Partimiz, Bursa yerel örgütü çeperinde dört yıldır faaliyet yürüten iki işbirlikçi-ajan unsuru devrimci bir soruşturma ve sorgulamayla açığa çıkardı. İkisi hakkında ölüm kararı aldı. Alınan parti kararı devrimci bir yöntemle gerçekleştirildi. Her iki ajan unsurun sorgu sürecinde alınan el yazıları kamuoyuna sunuldu. Tacettin Aşçı’nın İHD’deki görevini dikkate alan Partimiz, çeşitli revizyonist ve karşıdevrim kaynaklı spekülasyonları önlemek için bu unsurun, cezalandırılmadan hemen önceki görüntülerini ve ajan kimliğini kendi diliyle itiraf ettiği açıklamalarını da kamuoyuna sundu. Bellibaşlı kurumlara bu kasetler iletildi. Tacettin haininin, “parti bize kilo aldırttı” açıklaması, Partimizin sorgulama sürecinde bu iki alçağa karşı, devrimci duruşunu yeterince yansıtmaktadır.

Sınıflara bölünmüş bir toplumda, düşman sınıflar arasındaki mücadele, evriminin belli bir aşamasında, kaçınılmaz olarak, politik bir savaş halini alır. Politik sınıf mücadelesinin en keskin, en tam ve en belirleyici ifadesi, partiler mücadelesidir. Partisizlik fikrine sahip olmak, partiler mücadelesine ilgisiz kalmaktır... Burjuva toplum içinde partisiz olmak karnı tokların, egemenlerin, sömürücülerin, partisine bağlılığı iki yüzlüce saklamak demektir... Partilerden bağımsızlık fikri bir burjuva düşüncesidir. Parti düşüncesi sosyalisttir. Bu genel kural tüm burjuva topluma uygulanabilir. Fakat bütün burjuva toplum, feodalizme ve otokrasiye karşı cephe alırken, bu gerçeği unutmak, burjuva toplumu sosyalist olarak eleştirmekten büsbütün vazgeçmek demektir. ” (Lenin)

İşçi sınıfının karakteri, iç yapısı, sosyal farklılaşması, kapsamı ve dışsal görünümü üzerine sürekli tartışılmıştır. Marksistler arasındaki bu tartışmanın ve işçi sınıfının tanımlanmasının toplumsal gelişmeyle doğrudan bağı vardır. Bu, burjuvaziyle sürdürülen ideolojik mücadelenin kaçınılmaz bir zorunluluğudur.

Kapitalizmin gelişmesine paralel olarak; bu gelişmenin doğrudan bir sonucu olarak, işçi sınıfı da gelişmiş ve derin/kapsamlı yapısal değişmelere uğramıştır. Aşağıda belirteceğimiz bu nesnel değişmelerin sınıf mücadelesindeki anlamı oldukça önemlidir. Bu değişimler, her şeyden önce, burjuvazi ile işçi sınıfı arasındaki, emek ile sermaye arasındaki somut güçler dengesine etkide bulunurlar; bu dengenin gelişme yönünü belirlerler. Bundan dolayıdır ki bu değişmeleri her bir komünist parti, sınıf mücadelesinin strateji ve taktiğinde, ideolojik mücadelenin içerik ve yöntemlerinde dikkate almak zorundadır. Bu değişimler nesnel durumun ifadesi olduklarından istesek de istemesek de sınıf mücadelesinin strateji ve taktiğini ve ideolojik mücadelenin içerik ve yöntemlerini etkilemeleri, bu alanların yansımaları kaçınılmazdır.

Ticari ve endüstriyel kriz, neredeyse iki yıldır devam ediyor. Gözle görülür biçimde hala boyutlanıyor, endüstrinin yeni dallarına ve yeni alanlara sıçrıyor ve daha fazla bankanın iflas etmesinin sonucu olarak daha da keskin bir hal alıyor. Gazetemizin geçen Aralık ayından beri çıkan her sayısı, şu ya da bu şekilde, krizin gelişmesine ve feci sonuçlarına değindi. Artık bu olgunun sebeplerini ve önemini etraflıca ele almanın zamanı geldi. Kriz, Rusya için göreli olarak yeni -Rus kapitalizmi kadar yeni- bir olgu.

Kapitalist- emperyalist dünya ekonomisi açısından tehlike bu sefer doğrudan geliyor. Devrimle özdeşleştirilen “Doğu tehlike si” bu sefer iktisadi anlamda Batı’nın yatırımcılarına korkmayı öğretti. Tehlike çanları önce “Asya Kaplanları” denen ülkelerde ve Japonya’da çalmaya başladı. Arkasından Rusya geldi. Her seferinde “bu konjonktürel bir gelişmedir, paranızı katlamaya yüzde yüz kâr sağlamaya devam edin, satın alın” dendi. Ekonomideki gelişmenin pek de konjonktürel olmadığı inkar edilemez olunca kriz sözü telaffuz edilmeye başlandı. Bölgesel olduğu, etkisinin başka yerlerde olamayacağı söylendi. Ama bu da tutmadı. Asya ve ar kasından patlak veren Rusya krizleri bütün dünya ekonomisini etkiledi. Etkilenme kimi ülkelerde büyük boyutlarda olurken bazı ülkelerde görece önemsiz kaldı. Ama her halükarda etkilenme oldu. Başka türlü de olamazdı. Çok sözü edilen küreselleşmenin, yani sermayenin ve üretimin uluslararasılaşmasının almış olduğu boyut göz önünde tutulursa bütün dünya ekonomisinin Asya ve Rusya krizinden önemli derecede etkilenmesi gerektiği sonucuna varabiliriz. Dünya ekonomileri (ülkeler) sermaye akışı, dış ticaret, ortak üretim vb. faktörlerle birbirlerine sıkı bir şekilde bağlıdır.

1998 yılı, Cumhuriyetin 75. yılının şatafatlı kutlamalarına tanıklık etti. Fakat 29 Ekim’e, 75 yaşındaki burjuva cumhuriyetin sonunun yaklaştığını, tılsımının bozulduğunu açığa çıkartan, yürekli yurtsever Erdal Aksoy’un uçak kaçırma saldırısı damgasını vurdu. Zamanlama mükemmeldi, hedef tam l2’den vurulmuştu. Mesaj çok netti: Gerçekte 75. yıl kutlamaları, ölüm döşeğindeki yaşlı budalanın, yaşarmış gibi görünme çabasının ötesinde kendisi için düzenlediği bir cenaze töreninden başka anlama gelmiyordu. Devrimci Kürt yurtseverinin şahane saldırısı, hiç kuşkusuz Kürt ulusal kurtuluşçu devriminden kökleniyordu ve işte, 75 yıllık “üniter” burjuva cumhuriyetin yolun sonuna geldiğini ilan ediyordu.

Marksist Teori

Yaygın Süreli Yayın
Varyos Gazete Dergi adına Yazı İşleri Müdürü: Tülin Gür
Posta Çeki Hesap No: Varyos Gazete Dergi 17629956
Türkiye İş Bankası IBAN: TR 83 0006 0011 1220 4668 71

Bize Ulaşın

Yönetim Yeri: Aksaray Mah. Müezzin Sok. İlhan Apt. No: 12/1 D:7 Fatih/İSTANBUL
Tel: (0212) 529 15 94  Faks: (0212) 529 06 75
Web Sitesi: www.marksistteori5.org
E-posta: info@marksistteori.org
Twitter: @mt_dergi