Komünist Enternasyonal, bundan on yıl önce devrimci savaşımın alevleri içinde doğdu. Emperyalist savaş, Avrupa’yı dumanları tüten bir harabeye çevirmişti. Milyonlarca insan ölmüş ve yaralanmış, savaşın dehşet ve yıkımını yaşayan askerler evlerine açlıktan, soğuktan ve hastalıklardan tükenmiş ve birçok durumda sakatlanmış olarak dönmüşlerdi. Dünyanın her yanındaki işçileri ve sömürülen yığınların gözleri, Ekim Devrimi’nin fırtınası içinde doğmuş olan proletarya diktatörlüğü ülkesine çevrilmişti.
Devamını oku...
1-Burjuva Politik Ekonomi Açısından
Her toplumsal sınıfın; her üretim biçiminin kendine özgü bir politik ekonomisi vardır. Ve her bir politik ekonomide, ekonominin gelişme seyrini gösteren kıstaslarda da belli farklılıklar sözkonusudur. Örneğin kapitalizmde –burjuva politik ekonomide– ekonominin gelişme seyrini gösteren bir dizi kıstas, hakim sınıf olan burjuvazinin çıkarlarına hizmet eder. Burjuvazi, rakamlarla/verilerle oynamanın ötesinde, ekonominin gelişme seyrini ele veren göstergeleri kendi sınıfsal çıkarına hizmet edecek bir şekilde düzenler. Bu türden bir düzenlemeyi Toplumsal Toplam Ürün (TTÜ) ve Ulusal Gelir (UG) hesaplamalarında da görmekteyiz.
Devamını oku...
Aşağıdaki yazı, 4 Nisan 1995’te ölümsüzlüğe uğurladığımız Şengül Boran’a aittir.
Yazı Aralık 1993 tarihini taşıyor. Birlik sürecinde tartışma yayın organı olan Birlik İradesi’nin Ocak 1994 tarihli 5. sayısında yer alıyor.
Şengül Boran veya onunla özdeşleşmiş parti ismiyle Güneş yoldaş, tartışmaya katkı amaçlı bu yazıyı, Adana’da polis tarafından harıl harıl arandığı, buna karşın yoğun örgütsel görevlerin başında olduğu ve ağır pratik sorunların yükünü tek başına omuzladığı bir dönemde kaleme almıştır.
Devamını oku...
Viviane Forester’in “Ekonominin Terörü” adını taşıyan kitabı bestseller oldu. Sadece Fransa’da değil. Basımından sonra kısa zamanda ondan fazla dile çevrildi. Bu kitabı Almanca çevirisinden (Paul Zsolmey Yayınevi, 1997, Viyana) değerlendirdik. V. Forester, kendini kapitalizmin “eleştirmeni” olarak gösteriyor. Eleştirisi gerçekten de biçimde radikal, ama öze ilişkin olarak ise oldukça reformist. Kitap, “sol”culuk iddiasında, ama “sol”lar arasında değil, burjuva medyada oldukça övgüye layık görülüyor.
Devamını oku...
Giriş
Ocak 1998 tarihli bir duyuruyla “TİKB 3. Konferansı”nın “zaferi” ilan edildi. Öyle olup olmadığı bir yana “3. Konferans”ın “zaferi”nin ilanı ile TİKB’nin yaşadığı bunalımın bir şekilde sonuçlandığı muhakkak. Yaşadığı özgün dönem ve TİKB’deki gelişmeler, marksist leninist komünistler bakımından herkesten farklı bir önem taşıyor. Bu, başkalarından farklı olarak; marksist leninist komünistlerin TİKB’nin yaşadığı sürecin, özü ve içeriğinin ötesinde önemli ayrıntılarıyla eleştirel devrimci analize tabi tutmalarını gerektiriyor. İç tutarlılığın gereği olmanın yanısıra, TİKB kitlesine ve devrimci kamuoyuna karşı da öyle önemli bir sorumluluğumuz var.
Devamını oku...
1 Mayıs ‘98, ardında yeni dersler ve yeni hedefler bırakarak geride kaldı.
Bir işgünü oluşuna karşın işçilerden, emekçilerden, gençlerden, işsizlerden, ev emekçisi kadınlardan oluşan göstericilerin toplam sayısı iki yüz bini aştı. Yürüyüş ve miting yapılan yerlerin sayısı ise ‘97’yi ikiye katlamıştı. Keza bu yıl 1 Mayıs’la buluşan Kürt kentlerinin sayısı da dikkat çekiciydi. İstanbul dışında genel katılımda nicel bir gerileme yaşanmadı. Tersine gözle görülür bir artış vardı. Beklendiği gibi 1 Mayıs çarpışmasının odağı yine İstanbul’du ve açık irade savaşı kendini bütün çıplaklığıyla ortaya koydu.
Devamını oku...