Partimiz, Bursa yerel örgütü çeperinde dört yıldır faaliyet yürüten iki işbirlikçi-ajan unsuru devrimci bir soruşturma ve sorgulamayla açığa çıkardı. İkisi hakkında ölüm kararı aldı. Alınan parti kararı devrimci bir yöntemle gerçekleştirildi. Her iki ajan unsurun sorgu sürecinde alınan el yazıları kamuoyuna sunuldu. Tacettin Aşçı’nın İHD’deki görevini dikkate alan Partimiz, çeşitli revizyonist ve karşıdevrim kaynaklı spekülasyonları önlemek için bu unsurun, cezalandırılmadan hemen önceki görüntülerini ve ajan kimliğini kendi diliyle itiraf ettiği açıklamalarını da kamuoyuna sundu. Bellibaşlı kurumlara bu kasetler iletildi. Tacettin haininin, “parti bize kilo aldırttı” açıklaması, Partimizin sorgulama sürecinde bu iki alçağa karşı, devrimci duruşunu yeterince yansıtmaktadır.
Ahmet Aydın (A) kendi anlatımıyla “milliyetçi” ve “mukaddesatçı” görüşlere sahiptir. Gerici-şoven ailesinin görüşlerini aynen benimser. Bu işi “vatan-millet aşkı” (!) için yapmıştır. Süreç ise şöyle başlar. 1994 yılıdır. Bursa İl Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesi ajan arayışındadır. Ülkü Ocaklarına siparişte bulunulur. Aranan kişinin özellikleri şöyle sıralanır; İnsanlarla, farklı çevrelerle kolaylıkla ilişki geliştirebilen, uyanık, faşist-şovenist kimliğiyle öne çıkmamış, güvenilir, sağlam vb. özellikler... A. Aydın, aranan özelliklere uygunluğuyla siyasi polisle (istihbarat birimiyle) tanıştırılır. A. Aydın emekçilere, Kürtlere ve devrimcilere karşı kin, öfke ve nefretle dolu; devrime ve sosyalizme düşman karşıdevrimci bir kişiliktir. “İknaya” hazırdır. Sızma için bir süre eğitilir. O, kendi deyimiyle “üç kimliği” -ajan, aile ve “devrimci”- bir arada taşıyabilecek kadar eğitilmiş ve karşıdevrime “görev ifa” etmiştir.
Tacettin Aşçı (T), 1980 öncesi devrimci yükseliş yıllarında antifaşist, antiemperyalist mücadeleye sempatizan düzeyinde katılır. ‘89’larda yeniden devrimci hareketle bağlantı kurar, çalışmalarına katılır. ‘90’nın ilk yıllarında gözaltına alınır. Polis sorgusunda üzerine verilen ifadeleri kabul eder. “Kısmi” direnme tavrı gösterir. Bir süre tutuklu kalır. Tutukluluk sürecinin zorlukları onu içten içe çözer. Devrim ve sosyalizm mücadelesinin “yükü” ona ağır gelir. Yüreği ve beyni küçüktür, zayıftır. İnancı adım adım yok olmakla kalmaz, komünist harekete karşı içten içe bir kin ve öfke biriktirir. Kafasını meşgul eden sorunları açıklıkla ortaya koyup, kolektifle tartışmaz, gizler. Yaşadığı iç çözülme, gizlediği korku ve kaygılarını büyütür. Halbuki faşizmin zoru onun kafasına da bir korku imparatorluğu inşa etmiştir. İçine girdiği çözülme, yozlaşma, çürüme zindan dışındaki yaşamında boyutlanarak, derinleşir. Yüce devrim ve sosyalizm davası onun beyninde küçülmüş, faşist devletin gücü ise yenilmezdir. Onun için, üstelik hep güvenle sırtını dayacak bir gücü arkasında hissetmek ister. Küçük burjuva mülk sahibi olmasının tipik yansıması olan bu düşünce ve psikolojiyi hiçbir zaman üzerinden atamaz. Ancak bir şey daha vardır ki, işçi-emekçi ve devrimci çevreler onu örgütlü, zindan yatmış, devrimci kimliğiyle bilirler, değer verilir. Bu değer verme onun üzerinde aynı zamanda bir baskılanmaya da neden olur, 1 Mayıs gibi kitlesel-meşru eylemlere katılmaktan da kendisini alıkoyamaz. Örgütlü bazı görevleri geri düzeyde taşır. Oysa beyni, yüreği, psikolojik ve moral durumu hiç de bunları kaldıracak nitelikte değildir. Kişiliği kalmamış, düşünce ve duygu dünyasında büyük depremler yaşamış, posaya dönüşmüştür. Kişiliği onu ihanete, ajanlığa sürükleyecek kadar bozulmuştur.
1994 yılıdır. 1 Mayıs mitingine katılır. Toplu gözaltı olayı vardır. Tacettin de gözaltına alınanlardan biridir. Siyasi şubede ajanlık dayatmaları revaçtadır. Aynı teklif, tehditler eşliğinde O’na da yapılır. Kabul eder. Yukarda gelişim süreci, içinde bulunduğu durumu aktardığımız Tacettin kişiliği artık saf değiştirmiş, hain işbirlikçi bir hal almıştır. Süreç içinde bu kimliğine daha çok alışır, tam bir ajan-ha- in kimliği edinir. Bu görevini yaparken o kadar insani vb. duygulardan dahi arınmıştı ki, özgürlük ve sosyalizm savaşçılarını, antifaşist, antiemperyalist demokratik eylem ve eylemcileri ispiyonlamakta, işkenceci, zindancı ve katliamcı kontrgerilla devletine hedef göstermekten bir an dahi rahatsızlık duymaz. Devlet “baba”sından 20 milyon maaş, devlet kuramlarına işi düştüğünde himaye ve de “yardımcı istihbarat elemanı” kartı sahibidir. Artık sırtını “güvenle” dayayabileceği bir güç bulmuştur kendisine. Oysa, siyasi polis için o basit bir piyondur. Üstüne-üstlük bir de geçmişi “komünist”tir. Geçmiş kimliği nedeniyle “güvenilmez” bulunur, horlanır. A. Aydın’la kıyaslandığında parti nezdinde daha önemsenen bir kişi olması siyasi polis nezdinde onu daha değerli kılmaz. A. Aydın “sapına” kadar dünü de şovenist-faşisttir. A. Aydın’a çok daha güvenilir ve “koruma kaygısı” taşınır.
Tacettin, ajan kimliğini, “ideolojik olmayan ama açıklaması zor psikolojik-moral durumu”yla izah etmeye çalışır. Ajanlığı süresince Partimize ve devrimci adalete sığınmaktan, düşürülmüş durumunu açıklamaktan özenle kaçınmıştır.
