Kadro Politikasının Bazı Sorunları Üzerine

Komintern’in VII. Dünya Kongresi’nin tarihsel kararlarından sonra, yığınlar uğruna mücadele sorununun yeni tarzda ele alınmasından sonra kadro sorunu olağanüstü büyük önem kazanıyor. Yoldaş Dimitrof, (Komintern‘in) VII. Dünya Kongresi’ndeki son sözünde bu sorunu kapsamlı olarak açtı.

Sadece, güçlü, kararlı, disiplinli ve ideolojik olarak çelikleşmiş kadro yetiştirmesini anlayan parti, önümüzde duran o büyük görevlerle bahşedebilecek güçte olduğunu gösterebilir ve milyonluk yığınları sermaye iktidarının yıkılması için mücadeleye sevk edebilir. Bu yığınlar, hareket halindeler; bize yönelmeye başlıyorlar. Kadrolarımız, bu yığınların derinliğine bizzat nüfuz etmeyi, olgunluklarının derecesini, mücadele yeteneğini soğukkanlı irdelemeyi ve onları, kendi tecrübesiyle sürekli yeni daha yüksek görevlere götürmeyi kavramalıdırlar. Diğer taraftan kadrolarımız yığınlara sadece öğretmemeliler, bilakis onlardan da öğrenmelidirler. Yığınlar içinde saklı gelişen süreçleri hissetmeliler, sermayeye karşı mücadelelerde ortaya çıkan yeni mücadele biçimlerini fark etmeliler, aşağıdan gelen her inisyatifi sahiplenmelidirler. Sadece böylesi kadrolar, mücadeleler içinde bizzat yetişirler, sadece böyle önderler, gerçek halk önderleri olurlar.

Partilerimizin ezici çoğunluğu en sıkı illegalite koşullarında çalıştığı ve biz kadrolarımızın önemli bir kısmını -en önemli kısmını- sürekli, mücadele içinde kaybettiğimiz için kadro sorunu daha da keskinleşiyor; çünkü yoldaş Dimitrofun açıkladığı gibi, biz, “bilimsel toplum değiliz”, ”aksine sürekli ateş hattında bulunan bir mücadele hareketiyiz”. Faşizm, kadrolarımızı fiziki olarak yok etmeye çalışıyor ve bundan dolayı, mevcut kadroların korunması, muhafazası ve mücadele dışı kalanların yerini alacak yeni güçlerin yetiştirilmesi devasa önemi haiz sorunlardır.

Gerçek bolşevik kadrolar hangi koşullarda yetişebilirler, hangi koşullarda eğitilebilirler ve çelikleşebilirler?

Sadece, Marks-Engels-Lenin-Stalin’in büyük öğretisine bağlılık atmosferinde, sadece leninist partinin katışıksızlığı için uzlaşmaz mücadele içinde, iki cephedeki mücadele içinde, bolşevik yığın politikası atmosferi içinde güçlü bolşevik kadrolar, işçi sınıfının ve bütün emekçi halkın gerçek önderleri yetişirler.

Devrimci teori karşısında umursamaz tavır alan, leninizmden sapmalar karşısında çürük liberalizme bulaşmış olan bir parti, böylesi kadrolar eğitemez: böyle bir partinin bütün yığın çalışması tamamen oportünisttir, çünkü o, çizgisinin katışıksızlığı için mücadele etmiyor, çünkü o, siyasi çehresini bulanıklaştırıyor. Sözde Marksizm- leninizme sadık olan, ama gerçekte ezberlenmiş formülleri yineleyen, partinin etkide bulunduğu somut durumu araştırmayan, yığınların kazanılması için kararlı ve inatçı mücadele ve gerçek bolşevik yığın politikası sürdürmeyen bir parti de bolşevik kadro yetiştiremez. Sadece büyük uyumluluk yeteneği ile en büyük ideolojik uzlaşmazlığı yığınları zaptetme mücadelesinde birleştiren bir parti-sadece böyle bir parti, bütün emekçi insanlığın devrimci mücadelesini yönetecek yetenekte olan kadrolar yetiştirebilir.

Ama bu genel koşulların verili olması, yeni kadroların yetişmesi için partide uygun zeminin mevcut olması durumunda komünist partisinin bu alandaki bütün görevlerinin çözümlenmiş olduğunu ve her şeyin yolunda gittiğini düşünmek kaba bir hata olur. Tersine, böylelikle, planlı, sürekli sürdürülebilecek kadro politikasının ancak temeli atılmış olur. Dahası; kadroların yetiştirilmesi için sistematik, tutarlı bir çalışma olmazsa kolayca tersi durum ortaya çıkabilir: Kadroların zayıflığı, pratikteki yetersiz olgunlukları, doğru bolşevik parti çizgisinin hayata geçirilmesini engelleyebilir. Yoldaş Stalin, bizi boşuna uyarmıyor:

