Birikim dergisinin 165, 166 ve 167. sayılarının kapak konusu, ‘sol ve ‘sosyalist’ hareketin genel durumu olarak belirlenmiş. 165. sayıda “Sosyalist Sol- Bir Bozgunun Arka Planı” başlığı altında yayımlanan değerlendirmelerin sonraki iki sayı boyunca sürdürülmesi üzerine, bu arkadaşların yazdıklarıyla ilgilenmeye karar verdik. Bütün yazıları okuduktan sonra, anladık ki, yazılarla ilgilenmek yetmeyecek; yazarlarla da ilgilenmek gerekiyor. Birikim’in sürekli yazarlarının ilgiye, hatta şefkate gerçekten ihtiyacı var; çünkü hem canları epeyce sıkkın, hem moralleri çok bozuk, hem kafaları bayağı karışık, hem de pek çok şeyi yanlış biliyorlar. Bu muhteremler, öteden beri sol üstüne düşünüp, sosyalizm hakkında yazıyorlar. O kadar çok düşünüyorlar ki, düşüne düşüne helak olacaklar. Kendilerini de, kendilerinden ‘yüksek teori’ bekleyen kimi okurlarını da artık iyiden iyiye yıprattığı gözlenen bu derin düşüncelerin talihsizliği ise, daha çıkış noktasında beliriveriyor.
Devamını oku...
Açlık, yoksulluk, işsizlik, siyasal baskılar, savaş ve katliamlar... İnsanlık, kapitalist barbarlığın her türlü zulüm ve acısını çekerken kendisi için yaşanabilir koşullar arayışına girer. Başlar umut yolculuğu.
“Kader”, onları, bazen dağ başlarında yolunu kaybetmiş olarak vahşi hayvanlara yem olurken, bazen umut simsarları elinde ıssız bir ormana terkedilmişken, bazen dalgalara kapılarak derin sulara gömülürken ve bazen de sınır boylarında enselerine dayanan silahların soğukluğunda yakalar.
Devamını oku...
I. Başka Bir Dünyanın Mümkün Olduğunu Göstermek*
İtalya Taban Sendikaları Konfederasyonu COBAS, klasik sendikal örgütlenmelerin dışına çıkarak mücadeleye politik muhteviyat veriyor. Avrupa Solu'nun yeni yönelimlerinin de parçası olan COBAS'ı, Sözcü Bernocchi anlatıyor.
İtalya taban sendikaları konfederasyonu COBAS sözcüsü Piero Bernocchi 11-12 Ocak 2003 tarihli Die Junge Welt gazetesinde yapılan söyleşide Avrupa yeni sendikal deneyimler açısından umut verici gelişmelere işaret ediyor.
Devamını oku...
Emperyalist küreselleşmenin timsali nedir? Bilgisayar mı? İletişim olanakları mı? Medyanın ulaştığı yaygınlık ve güç mü? Hayır. Tüm bunlar, kapitalist sermaye birikiminin ihtiyaçları için kullanıldığında, ortaya iğrenç bir toksik madde çıktı ki emperyalist küreselleşmenin timsali de odur: Spekülatif sermaye.
Devamını oku...
“Tarih kendi amaçlarının peşinde koşan insanın faaliyetinden başka bir şey değildir."
Marks-Engels, Kutsal Aile
Kitle Kavramının Analizi
Öncelikle “kitle” kavramının (ve tabi gerçekliğinin) işçi sınıfı, emekçiler, halk, yurttaş, ezilenler, sömürülenler vb. kavramlardan ayrı, farklı olduğunun, başka bir toplumsal gerçekliği tanımladığının altı kalınca çizilmelidir. Çünkü oldukça yaygın olduğu anlaşılan bilinç bulanıklığı ve belirsizliği aynı zamanda kitle kavramının işaret edilen diğer kavramlarla aynılaştırılması eğilimi biçiminde de yansıyor. Bilinç bulanıklığı örgütçünün enerjisini doğru hedeflere kilitlemesini engellediği gibi görevlerini doğru kavramasını önleyerek verimini de düşürüyor.
Devamını oku...
Sağlıklı teori ayrışarak ilerleyen eylemden ve somutun zenginliğinden doğuyor; şu günlerde böyle bir zenginliği yaşıyoruz. Thomas More’u, Macyavel’i ve Erasmus’u yan yana getiren, onları ortak bir paydada buluşturan nedir diye sorularak başlanabilir. Deliliğe Övgü, Prens ve Ütopya’nın birbirleriyle herhangi bir içerik ortaklığı taşımamalarına rağmen bunu sormak gerekir. Önemli olan bu eserlerin içeriklerinden ve önerdiklerinden çok, sezgisel bir tutkuyla neye karşı çıktıklarıdır. Üçü de bitmekte, ölmekte olan ortaçağ egemenliğine karşıdırlar ve karanlığın sona ermekte olduğunu haber veriyorlar.
Devamını oku...
Giriş
Bütün ülkelerin işçileri birleşin demişlerdi, Marks ve Engels Manifestonun sonunda. II. enternasyonal esasen Avrupalı bir işçi örgütü olmasına karşın Avrupa’da bir paylaşım savaşının patlamasını, işçilerin burjuvazinin çıkarları için birbirlerini boğazlamasını önleyememişti. Şimdi muazzam bir enternasyonal kitle hareketiyle karşı karşıyayız. Hareketin gücü ve önemi, yalnızca büyüklüğünde değil.
Devamını oku...
