezilenlere ev sahipliği yapıyor. Ve ezilenlerin mekanları bu kenti çevreliyor dört bir yanından. Tıpkı Ayazma gibi.
Devamını oku...
Chavez kimdir? Venezüella’da, onun başkanlığı altında geçen son 6 yılda ne yaşanmıştır? Bu sorular üzerinde, gerek Venezüella’da, gerekse de dünyada üzerinde büyük bir tartışma sürüyor.
Venezüella’da onun ismi, toplumun bir kesiminde büyük bir nefret, kızgınlık ve hoşgörüyle; diğer kesiminde ise aynı büyüklükte bir sevgi, sempati ve saygıyla anılmaktadır.
Devamını oku...
Ocak 2004’te Avrupa’nın 17 ülkesinden 19 parti Berlin’de bir araya gelerek, “Avrupa Sol Partisi”ni (Party of the Europen LeftEL) oluşturma kararını verdiler. Bu partilerin bir kısmının yer almadığı 8-9 Mayıs 2004’te Roma’da yapılan kongreyle, 15 kurucu partinin katılımıyla AS (EL) ilan edildi, kongrede AS’nin tüzüğü de oluşturuldu. Kongre ile “Avrupa Solu” (AS) kurucu üyeleri kendilerini, “Avrupa Birliği’ne üye ve aday ülkelerin... sosyalist, komünist, kızıl-yeşil ve diğer demokratik partileri” olarak sundular.
Devamını oku...
20. yüzyıl sonu, ABD emperyalizmi için dünya egemenliğinin görece elverişli koşullarını yarattı. Varşova Paktının çözülmesi, Almanya, Fransa, Rusya gibi emperyalist rakiplerinin ABD ile ciddi bir paylaşım mücadelesine girişecek güce sahip olmaması, dünya ezilen halklarının devrimci-ilerici hareketlerinin parçalı ve öncüden yoksun oluşu, ABD’nin emperyalist egemenlik çaba ve isteğini güçlendiren etkenler oldu. Dahası soğuk savaşın bir numaralı galibi olmanın bilinci ile dünyanın yeniden paylaşımım, dünyanın siyasal haritasının çizimini belirlemek istiyordu.
Devamını oku...
Dünyanın 21. yüzyıl tarihi, emperyalist barbarlık ve paylaşım savaşlarıyla yazılıyor. Yeni bir emperyalist paylaşım savaşı döneminde, emperyalizmin pandora kutusundaki tüm kötülükler bir bir yeryüzüne saçılıyor. Savaş, işgal, soykırım, göç, ırkçılık, faşizm emperyalist barbarlığın özsel ve başat pratikleri oluyor.
Devamını oku...
* Ezilenlerin Sosyalist Alternatifi Atılım gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Çiçek’in Bilinç ve Eylem dergisinin sorularını yanıtladığı bu yazı, derginin 4. sayısından alınmıştır.
Bilinç ve Eylem: Dergimiz, Türkiye devrimci hareketinin uzun bir geçmişe dayanan, devrimci hareketin tümünü kapsayan köklü ve ağır sorunlarla karşı karşıya olduğuna inanıyor. Bu konuda sizin görüşleriniz nelerdir?
Gazetemiz Ezilenlerin Sosyalist Alternatifi ATILIM da, “devrimci hareketin uzun bir geçmişe dayanan, devrimci hareketin tümünü kapsayan köklü ve ağır sorunlarla karşı karşıya olduğuna inanıyor.” Kuşkusuz ben de aynı düşüncedeyim. Bununla birlikte “sorun”u doğru tarif etmek gerektiğini vurgulayarak başlamak istiyorum. Çünkü zaten “köklü ve ağır sorunlar” belirlemesi, devrimci hareketin sorununu/sorunlarını tarihsel-güncel özgün bağıntısı içinde tanımlayamıyor. Bize bunların yalnızca “köklü ve ağır” olduğunu genel geçer bir dille söylemenin ötesinde bir fikir, müdahale için bir kalkış noktası vb. sağlama yeteneğinden de yoksun. Hatta “köklü ve ağır” vurgusu, sorun/sorunlarla pratik düzeyde bir biçimde ilgili olan ve çözüm üzerine bir biçimde kafa yoran özneler için korkutucu, yıldırıcı bir düşünsel-pratik etki bile yapabilir.
Devamını oku...
Hatırlanacaktır, “Tek yanlı ateşkese” son verileceği açıklaması ve sonra da son verildiği kararı, ilk anda yaygın bir şekilde pek de ciddiye alınmamıştı. 2004 Haziranındaki bu fotoğraf, çarpıcı ve ilginçti. Hatta bu kararı Genelkurmayın dikte ettiği iddiasına inananlar hiç de az değildi. Ancak geride kalan zaman, “Tek yanlı ateşkese” son verilmesini önemsiz görmenin politik bir yanılgı olduğunu gösterdi. Kararın belirleyici önemini, ‘99 İmralı duruşmalarıyla oluşan durumu sarsıp değiştirme gücüyle ortaya koydu. Gündemde kalmaya devam eden Kürt ulusal sorununun, bekletme koridorlarında uyutulmaya, yatıştırılmaya ve çürütülmeye çalışılmasına gerilla savaşının yeni baskısıyla dur deniyordu.
Devamını oku...