HDK I. Genel Kurulu’nun ardından Arzu Demir’in Marksist Teori için sorduğu soruları, ESP Genel Başkan danışmanı ve HDK Genel Meclis Örgütlenme Komisyonu üyesi İbrahim Çiçek yanıtladı.
*Halkların Demokratik Kongresi, 12-13 Mayıs günlerinde Ankara’da 1. Genel Kurulunu topladı. Genel Kurul, HDK gerçekliği açısından nasıl bir tablo sundu?
Kıyaslamalı bir değerlendirme yapmak istiyorum. Kuruluş Kongresinde her şey çok soyuttu, çok geneldi, tasarım halindeydi. Daha çok muradımızı açıkladığımız, niyet beyan ettiğimiz bir durumdu söz konusu olan. Fakat 1. Genel Kurulda durum çok farklı. Somut, canlı, ele tutulur gerçek bir duruma ulaştık. HDK’nin biraz ete kemiğe büründüğünü gördük. Yeni politikanın, yeni siyaset algısının ve tarzının mayalanma kabı olarak HDK’yi kurmuş bulunuyoruz. Artık bir HDK gerçekliği var. Bu genel kurulun fotoğrafına bakarak şunu söyleyebilirim; HDK, emekçi sol hareketimizin tarihinde, bir yenilenme, yeniden doğuş hareketinin başlangıç halidir. Bu fermantasyon potası yeni siyasetin gelişmesi ve mayalanması için güçlü bir imkandır. Yaydığı umut da bu imkândan kaynaklanıyor.
*Siyasi bakımdan 1. Genel Kurul, HDK gerçekliğine ilişkin neler söylüyor?
HDK’de, karar alma zorluğu bağlamında bir kararsızlık gözlemleniyordu. Buradan baktığımız zaman Genel Kurulumuz karar alma konusunda daha enerjik. Örneğin Kürt sorunuyla ilgili kampanya yürütme kararı alınması, çok anlamlı. Siyasi kararlılığa doğru gidişin bir belirtisi olarak değerlendirebiliriz. HDK’nin kendi gelişim hattı üzerinde 6 aylık siyasi pratiği oldu. Bunun yürütme tarafından değerlendirmesi yapıldı. Şunun altını çizmek istiyorum: HDK’nin kurucularının siyasi gündemlerini tekleştirmeyi, belli anlarda, belli konu ya da sorunlar üzerinde odaklanmayı başarması gerekiyor. Bu da yürütme ve genel meclisimizin siyasi işlevini yapması yönündeki çabaların güçlendirilmesiyle, inisiyatif üstlenmekle mümkün olacaktır. Ayrıca HDK taban örgütlerinin, meclislerin, yürütmelerin keza komisyonların karar alma gücü, siyasi inisiyatif üstlenme yeteneğinin güçlendirilmesi ihtiyacı var. Buralardan ilerleyeceğimizi düşünüyorum.
Tabii siyaset-örgüt etkileşimini, diyalektiğini gözden kaçırmamak gerekir. Meclislerin illerde, ilçelerde, mahallelerde örgütlenme çalışmalarını kesintisiz yürütmek; bozulanı, yürümeyeni tahkim etmek, yeniden inşa etmek, siyasi inisiyatif üstlenmesi için öneriler geliştirmek bu temelde işbirliğini, birleşik çalışmayı geliştirerek HDK’yi her yerelde bir odak haline getirme yolunda ilerlenmelidir.
Önemli olan her alanda devrimcilerin, HDK içinde yer alan kuvvetlerin siyasi inisiyatif göstermesidir. Çünkü biz bir halk inisiyatifi açığa çıkartmak istiyoruz. Bu da siyasi inisiyatif ve yaratıcılıkla, denemeyle, kitlelerle birlikte arayarak başarılabilir.
*1. Genel Kurul, örgütsel bakımdan HDK gerçekliğine ilişkin nasıl bir tablo sunuyor?