“Doğru bir çizgi, bir sorunun doğru çözümü varsa, davanın başarısı örgütlü çalışmaya, parti çizgisinin yaşama geçirilmesi için mücadelenin örgütlenmesine, insanların doğru seçimine, yönetici organların kararlarının gerçekleştirilmesi üzerine kontrole bağlıdır. Bu olmaksızın doğru bir parti çizgisi ve doğru kararlar ciddi zarar görme tehlikesiyle karşı karşıya kalırlar. Dahası; doğru siyasi çizgi verili ise her şey; siyasi çizginin geleceği, yaşama geçirilmesi ve akamete uğraması da örgütsel çalışmaya bağlıdır” (XVII. Parti Kongresi’nde SBKP(B), MK Faaliyeti Üzerine Rapor).

Yoldaş Dimitrof, (Komüntern’in) VII. Dünya Kongresi’ndeki konuşmasında bolşevik kadro politikasının en temel unsurlarına dikkati çekiyordu. (Komünist Enternasyonal Yürütme Komitesi Dergisi, Almanca'dan çeviri)

Kadro politikasının temel unsuru insan analizidir. Komünist partilerimizin bu çizgideki faaliyetinin henüz gerçekten gelişmemiş olduğu sır değildir. Sadece, yeni açığa çıkan güçlerin analizi değil, bilakis önde gelen parti kadroları üzerine gerçek bilgi bile yok; hatta yoldaş Dimitrof tarafından özellikle vurgulanan ve son yıllarda bu alanda görece büyük başarılar elde eden Fransa Komünist Partisi gibi bir partide de bu yok. Oysa, henüz legal olan partilerde bu görev, görece kolaydır. Kadrolarımızın büyük boyutlarda kayba uğradıkları, taze genç güçlerin kudurmuş terör koşullarında derin illegalitede yetiştikleri illegal partilerde bu görev, karşılaştırılamayacak kadar zordur. (Bundan dolayı) insan tanımı için çalışma daha da inatçı olmalıdır, bu olmaksızın yeni güçlerin gelişmesi ve yetiştirilmesi olası değildir-ve böyle bir araştırmanın yetersiz olması veya olmaması hiç kabul edilemez.

Kadroların sadece sistematik analizi onların doğru seçiminin teminatıdır. Burada, her şeyden önce parti örgütünün proleter omurgasının güçlendirilmesi, sosyal bileşiminin düzenlenmesi sorunu ortaya çıkıyor. Parti, bütün en önemli işletmeler ile ilişkiye geçmek için, her işletmeyi bolşevik bir kale yapmak için, her işletmede güçlü bir parti örgütüne sahip olmak için bu alanda planlı çalışma yapmalıdır.

Ama gerçekten bolşevik bir hücre, çalışmasını, yığınlara her adımda kendi varlığını hissettirecek şekilde inşa eden hücredir. Hücre, işçilerin ruh halini ve gereksinimlerini yansıtmayı anlamalıdır. İşçileri, çeşitli yöntemlerle eylemler için harekete geçirmeyi, bu araç için her fırsatı, her çelişkiyi -iktisadi ve başka karakterli- yığın örgütlerinin bütün ağıyla çevrelemelidir. Hücre, bu örgütlerin oluşumunu teşvik etmelidir. Mevcut yığın örgütlerinde (ve her şeyden önce sendika örgütlerinde) faaliyete katılmalıdır. Hücre, sınıf düşmanının örgütlerine de sızmalıdır ve oralarda çalışmalıdır. Tabii ki bu, -her şeyden önce illegal partiler için- büyük zorluklarla bağlantılıdır. Ama illegal parti içinde bu çalışma yöntemleri yaşamsal önemdedir. Sadece bu koşullarda parti, etkide bulunabileceği geniş çevreyi kazanır. Diğer taraftan o, böylesi koşullarda faaliyetini daha iyi gizli gerçekleştirebilir. Çünkü o, geniş bir etki sahası kazandığında, daha iyi manevra yapabilir ve çeşitli eylemler için bütün sempatizanları, örgüte katılmış olan herkesi değerlendirebilir ki bunlar, davanın doğru örgütlenmesi durumunda, kendilerini bu veya şu eyleme çeken hücreye kimin dahil olduğunu dahi bilemezler.

Vladimir İlyiç’in (Lenin-çn) yoldaşlarla bir konuşmasında verdiği açık direktife göre hareket etmeliyiz: “Üç balalayka oyuncusu oynamak için bir araya gelirse, orada dördüncü kişi, bir bolşevik olmalıdır”.

