“Modern sosyalizmi biraz olsun derinlemesine irdelemek isteyen bir kişi, hareketin ‘aşılmış görüş açılarını ’da öğrenmelidir. “
(F. Engels, Konut Sorunu, Önsöz)
Birinci Enternasyonal olarak anılan “Emekçiler Enternasyonal Derneği,” 28 Eylül 1864’te Londra’da kuruldu. Daha çok İngiliz sendikalarının inisiyatifiyle Saint-Martin’s Hall’de düzenlen toplantı, Polonya ile dayanışmayı, Çarlık Rusya’sı ve Avusturya-Macaristan’ı protestoyu amaçlıyordu. İngiliz kapitalistler, Fransız, Alman ve Belçikalı işçileri düşük ücretlerle çalıştırdıkları için de, İngiliz işçileri bakımından emekçilerin enternasyonal dayanışması acildi. 4 Kasım 1864’te F. Engels’e yazdığı mektupta K. Marx, Uluslararası Emekçiler Derneği’nin kuruluşunu şöyle anlatıyordu:
’Uluslararası Emekçiler Derneği’. Bir süre önce Londralı işçiler, Parisli işçilere Polonya konusunda bir bildirge yolladılar ve bu konuda ortak çalışmaya çağırdılar. Buna karşılık Parisliler, Paris ’teki son seçimde gerçek işçi adayı, Tolain adlı çok iyi (arkadaşları da çok iyi çocuklardı) bir işçinin başkanlığında bir kurul gönderdiler. Odger (kunduracı, Bütün Londra Sendikaları Konsey ’nin ve özellikle Bright ’la bağlantılı Sendikalar Genel ve Gizli Oy Kampanyası Derneği’nin başkanı) ile duvarcı ve Duvarcılar Sendikası Sekreteri Cremer, 28 Eylül 1864 tarihinde St. Martin’s Hall’da halka açık bir toplantı düzenlediler. (Bu ikisi, daha önce, Bright’in yönetimi altında sendikaların St. James’s Hall ’deki büyük Kuzey Amerika toplantısını ve Garibaldi gösterilerini düzenlemişlerdi.) Le Lubez adında birini bana yollamışlar, Alman işçiler adına toplantıya katılıp katılmayacağımı ve konuşmak üzere bir Alman işçi bulup bulamayacağımı sordular. Onlara konuşmacı olarak Eccarius ’u gönderdim, övülmeye değer bir konuşma yaptı; ben de dilsiz biri olarak platformdaki yerimi aldım. Bu kez Londra ve Paris kanatlarında işe gerçek ‘güçler 'in giriştiğini biliyordum, bu nedenle de bu tür çağrıları reddetme kuralını bir yana koydum. İnsanın boğulacağı kadar kalabalık olan (çünkü işçi sınıfının yeniden canlanışı gerçekleşiyor) toplantıda Binbaşı Wolff (Garibaldi’nin yaveri Thurn-Taxis) Londra’daki İtalyan İşçiler Derneği’ni temsil etti. Almanya, İtalya, Fransa ve İngiltere ’deki işçi kuruluşları arasında ‘aracı ’ olarak görev yapmak üzere, genel konseyinin Londra’da olacağı bir ‘Uluslararası Emekçiler Derneği ’ kurulması kararlaştırıldı. Aynı biçimde, 1865’te Belçika ’da bir Genel İşçi Kongresi yapılması uygun görüldü. Toplantıda geçici bir komite seçildi: İngiltere ’den Odger, Cremer ve başka birçok kişi, bazıları eski çarist, eski Owenci vb; İtalya ’dan Binbaşı Wolff Fontana ve başkaları; Fransa ’dan Le Lubez vb; Almanya ’dan Eccarius ve ben. Komiteye, istediği kadar üye kabul etme yetkisi de verildi.” (Seçme Yazışmalar 1, K. Marx-F. Engels, s. 169-170) Derneğin birinci kongresinin 1865’te Belçika’da yapılması kararlaştırılmıştı. Bu, gerçekleşmedi. 1865 ’te Enternasyonal’in 1. yıldönümü nedeniyle, Saint-Martin’s Hall’de bir gece eğlencesi düzenlendi. iki bin kişinin katıldığı bu kutlamadan önce, üç gün boyunca çeşitli ülkelerin temsilcileri Genel Konsey üyeleriyle konferans yaptılar ve örgütlenme çalışmalarına ilişkin bir bilanço-rapor hazırladılar. Raporda, binlerce işçi tarafından tüzüğün kabul edildiği açıklanıyor. Fransa, Almanya, İtalya, İsviçre, Danimarka ve Belçika’da Enternasyonal’e bağlı işçi gruplarının kurulduğu, New York, Rio de Janelro, İspanya, Mısır ve Guadelupe ve Martinique ile yazışmalar için tedbirlerin alındığı açıklanıyordu. Belçika’da çıkan yabancılarla ilgili yasa nedeniyle 1866’da kongrenin Cenevre’de toplanması kararlaştırıldı. Dernek üyeleri tarafından incelenmek üzere bir de soru listesi hazırlandı.