Belirli bir değişim var. HDK Kuruluş Kongresini 800-900 delege ile toplamıştık. Delegelerimizin ancak 3’te Tinin Genel Kurula katıldığını gördük. Bu esasen delegelerin doğru ya da yanlış seçimiyle ilgili değil. Delegeler, Kongreyi kurarak işlevini, temel sorumluluklarını bir bakıma yerine getirdiler. Kongreden sonra meclisleri kurmaya başladık, HDK’nin siyaset yapması için girişimlerde bulunduk. O zaman kurucu delegeler ayrıştı. Delegelerin bir bölümünün işlevli olmayacağı açığa çıktı. Bu sürede çok sayıda yeni insan geldi ve HDK meclislerinde yer aldı. HDK’nin yürütmelerinde, komisyonlarında çalışmalarımıza katıldılar, HDK’yi örgütlemeye başladılar. 900 delege varken, hiç örgütümüz yoktu. Genel kurula 300 delege katıldı, gerçek olarak şu anda 40-50 ilde ve bir o kadar ilçede HDK’nin meclisleri ya da meclis girişimleri var. Bir HDK örgütlenmesi var. Her şey daha gerçek.
Şu noktadan eleştiride bulunabilirim; HDK içinde delege olmayan ancak çalışmalara aktif biçimde katılan çok sayıda arkadaşlar vardı. Bunların genel kurula katılımının daha iyi örgütlenmesi gerekirdi. Burada sanırım görüş açısı darlığıyla karşı karşıya geldik. Aslında örgütlenme komisyonu ve yürütmenin aldığı kararda çalışmalarımıza aktif katılan, yürütme ve meclislerimizde yer alan arkadaşların katılımının örgütlenmesini gerektiriyordu. Ancak böyle olmadı. Bazı yerlerden çok az geldiklerini-getirildiklerini görüyoruz. Bu örgütlenmemiş bir durum olmasıyla ilgili. Hareket halindeyiz. Geri çekilenler ya da ileri çıkanlar oluyor. Güçlü bir kitle hareketine dayanmadığımız için bu normal. Bunu hep dikkate almamız lazım. Hep bir iradeye ihtiyacımız var. Güçlü bir kitle hareketine dayanmadığımız için örgütsel açıdan istikrarsızlığın, gelen ve gidenlerin olması biçiminde sirkülasyonun yaşanması kaçınılmaz. Birçok durumda meclisleri yeniden kurmamız ya da yürütmelerini, komisyonlarını yeniden kurmamız kaçınılmaz. Bu gerçekliğe herkesin hazır olması gerekiyor. Bir örgüt yarattık, onun bir mücadele örgütü olmasını ve gerçek bir kitle inisiyatifi, gerçek bir kitle hareketi açığa çıkarmasını istiyoruz.
*Meclislerde durum nasıl? Gerçekten bir Meclis gibi mi işliyor yoksa örgüt temsilcilerinin katıldığı toplantılar şeklinde mi geçiyor?