Parti için işçilerin kazanılması, mekanik olarak ele alınmamalıdır. Komünist partilerin örgütsel faaliyetinin güçlendirilmesi, önlerinde duran devasa siyasi görevlerin örgütsel gerisinde kalan seksiyonlarımızın tasfiyesi sorunu sıkça ele alındı. Sıkça ve oldukça ikna edici olarak kanıtladık ki, yoldaşlarımız, ortalama bir işçi nezdinde somut ajitasyon yapmasını anlamıyor, ajitasyonlarında, bolca bulunan ve Bolşeviklerin Partisinin ajitasyonlarında sürekli ustaca kullandığı o günlük gerçekleri kullanmasını anlamıyorlar. Ama talimatlarımızda çokça gerçek var olmasına rağmen, savlarımızın sadece zayıf bir etkisi var ve ileriye doğru gelişme oldukça yavaş. Tabii ki esas neden, bütün faaliyetimizin çok sayıda sekterliklerin etkisi altında kalmasıydı. Ancak şimdi, (Komüntern’in) VII. Dünya Kongresi kararlarından sonra, birleşik cephe için mücadelenin yeni tarzda sürdürülmesi, yığınlar için mücadelede, işçi sınıfının bölünmesinin aşılmasında yeni tarzda yön tayinimiz, sınıf düşmanına karşı mücadelede en geniş yığınlarla ortak bir lisan bulmaya başlamamız, sosyal demokrat işçilere giden yolu bulmamız-ancak şimdi işçiler arasında propagandamızın yığınsal etki göstermesinin siyasi koşulları oluşmaktadır. Fransa Komünist Partisinin ve Komintern’in bazı başka seksiyonlarının VII. Dünya Kongresi çizgisinin gerçekleştirilmesi temelinde gelişmesi bunun için canlı bir örnektir.

Ne varki, partinin siyasi omurgası üzerine genel sorun tespiti yeterli değildir: Verili ülkenin, verili bölgenin, verili yerin önde gelen en temel sanayi dallarının işçileri ile sağlam bağlara sahip olmalıyız. Bu yönde inatçı mücadele olmaksızın önder organlarımızda önde gelen sanayi dalları ile bağın ifade bulması tabii ki olmaz. Bu, -hatta legal komünist hareketin olduğu ülkelerde de- bu işletme dallarında komünistlerin daha güçlü gözetim altında olmalarından dolayı ve komünistin, dikkatsizce gerçek niyetini biraz açığa çıkardığında -tutuklanma olasılığı bir yana- hemen işletmeden atılacağından dolayı daha da zordur. Örneğin, Almanya’da (Hitler’den önce) Almanya Komünist Partisinin Mayıs 1931’de seçilen bölge yönetimi üyelerinden (toplam 918) % 92,5’i (849) işletmelerde çalışıyordu. (Bunlardan 337’si yani toplama göre % 36,7’si -işletmelerde çalışanlara göre % 39,7’si- büyük işletmelerde). Ağustos 1932’de ise aynı sayıdan sadece 218 kişi - işletmelerde çalışanların % 25,7’si- bunlardan sadece 99 kişi, yani işletmelerde çalışanların % 11,7’si büyük işletmelerde çalışıyorlardı ve bütün bölge yönetimi üyelerinin yarısından çoğu (467) işsizdi (Orjinalde oran hesaplaması yanlıştı, biz düzelttik, çn.).

Tabii ki sorun, fabrika ve işletme hücreleri sorunuyla sınırlandırılamaz: burada örgütsel biçimlerin en yüksek uyumluluk yeteneği verili somut durumun özelliklerinin soğukkanlı bir analizi zorunludur. İllegal partilerin örgütsel faaliyetinin yöntemleri tabii ki, legal partilerin çalışma yöntemiyle aynı olamaz. SBKP’nin(B) X. Parti Kongresi’nin parti inşasının sorunları üzerine bildirgesinin bize öğrettiği sürekli hatırımızda olmalıdır. Bu bildirgenin ilk noktası şöyledir:

“Devrimci marksizmin partisi, devrimci sürecin bütün aşamaları için ve parti faaliyetinin bütün yöntemleri için parti örgütünün mutlak doğru, mutlak kullanılabilir bir çalışma aramasını ilkesel olarak reddeder. Tersine, örgüt biçimi ve çalışma yöntemleri tamamen, verili somut tarihsel durumun ve bu durumdan doğrudan kaynaklanan görevlerin özellikleri tarafından belirlenir”(“Bildirgelerde SBKP(B), C.1, s.419, Rusça).

Her işletmede hücrelerin oluşturulması için mücadelenin devasa anlamını sadece bir dakika için de olsa küçümsemekle büyük bir hata işleriz, şayet bütün tiplerden yığın örgütlerinde üsler oluşturmanın gerekliliğini anlamıyorsak, şimdiki Almanya’yı örnek alırsak; açık ki, mevcut bütün yığın örgütlerine de mutlaka nüfuz edilmelidir. Burada her türlü sekter direnç aşılmalıdır. Örneğin, iki yoldaşımız NSBO içinde çalışmayı ilkesel olarak kabul ediyorlar, ama bu bölüklerin yöneticisi olmayı, yakalarında iki yıldızlı bir üniforma giymek zorunda kalacakları için reddediyorlar. Burada, bolşevik bir yığın çalışmasının gelişmesinin önünde sekter tavırların engel olduğu açık değil mi?

