Aşağıda sunulan yazı, 14 Haziran’da Covid-19 salgını gibi krizlerin ekolojik felaket tehdidini artırdığı dönemde halkçı alternatif kalkınma perspektifi ile sistem değişikliği mücadelesinin önemi konulu internet seminerinde yapılan sunumun özetidir. Bilim insanı Soumya Dutta ve çevreci Nityanand Jayaraman’ın, yoldaşlar Sanjay Singhvi, Arun Velaskar ve Vijaykumar ile birlikte katıldığı 14 Haziran’daki tartışmaya dayanarak hazırlanmıştır. - K.N. Ramachandran
Devamını oku...
III. Enternasyonal’de (Komintern) ırkçılık ve Siyah Sorunu’nun nasıl ele alındığına gelmeden önce bu sorunun Marks ve ABD’de komünist güçler tarafından nasıl ele alındığını belirtmekte yarar var. Ne Marks ne de Engels yaşadıkları dönemde var olan ırkçılığı sistematik olarak analiz etti. Bunun nedenleri üzerine çok şey söylenebilir. Ancak, göz önünde tutulması gereken şudur: Emperyalizmin şafağında yeni yeni şekillenen ırkçılık henüz toplumsal sorun bazında önemli bir olgu olmamıştı. Diğer taraftan ırkçılığın gelişmesinde oldukça önemli bir faktör olan kitlesel göçler de onların yaşadıkları dönemde henüz başlamamıştı.
Devamını oku...
Yükselen emperyalist Çin ile gerileme sürecine giren emperyalist ABD arasında, koronavirüs salgını öncesinde, “ticaret savaşı” ve Asya -Pasifik bölgesindeki hegemonya dalaşı iktisadi, siyasi ve askeri boyutlu hamleler, çeşitli kombinezonlu bölgesel oluşumlar, anlaşma ve yönelimlerle sürüyordu. Korona krizi ile bu rekabet ve hegemonya kapışması daha da belirginleşti. Covid-19 virüsünü üretme ve yayma üzerine ABD ve Çin karşılıklı suçlamalara girdi. Bu gerilim ve rekabet sürecinde, bu ya da benzer konular üzerinde suçlamalar devam edecektir. Ve yakın gelecekte bu rekabet ve hegemonya kavgası dünyanın birçok bölgesinde doğrudan veya dolaylı biçimde yayılacak ve derinleşecektir.
Devamını oku...
Veysi Sarısözen, Türkiye İşçi Partisi’ne üye olduğu 1962 yılından bu yana devrimci siyasetin içinde. 1967-1968 yıllarında Fikir Kulüpleri Federasyonu İstanbul Sekreteri oldu. 1971 12 Mart’ında gizliliğe geçti. 1974 yılında Türkiye Komünist Partisi Merkez Komitesi üyeliğine, 1979 yılında Politik Büro üyeliğine getirildi. Daha sonra sosyalistlerin birlik süreçlerinde yer aldı. Uzun bir süreden beri Kürt basınında köşe yazıları yazıyor ve Medya Haber Tv’de Sözün Özü programına katılıyor. Veysi Sarısözen, Türkiye Komünist Partisi’nin 100. yıl dönümü nedeniyle, Marksist Teori’ye, TKP’nin olumlu ve olumsuz mirasını anlattı.
Devamını oku...
"Dolaysız önderlik" en yalın halde devrimci eylemin kendisini gerçekleştirme sahasında, demek ki, devrimci eylem ve sonuçlarıyla rezonans halinde gelişir. Devrimci önderliğin hareket ettiği bütün öncüller; teori, program, strateji ve taktikler, örgütsel perspektif, yönelim ve planlar, kadroların partizan mayasını çelikleştirme, devrimci eylemin gerçekleşme sahasında "sözden eyleme" geçiş halindedir. "Önderlik" teoriden pratiğe, genelden özele, soyuttan somuta geçiş ve sınanma, "teori-pratik bütünlüğü" (ya da çelişkisi!) oluşum halindedir.
Devamını oku...
Faşist rejimin, 7 Haziran seçimlerine kadar aşamalı bir şekilde derinleşen siyasi krizi, ezilenlere bir özgürlük cephesi açan HDP’nin, 7 Haziran başarısı ile zirve yapmıştı. Türkiye ve Kürdistan halklarının ortak eylem ve iradesine dayanan başarı, burjuva politik denklemi felç etmiş, rejim için yapısal nitelikte çatlaklar oluşturmaya başlamıştı. Gücünü sokaklardan alan bu toplumsal irade, burjuvazinin parlamento gibi karikatürize bürokratik aygıtlarında ve şovenizm gibi güçlü hegemonik kolonlarında onarılamaz gedikler açmıştı.