Her dikkatli okuyucunun da farkına varacağı bir nokta var. Her iki unsurun da ajanlaştırılmaları ya da ajan olarak sızdırma girişimlerinin başlangıcı 1994 yılıdır. Açıktır ki bu bir tesadüf değildir. Sorunun iki yönü bulunmaktadır; birincisi; bugünkü Partimizin bileşenlerinden iki bileşeninin o süreçte devrimci hareket içinde tuttukları yer, yanısıra birlik devrimine yürüyor olmalarıdır. Bu temelde geliştirilecek düşünce ve değerlendirmeler tamamıyla doğru ve esas belirleyici olan da budur. Ancak bir nokta daha var ki, bu da değerlendirmelerimiz içinde hak ettiği yeri bulmadılar. Devam edersek, ikincisi; şehirlerin özellikle de metropollerin toplumsal ve siyasi mücadeledeki belirleyici nesnel rolünün, pratikte de güçlü devrimci yansımasını bulmasıyla faşist diktatörlük, şehirlerdeki temel karşıdevrimci güç olarak örgütlenen polisi, güçlü tarzda yenileyerek, kuvvetlendirme ve yetkilerle donatmasını getirdi. Siyasi polisin devrimci eylem; örgütlenme ve faaliyetle mücadelesinde en öncelikli ve ağırlıklı olarak geliştirdiği birimlerin başında istihbarat birimi gelir. Sermaye ve faşizmin iç çelişki ve çatışmaları çerçevesinde kamuoyuna yansıyan itiraf ve açıklamalar da bu yöndedir. Polis istihbaratının en etkili isimlerinden olan polis şefi Hanefi Avcı’nın şu açıklamaları önemlidir. “...Emniyet istihbaratının kuruluşu oldukça eski yıllara dayanıyor. Yani ‘50’li yıllara dayanıyor ama, çok ciddi çıkışları belki ‘80’li yıllardan daha sonrasına dayanır. Asıl etkinliği ise belki ‘93’ten sonradır...” devamla “...biz ‘93’ten sonra inisiyatif koyduk. Biz yaptığımız birtakım yöntemler, bizim kurduğumuz birtakım sistemleri daha sonra Türkiye’nin başka illerine taşımak suretiyle...” (Yaptığımız alıntılar ve bundan sonra H. Avcı’dan yapacağımız alıntılar TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu’na Avcı’nın verdiği ifadelerdendir.)
Tüm bunlardan konumuz açısından çıkarılması gereken sonuç, ‘93’ten itibaren siyasi polisin ajanlaştırma saldırısına sistematik, yaygın ve etkili tarzda başvurduğunu göstermektir. Polis istihbaratı üç ayak üzerinde kurulmuştur. 1) Takip, 2) Teknik inceleme, 3) Ajanlaştırma-işbirlikçi- asıl olarak “ ‘93’ten itibaren inisiyatif koyma” değerlendirilmesinden çok rahatlıkla bu sonuca varabiliriz. Genel bir ajanlaştırma saldırısı sözkonusudur. Bu saldırı biçimi bugün de hızından bir şey yitirmeden sürmektedir.
Dört yıllık Parti faaliyetimizde yoğun düşman saldırılarıyla karşılaştık. Partimizin düşmanın yoğun “ilgisine” mazhar olması, açıktır ki, Partimizin politik çizgisi ve pratikteki başarılarından kaynaklanmaktadır. Bedel ödenmeden devrimci savaşımı geliştirmek, önderliğini başarmak olanaklı değildir. Ancak sorunu yalnızca bununla izah edip, örgütsel güvenlik ve Leninist çalışma tarzımızdaki eksik ve zaaflarımızı kulak ardı edemezdik, etmedik de.
Açıktır ki 2. Kongremiz, güvenlikli çalışma tarzının geliştirilmesi, Parti’deki hata ve eksikliklerin masaya yatırılması ve bu alanda bilinç sıçraması sağlanması noktasındaki duyarlılığı ve kararlılığı bugünkü düzeyi yakalamamızda merkezde durmaktadır.
Kısa sayılmayacak bir sürede kendilerini gizlemeyi ve saklamayı başaran iki ajan unsur, Partimizin sıkı denetimi, özel devrimci soruşturması, zihinsel yoğunlaşması ve sabırlı çalışmasıyla açığa çıkartılmıştır. Ajanların parti çeperimizde dört yıl gibi bir süre barınmaları düşmanın çok özel başarısından değil, Bursa parti örgütümüzün bu yönlü başarısızlığının ürünüdür. Öte yandan, 4 yıllık hizmetleri süresince ajan kimliklerini saklamada büyük bir hüner kazanan iki ajanın deşifre edilmeleri, etkisizleştirilmeleri de Partimize aittir. Partimiz Ahmet-Tacettin (A-T) deneyinin dersleriyle güvenlikli çalışma tarzını geliştirme, bolşevik olmayan tavır ve alışkanlıklardan arınma, sızma ve ajanlaştırmaya karşı uyanıklığı artırma bakımından bugün çok daha tecrübeli ve ileri durumdadır. Ancak, Partimize örgütsel güvenlik sorununda yön veren parola; düşmanla aramızdaki mesafeyi sürekli ve etkili tarzda açmaktır.
Demek ki faşist rejim, en ufak çatlak ve boşluktan en ince ve kirli yöntemlerle nasıl ki devrimci parti ve proletarya partisi saflarına sızar, o yönlü zaafları kullanır ve ölçüsüz olanaklarını seferber ediyorsa; devrimci güçler ve devrimin partisi de sıkı bir denetim, eğitim, yoğunlaşma ve uyanıklığı geliştirmek yoluyla bütün bu özel, ince ve kirli yöntemleri boşa çıkaran bir bilinç ve yeteneğe sahip olmak. Bu çalışma tarzı, güvenlikli çalışma sanatının normları, işleyişi ve kurallarına bağlı olarak geliştirip, zenginleştirmek zorundadır. Dahası siyasi polisin saldırı araç, yöntem, biçim ve taktiklerini, örgüt biçimleri ve taktiklerimiz bakımından da sürekli hesaba katmalıyız. Nitekim Bursa’da düşmanın planlarının bozulması, siyasi polisin istediği sonucu alamaması; bir yanıyla düşmanın taktik hatası ise, diğer yanıyla ve esas olarak partinin hiç olmazsa bu dönemdeki özel yoğunlaşmasının, gizli çalışmada bir yerlere gelmesinin ürünüdür. Partimizin zaferi bununla açıklanabilir.