Faşist yığın örgütlerinde faaliyet sürdüren yoldaşlar, yakında, çalışmalarının büyük sonuçlarına bizzat inanacaklar. Faşist “çalışma cephesi”nde kasadar olan bir bayan komünist, birçok insanla ilişkiye geçmiş ve onlardan yardım toplamıştır. “Çalışma cephesi”nde faşist gazete “Saldırı”nın dağıtımını üstlenen başka bir yoldaş, böylelikle başka antifaşistlerle “çalışma cephesi” üyeleriyle ilişkiye geçmiştir. Böylesi “legal olanaklar”, vahşi terörün olduğu faşist Almanya gibi bir ülkede bile var. Nasıl ki, Bolşevik Parti, Çarlık koşullarında her türlü legal olanaklardan yararlanmasını bilmişse, (biz de) bu olanaklardan yararlanmasını bilmeliyiz. Tabii ki faşist illegalitenin kendine özgü olan özellikleri dikkate alınmalıdır.

Komünistlerin keza en derin illegalitede bulundukları, bütün sol yığın örgütlerinin dağıtıldığı Japon’dan burjuva basın şu durum hakkında (şöyle) bilgi veriyor; Nakadsima’daki en büyük uçak işletmelerinin birinde bir işçi, hemşerilerinin işletmede çalışması fırsatından yararlanarak, sonraları oluşturulan “Devrimci Basının Okurları Topluluğu”nun çekirdeğini oluşturan “Hemşerilik Birliği”ni örgütler. Bu topluluk, üçe ayrılır; her grup 30 kişiden oluşur. Bu topluluk vasıtasıyla komünistler, faaliyetlerini sürdürürler.

Partinin proleter omurgasının güven altına alınması, mutlaka zorunludur. Ama, bizzat ileri kapitalist ülkelerde de böylece sorun henüz bitmemiştir: kır yoksullarıyla, aydınlarla, şehirdeki fakirlerle vs. ilişkiye girmeyi anlayan kadrolara ihtiyacımız var. Bu, kır nüfusunun ağırlıkta olduğu ülkelerde, özellikle doğunun ülkelerinde, emperyalizm tarafından baskı altında tutulan ulusların emekçi yığınları arasında faaliyet yürüten kadronun; bu yığınların ihtiyaçlarını bilen, onlarla anlaşılabilen lisanda konuşmasını kavrayan kadroların gerekli olduğu sömürgelerde bu daha da zorunludur vs. Böylesi kadroların yetiştirilmesi çetin, planlı bir çalışmayı gerekli kılar.

Sadece, faaliyet esnasında insanların sistematik analiziyle; hangi görevlinin görevini yerine getirdiğinin; kimin, kendine verilen görevin üstesinden geldiğinin tespiti ve böylece, kadroların terfisi sorununa doğru yaklaşım mümkündür. Ama kadroların gelişmesi sorunu, tabii ki, sadece belli, mevcut aktivistlerin bir görevden diğerine aktarılmasından ibaret değildir. Kadroların gelişmesinin temel sorunu, yığınlardan, partiyi çevreleyen veya onun tarafından oluşturulmuş yığın örgütlerinden yeni genç güçlerin cüretli kullanımı sorunudur. Özellikle şimdi her taraftan insanlar bize yöneliyorlar. İnisyatif ve aktivite göstermiş olan ve yığınlarla ilişki içinde olan her dürüst ve enerjik işçiyi parti, zamanında bulmalı, açığa çıkartmalı, örgüte dahil etmeli, ona belli bir iş vermeli ve sınavın ve bolşevik eğitimin belli zorunlu bir döneminden sonra ona, siyasi seviyesini itinayla yükselterek, “bahçıvanın en çok sevdiği meyve ağacını yetiştirmesi gibi” yetiştirerek ilerlemesi için yardım etmelidir.

Burada her bir insana ustaca yaklaşılmalıdır, onun nitelikleri ustaca değerlendirilmeli ve geliştirilmelidir. Bir grev esnasında yetenekli örgütçüler, yığınların önderi olarak ortaya çıkan genç bir işçiye veya bayan işçiye başka türlü yaklaşılmalıdır. Bir olayın seyrinde komünistlerin haklı olduğu konusunda ikna olan sosyal demokrat bir işçiye veya görevliye de başka türlü yaklaşılmalıdır. Partiye katılma isteğini ifade eden aydınlara da başka türlü yaklaşılmalıdır. Her bir münferit durumda yeni güçlerin gelişmesi, kullanımı, asimilasyonu, sınama yöntemlerimiz başka olmalıdır. Burada, legal koşullarda faal olan partiler ve illegal partiler farklı farklı hareket ederler.