Devamını oku...
Marksist Leninist Komünist Parti’nin (MLKP) kuruluşu olan komünistlerin birlik kongresinin ardından kongreye katılan bir delege ile yapılan bu röportajı tarihsel ve güncel değeri nedeniyle, yeniden okurlarımızın dikkatine sunuyoruz.1
Devamını oku...
Yirminci yüzyıl adeta bir devrimci partiler mezarlığıdır. Devrimci amaçlarını kendi varlığının önünde tutamayan, kendisini amaçlaştıran partiler ölüme yazgılıdır. Hatta sınıf mücadeleleri tarihinde muazzam deneyimler yaratmış partiler için de geçerlidir bu yasa. Türkiye ve Kürdistan’da da, geride kalan yarım yüzyıllık dönemde, emekçi sol hareket içinde ölen veya bitkisel hayata giren parti ve örgüt sayısı hiç az değildir. Devrim ve sosyalizm amaçlarını, devrimci ölümsüzlerin ideallerini daima kendisinden yüksekte tutmayı bilmiş, sömürgeci faşizmin en ağır saldırıları altında bile devrimci amaçlarına ve ideallerine sımsıkı bağlı kalmış olan komünist öncü, bugün 26. yılını geride bırakmıştır.
Devamını oku...
Erdoğan faşizmi, TTB, TMMOB, TÜRMOB, barolar vb. gibi eğitimli küçük burjuvazinin meslek kitle örgütlerine saldırısını koronavirüs salgınından yararlanarak barolarla başlattı. Saray faşizmi, muhtemelen öncelikle barolara değil ama TTB ve mühendis odalarına saldırıyla başlamayı tercih ederdi. Çünkü bu meslek örgütlerinde antifaşistler egemendi. Faşist diktatörlüğünü inşa ederken öncelikle antifaşist, demokratik ve emekçiden yana yönetimleri tasfiye etmek Erdoğan’ın işine gelirdi. Erdoğan’ın hâkim kılmaya çalıştığı İslamcı-Türkçü ideoloji ve gözü dönük kapitalist talancılık açısından da sosyalist ve demokratik olan bu güçler baş düşmandı.
Devamını oku...
Polonya’da devlet sosyalizminin yıkıldığı 1989’dan 2015 yılına kadar tek başına bir partinin hükümeti yönetmesi mümkün olmamıştı. Ta ki 2015 yılında 2005’ten beri hükümetin koalisyon ortağı olan Hukuk ve Adalet Partisi (PiS) seçimde oy çokluğuyla hükümeti tek başına kurma hakkını elde edene kadar. Avrupa Konseyi’nin geçtiğimiz yıla kadar başkanı olan Donald Tusk’un partisi Sivil Platform (PO) ise 2015 seçimleri itibariyle ana muhalefet partisi konumunda kaldı. 2015 seçimlerinin başka bir sürprizi ise sol bir parti olan Razem’in (Birlikte) oyların %3,6’sını alarak %5 seçim barajını aşmaya oldukça yaklaşması oldu.
Devamını oku...
Faşist şeflik rejimince tartışmaya açılan ve iptali istenen İstanbul Sözleşmesi ile uzun yılların mücadele birikimlerine dayanan kadınların kazanımları ve bunun karşısına dikilen erkek egemenliği yeniden görünür biçimde sokağın, eylemin konusu olmaya başladı. Erkek egemen kapitalist burjuva düzen, yapısı gereği sömürge sistemini erkek cinsi merkezli ve kadının ikincilliği üzerine kurmuştur. Bir iç çelişkiler düzeni olan erkek egemenlikli kapitalist düzende, kadınların özgürlük ve eşitlik mücadelesinin tarihi de kapitalizmin tarihiyle paraleldir.
Devamını oku...
Erkek egemen faşist şeflik rejimi İstanbul Sözleşmesi ve ona bağlı olarak 6284 sayılı yasa etrafında kapsamlı bir saldırı planı içinde. Devlet bürokrasisi, Saray medyası, fetvacılar el birliği halinde İstanbul Sözleşmesi başta olmak üzere, kadına yönelik şiddete karşı mücadelenin kazanımlarına saldırıyor. Sözleşmeden çıkılarak veya şerh ya da çekince koyularak, yerli-milli bir sözleşme yazarak, 6284 sayılı yasayı iptal ederek, hangi biçimde olursa olsun, özünde bu yasal düzenlemelerin kaldırılması ile kadın kazanımlarını kırmanın, nihai bir düzenleme yaparak toplumu bu temelde şekillendirmenin planı işliyor.
Devamını oku...