Soğuk Savaş döneminde; II. Dünya Savaşından Revizyonist Bloğun dağıldığı 1990/1991’e kadar olan dönemde, önce Amerikan emperyalizmi önderliğinde kapitalist dünyanın sosyalist Sovyetler Birliği’ne (SB) ve oluşmakta olan sosyalist kampa karşı silahlanması ve militarizmini geliştirmesi söz konusuydu. SB’nde XX. Parti Kongresinden sonrası (1956) ise kapitalist dünyanın yine Amerikan emperyalizmi şemsiyesi altında Revizyonist Bloğa, esasen de SB’ne karşı silahlanması ve militarizmini geliştirmesi söz konusuydu. Bu bloğun dağılmasından sonra sadece rekabetin esas unsurlarında değişme oldu. O dönemin ABD-SB veya kapitalist dünya-revizyonist dünya rekabetinin ve militarizminin yerini ABD-AB (öncelikle de Almanya-Fransa)-Çin-Rusya gibi önde gelen emperyalist güçler arasındaki rekabet ve militarizm, silahlanma aldı.
Devamını oku...
Birikim dergisinin Ekim sayısında, “Antisemitizme sıfır tahammül” başlığıyla 117 imzalı bir bildiri yayınlandı. Çoğunluğunu gazeteci ve yazarların imzaladığı bildirinin amacı, “Antisemitizme dikkat çekmek ve derin kaygıları vakit kaybetmeden paylaşmak” şeklinde tanımlandı.
Devamını oku...
A. Öcalan, “Sümer Rahip Devletinden, Halk Cumhuriyetine doğru” ve “Atina Savunması” adlı savunma (tezler) kitaplarından sonra bu kez de “Bir Halkı Savunmak” adıyla, felsefi-ideolojik-politik argümanlarını bir araya getirip kitaplaştırdı. Önceki kitapların genel dokusu korunmakla birlikte, bu son çalışmasında sivil toplumcu ve ekolojist vurgular daha fazla belirginleşmiş ve dolayısıyla evrimci perspektif de aynı ölçüde derinleşmiştir.
Devamını oku...
İHD Genel Merkez Kongresi, İnsan Hakları Haftası ve AB ile müzakerelerin başlatılması gibi nedenlerle insan hakları sorununa yaklaşım, bu alandaki görüş ayrılıkları yeniden tartışma konusu oldu. Kuruluş tarihinden itibaren belki de en ciddi tartışmalar yaşandı.
Devamını oku...
Bugüne kadar yeterince dokunulmamış bir konuya giriş niteliğindeki bu yazı (Kadın Psikolojisi) cesur bir girişim olmakla birlikte, birçok açıdan önemli yanlışlar içermektedir. Bu yanlışlara değinmeye çalışacağız.
“Tarihe baktığımızda bu önemli gelişmenin erkeğe dayandığını görürüz. Üretim araçlarının keşfini gerçekleştiren erkek, bu rolünün kaynağını, ilkel dönemlerdeki iş bölümünden alıyordu. Toplumsal iş bölümünde kadının soyun üretimine ve “toplayıcılık” olarak tanımlanan topraktan besin elde etme rolüne karşı, erkeğin avcılıkta somutlaşan dışa dönük ve daha aktif rolü, onun toplumsal alandaki rolünü de yönlendirdi. Doğa ve yaşamla daha aktif, sınırlan geniş bir etkileşim içerisindeki erkeğin bu pozisyonu, düşüncesi ve yaratıcılığına da itilim kazandırarak, onu üretim araçlarının kaşifi haline getirdi. Tabii ki bunu, üretilen araçların erkek tarafından sahiplenilmesi izledi.”
Devamını oku...
5 Aralık 1982’de katledilen İspanya Komünist Partisi (Yeniden İnşa) - PCE(r) MK üyesi Juan Martin Euna’nın (Manolo) yaşamı ve mücadelesine dair yoldaşlarının kaleme aldığı bu yazıyı, Euna şahsında İspanyol devrimi için kanlarını akıtan tüm şehitleri anmak için yayımlıyoruz. Yazı, PCE(r)’nin www.antorcha.org adresindeki web sitesinden alınmıştır.
Çeviren: İdilcan Işık
5 Aralık 1982 pazar günü sabah 9’da, yeni PSOE (İspanya Sosyalist Emek Partisi, İspanya’nın geleneksel sosyal demokrat partisi, Franco faşizminin ardından hükümet oldu, çn.) hükümetinin emrindeki katil köpekler, Barcelona’nın kalabalık bir caddesinde, PCE(r) Merkez Komite Üyesi Juan Martin Luna’ya soğukkanlılıkla ateş ediyorlardı.
Devamını oku...
Engels’in mükemmel yapıtı “Konut Sorununda formüle ettiği gibi, konut sorununun kaynağı, kentle kır arasındaki çelişkidir.
En uç noktasına kapitalist toplumda varan bu çelişki, güncel ifadesini kapitalist kentte bulur. Üretim alanları, nüfus, zenginlik, kentlerde yoğunlaşmakta ve kır sürekli biçimde insansızlaşmaktadır. Kapitalist kent ise, kendi içinde iki kutba bölünmekte: Zenginliğin biriktiği burjuva/zengin kent ile yoksulluğun biriktiği proleter/yoksul kent, günümüz kentlerinin iki ayrı gerçekliği olmaktadır.
Devamını oku...
Amerikan savaş uçaklarının 20 Mart 2003’te Irak’ın başkenti Bağdat’ı bombalamasıyla birlikte 21. yüzyılın en barbar ve en kirli savaşının perdeleri açıldı. Irak’ı işgale girişerek, dünyanın bütün kıtalarında ayağa kalkan halkları karşısına alan Amerikan emperyalizmi, aynı zamanda ‘İmparatorluk’ ideolojisinin yıkılışına da ‘perde’ demişti. Amerikan ideolojisi, emperyalist savaş karşıtı hareketle iyileşmesi mümkün olmayan bir yara alırken; Amerika’nın üstün teknolojisi, yenilmez denilen askeri gücü ve kadr-i mutlaklığı da Irak’taki ulusal direnişle paçavraya çevrildi.
Devamını oku...
Osmanlı’dan bu yana, Türk burjuvazisinin tarihsel kimlik genetiğinde kodlanmış siyasal-kültürel yapı taşlarından biri de ‘sonradan görmelik’tir. imparatorluk geleneğindeki radikal kırılmanın ve çöküşün yarattığı sınıfsal-psikolojik travmadan sonra doğan bu özürlü durumundan, geri dönüş şansı da yok. Hasarın yarattığı mutasyonel değişim, burjuva siyaset sınıfı üzerinden nesilden nesile aktarılıyor. Cumhuriyetin ‘sıcak’ geçen ilk çocukluk yıllarında çok da göze batmayan bu ‘sonradan görmelik’ özürü, ‘Batı medeniyetine’ doğru hızlı adımlarla yürünmeye başlandığı ergenlik döneminde gözle görünür durumdaydı artık. ‘El alemin içine’ çıkmak zorunda kalınınca elden ne gelir!
Devamını oku...