Kong-e: 3-8 Eylül 1866. Emekçiler Enternasyonal Derneği’nin 1. Kongresi planlandığı gibi, 3-8 Eylül 1866’da Cenevre’de yapıldı. Kongreye 25’i Enternasyonal bölümlerinden olan 46 temsilcisi, 14’ü toplantıya katılan 11 birlikten gelmiş temsilci olmak üzere 60 delege katıldı. Genel Konsey’in raporu, 1865 Londra Konferansı’nda sözkonusu edilen sorunlara ilişkin araştırmaları ele alıyordu. Bu konular şunlardı:
-Enternasyonalin teşkilatı.
-işçinin sermayeye karşı mücadelesi için gösterilecek çabaların Enternasyonal aracılığı ile uluslararası çapta düzenlenmesi.
-Çalışma saatlerinin kısaltılması.
-Her iki cinsten çocukların ve gençlerin çalışması.
-Kooperatif çalışması.
-Sendikalar (Trades’ Unions) geçmişleri şimdiki halleri ve gelecekleri.
-Vasıtalı ve vasıtasız vergiler.
-Uluslararası kredi.
-Ulusların kendi kaderini tayini, demokratik ve sosyal temeller üzerindeki bir
Polonya’yı yeniden kurma haklarına dair.
-Daimi ordular ve üretim ilişkileri.
-Dini fikirler, bunların sosyal, politik ve fikri hareket üzerindeki etkisi hakkında. Genel Konsey’in raporu, Enternasyonal’e değişik mesleklerden 25.175 kişinin katıldığını belirtiyor ve yakında yeniden 20.000 kişinin katılacağı ümidinde olduğunu bildiriyordu. Proudhoncu’ların Karl Marx’ı dışlamak için yürüttükleri mücadele bu kongrenin en önemli yanlarından birisiydi. Proudhoncu’lar, delege olabilmek için el işçisi sıfatını taşımanın zorunlu ilan edilmesini istediler. Fakat bu amaçla sundukları karar tasarısı (20’ye karşı 25 oy ile) reddedildi. Kongre, yukarıda listesi verilen sorunları tartıştı ve kararlar aldı. Politik eylem sorunu üzerinde de önemli tartışmalar yaşandı. Anarşistler politikaya ilgisizliği savundukları gibi, işçi sınıfının politik eylemini kabul eden Enternasyonal Tüzüğü’nün tercümesinde tahrifata başvurarak, tüzüğü kendi görüşlerine “uygun” hale getirecek denli ileri gidiyorlardı. 8 saatlik çalışma günü ilk kez bu kongrede kararlaştırıldı.
Kongre: 28 Eylül 1867. Enrernasyonal’in ikinci kongresi, Cenevre’de kararlaştırıldığı gibi 2-8 Eylül 1867’de Lozan’da (İsviçre) toplandı. Açılışta ilk oturumda 50 delege hazır bulundu. Daha sonra bu sayı 64’e çıktı. Kongre, dokuz sorun üzerine rapor hazırlamakla görevli komisyonlar kurdu ve bu sorunlarla ilgili kararlar aldı. “İşçi sınıfının sermayeye karşı yaptığı mücadele, Enternasyonal ’i eylemin ortak merkezi haline sokmanın pratik çareleri nelerdir? “, sorunların ilkiydi. “Çeşitli raporlardan da anlaşıldığı üzere Enternasyonal'in örgüt temelleri oldukça dar idi ve birçok hallerde faaliyet mesleki çıkarların işbirliğinin ve karşılıklı dayanışma çıkarlarının savunulmasıyla sınırlanıyordu.” (Jacques Duclos, Birinci Enternasyonal, s. 85) 30 Aralık 1867’de Enternasyonalin Paris Bürosu hakkında başlatılan kovuşturma önemli bir gelişmeydi. 20 Mart 1868’de onbeş kişinin her biri 100’er frank para cezasına çarptırıldı. Temyiz mahkemesi kararı onayladı. 23 Mart 1868 günü ücretlerin tespiti için başlatılan mücadeleyi burjuvazi daha da sert yanıtladı. Bu defa para cezalarının yanısıra hapis cezaları da verildi. “Daha ilk davadan sonra üye sayısı 500-800 iken, bu 100 civarında bir sayıya düştü. Çoğu cezaevine girmekten çekiniyordu. İkinci komisyonun yargılanıp hapsedilmesinden sonra ise durum daha beter oldu.” (Age) 1867’de Karl Marx’ın Kapital’inin birinci cildi yayınlandı. Enternasyonal’in Genel Konseyi işçilerin bu eseri okumalarını tavsiye etti.