Meclisler konusunda geçmişte birikmiş bir geleneğimiz ve deneyimimiz yok. Bunun öncelikle altını çizmek istiyorum. İkincisi içinde bulunduğumuz durum, yeni bir çalışma tarzı, yeni bir siyaset tarzı ve yeni bir ilişkileniş, işbirliği biçimini gerektiriyor. Buna da hepimiz çok hazır değiliz. Şimdi başlangıç aşamasında yeni bir şey yapmak istediğimizi herkes niyet olarak beyan etmiş oluyor ve yeni bir şeyi hep birlikte aramaya başlıyoruz. Ancak arama gücümüz de eşit değil. Hala çok güçlü bir şekilde geride kalan sürecin deneylerinin ve bilincinin baskısı altındayız. Bu nedir? Eylem birlikleri oluşturduk, özellikle 1990’lı ve 2000’li yıllarda envai çeşit platformlar, seçim blokları kurduk. Buralarda hep kurum temsilcileri bir araya geliyor, kararları alıyor ve arkalarındaki kitle gücü, örgütleri uyguluyordu. Şimdi durum farklı. Bugünkü durum, HDK gerçekliği hem örgütlerden irade istiyor, hem de örgütlü bireylerden inisiyatif ve bireysel sorumluluk üstlenmesini istiyor. Hem de parti ve örgütlerin bütün gövdeleri ile bu işin içinde yer almasını istiyoruz. Ama çelişik noktalar var. A grubu çok yüklendiği zaman orası onun rengine bürünebiliyor. Bu sağlıklı değil. Genişlemek istiyoruz çünkü. Çok geniş ve birleştirici bir kuvvet olarak ortaya çıkmak istiyoruz. Başka bir yerde sadece temsilci gelince bu da sağlıksız bir durum. Bir halk inisitayifi yaratmak istediğimiz için, müzakerenin, diyalogun, tartışmanın, karşılıklı etkileşimin, bireylerin birey olarak meclislerde bulunduğu -bir grubun bir partinin, bir yerin temsilcisi olarak değil- bir durum yaratmak istiyoruz. Bu siyaset algısında ve tarzında bir dönüşümü gerektiriyor. ‘Fermantasyon potası olarak HDK’yi kurduk’ demek, bu dönüşüm, mayalanma kabını yarattık, demektir.
*Bu dönüşümde bir ilerleme gösteriyor musunuz yoksa başladığınız yerde misiniz?
Genel olarak, ‘Kurumlar neden bütün güçleri ile ortada değil’ eleştirisi var. Bu demek ki; yeni durumun ihtiyacı algılanıyor, eleştiri doğru yere yöneltiliyor. Bu çok önemli bir nokta. Çünkü burada yeni henüz olmuş, bitmiş bir şey olarak ortada yok. Başlangıç halinde, mayalanma halinde bir yeniden bahsediyoruz. Terslikler, can sıkıntıları, eleştiriler oluyor ya da kısmen uzaklaşanlar var ancak HDK’nin sağlam olduğu gözüküyor. Bu çok önemli. Bu sağlamlık yeni ihtiyacın anlaşılmasıyla ilgili olduğu kadar, bir niyet olarak bu ihtiyacı anlayanların yeniyi bulmak için değişmek isteklerini de yansıtıyor. Birbirleriyle etkileşime giriyorlar, etkilenmek istiyorlar, şeklinde de okunabilir. ‘Bana pırıl pırıl bir fotoğraf söyle’ deseniz, böyle bir fotoğraf söyleyemiyoruz ama bizim derindekini görmemiz lazım. Derindeki bu mayalanma hali, toplumdaki genel mücadele isteğinin büyümekte oluşuyla birleşiyor. Newroz’un, 1 Mayıs’ın gösterdiği gibi burada birleşme eğilimi ve daha güçlü bir mücadele isteği var. HDK bunları emiyor ve kendinde somutlaştırıyor. Dolayısıyla buradaki mayalanma çok önemli. Bu mayalanmaya kendi renginizi, kimyanızı vermek mi istiyorsunuz? O zaman çok katkıda bulunmalı, çok katılmalısınız. Daha çok emek vermeli, daha çok sorumluluk ve inisiyatif üstlenmelisiniz. İrade yoksunluğu ve kendiliğindencilikle, edilgenlikle, seyircilik ve kaydedicilikle mayalanmayı ileriye götüremezsiniz, bir yere de varamazsınız.
*ESP’nin örgütlerinde, tabanında HDK’ye katılım konusunda sorun var.
