Giriş
Bütün ülkelerin işçileri birleşin demişlerdi, Marks ve Engels Manifestonun sonunda. II. enternasyonal esasen Avrupalı bir işçi örgütü olmasına karşın Avrupa’da bir paylaşım savaşının patlamasını, işçilerin burjuvazinin çıkarları için birbirlerini boğazlamasını önleyememişti. Şimdi muazzam bir enternasyonal kitle hareketiyle karşı karşıyayız. Hareketin gücü ve önemi, yalnızca büyüklüğünde değil.
Hareketin Kaynağı Ve Farklılığı
Hareketi, küstahlıkta sınır tanımayan emperyalist saldırganlık kışkırtı; bu saldırganlık özellikle emperyalist küreselleşme karşıtlığı temelinde gelişen kitle bilincinde bir sıçrama yarattı. Irak halkının kaderine ilgisiz kalamıyorlardı. Eylemli bir karşı çıkış, barışın eylemli savunusu.
Emperyalist savaşa karşı hareket, emperyalist küreselleşmeye karşı harekete göre çok daha dünyasaldır. Aynı anda dünyanın dört bir yanında eylemler gerçekleştirilmiştir.
Emperyalist uluslararası kuruluşlara karşı belirli ülkelerde gösteri yapılması yerine, gösteriler her ülkede ve kendi hükümetlerine karşı gerçekleştirildi.
Hedefler daha somut, katılım daha örgütlüydü.
Savaş karşıtı koordinasyon ve platformların hemen hemen her yerde boy vermesi ve bunların uluslararası bir birlik oluşturmaları yeni ve farklı bir durumu ifade eder.
Kitlelerin sürece kendi örgütlülükleri ile katılmaları, üretimden gelen gücün kullanılması, dünya çapında genel grev örgütlenmesi, genel direnişe başvurulması hareketin yeni aşamasına bir başka örnek olarak verilebilir.
Talepler, Taleplerin Dinamik Evrimi
Emperyalist saldırganlığa karşı “Irak’ta savaşa hayır”, en genel talep bu. Barış istemi, mevcut “barış”ın savunusu. Fakat bunun ötesinde bir barış talebidir yükseltilen. Barış içerisinde bir dünya istenmektedir. Barış için, barış içerisinde bir dünya için, enternasyonal eylem... İlk aşamada emperyalist saldırganlığın durdurulması hedeflenir. En acil olandır bu.
Sonra: Irak’a emperyalist bombardımanın başlamasıyla, savaşın durdurulması için ayağa kalkar yüz- binler ve milyonlar.
Ve şimdi, hareket güç yitirse de başat talep işgalin son bulmasıdır.
Böylece dinamik bir kitle bilinciyle karşı karşıya olduğumuz da açığa çıkar.
“Yeni kitle bilinci” emperyalist saldırganlığa, emperyalist savaşa ve işgale karşı mücadele içerisinde oluşuyor. Esasen yeni kitle bilincinin doğurucusu oluyor, emperyalist saldırganlığa, savaşa ve işgale karşı mücadele.
Hareketin Enternasyonal Karakterinin Somutlanışı
a) Talepler ortak olduğu kadar, bir başka halkın kaderi için yürütülen bir mücadeleyi ifade ediyordu.
b) Eşzamanlı, zamandaş, dünyasal.
c) Mücadele biçimleri benzer.
Hareketin Sosyal Bileşimi
İşçi sınıfı, işsizler, ortaöğrenim, yükseköğrenim/gençlik, aydınlar, çiftçiler-emekçiler. Burada önemli bir unsura özellikle dikkat çekilmelidir. Hangi sınıf ve tabakadan gelirse gelsin hareketin ana gövdesini gençler oluşturmaktadır. İşçi sınıfı harekete her geçen gün daha fazla katılmakta, katılanların büyük çoğunluğu genç işçilerden oluşmaktadır. Ayrıca, kadınların gösterilerde artan ağırlığı da dikkate değerdir.
