Sunu

Aşk söz konusu olunca, ayrılmak da, birleşmek kadar "yaşamsal" bir ihtiyaçtan doğuyor.

12 Eylül tasfiyeciliğinin baskısı altında yaşamsal ihtiyaçlardan kaynaklı "görücü usulü" birlikten doğan ÖDP aşkı, AB'ci liberalizmin baskısı altında "sosyal demokrat usulü" ayrılıkla noktalandı. O da "yaşamsal" bir ihtiyaçtı. "Örgüt olmayan örgüt"ten "parti olmayan parti"ye sıçrayan ÖDP'nin düştüğü yer burjuvazinin tam kucağı oluyor. Yani işçi sınıfı ve ezilenlerin yaşamsal ihtiyaçlarından en uzak yere. Bu son mantık izdivacından nasıl bir aşk doğacak hep birlikte göreceğiz. Biz ise ÖDP'nin bu sosyal demokratlaşma hamlesinin teşhrini işçi ve emekçi yığınlara göstermeyi sürdüreceğiz.

 

"Dinazor"luğa devam! Bu sayımızda "Manifesto'da Küreselleşme"yi aramaya çalıştık. Manifesto'daki teori, küreselleşme ideologlarının sözde "bilim"sel gerçekte şarlatanlıktan ibaret bütün temel tezlerini yerle bir etmek için yetti ve arttı bile. Burjuva ekonomi politiği, toplumsal gelişmenin yasalarından (son tahlilde ekonomik gelişmenin) kuduz köpeğin ışıktan korkması gibi korkuyor. Neoliberalizmin insanlığın geleceğine ait her şeye ideolojik olarak azgınca saldırması tam da bundan kaynaklanıyor. Manifesto'nun kapitalizmden komünizme geçişin tarihsel zorunluluğuna dayanan teorisinin burjuvazinin yüz elli yıldır rüyalarını terketmeyen "hayalet" olması boşuna değil. Korkutmaya devam!

***

"11 Eylül'ün Gölgesinde Ortadoğu'da Yeni Düzen" kurmaya çalışan ABD emperyalizmi, belasını bulmanın taşlarını da döşemiş oluyor aslında. Filistin direnişinin, emperyalizmin Ortadoğu'daki vurucu gücü siyonizme kök söktürmesi "yeni düzen"nin akıbetinin ne olacağının güçlü bir işareti değil mi? 11 Eylül'ün gölgesine sığınan ABD, Filistin'de olduğu gibi, özgürlük ve onur mücadelesi için ayağa kalkan işçi sınıfı ve ezilen halkların kavurucu devrim ateşinden kurtulamayacaktır.

Burjuva işçi siyaseti; bu illet, işçi sınıfının devrimci enerjisini yutan bir "kara delik" olmaya devam ediyor. "Bergama'daki Gelişmelerin Işığında İşçi Sınıfı ve Politika" yazımız, bu gerçeği, çok güncel ve çarpıcı bir verisinden hareketle çözümlüyor.

Maden-İş ve Normandy işçileri, Bergama köylülerine karşı! Sınıf işbirliği anlayışının yarattığı bu utanç verici tabloda kuşkusuz ki komünist öncünün işçi sınıfı hareketine müdahale ve yön vermedeki yetmezlik ve zaaflarının kaynağına ilişkin eleştiri de mevcut. "Kara delik"i tıkayacak arayışların çözmesi gereken düğüm ise eleştirinin kendisinden çıkıyor. "Her somut durumda bu yolu bulabilmek, yalnızca sözle değil, eylemli, pratik bir kuvvetle bu yolda yürüyebilmek..."

Berlin duvarının yıkılışı ve molozlarını kapitalist pazarın sürüm metası haline gelip hızla tüketilişi, burjuva ideolojisinin tarihi "yutma" alışkanlığından olsa gerekti. "Komün ve Marksizm" yazımız, 1871 Paris Komünü'nün temel derslerinden hareket ederek, marksizmin "özünde devrimci ve eleştirel" yönteminin uygulanışını ele alıyor. Marksist tarih anlayışını Komün'ün süzgecinden geçirerek, işçi sınıfının kurtuluş mücadelesinin güncel teorik ihtiyaçlarının çözümü bakımından yöntem perspektifi sunmaya çalışıyor. "Tarihi anlamak için onu yaratmak gerekir"e kendini bilinçli olarak bağlamanın teorik çabası da denilebilir. Burjuvazinin "yuttuklarının 21. yüzyılda burnundan getirilmesi için zorunlu bir çaba bu.

Neyse ki Chomsky ben "marksistim" demiyor. O zaman "Noam Chomsky Teorinin Neresinde?" olduğunu marksizmin görüş açısından incelemek de bize düşüyor. Bu önemli çünkü, anarşizm ideolojisi, burjuva ekonomi politiğin küçük burjuva eleştirisinden ve yorumundan doğduğu için, tarihsel ve teorik olarak ona bağlı olmaktan kurtulamaz. Chomsky gibi "radikal" bir aydının, 21. yüzyılın çağdaş normlarıyla bezenmiş görüşlerinin popülaritesini taşısa da, bu neredeyse çağdaş kapitalizm kadar eski bir teorik doğrudur.

"Bolşevizm 100 Yaşında" yazımız Lenin'in ünlü "Ne Yapmalı?" broşüründe ortaya koyduğu görüşlerinin tarihsel ayrıştırıcı dinamiğini inceliyor. Devrimin güncelliği sorununa yaklaşım farkı ve bunun teori, politika, örgüt yapısına doğrudan yansıyan içeriği, Lenin'in önderliğinde kurulan bolşevizmin siyasal bir akım olarak Rusya'dan dünyaya yayılmasının zeminidir. Rusya'da marksizm 1905 Devrimi öncesinde bolşevizm ve menşevizm şeklinde iki ana akıma ayrışması, 20. yüzyılın tüm seyri boyunca ve bugün sosyalizm mücadelesinin dünyasal ölçekli turnusolu olmaya devam etmektedir. "Devrimin güncelliği" sürdüğüne göre...

***

Emperyalist güç merkezlerinin Türkiye üzerindeki hegemonya mücadelesi sürüyor. "AB-Türkiye İlişkilerinin Seyri" çalışması bu hegemonya mücadelesinin tarihsel arka planını genişçe ele almayı amaçlıyor. Taktik boyutlu güncel çatışmaların en tam anlaşılabilmesi bakımından farklı güçlerin (her iki tarafın kendi içinde de farklı olan) stratejik konumlanışım çözümlemek temel önemdedir.

Gelecek sayıda buluşmak dileğiyle.

Marksist Teori

Yaygın Süreli Yayın
Varyos Gazete Dergi adına Yazı İşleri Müdürü: Tülin Gür
Posta Çeki Hesap No: Varyos Gazete Dergi 17629956
Türkiye İş Bankası IBAN: TR 83 0006 0011 1220 4668 71

Bize Ulaşın

Yönetim Yeri: Aksaray Mah. Müezzin Sok. İlhan Apt. No: 12/1 D:7 Fatih/İSTANBUL
Tel: (0212) 529 15 94  Faks: (0212) 529 06 75
Web Sitesi: www.marksistteori5.org
E-posta: info@marksistteori.org
Twitter: @mt_dergi