Bütün partilerin kadrolarında, teşkilatlarında, tabanında sorunlar var, bizde olduğu gibi. Değişik biçimlerde bunun örneklerine rastlıyoruz. Eski deneylerin baskısı, dar yaklaşımlar söz konusu. Hatta HDK’yi ekstra bir “yükmüş” gibi görenler var. Yıllarca, ‘devrimi gerçekleştirmek için cepheye ihtiyaç var’ demişsiniz. Hatta ‘birleşik devrimci önderlik’ düşüncesini teorisini yapmışsınız, zaman zaman deneme girişimlerinde bulunmuşsunuz. Şimdi bir birleşik özne, bir birleşik önderlik yaratmak için önünüze somut bir imkân çıkmış. Önünüze hem emekçi sol güçleri cepheleştirme siyasetinizin uygun bir aracı çıkmış, hem Batı’da işçi, emekçi, ezilen hareketi yaratmak üzere stratejinizi kurmuşsunuz. Hem de ulusal demokratik hareketin Batı’daki güçleri ile emekçi sol hareketin Batı’daki güçlerini bir araya getirmek için kaldıraç yaratma imkânınız var. Şimdi mırın kırın edemezsiniz, bahaneler, gerekçeler ileriye süremezsiniz, kendinizi tam olarak ortaya koymanız gerekir. HDK için attığınız taş, ESP için attığınız taştan farklı değil. Aynı şeydir. Bu ikisi birbirini tamamlar. Devrimciliğin gereği odur ki, mücadeleyi, yangını büyütmeli, partimizi de o yangının içinde büyütmelisiniz. HDK’yi büyütmeliyiz, onun içinde büyüyeceksek büyüyelim, onun içinde kim büyüyecekse büyüsün. HDK’nin büyümesi, işçi sınıfının, ezilenlerin, kadınların, gençlerin mücadelesinin de büyümesi olacaktır. Burada önemli olan doğru bir cepheleşme çalışmasının kesinkes mücadeleyi büyüteceği gerçekliğidir. Başarılı her birlik, mücadeleyi büyüten birliktir ve kadroların durumunda bir değişimi gerektirir. Daha büyük, sert ve geniş çaplı bir mücadeleye girmek kadroların bakış açısında da, hareket tarzında da, siyaset algısında da, kendini ortaya koyuşunda bir değişimi gerektirir. Devrimci gelişmenin her ileri adımı kadro ya da teşkilat olarak onun öznelerini, yapıcılarını devrimcileştirir yeniden yapılandırır.
*Doğrular ortadayken bu değişime karşı direnç neden?
Eşyanın doğasından. Eski durumdan. Süren durumun kendini muhafaza etme, yaşatma, sürdürme eğiliminden kaynaklanıyor. Bir grup, parti içerisindesiniz, alıştığınız bir hareket ve siyaset tarzı var. HDK varlığı değişmeye zorluyor. Hem bütünü hem de parçaları değişime zorluyor.
Örneğin yarım yüz yıllık geleneğimizde partiler ile bağımsız bireyler bir araya gelebilirler miydi? Partiler, “bağımsız birey”leri muhatap almak şurada kalsın dikkate bile almazlardı! Bağımsız bireyler de genel olarak partiler ile ilgili iyi şeyler düşünmezler, hatta öcü ve günah keçisi yaklaşımı içerisinde olurlardı vb. Bu iki tarafı-etkeni kurumsal olarak bir araya getirdik. Birisine yüzde 60, diğerine yüzde 40 temsiliyet verdik. Her iki birbirini özne olarak tanıdı. Şimdi bir araya geldiler ve karşılıklı etkileşim içindeler. Tabi ki, bir araya gelindiği zaman da sorunlar oluyor. Daha fazla sindirim ihtiyacı var. Bağımsız bireyler arasında zaman zaman eski depreşiyor, ‘keşke şu partiler olmasa, daha iyi olacak’ duygusu kabarıyor. Bu eskinin geride kalmakta olanın, düne ait olanın bir devamı, uzantısı olarak ortaya çıkıyor elbette. Bazen örgütler de, “Bu bağımsız bireyler de nereden çıktı? Bu bağımsızlara da ne oluyor?’ duygusuna kapılıyorlar. Bunlar eski ait ayak bağları, mutlaka aşılması gerekiyor.