Eylem Biçimleri
Yürüyüşler, mitingler, toplantı ve gösteriler. Üslere, askeri konvoylara, gemilere vb. yönelen bloke etme eylemleri, savaşın vahşetini sergileyen gösteriler, genel grevler, genel direnişler. Oldukça zengin bir çeşitlilik gösteriyor. Kelimenin tam anlamıyla envai çeşit ve kitle yaratıcılığının şahane görünümleri.
Hareket İçerisinde Yer Alan Siyasal Akımlar
Burada da muazzam bir çeşitliliği görüyoruz. Kitle hareketinde somutlaşan savaş karşıtı ittifakın safları oldukça geniş. Politik islamın değişik versiyonlarından sosyal demokratlara, liberaller, sosyalistler, marksist leninistler, maoistler, pasifistler, troçkistler, anarşistler, feministler vb.
Hareketin Örgütlenme Biçimleri
Savaş karşıtı koalisyonlar, platformlar. Tek tek bireylerden sendikalara, küçük çevrelerden partilere, birey ya da kuramların içerisinde eşit biçimde yer aldığı yapılar.
Bir yeni özneler sorununun açığa çıktığı ve devrimci önderlik ve bu yeni öznelerin ilişkilenişinin önemli bir konu olduğu söylenebilir.
Yeni enternasyonal kitle hareketi ve örgütlenmesi nasıl bir şey olacaktır, bunun ipuçlarını vermektedir.
Daha dinamik ve daha esnek, kitle inisiyatifini doğrudan doğruya içeren ya da kitle inisiyatifine açık...
Hareketin Özneleri
Buna bir ölçüde örgütlenme biçimlerine değinilirken de girildi.
1930’lu yıllardaki antifaşist, barış hareketi. Bunu 3. Enternasyonal, komünist partileri ya da onların etkisindeki sendikalar, cepheler örgütlüyordu. Sosyal demokratlar ve onların etkisindeki sendikalar da önemli bir etkendi. Böylesine büyük çaplı kitlesel ve keza böylesine dünya çapında yaygın bir hareket oluşamadı...
1950’li yıllardaki barış hareketi de sosyalist ülkeler ve komünist partiler tarafından örgütlenmiştir.
1970’li ve 80’li yıllardaki barış hareketlerinde SSCB ve yandaşı modern revizyonist partilerin rolü küçümsenemez. Aynı dönemin çevre hareketi ise yeni bir durum olarak belirir ve hızla politik partiler biçiminde örgütlenir.
Öncelikle hareketin “saf” kendiliğindenliğine dikkat çekmeliyiz. Arkasında ne bir SSCB, ne de komünist enternasyonal ya da dünya çapında örgütlenmiş komünist partiler var. Bu yeni bir şey.
Hareketin Kazanımları
Hareket emperyalist saldırganlığı durdurmayı başaramamıştır, fakat ABD emperyalizmi ve yandaşlarını bir bütün olarak savaş kundakçısı cepheyi teşhir etmiştir. Irak’a emperyalist saldırı halklar nezdinde gayri meşru, gayri yasal ve gayrı ahlaki bir durum olarak mahkum edilmiş, ABD emperyalizmi daha savaş başlamadan manevi, moral bakımdan yenilmiştir. ABD emperyalizminin bir ideolojik yenilgi aldığını saptamak yanlış olmaz.
Hareket savaş kundakçısı cepheyi oldukça zorlamış, özellikle İngiltere’de savaş hükümeti ve işçi partisi muazzam büyüklükteki kitle hareketinin baskısı altında içeriden çatlamıştır.
Keza savaş kundakçıları Türkiye’de de sert bir darbe yemiş, kitle hareketinin baskısı Meclis’in savaş tezkeresine onay vermesini önlemiştir.