Burada eski ve yeni kadrolar sorunu doğuyor. Yeni kadroların cüretkarca ve kararlıca (çalışmaya) dahil edilmeleri, eski kadroların rolünün azaltılması anlamına asla gelmez. Ama eski kadroların belli bir kısmı, tarihin sert bir dönemecinde hiç de nadir olmayan bir şekilde dökülür. Çünkü bunlar, yeni görevlerin üstesinden gelebilecek durumda değildirler, ama genel olarak eski kadrolar partinin, itina ile korunması gereken en değerli sermayesidir. Eski kadrolara itinalı yaklaşımın yanı sıra yeni parti kadrolarının öne çıkarılması mutlaka gereklidir. Ama çoğu durumda partide bazı “yaşlıların” (“eskilerin”, çn.) yeni güçlerin akınını engelledikleri de görülüyor. Yüzlerce devrimci işçi, partinin kapıları önünde duruyorlardı ve onlar, “sınav” veya “parti defteri yetmezli” bahanesiyle geri çevrildiler. Bu durumları kastetmiyoruz. Tersine, yoldaşların, kötü niyet olmaksızın yeni güçlerin (çalışmaya) katılmalarına karşı çıktıkları durumları kastediyoruz. Çünkü bu, onlara “gizlilik” nedenlerinden veya başka nedenlerden dolayı parti için bir şekilde tehlikeli görünüyor. İspanya Komünist Partisi’nde bir semt komitesinin önderlerinden birinin yeni güçlerin partiye alınmasına karşı çıktığı bir durum vardı. Ama bu tavrın hatalı olduğu ona açıklanınca, tutumundan vazgeçti. Yugoslavya Komünist Partisinde bazı yerlerde genç ve yaşlı kadrolar arasında mücadele görüngüleri görülmektedir; burada eski kadrolar önderlik fonksiyonlarını güvenlik altına almaya çalışırlarken, genç olanlar, “eskiler”e belli bir küçümsemeyle bakıyorlar. Hem biri, hem de diğeri harekete zarar veriyor ve aşılmak zorundadır. Veya başka bir örnek; Almanya Komünist Partisi’nin bazı örgütlerinde, Hitler rejiminin ilk döneminde bilindiği gibi komünist partisine geçen sosyal demokrat işçilere karşı hoş olmayan bir tavır ve onları “ikinci derecede” komünistler yapma isteği vardı.

Bu alanda da her türlü katılık ve bütün sekter ruh hallerine son verilmelidir. Taktiğimiz, milyonluk yığınları mücadele için harekete geçirmeyi, onları önderliğimiz altında ilerletmeyi hedefliyor. Bütün bu çeşitli güçlerin yolu üstündeki bütün engelleri silip atan bir akıntıda birleşmeleri için en azami inisyatife ve uyumluluk yeteneğine ihtiyaç var. Partilerimiz bu yığınların en iyi unsurlarını kendi içine almazsa bunlar vasıtasıyla büyümezse, bu görev çözülemez.

Bu yolda, emekçi insanlığın dahi önderi ve öğretmeni V.İ. Lenin’in direktiflerini takip ediyoruz. O, Mart 1905’te şöyle yazıyordu:

“Savaş döneminde acemi erler, doğrudan savaş eylemleri içinde yetiştirilirler. Yeni eğitim yöntemlerine cesaretlice girişin yoldaşlar! Cesurca yeni taburlar oluştur, onları mücadeleye gönder, işçi gençlik arasında daha çok propaganda yap, komitelerden işletme gruplarına, işletme derneklerinden öğrenci çevrelerine bütün parti örgütlerinin alışılagelmiş çerçevesini genişlet. Bu davada her duraksamanın sosyal demokrasinin düşmanlarına yarayacağını düşün. Çünkü yeni akıntılar, derhal bir çıkış yolu ararlar ve sosyal demokrat bir nehir yatağı bulamazlarsa, sosyal demokrat olmayana akarlar.”(Lenin: C. VII. -Yeni Görevler, Yeni Güçler; syf.208/209).

Sadece, kadroların sistematik analizi, onların doğru dağıtımını garanti eder. Yoldaş Dimitrofun gösterdiği gibi, hareketin esas organlarında sağlam, yığınlarla bağ içinde olan, yığınlardan çıkan inisyatifli ve kararlı insanlar gereklidir. Böylesi insanlara özellikle önder organlarda ihtiyaç vardır. Böylesi insanlar, bütün diğer görevler için de geçerlidir. Parti tekniği denen şeyin siyasi anlamının küçümsemesinden-tekniki faaliyet için gelişmemiş, ideolojik olarak çelikleşmemiş bir fonksiyoneri görevlendirme anlayışından tehlikeli bir şey yoktur.