Bu mayalanma potasında kurumlar 8 aydır birlikte çalıştılar. Yarım yüz yıllık tarihimizde bu yok. Örneğin ESP ile EMEP hiç benzer bir faaliyetin karşılıklı etkileşimi içinde olmadılar. Bu hemen tüm kurumlar için ilk defa oluyor. Çok önemli ve yeni bir deneyimle karşı karşıyayız. Bütün taraflar için bunun getireceği kazanımlar olacaktır. Önyargıların kırılması, görüş açısının genişlemesi anlamında olacaktır. Ama genel olarak mücadeleye bakışta da bir etkileşim olacaktır. Burada yeni politika tarzının, yeni zihniyetin mayalanmakta olduğunu bu örneğin kendisinde de çok net biçimde görebilirsiniz.
*Yeniden meclislere dönmek istiyorum. HDK’nin Kadın Meclisi ve Gençlik Meclisi kurmak gibi bir kararı vardı. Bu kararlar hayata geçti mi?
Bu konuda çabalar var. Her iki konudaki çabalarımız da zayıf ve başlangıç halinde. Buralarda kararlılığa, kuvvet seferberliğine ihtiyacımız var. Özellikle kadın meclisi için şunu söylemek istiyorum: HDK içinde yer alan örgüt ve bireylerin, kadın özgürlük hareketine bakışlarında çok temel farklılıklar var. Henüz yeni temas halindeler. Aslında çok önemli dönüşüm alanlarından biri bu. Feminist hareketten kadınlar, 20. yüzyılın geleneksel erkek egemen görüşünü bir şekilde sürdüren yaklaşımlar ve her ikisinden daha farklı devrimci cins bilinciyle, devrimci sosyalist pozisyonda olan kadınlar var. Eğer yakın ve sıkı bir ilişki, ortak mücadele içine sokabilirsek, yeni mayalanmanın burada çarpıcı biçimde gelişebileceğini söyleyebilirim. Daha güçlü bir kadın hareketi yaratmak istiyorsak, HDK’nin imkânlarını zorlamalıyız.
Partimiz bakımından SKM’lilerin kendini çok güçlü bir biçimde ortaya koyması ve inisiyatif alması gerektiğini söyleyebilirim. Yerellerde sosyalist kadınların, SKM’nin mutlaka büyük bir enerji ile HDK’nin kadın meclisi örgütlenmesinde sorumluluk üstlenmesi, birikimini, deneyimini ortaya koyması lazım.
Gençlik açısından da benzer bir durum söz konusu. Sanıyorum 10-13 yerde gençliğin meclis örgütlenmesi girişimleri var. Fakat belirginleşmiş ve istikrar kazanmış değil. Özellikle gençlik mücadelesinin Ankara, İstanbul, İzmir gibi önemli merkezlerinde kesinlikle gençlik meclislerini atılıma geçirecek bir kararlılığın, görüş açısının geliştirilmesi gerekir. HDK, gençlik mücadelesine kitlesellik bakımdan son 20-30 yılın bütün düzeylerini misliyle aşabilecek bir imkândır. Kitlesel bir gençlik hareketini yaratabilmek için HDK’yi iyi bir kaldıraç ve mayalanma kabı olarak kullanmak gerekir. Burada gençlik hareketine dar yaklaşan görüş açısını ve dar yaklaşan mücadele tarzını aşmak ve büyük bir hareketi yaratmak görüş açısı ile düşünmek gerekir. Onun için 1965-1970 döneminin verilerini şimdi daha çok dikkate almalıyız. Gençlik hareketi deyince sadece öğrenci gençlik hareketi de anlaşılmasın. Öğrenci olmayan kentli gençliğin önemli ve büyük bir potansiyeli var. Bu gençlik ile de gençlik meclisimizin ilgilenmesi, temas halinde olması, işçi gençlik, okumuş işsiz gençlik, semt gençliği, liseli gençlik olmak üzere bütün gençlik kesimlerini örgütleyecek şekilde hareket etmesi gerek.
*HDK 1. Genel Kurulu’nda konuşma yapan herkesin vurgusu, ‘HDK’lileşmek gerekiyor’ şeklindeydi. Ne demek HDK’lileşmek? Bana HDK’lileşmenin tanımını yapabilir misiniz?
