Dünyanın Ezilenleri Irak Halkının Yanında
Irak’ta emperyalist savaş, Saddam rejiminin devrilmesi, ABD-İngiliz askerlerinin Irak’ı işgal etmesiyle yeni bir sürece evrilmiştir. Emperyalist savaş, Irak’ta emperyalist işgale dönüşmüştür. Savaşı engellemek için bir araya gelenlerin ortaya koyduğu tepki emperyalist istilayı geciktirmiş, istila başladığında da emperyalistleri daha temkinli olmaya zorlamıştır. Emperyalist savaşa karşı mücadele bugüne kadar görülmemiş bir yaygınlığa ve kitleselliğe ulaşmıştır. Ezilenler arasında enternasyonal dayanışmayı güçlendirmiş, ezilenlerin enternasyonal eylem yeteneğini geliştirmiştir. Buna karşın mücadelenin çapı işgali ve Irak halkının katledilmesini engellemeye yetmemiştir. Bu durum savaşa karşı mücadele eden dinamiklerin daha da güçlendirilmesi gerektiğini göstermiştir. İşgalciler Irak’tan, Filistin’den kendiliğinden gitmeyecektir. İşgalciler, Ortadoğu’dan koyulmalıdır. Bu ise, işgale hayır diyen kuvvetlerin örgütlülük ye eylem yeteneklerinin daha da geliştirmeleri gerektiğini ortaya koymaktadır.
Saddam rejiminin yıkılması ve bu rejim güçlerinin teslim olmasıyla işgalciler ve halk karşı karşıya kalmıştır. İşgalcilere karşı protesto gösterileri yayılıyor. İşgalci güçler daha şimdiden onlarca Iraklıyı protesto gösterilerini bastırmak amacıyla katletti. Buna karşın henüz sınırlı da olsa işgalcilere karşı silahlı karşı koyuşlar görülüyor. İşgalciler için asıl zor savaş yeni başlıyor. Irak halkı onursuzluğu reddederek işgalci sömürgecilere karşı örgütlenmeyi başaracaktır.
Emperyalist Savaşa Karşı Mücadele Emperyalist İşgale Karşı Mücadeleye Dönüştürülmelidir
Emperyalist savaş karşıtı mücadele Irak’a yönelik emperyalist işgalin derhal son bulması amacına bağlı olarak yürütülmelidir. Bu amaca bağlı olarak Irak’ta savaşa hayır platform ve koordinasyonları emperyalist işgale hayır platform ve koordinasyonlarına dönüştürülmelidir. Bu konuda atılan adımlar olumludur.
Bugün biçim değişikliği nedeniyle, Irak’ta Savaşa Hayır Koordinasyonu’nun işlevinin tamamladığı ve bu koordinasyona gerek olmadığı şeklinde görüşler dile getirilmektedir. Bu görüşte olanlar koordinasyondan çekildiklerini açıklamışlardır. Ayrılanların asıl derdi başkadır. Onlar, savaş karşıtı koordinasyon ve platformlarda devrimcilerin artan etkisinden rahatsız olmuşlardır. Koordinasyon içinde yer alan “solcular”ın en geri kesimini temsil etmektedirler. Bu sağlıklı bir ayrışmadır. Fakat buradan hareketle darlaşmanın iyi bir şey olduğu ileri sürülemez. Koordinasyon ve platformlar katılmak isteyen herkesi kucaklaması ile ayırt edicidir. Onun bu özelliğini dikkate almamak kitle hareketinin bugünkü özgünlüğünü hiçbir biçimde kavramamak anlamına gelir. Bunun içindir ki Koordinasyonu zayıflatacak fikir ve adımlardan kaçınılmalıdır.
Savaşın biçim değiştirdiği doğrudur, fakat koordinasyona gerek olmadığını ileri sürmek yanlıştır. Tam tersine dünya ve Ortadoğu koşulları savaşa ve işgale, emperyalist barbarlığa karşı mücadelenin, birliğin ve halkların kardeşliğinin daha da güçlendirilmesi görevlerinin yakıcılığını ortaya koymuştur. Bugün Irak’ta Savaşa Hayır Koordinasyonu’nun, Irak’ta İşgale Hayır Koordinasyonu şeklinde süreklileştirilmesi bir zorunluluktur. Bu aynı zamanda coğrafyamızın dört bir yanında oluşturulan platformların da işgal karşıtı örgütlenmelere dönüştürülmesini gerektirmektedir.