A-T unsurları, şüphesiz ki, yerel çalışma alanıyla sınırlı ama genel bir deşifrasyona yol açtılar. Bu durum Parti çalışması ve etkinliklerini sekteye uğrattı, belli başlı fonksiyonerlerin ve parti çalışması ve etkinliklerini sekteye uğrattı, belli başlı fonksiyonerlerin ve taraftarların deşifrasyonunu sağladılar. Ne var ki, faaliyeti tümüyle kesintiye uğratacak “büyük ve etkili” operasyon hazırlıkları; sızmanın açığa çıkartılması ve hızla tedbir alınması sayesinde boşa çıkarıldı. (Nitekim, Partimiz soruşturma öncesinde özel tedbirlerle polis taktiği ve beklentisini geçersiz kıldı. Siyasi polisin ajanları vasıtasıyla çalışma alanında hoşnutsuzluk yaratarak, konum kaybı yaratarak operasyon düzenleme planlarına fırsat vermedi). Böylece Partimiz, psikolojik ve moral bir üstünlük kazandı. (Taşanlar’ın MLKP sendoromunu derinleştirdi!) Diğer bir kazanım da bütün parti çalışmasının geleceğine ilişkin A-T deneyinden gerekli derslerin çıkarılması, bilinç sıçraması yaşaması, denetimlerin sıklaştırılması ve uyanıklığın artırılması olacaktır.
Görüldü ki, işbirlikçi hainler ne kadar eğitimli olursa olsunlar, ne kadar gizlenmeye çalışırlarsa çalışsınlar parti çalışmasının Leninist normları, işleyişi ve kuralları; parti fonksiyonerlerin uyanıklığı ve disiplinli çalışmaları karşısında mutlaka açığa çıkarılır ve hak ettikleri cezaya çarptırılırlar.
Şimdi A-T deneyimi ışığında siyasi polisin ajanlaştırma-sızma saldırısının kapsam ve çalışma yöntemleri üzerinde yoğunlaşıp, derslerini inceleyebiliriz. Tam da burada peşinen vurgulamalıyız ki, yazıdaki bazı belirleme ve düşüncelerin ancak birbirini tamamlayan, güçlendiren başka unsurlarla birleştiğinde bir anlam ifade edeceği, unutulmamalıdır.
Akla gelebilecek ilk sorudan başlayalım. Bursa yerelinde sorunu bu yönüyle -sızmayla- değerlendirmeyi gerekli kılan neydi? Ya da hangi durumlarda sorun özellikle sızma/ajanlaştırma yönüyle de değerlendirilmelidir? Bütün tedbir, titizlik ve değerlendirmelere rağmen sıkça yaşanan ve kaynağı açıklanmayan polis takipleri; çalışmadaki amatörlük, ilkellik ve tecrübesizlikle açıklanamayacak deşifrasyonlar; özel tedbirlere rağmen toplantı, eylem ve etkinliklerin açığa çıkması (gençliğin birden fazla kampının, semtlerdeki hemen hemen tüm gösterilerin anormal tarzda açığa çıkması, ajanlarla organik ilişki bulunmazken yatay ilişkilerle farklı birimlerdeki kadroların deşifrasyonu vb.); nereden geldiği açıklanmayan gözaltı ve operasyonlar; kısacası bu gelişmeleri açıklayamamak veya değerlendirmelerde bilinmemezlik, olayı bir de sızma ve ajanlaştırma yönünde derinleşmeyi zorunlu kılmıştır. Mantığı zorlama ve makul olanı aşan yorum ve kurgulamalar, her bir gelişmeyi bir yoldaşın ya da yoldaşların güvenliğe ilişkin zaaf ve alışkanlıkları, dikkatsizlikleri vb. ile açıklamaya çalışmak, bunda ısrar etmek; başka ipuçları, veriler orta yerde dururken bir türlü sızmayı düşünmemek, ya da bilince çıkaramamak, sadece en yakınındaki insanları görmek ve suçlamak, hatta önyargı ve subjektif değerlendirmelerle hedefle ilgisi olmayan kişileri koymak, gerçek sızmaları gizleyen dar, kısır ve mekanik bir yaklaşımın ürünü olduğu görülmüştür. Çalışma alanlarında kimi unsurların süreklilik arzeden ve kronikleşen istikrarsızlığı, memnuniyetsizliği ve yakınmacılığı; açıklanmayan ve bilinmeyen olaylarla birleşiyorsa, yaşanan sürece, bir de sızma ve ajanlaştırma yönüyle bakılmalıdır.
A. alçağı, bunu “bunalım takılma” biçiminde izah eder. A., yerel parti örgütü ve tanıyan partililer tarafından şöyle değerlendirilir. Kafasına göre takılan, disipline gelmeyen, delikanlı ayakları olan bir tiptir. Oysa, bu polisin bir taktiğidir. Duruşu, polisin ona biçtiği role -ki bu rol, hedefleri, biçimleri çeşitli olabilir- uygundur. Ne tamamen partisinin disiplini altına girer, ne de partinin ondan umudunu tümden kesmesini ister.
Açıklanmayan istikrarsızlık nedenlerinin kaynağına inilirken, iki yönüyle bakmak gerekir.
Birincisi, polis taktiğinin bir parçasıdır. A’nın durumuna bu çerçevede kısaca değindik, çalışma tarzları bölümünde; amaçlarıyla birlikte detaylandıracağız.
T haini ise ikircikli, korkulu ve kaygılı ruh halinden hareketle kendi “örgütsel ilişkisi’ni sınırlama, düzenleme, oturtma ve güvenceye alma isteğindedir. T unsuru da, örgütsel denetim ve disiplinin görece zayıf olduğu esnek örgütlerde çalışmayı tercih eder ve yerini güvencelemek için bu yönteme başvurur. Öyle bir görüntü verir ki, kendini naza çeker, isteksiz davranır, üstten giden yöneticinin ikna gücü ve referansıyla görev kabul eder... Oysa ki, bu da ajanın kendini kamufle yöntemidir.
İkincisi, normal olanıdır. İlişkinin devrimci mücadele ve örgütlü çalışmada yaşadığı sorunlara ilişkindir. İstikrarsızlığının kaynağı iyi bir inceleme ve denetimle anlaşılabilir. Onun istikrarsızlığının dahi kendi içinde bir ahengi vardır. İstikrarsızlık ögesiyle partiden istedikleri, davranış ve yaşamı arasında doğrudan bir bağlantı vardır. Bu tarz davranış burada kişinin gerçeğidir. Onun her türlü sıkıntı, zorluk ve çelişkisini yaşar. Oysa, ajan için biçimseldir, amacına ulaşmakta ve kendini gizlemekte başvurduğu bir savaş hilesidir. Dersler kısmında işleneceği için burada yalnızca şunu belirtelim ki, hile ile gerçeği, adi ile kaliteli vb. kısacası karşıt iki kimlik, karşıt iki dünyanın insanın özellikleri, davranış ve tavırlarını en tam ve doğru olarak ayıklayabilmenin yolu; bir bütün olarak bolşevik olmayan tarz, alışkanlık ve tavırlardan arınmaktır. Örgüt içinde ve çeperinde oportünist, liberal eğilim ve tavırlarla hesaplaşmaktır. Örgüt yaşantısında hiçbir biçimde çift kimliklere yaşam hakkı tanımamaktır. Farkında olmadan ya da bilerek tek kimlik sahibi -MLKP kimliği- olmayı başaramayanlarla sonuç alıcı bir mücadeleye girişmeliyiz. Anlamalıyız ki, bolşevik bir parti kir tutmaz, partinin devrimci, leninist ortamı buna izin vermez. Bu kir gözlerden kaçsa dahi düzeyi ne olursa olsun partinin ve devrimin kaderi üzerinde belirleyici/ciddi rol oynayamaz.