Savaş karşıtı devasa büyüklükteki kitle hareketi emperyalistler arası çelişkilerin daha belirgin ve çarpıcı biçimde açığa çıkmasını sağladı, Fransız/Alman haydutlarını kendi emperyalist çıkarları için, ABD hayduduna daha açık bir tavır alma cesareti verdi. Ama aynı zamanda kitle hareketi, emperyalist dünyanın bu açıkça bölünmesinden yararlandı. Bu durum hareketin gelişme imkanlarını artırdı.
Hareketin bizzat kendisinin kitle bilincinde bıraktığı etki ve keza bütün bir insanlık aleminde yarattığı mayalanmanın geleceğin şekillenişinde derin etkileri olacaktır.
Antiemperyalist Mücadele
Antiemperyalizm, emperyalizme karşı mücadele dendiğinde “bağımsızlık”, “ulusal bağımsızlık”, mücadeleleri anlaşılıyordu. Bu dönem -bütün bir 20. Yüzyıl- geride kaldı. Irak’a yönelen emperyalist saldırganlığı hedef alan mücadele denince kimse Irak’ın bağımsızlığını anlamadı. Burada yeni bir antiemperyalist bilinç ve duruşun tohumları var.
Bir de antiemperyalist mücadele denildiğinde hemen sömürgelerin ve ulusal bağımsızlığından yoksun ulusların emperyalist devletlere ve sisteme yönelmiş mücadeleleri ve bu mücadeleler ile dayanışma anlaşılırdı.
Oysa eğer, Irak’a yönelik emperyalist saldırganlığı durdurma mücadelesi antiemperyalist bir içeriğe sahip ise, ya da düpedüz antiemperyalist mücadele ise bu durumda antiemperyalist mücadelenin bizzat emperyalist metropollerde tutuştuğunun altını çizmeliyiz. Bu defa emperyalizme karışı mücadele emperyalizmin yüreğinde patlak vermiştir.
Savaş karşıtı hareket ilk anda emperyalist saldırganlığı durdurmaya çalışıyordu. Ona ön- gelen, emperyalist küreselleşme karşıtı hareket ise emperyalist sömürüyü ve keyfiliği sınırlandırmak istiyordu.
Hareketin Devrimci Eleştirisi
Hareket antiemperyalist niteliğine karşın “düzen içidir”. Çünkü hareketin barış talebi, emperyalizm koşulları altında savaşsızlık halini kapsar. Eğer, ABD ve yedeklerinin Irak’a saldırısı önlenseydi bu barış mı olacaktı, emperyalist barış mı? Hareket, emperyalizm koşulları altında kalıcı ve demokratik bir barışın olanaklı olduğu yanılgısıyla yüklüdür. Oysa barışçı, militarist olmayan bir emperyalizm olanaksızdır. Emperyalizm yalnızca savaş sanayi nedeniyle değil, daha önemlisi ve esasen emperyalizm egemenlik eğilimi olduğu içindir ki, militarizmsiz ve savaşız yapamaz. Emperyalistler ekonomik araçların yetmediği yerde askeri araçlara, saldırganlık ve şiddete başvurur.
Emperyalizme karşı mücadele bütün ülkelerin işçileri ve emekçilerinin, gezegenimizin tüm ezilenlerinin ortak ve birleşik sorunudur. Emperyalizme karşı mücadele, “bağımsızlık” sorunu olmaktan öte, işçi sınıfı ve emekçilerin sömürüden kurtuluşu sorununun dolaysız bir bileşeni haline gelmiştir. Emperyalizme karşı mücadele, dolaysız biçimde kapitalizme karşı mücadele, kapitalist sistemin tasfiyesi ve sömürüsüz yeni bir dünya için, sosyalizm için mücadele olarak anlaşılmak ya da sosyalizm hedefine bağlanmak zorundadır.
Özellikle günümüz koşulları altında sosyalizm hedefine bağlanmamış, dolayısıyla anti- kapitalist nitelikte olmayan bir antiemperyalist mücadele milliyetçilikle malûl olduğu için, emperyalistlerin elinde oyuncak haline gelmeye de mahkûmdur.