(III. ENTERNASYONALİN İKİNCİ KONGRESİ İÇİN) HAZİRAN, 1920

SÖMÜRGELER ve uluslar sorunları konusunda aşağıdaki tezler tasarısını incelenmek üzere sunarken bütün arkadaşlardan ve özellikle bu pek karmaşık sorunlardan herhangi biri hakkında somut bilgileri olan arkadaşlardan, başlıca şu noktalar üzerinde görüşlerini düzeltmelerini, eklemeleri ya da açıklamaları kısaca (2 ya da 3 sayfayı geçmemelidir) bana iletmelerini rica ediyorum:

1) Teorik Yaklaşım

Alınterimiz gazetesi, kendi dışındakilere karşı açmış olduğu “teori” savaşını sürüyor. Neredeyse meydan muharebesi biçimini alan bu ”teori” savaşında Kızıl Bayrak ve özellikle Y. Atılım nasibini almış. Bizi burada ilgilendiren Y. Atılım hakkında ileri sürülenlerdir. Farklı açılardan ilgimizi çektiği ve öğretici olduğu için Alınterimiz’in teori adına savunduğu anlayışları ele alacağız. Ama önce tartışma yöntemi ve ahlakı üzerine birkaç söz sarf etmeyi kaçınılmaz görüyoruz.

Çok geçmeden ekonomik krize dönüşen Şubat 2001 mali krizi, Nisan ayında kent merkezli bir esnaf eylemliliği ve isyanının doğmasını kışkırttı. Esasında Şubat krizi, tepkinin bir vesilesi oldu. Kent küçük burjuvazisinin damgasını vurduğu hareket, emperyalist sermaye ve IMF'nin, işbirlikçi tekelci sermaye egemenliğinin yıllara dayalı iktisadi, toplumsal ve siyasal baskısının yaratmış olduğu yıkım ve tahribatın, biriktirmiş olduğu öfke ve tepkinin umutsuzluk, çaresizlik içerisinde patlamasıydı.

"...komünistlerin bütün görevi, bilinçlenmede geç kalanları inandırmayı bilmek, onlar arasında çalışmayı bilmektir”

LENİN

Kötü ünlü Terörle Mücadele Yasası çerçevesinde, 1991'de T.C.K'nın 141, 142. maddelerini değiştirerek reformistlere ve oportünist reformistlere alan açan burjuvazi ve faşist diktatörlük, diğer yandan, komünist ve devrimci önderlik iddiasındaki parti ve örgütlere acımasız saldırı çizgisini sürdüre geldi. “Sosyal patlamalar” tehdidi altında, kitlelerle, sosyal patlamalarla komünist ya da devrimci önderlik iddiasının buluşması, burjuvazi ve diktatörlüğün en büyük kabusu olmaya devam ediyor. Yığılan ekonomik, politik ve sosyal sorunların kronikleşen çözümsüzlüğü ve açık açık artan emperyalist müdahaleler, gündemdeki hemen hiçbir sorunun burjuva çözümlerinin üretilememesi, burjuvazinin yeni umutlar yaratamaması vb., burjuvazinin yönetme yeteneğini kaybettiğinin belirtileridir. Fakat diğer yandan burjuvazi, toplumun ezilen/sömürülen sınıf ve katmanlarından gelen çözüm arayış ve yönelimlerini, ideolojik yozlaştırma ve terörle ezme yöntemleriyle boğma yeteneğini korumaktadır. Yönetme yeteneğini kaybeden burjuvazi ve diktatörlüğün çözümsüzlüğü ve ezilen sömürülen yığınların çözüm arayış ve yönelimlerini bastırma güç ve yeteneğinin sonucu, korkunç bir toplumsal düşkünlük, çürüme ve siniklik biçiminde yaşanmaktadır. Toplumsal çürüme ve düşkünlüğün tek panzehiri kitle inisiyatifinin ve devrimci kitle hareketlerinin gelişimi olabilir. Bir birini tetikleyen krizler hiç kuşkusuz kitleleri uyandırmakta ve kışkırtmaktadır. Kent küçük burjuvazisinin umutsuzluk ve öfke yüklü isyanı bunun çok somut göstergesidir. İşçi sınıfının saflarında da huzursuzluk ve arayışlar artmaktadır. Tam da böyle bir anda öncünün yığınlarla ilişkilenme ve kendini yığınlar içerisinde inşa etme yeteneğinin tayin edici öneminin altı çizilmelidir.