Kongre: 6-15 Eylül 1868’de Enternasyonal’in üçüncü kongresi Brüksel’de toplandı. Kongreye İngiltere, Almanya, Fransa, İsviçre, İtalya, İspanya ve Belçika’dan 102 delege katıldı. Genel Konsey’in raporunda “1867-1868 yılı, Emekçiler Enternasyonal Derneği’nin tarihinde önemli yıllar olacaktır. Dernek, usulca geliştikten sonra, Avrupa burjuvazilerinin nefret dolu hücumuna ve hükümetlerin olumsuz davranışlarına yol açacak kadar büyüdü ve güçlendi.” (s. 98) deniyordu. Rapor, şu dikkat çekici değerlendirmeyi de yapıyordu:
“İşçi sınıflarının kesin zaferini ancak yine bu sınıfların enternasyonal dayanışması ve anlaşması sağlayabilir. Bu ihtiyaç, Emekçilerin Enternasyonal Derneği'ni doğurmuş bulunmaktadır. Bu dernek, bir tarikatın ya da teorinin sonucu değildir. Bu dernek, modern toplumun tabii ve önüne geçilemez eğilimlerinden doğan proletarya hareketinin kendiliğinden ortaya koyduğu bir üründür. Yüklendiği büyük görevi çok iyi bilen Emekçiler Enternasyonal Derneği, hiçbir güçlük karşısında eğilmeyecek ya da korkmayacaktır. Bu derneğin alınyazısı, insanlığın yenileşmesinin tohumlarını içinde taşıyan sınıfın ilerleyişinden ayrılamaz artık...” (Birinci Enternasyonal, s. 102) Kongre şu konuları görüştü:
-Avrupa devletleri arasında savaş çıktığı takdirde emekçilerin takınacağı tutum me se le si.
-Grevlerle ve karşı koyma toplulukları ile ilintili mesele.
-işçilerin durumu üzerinde makinaların etkisi meselesi.
-Eğitimle ilişkili meseleler.
-Emekçiler arasında karşılıklı kredi me- se le si.
-Toprak mülkiyeti meselesi.
-İşgünü kısaltılması meselesi. Bu kongreye, Cenevre’de Bakunin tarafından yayınlanmış olan program da gönderilmişti. “Daha önceki Cenevre ve Lozan Kongrelerine nispetle Brüksel Kongresi, ileriye doğru atılmış büyük bir adımdı. Toprak mülkiyeti konusunda alınan ve toprağa, toprakaltının ve demiryollarının kolektif mülkiyet haline getirilmesini savunan karar, Tolain 'in savunduğu Proudhoncu görüşlerin yenilgiye uğradığını açıkça gösteriyordu.” (Age. s. 113) Kongreden sonra “Barış ve Hürriyet Birliğinin ikinci kongresi (21-25 Eylül 1868’de) toplandı. Bu kongre, Enternasyonal içerisinde anarşistlerle mücadelenin sertleştiğini gösteriyordu. Bakuninistler burada da bir yenilgi aldılar. “Barış ve Hürriyet Birliğinden ayrıldılar, “Sosyalist Demokrasi İttifakı “nı kurarak kendilerini, “Emekçiler Enternasyonal Derneği’nin bir kolu” ilan ettiler. “Demek ki, Enternasyonal, kapitalist sistemin gelişmiş olduğu belli başlı ülkelerde sağlam bir temele oturmuş bulunuyordu. Ama bu teşkilatın karakteristik bir özelliği de, içindeki çeşitlilikti. Siyasi mücadeleye önem veren bölümlerin yanında, sadece ekonomik mücadeleye karşı ilgi duyan işçi birlikleri de vardı. ..Enternasyonal'in bütün üyeleri proletaryanın bağımsız bir parti olarak teşkilatlanması gerektiği fikrini henüz hep birlikte kabul etmemişler ve bu ortak bilince varmamışlardı.” (Age. s. 125)
Kongre: 5-12 Eylül 1869. Birinci Enternasyonal’in dördüncü kongresi, 5-12 Eylül 1869 tarihinde Bale(Basel)’de toplandı. Kongreye, Amerika, İngiltere, Fransa, Belçika, Almanya, Avusturya, İsviçre, İtalya ve İspanya’dan 82 delege katıldı. Önce, toprak mülkiyeti meselesi; miras hakkı meselesi; karşılıklı kredi meselesi; genel öğrenim ve karşılıklı yardımlaşma topluluklarının işçilerin kurtuluşu konusunda gösterdiği etki olmak üzere beş sorunu görüşmeyi kararlaştıran kongre, bunlara daha sonra; halka halk tarafından yasalar çıkartılması sorununu da ekledi. Bale kongresi, işçi hareketinin gelişmekte olduğu koşullarda gerçekleşmiştir. Diğer yandan birçok güçlük de sözkonusu- dur. Genel Konsey ile İsviçre Fransız kesimi Federal Konseyi arasındaki anlaşmazlık, özellikle anılmalıdır. Bakuninciler yıkıcı faaliyetlerine hız vermişler, Enternasyonal içerisinde eğilimler arası mücadele keskinleşmiş, örgütün yaşamı ve faaliyetlerini çok ciddi etkilemiştir. 