Kadroları n doğru dağıtımı sorunuyla parti faaliyetinin münferit organlarının ademi merkezileştirilmesi (desantralizasyonu, çn.) sorunu bağlam içindedir. Bu, hem legal, hem de illegal partiler için büyük anlam taşır. Bu, hem gizlilik hem de doğru iş bölüşümü için ilkeleri gerekli kılar. Ama şimdiye kadar oldukça çok sayıdaki partide faaliyet, çeşitli mekanizmaların birbirleriyle bağ içinde olmaları veya bütün bu mekanizmaların doğrudan tek bir “uzman”a devredilmesi biçiminde inşa edilmişti. Bunun, parti biçiminde örgütlenmişti. Tutuklanma ve dayaktan sonra o, herşeyi itiraf etmiştir. Faaliyetin yanlış örgütlenmesinden dolayı, semtin bütün literatür depoları (stokları, çn.) açığa çıkmıştır (düşmanın eline geçmiştir, çn).

Ama insanların doğru dağıtımı sorunu sadece, parti örgütü içinde güçlerin dağıtımıyla sonuçlanmaz. Yığın örgütleri içinde çalışan güçlerimizin ustaca bir dağıtımı zorunludur; böylece her tarafta, amaca uygun yerlerde güvenilir ve kararlı komünistler var olurlar. Bizim için önemli olan bütün pozisyonlara hakim olalım diye güçlerimizin doğru bir dağıtımının saplanması için inatçı bir çalışma, görevlerin açık bir bilinci ve gerçekleştirilmelerinin yöntemleri zorunludur.

Güçlerin doğru dağıtımı şu anlama gelir; parti bölüklerimizin her biri -ona hangi görev verilirse verilsin- sempatizanlardan (güvenilir, partiye yakın duranlardan güvenilir yol arkadaşlarına) oluşan bir aktif ile çevrelenmeyi anlamalıdır, sosyal demokrat işçiler ve başka antifaşist güçlerle bağ kurmayı anlamalıdır, olanaklı olan her yerde, sınıfı düşmanına karşı sadece eylem birliğini gerçekleştirmeyi değil, bilakis birleşik cephe organları kurarak bu birliği de örgütsel olarak pekiştirmeyi anlamalıdır. Bir aktif tarafından çevrelenme, yeni insanları, yeni güçleri etki alanına çekme ve onları eğitme yeteneği sorunu yoldaşlarımızın faaliyetinin analizinde belirleyici bir rol oynamak zorundadır. Diğer taraftan, yığın örtülerinde ve özellikle sınıf düşmanının örgütlerinde faal olan yoldaşlar, sistematik olarak desteklenmelidirler, faaliyetleri sürekli yönlendirilmelidir, hatalarından hareketle eğitilmeli, çelikleştirilmelidir, onlardan gerçek bolşevikler yapılmalıdır. Zor görevleri başarmada parti örgütünün yardımını hissetmeliler. Ama tabii ki bu, parti çizgisinin gerçekleştirilmesinde bizzat İnisiyatif geliştirmezler anlamına gelmez.

Nihayet, kadroların doğru dağıtımı sorununda, yoldaş Dimitrofun konuşmasında özellikle vurguladığı gibi, kadroların muhafazası sorununa gelinir. Gerektiğinde belli kadroları rezerveye almak ve yerlerine başkalarını koymak, kavranmalıdır. Bu, gizlilik açısından ve sıkça da ideolojik seviyelerinin yükseltilmesi açısından gereklidir. İnsanların böyle bir geriye alınmaları veya başka bir yere atanmaları çok önemlidir. Lenin, Gussew’e yazdığı mektupların birisinde boşuna (şöyle) vurgulamıyor:

“Tecrübelerden ve bir dizi yoldaşın tecrübesinden biliyorum ki, bir devrimci için, neredeyse en zor olan şey, tehlikeli bir yeri tam zamanında terk etmektir” (Lenin, C.XXVIII, syf. 465, Rusça).

Kadroların muhafazası, gizliliğin ilkeleri, provakasyonlara karşı mücadele, sorgulama ve mahkemede tavır konusu, hapishaneden ve toplama kampından kurtarılan yoldaşların değerlendirilmesi özel olarak ele alınmalıdır. Bu katagoriden sorunları burada ele almayacağız. Sadece, seksiyonlarımızın kadro politikasının bu alanının anlamını sürekli giderek kavramaya başladıklarını tespit etmek istiyoruz. En son dönemde (VII. Dünya Kongresi’nden sonra) illegal partilerimizden bazıları gizlilik sorunlarıyla ciddi olarak ilgilendiler. Bu partilerden birisi, MK’nın özel bir bildirgesinde bu sorunların devasa anlamını vurguluyor ve gizliliğe aykırı hareketin sadece ilgili yoldaşları değil partinin bütün yığın faaliyetini tehlikeye sokacağına doğru olarak işaret ediyor.

