Kapitalist sömürü düzeninin, emperyalist-militarist sömürgeci paylaşım yağmasının ve faşist vahşetin ezilenler için elbirliğiyle hazırladığı dünya cehenneminin karanlığı sürüyor.
Emperyalist sömürgecilerin savaş ve işgal arabaları durmaksızın kan ve acı taşıyor cehennemin kapısına. İşte Irak, Filistin, Çeçenistan ve diğerleri...
Ücretli emek sömürüsünün çürük ve kokuşmuş temellerinden kaynaklanan kapitalist kriz sarsıntıları deprem ve tusunami afetine dönüşüp ölüm boca ediyor bu cehennemin içine. İşte, Endonezya, İran, Türkiye ve diğerleri.
Faşist kudurganların, tezgahladıkları ‘bayrak histerisi’ eliyle toplumu teslim alma çabaları ve yürüttükleri linç kampanyalarıyla besleniyor cehennemin ırkcı-şovenist toprakları. İşte Mersin, Konya, Trabzon ve diğerleri.
İşsizlik, evsizlik, eğitimsizlik, sağlıksızlık milyarlarca ezileni yutan bir girdap gibi dönüp duruyor bu cehennemin içinde. Ezilenler neden hep aç, sefil ve yoksul. Birbirine kırdırılmak ezilenlerin kaderi mi? Acı ve ölüm neden hep ezilene düşüyor? Kim durduracak bunu? Kim son verecek buna? Yeryüzünde emeğin cennetini kim yaratacak?
İnsanlığın geleceğini basan kapitalist, emperyalist, faşist karanlıktan çıkış yok mu!? Dünyamız, insanlığın kurtuluş umudunun sonsuz uykusuna yattığı bir mezara mı dönüştü artık!? Yalanın efendileri emekçi insanlığın buna inanmasını istiyorlar ve ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar. Ama biliyorlar ki bu nafile bir çabadır!
Biliyor ve korkuyorlar ki, bir avuç mutlu azınlık için kurdukları dünya cenneti ebedi değildir.
Biliyor ve korkuyorlar ki, işçiler, emekçiler ve ezilen halklar için yarattıkları cehennem karanlığının gerçeğinde, aydınlığın doğuşu da saklıdır; gecenin karanlığının en koyu olduğu an, sabahın aydınlığın en yakın olduğu andır.
Tıpkı her 1 Mayıs’ta umudun ışığının biraz daha parlamasında olduğu gibi.
***
İşte, işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma ruhunun sembolü olan 1 Mayısın ışığına doğru yaklaştığımız günlerdeyiz yine. İşçi sınıfının kanı ve canı pahasına, yerküremizin bütün ezilenlerine armağan ettiği o umut ve coşku dolu güne hazırlanıyor insanlık. Demek ki, biraz daha yırtılacak emperyalistlerin, sömürgecilerin ve faşistlerin yarattığı karanlık!
Her 1 Mayıs’ta olduğu gibi yine, kapitalist sömürü düzeninin adaletsizliğine karşı öfke akacak sokaklarda. Toplumsal eşitlik talebi işçilerin, emekçilerin ve tüm ezilenlerin yüreğini kabartan bir coşkunlukla haykırılacak. Sınıfsal, ulusal ve cinsel ayrımcılığa ve baskıya karşı insani ve özgür bir dünya kardeşliğinin enternasyonal şarkıları söylenecek omuz omuza ve el ele.
Emperyalist-militarist güçlerin işgal ve savaş barbarlığına karşı lanetler yağdırılacak. Dünya halklarının onurlu ve adil bir barış özlemi ve savaşsız bir dünya uğruna yürüttükleri mücadelenin gücü dikilecek savaş kışkırtıcılarının karşısına. İMF, DB, DTÖ gibi emperyalist kuruluşlar eliyle dayatılan ekonomik ve toplumsal yıkıma karşı büyüyen uyanış ve direnişin görkemi zaptedecek 1 Mayıs alanlarını. Özelleştirme, örgütsüzleştirme, kuralsız çalışma dayatmasının derinleştirdiği emperyalist küresel vahşete duyulan nefretle yürüyecek ezilenler.
Milliyetleri, dilleri, dinleri, renkleri farklı milyonlarca işçi ve emekçi, kapitalist, emperyalist ve faşist karanlığa karşı 1 Mayısın aynı aydınlığı altında buluşacaklar: özgürlük, devrim ve sosyalizm! İşçi sınıfının ve ezilen dünya halklarının acı ve ölümle tükenen yaşamlarına son verecek, kapitalist sömürü çarkını durduracak, emperyalist barbarlığı yok edecek büyük iradenin aydınlık umudu ışıldayacak 1 Mayıs meydanlarında. Yeryüzünde emeğin cennetini kuracak büyük insanlığın özgürlük tutkusu ve kavga inadıyla güzelleşecek fabrika önleri, varoş sokakları, dağ başlan.
