Medya tekellerinin de yardımıyla kendini “devrimin ve aşkın partisi” diye sunmayı, daha doğrusu yutturmayı başardı. Bir yanılsamaydı yaratılmak istenen ve bir ölçüde başarıldı. Oysa aşkı en iyi devrimciler bilir. Çünkü aşk için tutku gerekir. Ve tutkusuz devrimcilik olamaz. Devrim tutkusu, aşkların en büyüğüdür. Yenilgilere yenilenler içinse ne devrimcilik ve ne de aşk olanaklıdır.
Devamını oku...
“İş bilmez” DGM’nin gafleti, dünyaca ünlü antiemperyalist aydın Noam Chomsky’yi Türkiye’ye getirdi. Emperyalizmin vahşetine, tutarlı demokrat bir tutum alan Chomsky, Türkiye’de de özgürlükçü bir rüzgar estirdi.
Devamını oku...
Bilimsel sosyalizmin kurucuları Marks ve Engels, kapitalizmsiz bir dünya öngörüsüne ulaşıp, komünist teoriyi materyalist tarih anlayışı zemininde ayakları üzerine diktiklerinde, proletaryanın bağımsız siyasal hareketi emekleme aşamasından henüz yeni çıkıyordu. Bu teori, işçi hareketinin savaşçı ileri öğeleri tarafından kısmen tanınıyor, geniş kitleler bakımından ise bilinmiyordu bile. Bu durum Manifesto’nun ilan edilmesinden çok sonraları, I. Enternasyonalin kuruluş yıllarına, esasen ilk işçi iktidarının ilan edildiği 1871 Paris Komünü’nden bile sonra radikal biçimde değişime uğradı.
Devamını oku...
Marksizm, tam da, cansız bir dogma olmadığı, tamamlanma, hazır, değişmez bir öğreti olmadığı, eylemin canlı bir kılavuzu olduğu içindir ki, toplumsal yaşam koşullarındaki şaşılacak kadar beklenmedik değişmeleri yansıtmak zorundaydı. Bu değişme, derin parçalanmalar ve dağılmalarda, yalpalamanın her biçimde, kısaca, marksizmin çok ciddi bir iç bunalımında yansıyordu. (Lenin)
Devamını oku...
Marks, “Feuerbach Üzerine Tezler”inin ll.’sinde “Filozoflar dünyayı yalnızca çeşitli biçimlerde yorumlamışlardır, oysa sorun onu değiştirmektir” dediğinde tarihler 1845’i gösteriyordu. Marks’ın bu ünlü formülasyonu, materyalist tarih öğretisinin en önemli kurucu ögelerinden birisidir. Marksizm, edilgen bir tarih ya da toplum yorumu değil, düşünceyle pratiğin iç içe geçmiş diyalektik bütünlüğüdür. Düşüncenin pratiğe, pratiğin düşünceye dönüşerek, bilinçli bir değiştirme programı ve eylem planının emekçi insanlığa sunulmasıdır.
Devamını oku...
Mart ayının son haftasında Bergama köylüleri yine gazetelere haber oldular. Normandy şirketi ve Türk burjuva devletinin kuralsızlıklarını, keyfiliklerini protesto etmek için bir kez daha Boğaz Köprüsünü trafiğe kapattılar. Köylüler İstanbul’da eylem yaparken siyanürcü Normandy şirketinin işçileri de Bergama’da eylem yapıyordu. “Ne güzel, işçi-köylü omuz omuza mücadele ediyor” diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. İşçiler köylüleri desteklemek için değil, siyanürcü şirketlerini desteklemek için eylem yaptılar!
Devamını oku...
1989/’91’DE revizyonist bloğun ve Sovyetler Birliği’nin dağılması uluslararası ilişkilerde ve çelişkilerde derin değişimlere neden olmuştur. İki kutuplu, iki süper güçlü, iki pazarlı dünyanın sonlanması, kapitalist dünya sistemi veya dünya burjuvazisi açısından bir milattı.
Devamını oku...
AMERİKA’DA İkiz Kuleler yıkılıp Pentagon vurulunca bütün dünya hayretler içinde kaldı. ABD Devlet Başkanı George W. Bush saatlerce gökyüzünde asılı kalırken, emperyalistler şaşkınlık içinde New York’ta yükselen dumanları izliyordu. Bu şok baskın beklenmedik bir dönemde bütün bir Amerikan rüyasının bitiş düdüğünü çaldı. Henüz son değil elbet, ama imparatorluk düşünün gerçeğe dönüşmeyeceği, Amerikan emperyalizminin nihai sona doğru ilerleyeceğini ilan etti 11 Eylül.
Devamını oku...
Aşk söz konusu olunca, ayrılmak da, birleşmek kadar "yaşamsal" bir ihtiyaçtan doğuyor.
12 Eylül tasfiyeciliğinin baskısı altında yaşamsal ihtiyaçlardan kaynaklı "görücü usulü" birlikten doğan ÖDP aşkı, AB'ci liberalizmin baskısı altında "sosyal demokrat usulü" ayrılıkla noktalandı. O da "yaşamsal" bir ihtiyaçtı. "Örgüt olmayan örgüt"ten "parti olmayan parti"ye sıçrayan ÖDP'nin düştüğü yer burjuvazinin tam kucağı oluyor. Yani işçi sınıfı ve ezilenlerin yaşamsal ihtiyaçlarından en uzak yere. Bu son mantık izdivacından nasıl bir aşk doğacak hep birlikte göreceğiz. Biz ise ÖDP'nin bu sosyal demokratlaşma hamlesinin teşhrini işçi ve emekçi yığınlara göstermeyi sürdüreceğiz.
Devamını oku...