Rengarenk bir Perşembe günüydü. Başta İstanbul olmak üzere, Adana, İzmir, Ankara, Malatya ve diğer kentler 1 Mayıs sabahına işçi selamıyla uyandılar. Yaz havasını aratmayan 1 Mayıs güneşinin ısıttığı sokaklar sevinç yüklü konuklarını bekliyordu. Güvenlik adına yığınak yapan eli coplu, kalkanlı polis ve asker postallarının çiğnediği yeşil çimenlerin üzerine pankartlar serilmişti, her dilden ve renkten. Burcu burcu devrim, sosyalizm ve özgürlük kokan sloganlarıyla, kızıl ağırlıklı rengarenk bayraklarıyla onlarca il ve ilçede onbinlerce emekçi aynı duygularla bir araya gelerek, bilinç ve ruh tazelediler birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs’ta!
Devamını oku...
Dünyanın Ezilenleri Irak Halkının Yanında
Irak’ta emperyalist savaş, Saddam rejiminin devrilmesi, ABD-İngiliz askerlerinin Irak’ı işgal etmesiyle yeni bir sürece evrilmiştir. Emperyalist savaş, Irak’ta emperyalist işgale dönüşmüştür. Savaşı engellemek için bir araya gelenlerin ortaya koyduğu tepki emperyalist istilayı geciktirmiş, istila başladığında da emperyalistleri daha temkinli olmaya zorlamıştır. Emperyalist savaşa karşı mücadele bugüne kadar görülmemiş bir yaygınlığa ve kitleselliğe ulaşmıştır. Ezilenler arasında enternasyonal dayanışmayı güçlendirmiş, ezilenlerin enternasyonal eylem yeteneğini geliştirmiştir. Buna karşın mücadelenin çapı işgali ve Irak halkının katledilmesini engellemeye yetmemiştir. Bu durum savaşa karşı mücadele eden dinamiklerin daha da güçlendirilmesi gerektiğini göstermiştir. İşgalciler Irak’tan, Filistin’den kendiliğinden gitmeyecektir. İşgalciler, Ortadoğu’dan koyulmalıdır. Bu ise, işgale hayır diyen kuvvetlerin örgütlülük ye eylem yeteneklerinin daha da geliştirmeleri gerektiğini ortaya koymaktadır.
Devamını oku...
ABD elebaşılığındaki emperyalist yağma ve zulüm koalisyonu Irak ve Güney Kürdistan’ı işgal etti. Bağdat kuşatması günlerine değin süren büyük direniş beklentisi Saddam rejimi ve ordusunun boyun eğmesi sonucu, bir beklenti olarak kaldı. Politik düzen ve Irak devleti yıkıldı. ABD, askeri zaferine dayanarak emperyalist egemenliğini örgütlemeye girişti. Politik ve iktisadi ilhakın, bir diğer ifadeyle sömürgeleştirme sürecinin temel adımları atıldı. Genel ve bölgesel valiler ilan edildi. ABD “günü geldiğinde” politik ilhakın “himayecilik” konumuna doğru daraltılacağını, o güne değin çıplak bir sömürge rejimi kurulacağını açıkladı. Franks ve Garner gibi elleri halkların kanına bulaşmış general ve general eskileri, bir ABD Irak’ı kurmak için emir ve küstahlık kusmaya başladılar.
Devamını oku...
Egemenler arasında “Kamu Yönetimi Reformu” üzerinde fırtına kopuyor. Kamu Yönetimi Temel Kanunu Bakanlar Kurulu’na sunuldu. Kamu Personel Rejimi Kanunu da yakında meclise getirilecek. Önce Merkezi Yönetim Yasa Tasarısı ve Yerel Yönetim Yasa Tasarısı hazırlanmıştı. Daha sonra bu iki tasarı tek tasarı olarak “Kamu Yönetimi Temel Kanun Taslağı” haline getirildi.
Kısaca Kamu Yönetimi Reformu” olarak anılan bu tasarılar kimilerine göre merkezi, hantal, bürokratik yapının “yerelleştirilme”si, ya da demokratikleşmede köklü adımlar anlamına geliyor; karşı cephedekiler ise bunun eyalet sistemini uygulamaya sokma yönünde bir hamle olduğu ve özünde “üniter devleti parçalama amacı taşıdığını ileri sürüyorlar. Bazılarına göre “iktidar, özel sektöre devrediliyor.”
Devamını oku...
Ortadoğu kaynamaya devam ediyor.
Emperyalist koalisyon Irak'ı işgal etti ve hızla sömürgeleştiriyor.
Irak işgalciler için Ortadoğu'daki merkezi karargâh haline getiriliyor.
Ama yine de emperyalist işgalciler için işlerin iyi gittiği söylenemez. İşgalciler Irak'ta "yeni düzen"i kurmakta zorlanıyor. Halk, emperyalist işgalcilerin defolması için, her geçen gün sesini biraz daha yükseltiyor.
Filistinli savaşçılar emperyalist "yol haritası"nı bedenlerinde patlattıkları bombalarla yırtıyor.
S.Arabistan'da Amerikalılar bir kez daha yerle bir edilen binaların altında kaldı.
Ezilenlerin öfke patlamaları Amerikalıları dehşete düşürüyor. Her an her yerde yeni bir ateş fitili Amerikan emperyalizminin görevlilerini cehenneme yollayabilir. Ortadoğu toprağının derinliklerinde emperyalistlere kin tohumu kök salıyor. Amerikalılar korkuyla yatıp dehşetle uyanıyor.
Bu daha başlangıç. Ortadoğu'da asıl savaş, yeni başlıyor.
Devamını oku...