Biraz geriye dönüp, kaldığımız yerden devam edelim.
A-T alçaklarının bir diğer ortak özelliği de partiyi doğal çevreleri ve aile ilişkilerinden uzak tutmuş olmalarıdır. A alçağı bunu “ailesinin gericiliği”, T ise “apolitikliği”yle açıklar. Çevrelerini tanıma girişimleri her seferinde “makul ve mantıklı” açıklamalarla engellenir. Bu durum ikisinin de ajan kimlikleri nedeniyledir. Partinin bu konulardaki “hoşgörü’sünü ya da gerçeklerden ne tür sonuçlar çıkarabileceğinin farkındalar. En azından şundan eminler: Bu durumu parti, ajan olabilecekleriyle ilişkilendirmez. Ajanların devrimci çalışma içinde faaliyeti görüntüseldir. Devrime büyük bir kin ve öfkeyle yaklaşırlar. Örneğin T unsurunun tek bir kişiyi dahi devrimci çalışmaya katma yönünde özel bir çabası görüntüde de olsa yoktur. O, yalnızca kazanılan ilişkiler üzerinde ajitasyon-propagandayla ve yasal-meşru eylemlerdeki tavırlarıyla, amacına ulaşmayı seçer. A. alçağı, devrimci faaliyette kaçınılmaz olanı tahlil eder, üstüne atlar, başarıyı hanesine yazdırarak parti nezdindeki önemini artırmaya çalışır. Örneğin: devrimci saflarda tercihini kesin olarak yapan, parti saflarında da hazır, ancak örgütsel ilişki bekleyen bir kişiyi faaliyete katar vb. Ajanlar açıktır ki, yaşadıkları sistemin has adamlarıdır. Özlerini bu belirler. Özel mülkçülük, bencillik, yalancılık vb. kişiliklerinde toplanmıştır. Korumak istedikleri birer canları, aileleri ve akrabaları vardır. Bu çerçevede ailelerine gelebilecek her türlü şiddetten, fedakarlıktan kurtarmak isterler. Yanısıra, aile ve doğal çevreleri parti denetiminin tümüyle dışında olduğu için, gerçek düzen kişiliklerini, özlemlerini, zevklerini vb. yaşadıkları birer soluklanma ve tüketim yerleridir. Aksi durum bunları gerçek yaşamlarından koparır ki, o koşullarda uzun süreli işlevlerini oynama olanakları tükenecektir. Örneğin: parti öncellerinden birinde işbirlikçi-hainlik yapan Ercan Uğur adlı alçağın, ailesinin antifaşist, devrimcilerle iç içe olması nedeniyle sistemin nimetlerinin; cinsellik, yeme-içme vb. yaşantının, siyasi polis tarafından özel tutulan çiftliklerde sürdürdüğü bilinmektedir. Demek ki, parti kadro ve taraftarlarını her yönden kuşatmalı, doğal, aile vb. ilişkilerine hakim olmalıdır. Her partili de bu noktadaki eksiklikleri kendi özel çabasıyla aşmalıdır. Doğal ve ailesine ulaşma şansı olmayanlar ise oradaki parti çalışmasının hizmetine sunmalıdır. Kadro, taraftar ve sempatizanların doğal ortamlarının devrimcileştirmesi yalnızca devrimci mücadeleyi geliştirip, büyütmez; aynı zamanda ajanlaştırma saldırısını boşa çıkarmada, partinin istihbarat kaynaklarını da çoğaltır. Partinin bu çabasından hiçbir partili yoldaşımız rahatsızlık duymaz, partinin niyetlerinden hareketle rahatsızlık duymaz.
Düşman ajan vasıtasıyla istediğini elde etmiş ve ajanın deşifre olma olasılığı varsa; hem eğitilerek daha üst ve kalıcı işlerde kullanılması için partiye “makul” gelebilecek gerekçelerle faaliyetle sıcak teması bir dönem kesilmesini göze alabiliyor. Dolayısıyla bir dönem parti çalışmasından kopmuş, ama yeniden ilişki kurmak isteyenlerin durumlarını tam netleştirmeden, örgütle ilişkisi kurulmamalıdır. Parti örgütleri ise partiyle bağını “beklenmediği halde” bırakıp uzaklaşanların durumunu özel olarak; sızma yönüyle de değerlendirip sonuçlarını partinin ilgili kurumlarına rapor etmelidirler.
Ajanların Çalışma Tarzı
Ajan faaliyetinin hiç abartmasız ideolojik, siyasi, örgütsel, psikolojik ve moral yönleri mevcuttur. Polis istihbaratının diğer hiçbir yönteminin hedefleri bu kadar kapsamlı değildir. Teknik dinlemenin ya da kapsamlı bir takibin partinin ideolojik-siyasi doğrultusu üzerindeki etkileri çok daha sınırlı ve dolaylıdır. Bir devrimci örgütü ya da proletarya partisinin düşman tarafından en tam anlaşılabilmesi, hedefini bulan etkili operasyonların geliştirilebilmesi, örgüt içi güven ilişkilerinin parçalanabilmesi kitle bağlarını zayıflatarak, marjinalleştirmesi vb. için en randımanlı yolu sızma ve ajanlaştırmadır.
Ajanlar, ilişki sürdürdükleri sempatizan ve taraftarları, birlikte çalıştıkları fonksiyonerleri ve yöneticileri randevu, toplantı vb. yerlerde fotoğraflamak yoluyla deşifre ederler. Deşifrasyon şu işleyiş temelinde geliştirilir. Üzerinde çalışılan parti fonksiyoneri sözkonusu çalışma alanında yeni ise ve o çalışma alanının siyasi polisi tarafından tanınmıyorsa; toplanan bilgiler (fotoğraf vb.) Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığına iletilmektedir. Bu kurum, Türkiye’nin her alandaki polis istihbaratının topladığı bilgilerin merkezileştiği, arşivlendiği bir yerdir. Önemli görevlerinden biri de iller arası koordinasyon sağlamaktır. Sözkonusu parti fonksiyoneri poliste arşivi varsa İstihbarat Daire Başkanlığı’ndan yerel istihbaratın hizmetine sunulmaktadır. Bu aşamadan sonra yerel istihbarat kiminle karşı karşıya olduğunu; partili militanın özellikleri, polis tavrı, takipler/açığı çıkarma/taşımadaki yeteneği, askeri eğitim alıp almadığı, açık kimliği vb. artık kadronun hakkında polisin bildiği ne varsa, abartmasız hepsi düşmanın elinin altındadır. Düşman bununla büyük bir avantaj sağlar. Demek ki, çalışma alanında deşifre olmayan yönetici kadro için önemli olan, alt ilişkilerle görüştüğünde ya da örgütsel faaliyet yürütürken takip almamayı ya da siyasi istihbaratın objektiflerine yakalanmamayı başarabilmesidir. Yoksa, yalnız başına alınan takibi atlatmak yetmez.