17 Temmuz 1870’de Fransız-Prusya savaşı ilan edildi. Bu koşullar altında Enternasyonal’in Eylül’de toplanması gereken yıllık kongresi yapılamayacaktı. 18 Mart 1871 devrimi ile Paris Komünü ilan edildi. Paris işçilerinin iktidarı 72 gün ayakta kalabildi, ama bu dünya proletaryası için muazzam bir deneyim oldu.
17-22 Eylül 1871 Londra Konferansı: “Karl Marx, derneğin karşısında çıkan tehlikeleri bertaraf etmek için tedbirler almak ve devrimin ihtiyaçlarına cevap verecek yeni bir teşkilatlanmaya girişmek amacıyla, bu Konferans’ın Genel Konsey etrafından tertip edilmiş olduğunu açıkladı “(Age) İlk kez bu konferansta, Genel Konsey’in Karl Marx tarafından sunulan teklifiyle işçiler arasında kadın bölümlerinin kurulması tavsiye edildi. Bu, karma bölümlerin kurulmasını engellemeyecekti. Konferans, üyeliğinin gereklerini yerine getirmeyenlerin “Genel Konsey ve Federal Konsey tarafından üyeliğe kabul edilmeyeceklerini” kararlaştırdı. Siyasi eylem üzerine tartışmaların ideolojik önemi büyüktü. Esasen, Paris Komünü deneyimlerinden sonra, artık anarşistlerle sosyalistler arasındaki mücadelenin kesin sonuca götürülmesi kaçınılmazdı. Anarşistlerin tüzükle oynamalarına, tahrifat vb. yöntemlerle yarattıkları kargaşaya son verilmeliydi. Konferans, işçi sınıfının siyasi eylemi konusunda şu kararı aldı:
“Derneğimizin temel tüzük maddesinde, ‘emekçilerin ekonomik kurtuluşu, bütün siyasi hareketlerin yönelmesi ve bağlanması gereken en önemli amaçtır.” Ayrıca Emekçiler Enternasyonal Derneği’nin açılış konuşmasında (1864) şöyle denmektedir:
“Büyük toprak ve sermaye sahipleri, ekonomik tekellerini devam ettirmek için, siyasi imtiyazlarından her zaman yararlanacaklardır. Emeğin kurtuluşuna yardım etmek şöyle dursun, onun önüne her çeşit engeli çıkarmaya çalışacaklardır. Bundan ötürü, siyasi iktidarın elde edilmesi, işçi sınıfının ilk ödevi haline gelmiştir.” (Age. s. 175) “İşçiler tarafından girişilen her türlü hürriyet ve kurtuluş mücadelesinin sınırsız bir gericilik tarafından engellendiği ve bu gericiliğin, günümüzde, her çeşit sınıf farkını ve hakim sınıfların bundan türeyen siyasi zorbalığını sürdürmeye çalıştığı görülmektedir. Ayrıca, bu mülk sahibi sınıflara karşı, proletaryanın bir sınıf olarak ancak kendi partisini kurarak mücadele edeceği ve bu partinin, mülk sahibi sınıfların kurduğu bütün eski partilerden farklı ve onlara karşı olması gerektiği açıktır. Sosyal devrimin ve onun en yüksek amacı olan sınıfların kaldırılmasının zafere ulaşmasını sağlamak için, yukarıda sözü edildiği şekilde, proletaryanın siyasi partisinin oluşturulması gereklidir. Ekonomik mücadeleler sayesinde kurulmuş olan işçi güçleri birliği, işçi sınıfının kendisini sömürenlerin siyasi iktidarına karşı giriştiği mücadelede yine bu sınıfın elinde yararlı bir araç olmalıdır. Konferans, bütün bu hususları göz önünde bulundurarak, işçi sınıfının mücadelesinde, ekonomik davranış ile siyasi eylemin çözülmez şekilde birbirine bağlı olduğunu üyelerine hatırlatır.” (Age. s. 176) Denilebilir ki, Londra Konferansı anarşistlerle mücadeleyi yeni bir aşamaya getirmiştir.