Kadroların incelenmesi yeni, öne çıkan güçlerin incelenmesi uzun süren ve çok zahmet gerektiren bir iştir. İnsanlar, güçlü yanlarını ifade eden özellikleri açığa çıkartacak şekilde incelenmelidir. Sadece böyle bir inceleme, kadroların doğru kullanımını garantiler. Ancak, yönetim, her aktifistte onun özgü niteliğini hissedip ortaya çıkartmayı anladığında, ona yeteneklerine en iyi tekabül eden faaliyeti verebilir ve tam da böyle doğru seçilmiş bir işte parti işçileri gelişirler. Aksi takdirde bir insana, olanaklarını aşan, üstesinden gelemediği bir iş verilirse, böylece sadık bir yoldaşı bile hayal kırıklığına uğratabilir ve morali bozulur.

Kadroların doğru kullanımı sorunuyla kolektif yönetim sorunu sıkı bağ içindedir. Kolektif yönetim, yöneticinin, bütün yönetimi kendi eline almaması, aksine, bütün yoldaşları bu işe, fonksiyonları dağıtarak ve böylece belli yönetici bir çekirdek oluşturarak çekmesi anlamına gelir. Tabii ki illegalite koşullarında böyle bir yönetici çekirdeğin şu veya bu örgütlenmede uzun ömürlü olmaması bu kolektifin şu veya bu yoldaşın şu veya bu yerde açığa çıkmasıyla çalışamaz hale geleceği olabilir. Ama buna rağmen faaliyetin doğru inşası ve fonksiyonların doğru dağıtımı durumunda belli yetenekler, belli faaliyet yöntemleri oluşturulur ve pekiştirilir; bunlar örgütün en ağır koşullarda dahi başarı elde etmesini sağlarlar.

Bütün seksiyonlarımız, bunların bizde oldukça iyi olmadığını kanıtlayan sayısız gerçekleri biliyorlar. Çok sayıda çalışanımız, hiçbirini tatmin edici derecede dahi yerine getiremediği fonksiyon yığınıyla yüklü. Ama bu fonksiyonların önemli bir kısmı başka yoldaşlara devredilirse, faaliyet daha iyi sürdürülür ve aynı zamanda bu faaliyette yeni insanlar yetişirler. Örneğin, bir Alman şehrinde bütün bir semtin faaliyeti için sorumlu olan önder bir yoldaş, en son zamana kadar aynı zamanda illegal toplantılar da örgütlüyordu, ilişki işlerini yürütüyor ve literatür sevkiyatını yönetiyordu vs..

Böyle bir faaliyetin gizlilik açısından kabul edilemezliği bir yana, böyle bir yoldaşın siyasi yönetimi gerçekleştirme durumunda olamayacağı ve kendi etrafında herhangi bir yönetici çekirdeği hiç oluşturamayacağı ve eğitemeyeceği oldukça açıktır.

Sadece parti örgütü faaliyetin sistematik (ve) sürekli izlenmesi, sadece, icraatın kontrolü gerçek bir operatif (stratejik, çn.) yönetimi garantiler. Ve bir daha; böyle bir yönetim icraatın kontrolü, yapılan hatanın, hemen sistematik itinalı düzeltilmesi olmazsa, kadroların büyümesi güçlü bir şekilde kösteklenmiş olur.

Paris parti örgütünün yaşamından iki örnek verelim:

Bir yıl zarfında Paris’in bir alt semtine semt yöneticisi hiç gelmedi. Semt yönetimi sekreteri, alt semte hiç uğramadı. Hücrelerin faaliyeti tamamen ihmal edildi. Alt organlar birazcık eleştiriden de korkuyorlardı. Çünkü, en ufak eleştiri denemesinde dahi cezanın yağdığı Barbe-Celor dönemi hatırlardaydı. Yeni semt yönetimi parti içi faaliyetin ve özeleştirinin yöntemleri sorununu açtığında durum süratle düzeldi. Bu semtteki parti örgütü üye sayısını ikiye katladı. İniş-çıkışlar neredeyse tamamen bertaraf edildi.

Paris’in başka bir semtinde alt organlar, semt yönetiminin kötü faaliyetini önderliğe bizzat duyurdular. MK, sorunu araştırdığında şunu tespit etti; semt yönetiminin büyük kısmı, işçi yığınlarıyla bağı olmayan yoz, proleter olmayan unsurlarda ve çoğalıyorlar. Dimitrofun; Leipzig Mahkemesi muzafferinin kahraman örneğinde, Thaelmann örneğinde, Çankay-Şek’in işkenceyle öldürttüğü Çin halkının kahramanı Fan Dsimin örneğinde bütün ülkelerde partili yoldaşların ve genç komünistlerin örnek, özeleştirinin devasa anlamına işaret ediyor. Yoldaş Stalin, sadece özeleştiri vasıtasıyla partinin “gerçek kadrolarının ve gerçek önderlerinin yetiştirilebileceğini” sürekli vurgular (Stalin; Leninizmin Sorunları, syf.9,10, Rusça baskı).