Düşman ilk adımını, ajanı vasıtasıyla yakaladığı yöneticiye yeniden ulaşıp, takiplerle istihbaratı derinleştirmek, etkili bir operasyonun koşullarını hazırlamak için, ilgili yöneticiye ulaşmanın yeni kanallarını tespit eder ve yoğunlaşır. Tespit öncelikle yöneticinin hangi çalışma kesimleriyle ya da özel olarak hangi kadro ve kuramlarla ilişki sürdürdüğünün tespitiyle başladı.
Anlaşılacağı gibi, siyasi polis her aşamada kendi adamını gizlemenin hesaplarını da yapar. Dikkatlerin onun üzerinde yoğunlaşmaması için çeşitli yanıltma taktiklerine başvurur. Örneğin; gözaltıyla sonuçlanan bir örgütsel operasyonda sorgu polisinden, istihbarattan aldığı bilgileri kişiyi çözmek amacıyla kullanılmaması istenir. Polis burada birçok hedef güder, ancak en önemli hedefi, bilgi kaynaklarının deşifrasyonunu engelleme oluşturur. Şu nokta unutulmamalıdır ki, iyi bir istihbarat çalışmasında başarının sırlarından biri, belki de en önemlisi yanıltma taktiğini uygulamadaki başarısıdır. Siyasi polisin her aşamada bu konuda yeni taktiklerle karşımıza çıkabileceğini akıldan çıkarmamalı, örgütsel güvenlik sorununda bu yönü hep hesaba katmalıyız.
Ajanlar, ihtiyaç halinde partinin diğer çalışma alanlarıyla ilgili bilgi toplamak, bilinmeyenleri bilinir kılmak için yatay ilişkiler geliştirmenin ince ve “meşru” yöntemlerine başvurur. Parti çalışmasının zayıf ve zaaflı yanlarından, yetmezliklerinden hareketle memnuniyetsiz, yakınmacı bir tablo; görüşmelerde oluşan “özel hukuk”la başka alan çalışmalarından bilgi alırlar.
A alçağı, Bursa İHD’deki genel toplantıya katılır. Gösterişli ve “etkili” konuşmasıyla öne çıkar, orada bulunan parti taraftarları nez- dinde bir “yetkili ve etkili” ya da “ileri” insan profili çizer; o toplantıyı meşru ve doğal yatay ilişki geliştirme ve güven vermenin aracı yapar. A. alçağı örgütsel bağımsızlığı olan KGÖ’de faaliyet yürütmektedir. İki ayrı örgüt olmanın boşluklarından da yararlanmaya çalışır. Partinin bir çalışma alanında faaliyet yürüten bir bayanla parti ve gençlik örgütümüzden habersiz “duygusal” bir ilişki geliştirir. O ilişkinin gerçekte duygusal bir tarafı yoktur. Polisin özel yönlendirilmesiyle gerçekleşir. A. alçağının ilişkiye yaklaşımı intikamcıdır. İlişkisi süresince zaman zaman bunalım takılır. Bayanın kendisine açılmasının “ince” yol ve yöntemlerine başvurur. Bayanın partiyle en sıkıntılı anlarını paylaşmasını ister, oradan adım adım alacağı bilgileri alır. Yanısıra partili sempatizanın partiyle düşünsel ve duygusal dünyasının bütünleştirmesinin önüne geçmeye çalışır. Partiye karşı açık ve dürüst olma normunu ihlali geliştirir. Yozlaşmayı derinleştirmeye çalışır. Parti hakkında karamsar tablolar çizmeye çalışır vb. A. haini karamsarlık yaratma, örgüt taraftar ve sempatizanları arasında partinin çalışma tarzı ve siyasal çizgisi, pratiği hakkında memnuniyetsizlik yayar. Gençlik örgütümüzle Partimiz arasındaki ilişkileri her aşamada dinamitlemeye çalışır. Ajan ve siyasi polis bu faaliyetiyle birçok amaç güder. Ancak en önemli hedeflerden biri, sorunlu örgüt kitlesi ya da kadroları yaratarak, üstün alta yakınlaşmasını, başka bir ifadeyle konum kaybı yaratmaya ve illegalitenin ihlalini geliştirmeye çalışır. Bu yolla yeniden ve yeniden üst ilişkilere ulaşılması amaçlanmaktadır. Ajan bu çalışmasında kendini kamufle etmek için; oldukça planlı hareket etmektedir. Süreç, şöyle işler; öncelikle örgüt kitlesinin partiyle yaşadığı sorunlar saptanır. Devamında, partiyle sorunlu, ideolojik-siyasi düzeyi zayıf vb. ilişkileri av olarak saptayıp sıcak ilişkiler kurulur. “Sıradan” bir sohbet başlar, ancak oldukça ciddi şeyler konuşulur. Sohbetten bizimki (partili) partiye ve kadrolarına karşı büyük bir öfkeyle kalkar. Kafası karışmıştır. Ruh halini etrafa yayar. Aynı yöntemi o da kullanır, o da başka “dertleşeceği” birini bulur... Ya da hemen üst ilişkisiyle sorunu “çok acil” tartışmak için haber gönderir vb. Çoğunlukla “tabanın kaynadığını” duyan, bilgisini ve görüşme talebini alan yönetici hemen soruna müdahale için; güvenlik unsurunu da hesaba katarak oluşturduğu görüşme planını bir tarafa atar. Bazen birkaç sorumlu kadro ve organı atlayarak tabana yaklaşır, işte o aşamada siyasi polisin ikinci ve temel planı devrededir. Üstün görüşebileceği tüm denetime açık ilişkiler kontrol altında tutulur, yoğunlaşılır. Bizimkinin-yöneticinin yaşadığı konum kaybıdır. Siyasi polis önemli bir halkaya ulaşmıştır.
Görüldüğü gibi her şey planlı, sistemli ve profesyonelce hazırlanıp, büyük bir metanetle uygulanmaktadır.
Ajanlar, partinin siyasal çizgisini saptırmak için de etkili bir yönelim içerisine girerler. Düşmanın önemli oranda örgütlü ilişkilere hakim olduğunu düşündüğü ve operasyon aşamasına geldiği durumlarda; operasyonun ses getirmesini sağlamak, partiye güçlü bir darbe vurabilmek ve suç aletleriyle DGM’ye teslim edip tutuklatmak için özel planlara başvurabilmektedirler. Örneğin; partinin siyasal gelişmeler karşısındaki tavrı “pasif”, “sağcı” bulunur, sert-silahlı eylemlere niçin gidilmediği fikri yaygınlaştırılıp, parti örgütü üzerinde baskılanma yaratılmaya çalışılır. A ve T’nin önüne bu görev konur.