ABD-İngiliz savaş ve işgal koalisyonunun hedefi bugün Irak olmuştur. Fakat ABD-İngiliz savaş ittifakının hedefleri daha da geniştir ve süreklilik arz etmektedir. Irak’tan sonra başta Suriye ve İran olmak üzere bütün Ortadoğu, ardından da Kuzey Kore ve Küba emperyalist yağma savaşı ve işgal planlarının hedefleri arasındadır. Bu savaş kıvılcımlarının Türkiye’ye sıçramayacağını düşünmek savaş koalisyonu hakkında iyimser yaklaşımları yansıtabilir ancak.
Bu nedenle de Koordinasyon içinde yer alan tüm kuvvetlerin uzun vadeli hedeflerle hareket etmek ve süreklilik sağlamak için daha büyük bir çaba içinde olmaları gerektiği açıktır.
Kaldı ki Koordinasyon dağılsa bile işgal koşulları sürüyor olacaktır. Koordinasyon dışında kalmayı düşünen kişi ve kuramların bu gerçeğe sırtını dönemeyeceği açıktır. Bugün Koordinasyon dışında kalmak isteyen kuramların ve kişilerin sorumlulukları azalmamış, bilakis artmıştır. Koordinasyon bileşenlerinin bu bakımdan da sorumluluk bilinci ile hareket etmesi gerekir.
Irak’ta ve Filistin’de işgale karşı koordinasyon dünden farklı olarak daha uzun vadeli planlar oluşturmalı ve bu planlar üzerinden yürümelidir. Her şeye rağmen bu koordinasyon sürecektir. Emperyalist savaş ve işgal koalisyonunun orta ve uzun vadeli planları gözetilerek, İşgale Karşı Koordinasyon da bir hareket planı ortaya çıkarmalıdır. Halkın, ezilenlerin en geniş kesimlerinin işgale karşı aydınlatılması, birleştirilmesi ve harekete geçirilmesi üzerine şekillenebilecek böyle bir planın emperyalist yağmacıların gelecekteki hesaplarını bozacağına bugünden inanmalıyız. Hem Türkiye’de hem dünyada mücadele istek ve eğiliminde olanların giderek çoğaldığını ve çoğalacağını dikkate almalıyız. Irak halkının emperyalist işgalcilere tepkisi giderek büyüyor ve sertleşiyor. Filistinliler emperyalist planları feda eylemleri ile reddettiklerini gösteriyor. Coğrafyamız halkları da bütün gücüyle direnen mazlum halkların omuz başında olduğunu ortaya koymalıdır.
Yapılması Gerekenler
Savaşa ve işgale karşı güçlerin, aydın, yazar ve sendikacıların da katılacağı bir konferans düzenlenmelidir. Bu konferansta ortaya çıkan düşünce ve sonuçlar kamuoyuna ilan edilerek, işgale karşı duyarlılık güçlendirilmelidir. Böyle bir konferansa Irak ve Ortadoğu’dan savaşa ve işgale karşı olan güçlerin katılmasına önem verilmeli, Ortadoğu halklarının işgale karşı iradesi bu konferansa yansıtılmalıdır. Bununla birlikte emperyalist savaşa karşı platformların bulunduğu her yerde benzer konferanslar düzenlenerek bundan sonra işgale karşı neler yapılabileceği tartışılmalıdır. Emperyalist koalisyonun Irak’ta sömürge düzeni kurma istekleri ve bunu giderek Ortadoğu’nun bütününe yayma girişimleri konusunda aydınlatma çalışmaların yoğunlaştırmalıdır. Bu amaçla geniş katılımlı bir konferans düzenlenmesi dışında, bildiri ve afiş çıkarılmalı, paneller düzenlenmeli, sinevizyon gösterimleri yapılmalıdır. ABD ve İngiliz Konsoloslukları önünde onların emperyalist işgal ve sömürgeciliğini teşhir eden eylemler düzenlenmelidir. İşgale karşı koordinasyon enternasyonal örgütlenmesi güçlendirilmeli, uluslararası koordinasyon toplantılarında alınan kararlar coğrafyamızda da hakkıyla uygulanmalıdır. Ortadoğu çapında işgale karşı mücadeleyi koordine edecek bölgesel bir koordinasyon oluşturulması için girişimler başlatılmalıdır.
İşgale karşı mücadele ile IMF politikalarına, özelleştirmeye, 1475 sayılı iş yasasında yapılmak istenen değişikliklerle, Personel Rejimi Yasa Tasarısı, Yerel Yönetimler Yasası’na karşı mücadele birleştirilerek sürdürülmelidir. Koordinasyon ve platformlar Kürt halkının demokratik istemleri dahil tüm halkın söz, örgütlenme ve eylem hakkının yasal güvenceye kavuşturulması için mücadeleyi de gündemine almalıdır.
Emperyalist işgale karşı koordinasyon kendi örgütlülüğünü güçlendirmelidir. Bu amaçla daha işlevli bir sekretarya oluşturmalıdır. Sekretarya her türlü bilginin merkezileştiği, isteyen herkesin koordinasyonla irtibat kurabileceği biçimde örgütlenmelidir.