Bu güzel ve zor bir soru. HDK’lileşmek, farklı düşündüğümüz kişi ve parti yapılarıyla ortak amaçlar doğrultusunda bir halk inisiyatifi açığa çıkartmak için süreğen biçimde birlikte çalışmak, devrimci-demokratik işbirliğini geliştirme ekseninde kendimizi yeniden kurmak anlamına geliyor. Fikirde yeniden kurmak, eylemde pratik olarak var etmek anlamına geliyor. Burada yeni bir şey öğreniyoruz. Kurumlar, örgütler açısından bakalım. Nasıl bir durumdaydılar? Herkes kendi kabuğu içinde çalışmaya alışmış, aynı düşünen insanlar rahat rahat anlaşıyor ve çalışıyorlar. Ama şimdi düşünün, birbirine çok uzak gibi düşünen ve belki de uzak olan, farklı farklı görüş açıları, deneyimleri, tarihleri olan yapılar bir araya geldiler. Şimdi HDK’lileşmek demek, ortak bir politika tarzının, bir ortak siyaset algısının belirmesi demektir. HDK’lileşmek demek, her şeyden önce bugün cepheleşmek için, ezilenlerin, emekçilerin, işçilerin, bütün mazlumların alternatifini yaratabilmek için, bunun gelişiminin ihtiyaçlarına uygun biçimde değişmek demek. Neye ihtiyacımız var? Egemen sınıfların iki gerici bloğu, cephesi karşısında, işçi sınıfı ve ezilenlerin, işçi sınıfı hareketinin, Kürt ulusal demokratik hareketinin, demokratik alevi hareketinin, demokratik kadın ve gençlik hareketlerinin, emekçi köylülüğün doğal yaşamı koruma, savunma hareketlerinin, emekçilerin, ezilenlerin, yoksulların, Kürtlerin, Alevilerin, kadınların, çevrecilerin devrimi demokratik alternatifini yaratmak istiyoruz. Bu alternatifi hazırlamanın ihtiyaçlarının görüş açısından değişmek demektir. Partiniz kalacaktır, ama o da yenilenecek ve dönüşüme uğrayacaktır. Örneğin, çünkü yarım yüzyıllık tarihimizin temel bir özelliği cepheleşme yeteneği yoksunluğudur. Bunun yoksun olduğu yerde iktidar perspektifinden de söz edilemez. İktidar perspektifi demek, iktidarı elde edecek güçleri hazırlamak, ortaya çıkartmak, git gide ve hatta katlanarak büyüterek örgütlemek demektir. Dolayısıyla HDK’nin iktidar perspektifinin olup olmadığı tartışmasını buradan görmek gerekir. Eğer HDK bir cepheleşme yaratıyorsa, gerçekte burada bir iktidar arayışı vardır. HDK ile ilgili olarak iktidar arayışlarının olmadığı yorumları tamamen sübjektiftir. HDK bugün kendini ‘ana muhalefet’ gibi tanımlamaya çalışıyorsa, bu bir iktidar alternatifli oluşunu başka bir şekilde tariflemek demektir. Burada iktidar alternatifini dar ve geniş anlamda anlayabiliriz. Dar anlamda düzen içi, geniş anlamda devrimci-demokratik bir biçimde anlaşılabilir. Tabi ki, biz bunun, devrimci-demokratik bir tarzda anlaşılması ve bu yönde gitmesi, gelişmesi için mücadele ediyoruz. Yeni devrimci demokratik bir cumhuriyeti hedefliyoruz. Bunu için mücadele etmenin imkân ve koşulları da fazlasıyla var.
*Bağımsız bireyler HDK’ye katılımı, ilk başladığınız zamandaki gibi mi?