Türk kapitalistleri ve onların sömürgeci faşist iktidarı 1 Mayısın amansız düşmanıdır. 12 Eylül faşist cuntasının, başta İstanbul-Taksim meydanı olmak üzere 1 Mayıs alanları üzerinde koyduğu ve hiçbir hükümetin kaldırmayı gündemine almadığı yasağın sürmesi bundandır. Bundandır ki, 1 Mayıs, resmi tatil ve ücretli izin günü hakkı gaspedilmiştir. Türk burjuvazisi ve hükümetler işçi ve emekçilere bunu layık görmemektedir! 1 Mayıs sömürü günü olarak yaşanmaya devam etmektedir.
Bundandır ki, sermaye, hükümetler ve medya her 1 Mayısı ‘terör’ günü ilan ederek gözü dönmüş bir propaganda kampanyası yürütmektedirler.
Onlara inanılacak olursa;
SEKA, TEKEL, TELEKOM, ERDEMIR gibi işi, onuru ve geleceği için özelleştirmeye karşıçıkan, direnişe, işgale ve greve başvuran işçiler...
Kolektif ulusal kimliğinin tanınması için mücadele eden, anadilde eğitim hakkını kazanmak için sokaklara çıkan Kürt halkı.
Kapkaç-hırsızlık, uyuşturucu, dilencilik, çeteleşme batağında boğulmaya terk edilen işsizler ordusu.
Barınma hakkını savunmak için polise, jandarmaya karşı barikat kuran gecekondusu başına yıkılan emekçiler.
Bir avuç tarlası-bahçesi de elinden alınmasın diye yolları kesen, protesto mitingleri düzenleyen küçük üretici köylü.
İflas edip küçücük dükkanını da kapatmak zorunda esnaflar.
Parasızlıktan çocuklarını okutamayan emekçi aileler.
Bin bir zorlukla liseyi-üniversiteyi bitirip de sokağa atılan gençler.
Hastane kapılarında can veren yoksullar.
Yoksullukla baş edebilmek için bedenini satmak zorunda bırakılan emekçi kadınlar. hepsi suçlu!
Ve suçlu oldukları için ‘terör’e meyilli!
Yani toplumun sömürülen ve ezilen ezici çoğunluğu oluşturan milyonlar, egemen sınıfların adına ‘demokrasi’ dedikleri bu düzen için potansiyel olarak tehlikeli!
İşte bu nedenle işçi sınıfının ve ezilen halkların 1 Mayıs alanlarında bir araya gelmeleri, kapitalist düzeni sorgulamaları, toplumsal eşitsizliğin ve adaletsizliğin hesabını sormaları, insani ve özgür bir dünya talep etmeleri ‘yasadışı’ gösterilmeye çalışılıyor!
İşte bu nedenle bir avuç tekelci para babasının iktidarı ve onların hükümetlerinin, partilerinin ve örgütlerinin çıkarları için konmuş yasakların dokunulmaz ve haklı kabul edilmesi isteniyor!
İşte bu nedenle Ordusu ve sermaye oligarşisiyle, partileri ve medyalarıyla egemen sınıflar, Newroz’la 1 Mayısın kardeşliğini ve buluşmasını baltalamak için, en adi yalanları propaganda etmeyi, en aşağılık provokasyonlara başvurmayı, en insanlık dışı linç girişimlerini, cinayet ve katliamları tezgahlamaya işçi ve emekçilerin beyninde ve yüreklerinde ‘olağan’laştırmaya çalışıyorlar.
Ama hayır! Bu yalan, sömürü ve zulüm düzeni ilelebet böyle sürmeyecek, sürmemeli.
İşçi sınıfının birleşik devrimci iradesi bütün zalimlerden daha güçlüdür. 1 Mayıs’lar bunu göstermek için var!
İşçi sınıfının enternasyonal birliği bütün emperyalist savaş koalisyonları ezip geçmeye muktedirdir. 1 Mayıs’lar bunun yolunu açmak için var.
Halkların kardeşlik köprüsü ve mücadele birliği ırkçı-şovenist faşist kışkırtıcılığın bütün saldırılarını aşacak kadar güçlüdür. 1 Mayıs’lar bu dayanışmayı kurmak için var.
İşçi sınıfı ve ezilen halkların özgürlük, devrim ve sosyalizm çığlığı, kapitalizmin, emperyalizmin ve faşizmin bütün yalan zırhlarını delip geçecek kadar güçlüdür. 1 Mayıs’lar bunu haykırmak için var.
Haydi yürüyelim 1 Mayıs alanlarına; Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Çingene, Abaza... Her milliyetten işçi, emekçi ve ezilenler birlik olsun 1 Mayıs’ın kızıl bayrağının altında!
Gösterelim; yeryüzünde emeğin cenneti nasıl nakış nakış işlenir meydanlarda!
Gösterelim; gençlerimiz yaşlılarımızla, kadınlarımız erkeklerimizle, kardeşlerimiz yoldaşlarımızla el ele verip nasıl yaratılır meydanlarda, yeni bir dünya!
Gösterelim; nasırlı ellerimiz, aydınlık bilincimiz, sevinçli yüreklerimizin hüneriyle nasıl büyütülür sömürü karanlığını yok edecek sosyalizmin ışığı!
Gösterelim; nasıl ezilip geçilir faşist yasaklar, özgürleştirilir 1 Mayıs alanları!