Ajan faaliyetleri bunlarla da bitmez, onlar tek-tek kadro, parti taraftar ve sempatizanları hakkındaki gözlemlerini de siyasi polisle paylaşmaktadırlar. Muhtemel bir polis sorgulamasında ya da ajanlaştırma girişiminde kimin zayıf kişilikli olduğunu, kimin partiye güçlü düşünce, duygu ve manevi bakımdan bağlı güçlü bir militan olduğu tespitlerini yaparak “abilerine” iletirler.
Ajanların İlişki Kurma ve Faaliyetleri Süresince Bazı Tipik ve Çarpıcı Yöntemleri...
1 - Bazen ajanlar, damdan düşer gibi, bir alanda ısrarla çalışma talebinde bulunurlar. Öyle ki, bu duruma şaşıran yoldaşlar olur. Neden devrimcilik yapmak istediklerine fazla anlam veremezler. Ve kuşkulu bulurlar. Ama her nedense mantıklı sonuçlarına vardırıp, tedbir almayı da uyarıda bulunmayı da gerekli görmezler. Örneğin, yaşı ilerlemiş, o zamana kadar kendisinin ve ailesinin geçimini hangi yollardan sağladığı belli olmayan, aile ilişkilerinde sıradanlaşan birine; siyasi ve toplumsal çürümenin dibe vurduğu koşullarda ilişki geliştirmeye çalışması hayra alamet değildir. Geliş nedeni genellikle ya bireysel çıkar arayışı ya da siyasi polisin özel yönlendirmesiyle olabilir. Böyleleri çok açık ve kaba davranışlarıyla kendilerini ele verirler. Yeter ki faydacı davranılmasın-işleri kurtarma kaygısı gözlerimizi perdelemesin. İyi niyet, politik saflık değerlendirmelerimize yön vermesin.
2 - Partimiz farklı siyasi parti ve gruplardan ayrılıp bize gelen unsurlar hakkında esasta ilkeli ve devrimci duruşa sahiptir. Farklı siyasal grup ve partilerden farklı yapılara ajan kaydırma düşmanın başvurduğu herkesçe bilinen yöntemlerden biridir.
3 - Parti kolektifleri, fonksiyonerleri, dostları, diğer devrimci parti ve grup taraftarları ve halktan insanları sızma ve ajanlaştırmaya yönelik kuşku, kaygı ve uyarılarını savaşçı bir parti sorumluluğu ve ciddiyetiyle bağdaşır tarzda önemsenmemesi, bir sızma çatlağı olabiliyor. Burada iki hususun altını çizmek gerekiyor: Birincisi; yaratılan kuşku ve uyarıları büyük bir titizlikle araştırmak, incelemek, kovalamak ve ona göre tedbir almak ise; ikincisi, kuşku ve uyarılara dayalı bilgilerin iletilme sürecinde değiştirilmeden tam, doğru ve zamanında iletilmesidir.
Dahası, partinin yerel örgütleri ya da çeşitli çalışma alanları arasındaki uyarı ve kuşkuların, ciddiyet ve titizlikle ele alınmamasıdır. Durumu açığa çıkarılamayan kuşkulu birinin bir alana “ilişki” diye iletilmesi bir hata ise, onun durumunu tam ve doğru ve bütün yönleriyle iletilmemesi, artık bir hata değil suçtur. Aynı biçimde yeni “ilişki” alanına çarpık ve eksik bilgi aktarılması durumunda dahi gerekli tedbirlerin alınmaması, uyanıklılığın gösterilmemesi de suçu hafifletmez.
4 - 3. maddede altı çizilen duyarlılık çağrısına, polis kaynaklı parti ve kimi kadro ve taraftarlar hakkında spekülasyonlar konusundaki uyanıklıkla birleştirilmelidir. Açıktır ki yüksek güven ilişkileriyle birbirine kenetlenen bir savaş örgütünün karşıdevrimin saldırılarından alacağı en büyük ve ölümcül yara, örgüt içi güven ilişkilerinin parçalanmasıdır. Aynı durum, Partimize büyük bir güven ve umutla yaklaşan işçi-emekçi-genç ve aydınlarla arasındaki ilişkilerde de geçerlidir. Karşıdevrimin bu noktada ciddi çabalar içinde olduğu bir dönemden geçtiğimiz unutulmamalıdır. Düşman bu spekülasyonları güçlendirmek, Partimizi ve belli parti kurum/kadrolarını zan altına bırakmak için önemli bazı kozlarını dahi feda edebilecek bilinç ve yönelimine sahiptir. Öyleyse, şüphe kaynaklarını da büyük bir titizlikle incelemeli, bir tarafı bir biçimde karşıdevrime dayanıyorsa; düşmanın bir taktiği olabileceğini de hesaba katmalı, o doğrultuda tutum ta- kınmalıyız.
5 - Parti normları, işleyişi ve kuralları dışında anlamsız denilebilecek tarzda özel tutumlar geliştirmek, alışık olmadığımız ayrıcalıklar istemek veya kendisini dayatmak diğer şeylerin yanında bir başka kuşku kaynağıdır. Uyarılara rağmen yatay ilişkileri sürdürmekte ısrar vb. dikkat çekici olmalıdır.
6 - Normal gelişme seyri ve doğallığı dışında dikkat çekici yükselme, hesapsız para tüketme, normal gelişim çizgisinin dışında büyük cesaret gösterileri, provokatörce davranış sergilemeler; dayandıkları bir gücün rahatlığı ve pervasızlığı kuşkulu durumlardır.
7 - Partide yerleşmiş duygu birliği ve manevi bağlılığın görünmemesi, gerekçeleri ve nedenleri açıklanamayan yabancılaşma, kan ve terle kazanılan ürün ve emeklerin hoyratça tüketilmesi ajan faaliyetlerinin ipuçları olabilir.
Gözlem ve Anlatımlardan Çıkarılacak Belli Başlı Dersler
1 - Tekrar tekrar vurgulamakta yarar var ki; hedefinde ideolojik, siyasi, örgütsel, psikolojik, moral vb. yönleri bulunan ajan faaliyetinin açığa çıkarılmasının, etkisizleştirilmesinin ya da sınırlandırılmasının yolu, partinin örgüt ortamı ve çalışma tarzında bolşevikleşme düzeyini yükseltmektir. Düşman unsurları faaliyetlerine zemin olacak ortam bulamamalarıdır. Özellikle partinin bazı çalışma alanlarında parti ortamımızı kirleten, örgütsel güvenliğimizi ciddi tarzda tehdit eden, dedikodu masalarında örgütsel sırların uçuştuğu bilinmektedir. Kimin kime eş, sevgili olduğu, mahkemede çekilen ve gazetelerde çıkan bir fotoğrafta kimin kim olduğu sohbet ve merakının kime ne yararı olacak. Öğrenilen bu bilgilerle devrimin hangi ideolojik-siyasi-örgütsel sorununu çözülebilir ki! Ya da hangi kurumun kime ait olduğu sohbet ve tartışmaların kime ne yararı var. Siyasi polise ciddi yararlar sunduğu her türlü kuşkunun ötesindedir.