Bağımsızların ya da kurumların katılımı, başındaki gibi değil. Başındaki dediğimiz yer, Ekim’in 15-16’sından önceki aşama. Az önce söylediğim gibi, o aşamada her şey tasavvur halindeydi, niyet olarak vardı, gerçeklik haline bürünmemişti daha. O zamanın kurum delegelerinin de önemli bir kısmı çalışmaların dışında kaldı. O aşamanın kendine ait bir özelliği vardı. Daha sonra ise her şey somutlaşmaya başladı. HDK, bir yandan biraz politika yapmaya başladı, bir yandan da örgüt kurmaya başladı. Her şey gerçek haline geldi. Bunun için de başında çalışmaların içerisinde yer alıp pratiğe katılan ve geri çekilen arkadaşlar olabilir. Biraz zorlanmış olarak katıldıkları halde sonradan çekilenler olabilir. Yeni duruma uyum sağlayamayanlar, çok değişik örnekler olabilir. Buna çok somut olarak bakmak gerek. Özel olarak kurumların tavrı bağımsızları caydırıcı değildi, ama belki çok cesaretlendirici de olmadı. Belki de bağımsızların beklentileri de çok gerçekçi değildi.
*Hangi beklentileri gerçekçi değildi?
Sanırım hızla örgütlerin geri plana düşeceği, HDK’nin tek kimlik olarak ön plana çıkacağı gibi bir süreç varsayıyorlardı. Oysa kurumlar gerçekliği ve bağımsızlar gerçekliği yerinde duruyor. Burada tarihimizin bir özelliği geldi önümüze. Bağımsız bireyler hem partilerle çalışmak istiyorlar ancak eski tarzın etkisi altında kalarak kurumların varlığından da kısmen rahatsız oluyorlar. Partiler için de aynı şey geçerli. Bir yandan bireylerin varlığı kabul ederek birlikte çalışmak istiyorlar, diğer yandan da zaman zaman ‘nereden çıktı bu bireyler?’ duygusuna kapılıyorlar. Şimdiki durumda ilerleyiş hattımız şöyle olmak zorunda: bütün kurumların bağımsızları teşvik edici olması, bağımsızların önünü açıcı olması gerekiyor. Bu konuda çok daha fazla özen göstermeliyiz. Bağımsızların da gerçekçi olması gerekiyor. HDK’ye katılan kurumlar hiçbir şekilde kendilerini feshedecekleri, kurumsal kimliklerini bir yana bırakacakları gibi bir taahhütte bulunmadılar. Üzerinde herkesin birleştiği şey, HDK çalışması içinde HDK kimliğinin ön plana çıkarılmasıdır. Bunun üzerinden ortak çalışma ve işbirliğini geliştirmektir. Karşılıklı anlayışa ihtiyacımız olduğu kuşku götürmez. Ortak çalışma içinde yenilenme ve dönüşüme ihtiyacımız var. Biz bu yenilenme ve dönüşümü sağlayacak mayalanma kabını elde etmiş oluyoruz. HDK o pota olarak var.
*Parti konusuna gelelim. HDK 1. Genel Kurulu’nda parti kurulması kararı alındı. Bu parti HDK için ne anlam ifade ediyor?
Karar, kendi mantığı ve yapısı içinde baktığımız zamana, HDK’nin önümüzdeki süreçte özellikle belediye seçimleri, cumhurbaşkanlığı seçimi ve genel seçimlere müdahalesi, hazırlığı anlamına geliyor. Zaten daha başından HDK’yı kurulurken, bir parti de kuracağımızı varsaymıştık, böyle bir görüş açımız ve kararlılığımız vardı. Bu anlamda Parti kararı yeni bir şey değildi. Şimdi belediye seçimleri biraz daha yakına gelmiş gibi görünüyor.