Hedef Büyütülmeli
Miting ve basın açıklamaları önemlidir ama tek başına yeterli olarak görülemez. Eylemler işgalci kuvvetlerin, Amerikan ve İngiliz askeri, siyasi, iktisadi, diplomatik varlığına yöneltilmeli, Coğrafyamız işgalcilere dar edilmelidir.
Türk devleti işgalci “koalisyondun bir bileşeni olarak lojistik destekle görevlendirilmiştir. Türk hava sahası işgalci kuvvetlere açılmıştır. Türk devletinin işgal içindeki yeri ve işgalcilere sağladığı kolaylıklar Mecliste kabul edilen tezkerelerin kapsamından çok ötedir. Türk devletinin bu konumu ezilenler nezdinde açığa çıkarılmalıdır.
Emperyalist savaşa, işgale ve sömürgeciliğe karşı mücadele etkin ajitasyon, propaganda ve örgütlenme çalışmasıyla birlikte yürütülmelidir. Yalnızca eylem takvimleri belirlemek ve kitleleri bu eylemlere çağırmakla mücadele düzeyi yükseltilemez, bu, etkin ve süreğen aydınlatma ve örgütleme çalışması ile birlikte ele alınmalıdır.
Savaş karşıtı koordinasyonlarda, komitelerde, inisiyatiflerde birçok çevre göstermelik olarak yer almaktadır. Artık komitelerde daha çok kurumun yer alması için uğraşmak yerine mevcut oluşumların kitlelerle bağlarını güçlendirmek için çabalar artırılmalı, enerji buraya yoğunlaştırılmalıdır.
Emperyalist savaş karşıtı cephenin merkezileşme sorunu kısmen aşılsa da henüz olması gereken düzeye ulaşamamıştır. Türkiye çapında propaganda, örgütlenme ve eylemi organize edecek; yerellerde örgütsel dayanaklarını oluşturmuş; katılımcıların ajitasyon-propaganda özgürlüğünü tanıyan; emperyalist işgalcilerin kovulmasına kilitlenmiş ve buna bağlı olarak ezilenlerin ekonomik-demokratik taleplerini sahiplenen merkezi bir oluşuma duyulan ihtiyaç eskisinden de yakıcıdır.
Emperyalist işgalcilerle yapılan her türlü gizli-açık anlaşmanın iptali, NATO’dan çıkılması, üslerin kapatılması, işgal için açılan yeni üslerin, hava ve demir yollarının kullanımına derhal son verilmesi işgal karşıtı mücadelenin temel taleplerinden olmalı ve eylemler işgalin son bulması kadar bu taleplerin yerine getirilmesi hedefine bağlı biçimde örgütlenmelidir.
İşgale Karşı Dünya Ezilenlerin Birliği
İşgalcilere karşı mücadele coğrafyamız sınırlarını aşmalıdır. Öncelikle Ortadoğu halkları arasında ortak mücadele ve örgütlenme için adımlar atılmalıdır. İşgalcilerin kovulması Ortadoğu halklarının ortak sorunudur. İşgalcilere karşı Ortadoğu halklarının koordinasyonu sağlanmalıdır. Bu emperyalist işgal karşıtı koordinasyon işgalci güçlerin sömürgeci rejim heveslerine karşı “Demokratik Ortadoğu Federasyonu” şiarını yükseltmelidir.
Dünya ezilenlerinin emperyalist işgal karşıtı mücadelesinin merkezileşmesi de büyük öneme sahiptir. Her ülkede merkezileşmiş emperyalist işgal karşıtı koordinasyonların dünya çapında da merkezileşmesi emperyalist haydutlara karşı dünya çapında genel direnişin örgütlenmesi olanaklarını güçlendirecektir. Daha önce bu konuda atılan adımlara reformist sendika önderliklerinin korkakça tutumu nedeniyle coğrafyamızdan yeterince katkı sağlanamamıştır. Dünya çapındaki bu tür oluşumlara katılacak olanlar koordinasyon tarafından seçilmeli ve oradan çıkacak kararlara kesinkes uyulacağı önceden taahhüt edilmelidir.
Sonuç olarak, emperyalist işgale karşı mücadele coğrafyamız, Ortadoğu ve dünya ezilenlerin sıkı sıkıya kenetlenmiş birliği ve emperyalist işgalcileri yenme kararlılığı ile yürütüldüğünde başarıya ulaşabilir. Bu da “işgalci gitmez, kovulur” perspektifiyle coğrafyamız, Ortadoğu ve dünya çapında mücadeleyi yükseltmekle mümkün olacaktır.