Öyleyse, öncelikle her parti kadro ve taraftarı bu yönleriyle kendini sorgulamalıdır.
Parti II. Kongremizin iç illegalite konusundaki talimatlarının neresindeyiz.
“Bilinmemesi gerekeni anlatan, bilinmemesi gerekeni öğrenen gibi iki taraflı olan bu hastalık, bir gizli örgüt için uzun vadede en ciddi tehlikelerden biridir. İç illegalite konusunda başarısız bir devrimci parti ya da örgüt, siyasi polisle mücadelesinde çok önemli bir silahını düşmana kaptırmış demektir... Partimiz, herhangi bir yerinden düşman tarafından torpillendiğinde batmayacak sayısız ayrı bölümlerden oluşan bir denizaltı gibi örgütlenmelidir. Bunun biricik koşulu, denizaltımızın bütün bölümlerinin birbirinden kesinkes yalıtılmasını başarmaktır...” (S. 107, II. Kongre Belgeleri)
2 - Artık çok iyi görülüp kavranılmalıdır ki, düşman Partimizi son derece önemsemektedir. Partimizi çökertmek, marjinalleştirmek ve hedeflerinden saptırmak için kısa, orta ve uzun vadeli plan ve program oluşturmaktadır. Her düzeyde Partimize karşı birçok şehirde özel polis ekipleri oluşturmaktadır. Kendimizi önemsemeyi, eylemlerimizin siyasal, ideolojik önemini, Partimizin misyonunu kavrayıp pratiğimize değer vermeliyiz.
3 - Üyelik ve aday üyeliğe kabul de güvenlik yönüyle güçlü referanslar ve ortak bir irade esas alınmalıdır. Parti tüzüğümüzde “...üyelik başvurusu, iki üyenin önerisi üzerine komitenin kabulüyle gerçekleşir.” İki üyenin önerisi koşulu sığ ve yüzeysel kavranış ve pratiğinden kurtarılmalıdır. Bir parti ileri taraftarını üye olarak önermek birçok bakımdan önemlidir, ama burada özellikle mevcut sızmayı önlemenin güvencesi olarak da düşünülen ve saptanan bir koşuldur. Yeni üye adaylarına “kefil” olan bazı yoldaşlar, kendilerinden çok emin bir şekilde iki-üç defa görüp tartışıp, konuştukları bir arkadaş üzerine ciddi övgüler yağdırabiliyorlar. Kişinin çeşitli pürüzleri çıktığında birçok yönüyle durumunun araştırılması gerektiğinde ise kişiyi tanıyanlar araştırmasına girerseniz top ondan ona atılır, bir türlü istenilen muhatabı bulamazsınız.
Yine parti tüzüğümüzün aynı paragrafında “...kabul edilen üyelik başvurusu, aday üyelikle başlatılır. Aday üyelik asgari altı ay, azami bir yıldır. Bu süre yurtdışında en az bir yıl, en fazla iki yıldır.” Açıktır ki bizde aday üyelik süreci mantığına yeterince uygun davranılmıyor, tüzüğümüzün bu maddesi pratikte sık sık formaliteye dönüşebiliyor. Açıktır ki parti tüzüğümüzde en küçük formaliteye yer yoktur. Her tespitin, sorumluluğu büyük anlam ve önemi vardır. Aday üyelik süreci; kadro adaylarının ideolojik-siyasi-örgütsel alanlarda parti çizgisinde eğitilmesinde bir sıçrama olmalı, süreci yaşayan kişinin tüm özellikleriyle tanınması yoluyla örgütsel güvenlik boyutu garantiye alınmalıdır. İnce elenip sık dokunmalıdır. Çalışma grupları oluşturmada, yeni görevlendirmede, toplu (ve özel) eğitim ve kamp çalışmalarında insanların güven boyutuyla incelenmesi, özenle seçilmesi; bunun sadece duyarlılığın yüksek olduğu dönemlerde ve geçici olarak değil, sürekli ve sistematik olarak yapılması ve gözetilmesi partili olma sorumluluğudur.
4 - A-T ajanları, esnek, denetimden uzak çalışma alanlarını -legal ve yarı legal- tercih etmişlerdir. Bunun tedbiri, öncelikle doğru bütün yönleriyle insanların incelenmesi, devrimci ve sıkı bir denetimin sürdürülmesidir.
5 - Siyasi olmayan, asayiş ve trafikle ilgili bazı kontroller maskedir. Ajanların bilgisini alamadıkları, siyasi polisin bilgilenmek istediği kontrollerdir. Anlam verilmeyen özel kimlik kontrolleri, “adli” olaylarla ilgili gözaltı girişimleri, örgüt evinde yaşanan “hırsızlık” olayları, “başkalarıyla ilgili gözetlemeler” vb. bir rahatlık ve rehavet nedeni yapılamaz.
6 - Düşman, gizli çalışmada kullanılan mekan, nokta ya da güzergahları, operasyon, takip ve ajanlarından aldığı bilgilerle değerlendirmekte, saptadığı noktalara devriyeler çıkarmaktadır. Polis şefi Avcı’nın şu açıklamaları önemlidir, başlangıç noktası tam olarak saptanamayan bazı takip olaylarını açıklamada değer taşır. “... Bütün örgütlerin iç işleyiş biçimleri nasıldır, nasıl hareket ederler, nasıl çalışırlar, nerede gezerler, hatta İstanbul’da bile, sokak sokak hangi sokakları kullanırlara kadar biz ciddi bir çalışma yapmışız; yani biz bir yere devriye gönderirken, bir yere giderken bile çok hesaplı gidiyoruz. Orası değil de niye buraya gidiyoruz; Çünkü burası daha önce kullanıldığı için...” Görüldüğü gibi düşman örgüt mantığıyla hareket ediyor. Örgüte ulaşmak yalnızca açık kurum kapılarında beklemiyor, örgütün/kadrolarının “mekanlarına” karakol kuruyor. Hemen belirtelim ki, bir kadro ekibin içine düştüğünde karşılaşacağı durum sistematik bir takiptir.
O halde, “illegal çalışma bir sanattır” tespitine uygun davranmalıyız.