Tam da bundan dolayı, Fransa KP’nde parti düşmanı Barbe-Celor grubu, İspanya KP’nde Adame-Bulehos-Trilla grubu, Macaristan KP‘nde provakatör Sas-Barno grubu gibi gruplar, her türlü araçla her türlü özeleştiriyi bastırdılar ve parti içi demokrasiyi sabote ettiler. Örneğin Barbe, 1931’de açıklamalarının birisinde şunu itiraf etti.

“Hücre tarafından seçilen veya önerilen tek bir hücre sekreterimiz yok. Semtlerde ve illerde de durum aynı. Tam tersini yapıyoruz: Yukarıdan aşağıya doğru bir yönetim oluşturuyoruz. Tabii ki bu, yoldaşlara İnisiyatif geliştirme ve ilerleme olanağı vermiyor. Artık bizde düzenli teşvik geleneği kalmadı”.

Her şeyden önce, işçi sınıfının davasına tamamen sadık, bütün ve her koşul altında partiye sadık, mücadele içinde sınanmış ve sınıf düşmanı karşısında tutarlı insanlara ihtiyacımız var. Böylesi kadrolar yetişiyorlar ve çoğalıyorlar. Dimitrof’un; Leipzig Mahkemesi muzafferinin kahraman örneğinde, Thaelmann örneğinde, Çankay-Şek’in işkenceyle öldürttüğü Çin halkının kahramanı Fan Dsi-min örneğinde bütün ülkelerde partili yoldaşların ve genç komünistlerin genç nesli eğitiliyor. Yetişen bu kadrolar, yenilmez.

Uyum yeteneğiyle her türlü silahı kullanarak ve somut duruma göre değiştirerek sürekli, mücadelenin ön cephelerinde durmayı kavrayan insanlara ihtiyacımız var. Yoldaşımız bugün, işçileri sürükleyen konuşmacı; yarın, gerekliyse, en derin illegaliteye geçer ve parti faaliyetini oradan yönetir; ertesi gün yeni koşullarda yığınları silahlı ayaklanmaya, kapitalizme saldırıya sevk eder. O, sıkı illegal faaliyeti bütün ve her legal olanaklarının kullanılmasıyla bağlamayı anlar.

Ama bu, bizim, yığınlarla en sıkı bağ içinde olan insanlara ihtiyacımız olduğu anlamına gelir. Arasında faaliyet yürüttüğü o yığının özelliğini kavrayan, ihtiyaçlarını hisseden, onlara kendi lisanlarında konuşmayı anlayan gerçek işçi önderine ihtiyacımız var. Böyle basit yığınlar tarafından anlaşılabilir bir lisana, kısa bir zaman önce İngiltere’de gerçekleştirilen seçim kampanyasında yoldaş Gallacher -İngiltere KP’nin İngiliz Parlamentosuna seçilen ilk adayı- tarafından yayımlanan çağrılar gösterilebilir.

İnisiyatifli insanlara, mücadelenin en zor koşullarında bağımsız olarak yönünü tayin etmeyi kavrayan insanlara ihtiyacımız var. Tabii ki sıcak yığın mücadeleleri esnasında parti örgütleri arasında normal bağ kopar: Merkezi önderlikten kopuk olarak en zor sorunları bağımsız çözmeyi, cüretkârca karar almayı, sorumluluktan korkmamayı kavrayan insanlara ihtiyacımız var. Karar altına alınmış kararın tam gerçekleştirilmesi için iradeye sahip olan insanlara ihtiyacımız var. Yenilgi anında ne yaptığını bilmez durumda olmayan ve zafer sarhoşu olmayan önderlere ihtiyacımız var.

Stalin yoldaşın bize öğrettiği gibi: “Partinin gerçek devrimci kadrolarını yetiştirmek için ve gerçekten devrimci parti önderlerinin seçimi için mücadeleyi güçlendirmek” zorundayız. “Bunlar, mücadeleye atılma ve proletaryayı sürükleme yeteneğine sahip olan insanlar olmalıdır; rüzgarın önünde savrulmayan ve paniğe kapılmayan, bilakis rüzgara karşı yelken açan insanlar” (Stalin; Birleşik Devletler KP’nde Sağ Fraksiyoncular Üzerine”, Bolşevik, Yıl: 1930, Nr. 1, Rusça).

Marksist Teori

Yaygın Süreli Yayın
Varyos Gazete Dergi adına Yazı İşleri Müdürü: Tülin Gür
Posta Çeki Hesap No: Varyos Gazete Dergi 17629956
Türkiye İş Bankası IBAN: TR 83 0006 0011 1220 4668 71

Bize Ulaşın

Yönetim Yeri: Aksaray Mah. Müezzin Sok. İlhan Apt. No: 12/1 D:7 Fatih/İSTANBUL
Tel: (0212) 529 15 94  Faks: (0212) 529 06 75
Web Sitesi: www.marksistteori5.org
E-posta: info@marksistteori.org
Twitter: @mt_dergi