HDK’yi Ekim’de kurduğumuz zaman şöyle önce HDK rüştünü ispatlamalı, sonra parti konusunu ele almalıyız diyorduk. Dolayısıyla ilk 6 aylık dönemde bu konuya çok fazla eğilmedik, son dönemde bir parti hazırlık komisyonu kuruldu. O bazı tartışmalar yaptı. Ancak seçimlerin yaklaşması, parti konusunu zamanlama olarak gündeme getirdi. Bir seçim mücadelesi yürütmemiz gerekecek. HDK’nin bu alana da hazırlık yapması gerekiyor. Partinin bu senenin içinde kurulması söz konusu olacak. Bu parti tanımı gereği ve hareketin öncülerine bakıldığı zaman daha çok bir seçim partisi olacaktır. Demek ki Halkların Demokratik Kongresi partileşmeyecek, bir seçim partisi kuracak. İkincisi, HDK bir halk inisiyatifi olarak doğrudan demokrasiyi uygulayan bir örgütlenme olarak varlığını devam ettirecek. Bizim bir araya gelişimizin esas zemini HDK’dir. HDK ile bir mücadele örgütü yaratmak, bu mücadele örgütüne dayanarak, büyük bir halk hareketi geliştirmek istiyoruz. Seçim mücadeleleri bu halk hareketini geliştirme, mücadeleyi büyültme sürecinin yalnızca belirli anlardır, belirli duraklardır. En önemlisi, esası değildir. Asıl olan gündeme sürekli müdahale edeceğimiz, kitlelerin, emekçilerin, işçilerin, çevrecilerin, kadınların, gençlerin istekleri yönündeki günlük mücadeleleri örgütlemek ve günlük mücadele üzerinden yürümektir.
*Örgütlenmesini tamamlayamamış bir HDK için parti risk değil midir?
Elbette, şöyle bir risk var: HDK yeni bir örgütlenme. Henüz rüştünü ispatlama sürecini tamamlamış da değil. Eğer böyle bir anda parti konusu ya da başka bir konu çok fazla öne çıkarsa, bu yarattığımız mayalanmayı bozabilir. Çünkü meclis tarzı örgütlenme ve yeni bir siyaset tarzı, dili arayışı olgunlaşmış değil. Bu nedenle partinin doğru bir temelde ve isabetli bir zamanlamayla ele alınmaması mayayı bozucu bir etki yaratabilir kaygısı taşıyoruz. Bu riske karşı HDK’nin dikkatli ve uyanık olması gerekir. Bu zamana kadar harcanan emeklerin, yaratılan umutların boşa gitmemesi için de gerçekten de dikkatli ve ihtiyatlı bir yürüyüş gerekiyor. Bu aynı zamanda siyasetin dengesi ve ölçüsü konusu. Önceliklerin doğru belirlenmesi önemli. Şimdilik sorun temelde doğru bir şekilde ortaya konuldu. HDK var olacak, ondan herhangi bir şekilde ödün vermeyeceğiz. Bu arada HDK bir de parti kuracak. Parti, daha çok seçim partisi olarak tanımlandı. Burada riskimizi artıran faktörler de var. Birincisi, partinin bir çekiciliği cazibesi olabilir. İkincisi, seçim dönemlerinin kendine göre bir dinamizmi var. Aday olmak isteyenler, bireysel menfaat peşinde koşanlar, mevkii düşkünlerinin de fazlaca gelmesi mümkün olabilir. Seçim sürecinde şişip, ondan sonra sönen bir durum da olabilir. Böyle bir risk de var. Fakat tabi ki, bizim nasıl mücadele edeceğimiz, neleri öne çıkaracağımız, ne kadar dirayetli davranacağımızla ilgili bir konu bu. Evet, burada bir güvence yok. Asıl güvence mücadelenin bizzat kendisi. Burada devrimci kadroların, HDK’yi var eden kurucuların, doğru bir duruşu sergilemeyi başarmalarıdır sorun.
*Partinin ne zaman, nasıl kurulacağı konusunda HDK içinde herkes hemfikir mi?
Somutlaştırılması gereken yönler var. Örneğin zamanlama konusu. Sanırım, önümüzdeki 6 aylık dönemin sonuna doğru kurulmuş olabilir ama her halde daha önceden program ve tüzükle ilgili hazırlık çalışmaları yürütülür. Daha sonra kurucu kadrosu oluşturulur. Bu yılın sonuna doğru Ekim-Kasım kurulması uygun zamanlama olabilir. Böyle olduğu zaman önümüzdeki yılın ilk 4 ya da 6 ayı partiyi örgütleme dönemi olarak ilan edilebilir, parti seçimlere hazır olur.