- Kongremizin “Partimize ışık tutan anlayış” olarak saptadığı “partilerin kendilerini, örgütsel yapılarını mücadeleyi yürüttükleri politik koşullara uyarlamalıdırlar” anlayışına uygun davranmalıyız. Sürekli bir yaratıcılık, keşif ve değişiklikler geliştirilmesi, alanların yeni olanaklar ve biçimlerde dengeli tarzda kullanılması; hem polisin planlarını bozmak, boşa çıkarmak; hem de güvenlikli çalışmayı güvenceye almak bakımından önemli oluyor.
7 - A-T hainleri deneyi, kadro ve parti çeperini tanıma, insanların incelenmesi ve yaşamlarının denetlenmesi konularındaki yetersizlikleri bir kez daha göstermiştir. İnsanların incelenmesi ve değerlendirilmesinde kolektifin ortak düşüncesi ve iradesine başvurmak esastır. Kolektifte bir kadronun, bir insanı iyi tanıması; inceleme konusu fonksiyonelin bir işteki başarısı, pratikteki rahatlığı ve korkusuzluğu vb. güvenlik boyutuyla incelemeye yeterli değildir.
8 - Parti çalışmasında herkese iş verme, kırıntıları değerlendirme kaygısı, gereğinden fazla bir ısrarla insanları çeperde tutma gayretleri görülüyor. Bu durum bazen ajanların işini kolaylaştırıyor, gizlenmelerini kolaylaştırıyor.
Düşman elde ettiği bilgilerden hareketle; örgütün zaaf ve çatlaklarını tespitin yanında yakıcı tarzda ihtiyaçlarını da saptar. Örneğin; kimlik, mühür, silah bağlantıları, mali olanaklar vb. Partimizin yakıcı olarak ihtiyaç duyduğu ihtiyaçlarının giderilmesinde çok daha uyanık ve sabırlı olmak gerekiyor. Kabaran iştah ve açlığımızı gidermek için “yem”e dalmayalım.
Bu konuda çarpıcı ve trajik örnekler vardır.
9 - İllegal alan ya da illegal kadrolara ulaşmada köprü olan fonksiyonerler, görüşmeye takip taşımama konusunda yeni yöntemler geliştirmelidir.
Kitle çalışması yürüten bir kadro, yaygın kitle ilişkileri içinde takibi boğamıyorsa, düşmanı yanlış noktalara yönlendiremiyorsa, oyalamayı başaramıyorsa, siyasi polisle mücadelede partinin önemli bir olanağını tükettiğini bilmelidir.
10 - Operasyonların dışında kalan ya da bırakılan fonksiyonerlerin özel olarak denetlenmesi ve soruşturulması, son deney ve başka bazı örneklerle, bu yönlü kuşkuların haklılığını tüm çıplaklığıyla kanıtlamıştır...
11 - İlgili ve yetkili kolektif, yönetici kadrolar; çalışma alanı ve kadrolarına hakim olmak zorundadır. Alana hakimiyet, kadroları ve çalışmaları tanımaktır. (Ama gerçekte tanımaktır.) Bilmemek, haklı bir mazeret yapılamaz.
12 - Gözaltı, sorgu, kaçırma, hapishane vb. süreçlerden geçen her bir militan veya taraftarın güvenlik soruşturmasına tabi tutulması davanın, devrimin ve partinin çıkarlarını esas alan bir kuraldır. Bu konudaki aymazlığın haklı gerekçeleri olamaz. Polise düşüp çıkan veya zindana atılan her yoldaş, partiye açık davranmalı, olan biten her şeyi dobra dobra partiyle paylaşmalıdır. Yetkili parti ve gençlik örgütü organları herhangi bir önyargıya, keyfi ve subjektif bir yaklaşıma düşmeden işin güvenlik boyutunu ikircimsiz incelemelidir. Herhangi bir gerekçeyle partiden gizlenen bir bilginin, bir zaafın kişiyi ve partiyi zor durumda bırakacağı asla unutulmamalıdır.
13 - İstihbarat örgütlerinin en bilinen ve klasik bilgi kaynaklarından biri gazetelerdir. Gazete ve dergilerimizde yazılan her makale, haber ve mektubun polis tarafından çok büyük bir titizlikle incelendiğini, netleştiremediği bazı durumları netleştirmenin önemli bir kaynağı olarak kullandığını bilince çıkarmalıyız. Örneğin, polis şefi H. Avcı bir kez konuştu. Avcı’nın açıklamalarını yazıda da görüldüğü gibi Partimiz daha önce vardığı sonuçlarla karşılaştırmakta, bazı tahminleri bu sayede somutlamakta vb. Unutmayalım ki, biz her zaman konuşuyoruz. Anlık konuşuyoruz, haftalık, aylık, yıllık vb. Öyleyse yazdığımız, kamuoyuna konuştuğumuz her cümleyi, kelimeyi kulaklarımız duymalı, örgütsel güvenlik süzgecinden geçirmeliyiz. Örneğin sık sık karşılaşırız. Filan tarihte, şu kadar kişiyle KGÖ ya da parti pikniği yapıldı diye. Haberin yanında da özensiz çekilmiş bir fotoğraf! Bu olmaz.
Siyasi polisin işbirlikçilerine söylediği şu sözler öğretici olmalıdır; “onları biliyoruz, zaten yazıyorlar, siz bilinmeyenleri söyleyiniz; bizi silahlara, araç ve gereçlere, üst ilişkilere ulaştırın.” Görüldüğü gibi örgüt çekirdeğiyle siyasi polis doğrudan karşı karşıya. Partiyi kendi elimizle zırhından sıyırabiliyoruz.
14 - Merkezi etkinlikler; piknik, miting, toplantı vb. etkinlikler örgütsel güvenlik boyutu çok özel olarak düşünülmelidir. Yeni araç ve biçimler bulmakta yaratıcı ve girişken olmalıyız.
15 - Parti yaşantımızda; tutarsız, sallantılı, istikrarsız, kariyerist, uçkuruna ve paraya düşkün, dava ve örgüt insanı olma özellikleri zayıf, kendisiyle, partisiyle, kavgayla barışık olmayan, parti çizgisini, disiplini, kuralları, gizliliği sık sık ihlal eden, merakçı, gösterişçi, iki kimlikli, yozlaşmayı teşvik eden, güven vermeyen vb. tiplere karşı uyanık olmalı; bu kişilikler teşhir ve tecrit edilmeli. Bu kişilik ve davranışların nedenleri çözümlenmeli, düşmanın bu unsurlarla bir biçimde bağı olup olmadığı gecikmeksizin netleştirilmelidir. Yozlaşma ve çürüme süreci, sızma ve ajanlaştırmanın zemin bulacağı önemli dönemlerdir.
Son bir uyarı daha; düşman örgüt ortamına bağlı olarak özel olarak hizip çalışması geliştirmeye, ayrılık deneme ve girişimlerinde bulunma çabasına her zaman önem vermektedir. Bu noktada ortaya çıkabilecek her türlü hizip taslağı ya da yönelimin düşmanla ilişkisi üzerinde önemle durulmalıdır.