Ama “niçin Lenin'den” diyebilir okur. Çünkü, çağında ortodoks marksizmin otoriteleri ve en iddialı savunucuları dahil, marksizmin bütün ülkelerdeki sayısız öğrencilerinden farklıydı. Hiç kuşkusuz marksizmin “en iyi öğrencisiydi” Lenin. Ve 20. yüzyılda marksizmin doruğu olarak kaldı. Ve hatta 20 yüzyılda marksizm, onun ismiyle birlikte “marksizm-leninizm” olarak tanımlandı. “Lenin'den öğrenmek”ten, Lenin öncesi marksizmi, Marks ve Engels'i önemsemediğimiz sonucunu çıkartan okuyucuya fena şekilde yanıldığını hemen söylemeliyiz. Kuşkusuz, Lenin'in teorik ve pratik çalışmalarının ayrıntılı, genel ve bütünlüklü bir çözümlemesi bu çalışmanın mütevazı amaç ve iddiasını çok fazla aşar. Marksistler arasında “kaba marksist eğitimin” bu denli yaygın ve yerleşik oluşu bizi Marks'ın en iyi öğrencisi Lenin'i bu bakımdan tekrar incelemeye ve düşünmeye yöneltmiştir... Komünistler, “marksizmi nasıl öğrenmeli?” ve “marksizmle nasıl ilişkilenmelidir?” burada yanıtını aradığımız temel sorulardır. Ve Lenin'den öğrenmenin komünistler için çarpıcı bir açıklaması, “Lenin'in Marks'tan/marksizmden öğrendiği gibi” olabilir. Lenin'in temel marksist eğitiminin ve marksizmle ilişkilenişinin aydınlatılması, marksizmin kuruluşundan günümüze marksist teorinin ve sosyalizm mücadelesinin deneyimlerinden, marksizmin ve sosyalizm mücadelesinin bütün tarihinden öğrenmeyi ciddi ve sorumluluk gerektiren devrimci bir çalışma olarak anlayan ve yürüten komünistlere ışık tutabilir.

Merhaba;

Dünya’da son yıllarda hızlı değişimler yaşanmaktadır. Ve bütün bu değişimler ekonomik, siyasal ve sosyal açıdan Türkiye coğrafyasını da etkilemekte, dünya emperyalist hegemonik sistemin bir parçası olarak şekillendirmektedir. Hiç kuşkusuz ki, devrim iddiasıyla yola çıkanlar süreci doğru algılamak, yaşanmış ve yaşanmakta olan her değişimi doğru çözümlemek ve yerinde sonuçlar çıkararak ilerlemek durumundadırlar. Bunun için de önce yöntemde doğruyu yakalamak zorundadırlar. Bu sayımızda, “Lenin’in Marksizmle İlişkileniş Yöntemin den Öğrenmek” başlıklı bir yazıya yer verdik. Komünistlerin yöntemde “kaba marksist” hatalara düşmemesi ve öteden beri ciddi yöntem sorunu yaşayan Türkiye devrimci hareketiyle temel bir ayırım çizgisi oluşturan, “Marksizmi nasıl öğrenmeli” ve “Marksizmle nasıl ilişkilenilmelidir” farklılığını ortaya koyma ve materyalist yöntemi bilince çıkarma amacıyla bu sorulara yanıt vermeye çalıştık.

Marksist Teori

Yaygın Süreli Yayın
Varyos Gazete Dergi adına Yazı İşleri Müdürü: Tülin Gür
Posta Çeki Hesap No: Varyos Gazete Dergi 17629956
Türkiye İş Bankası IBAN: TR 83 0006 0011 1220 4668 71

Bize Ulaşın

Yönetim Yeri: Aksaray Mah. Müezzin Sok. İlhan Apt. No: 12/1 D:7 Fatih/İSTANBUL
Tel: (0212) 529 15 94  Faks: (0212) 529 06 75
Web Sitesi: www.marksistteori5.org
E-posta: info@marksistteori.org
Twitter: @mt_dergi