Kongre: 2-7 Eylül 1872. La Haye Kongresi’ne, 18’i Fransız, 15’i Alman, 7’si Belçikalı, 5’i İngiliz, 5’i Hollandalı, 4’ü İsviçreli, 2’si Avusturyalı, 1’i Danimarkalı, 1’i Macar, 1’i Avustralyalı, 1’i İrlandalı, 1’i Polonyalı, 65 delege katıldı. Paris Komünü ’nün yenilgisinden sonra, burjuvazi, Enternasyonel’e karşı bir haçlı seferi başlattı. Genel Konsey Raporu’nda şöyle söyleniyordu.
“İşçiler. Bale'de toplanan son kongremizden bu yana, iki büyük savaş, Avrupa’nın manzarasını değiştirmiş bulunuyor. Bunlar, Fransız-Alman savaşı ve Fransa’daki iç savaştır. Ama bunlardan önce başlayan; bunlarla birlikte gelişen ve daha sonra da devam eden bir üçüncü savaş var: Bu savaş, Emekçiler Enternasyonal Derneği ’ne karşı yürütülen savaştır.” Genel Konsey, bir önceki kongreden sonra derneğin sağladığı ilerlemeyi şöyle özetliyordu:
“Bale Kongresi’nden ve özellikle Londra Konferansı’ndan (Eylül 1871) beri, Enternasyonal, İrlanda’da, İngiltere’de, Hollanda ’da, Danimarka ’da ve Portekiz ’de büyük ilerlemeler gösterdi; Birleşik Devletler’de sağlam bir şekilde teşkilatlandı; Buenos Aires ’te, Avustralya ’da ve Yeni Zelanda ’da bile Enternasyonal ’e bağlı kollar kuruldu. Enternasyonalsiz bir sınıf ile Enternasyonal Derneğe sahip bir sınıf arasındaki fark, bugün, dönüp 1848’e baktığımız zaman açıkça görülmektedir. O sırada, işçilerin, kendi öncü kuvvetlerinin Haziran 1848’de yaptığı işleri görüp kavraması için yılların geçmesi gerekmişti. Oysa Paris Komünü, bütün ülkelerin proleterleri tarafından ortaya çıkar çıkmaz alkışlanmıştır. İşçi sınıflarının temsilcileri olan sizler, amacı emeğin kurtuluşu ve milli mücadelelerin yerine milletler arası mücadelenin konması olan bir birliğin savaş organizasyonunu daha da güçlendirmek için bir araya gelmiş bulunuyorsunuz. Hemen aynı zamanda, eski dünyanın taçlı kafaları da, yeni zincirler yapmak ve yeni savaşlar hazırlamak üzere Berlin ’de toplanıyorlar. Yaşasın Emekçiler Enternasyonal Derneği.” (Age s. 200) Bu kongrenin ayırıcı özelliklerinden birisi, Bakunincilerin Genel Konseyi tasfiye etme girişimleridir. Bakunincilerin Genel Konseyi tasfiye girişimi, anarşizmin her çeşit otorite karşıtlığı temel ilkesiyle tutarlı gibi görünse de, esasen Bakuninciler, Genel Konsey’i Enternasyonel’i ele geçirme emellerinin önünde bir engel olarak görüyorlardı. Bakunincilerin Genel Konsey’i tasfiye girişimleri yenilgiye uğratıldı ve Genel Konsey’in New York’a aktarılmasına karar verildi. Kongrenin tüzükle ilgili kararı tarihsel önemdedir.
“Londra Konferansı’nın (Eylül 1871) verdiği kararın muhtevasını dile getiren şu madde, tüzükte, yedinci maddeden sonraya konacaktır: Madde. 7 a. -Mülk sahibi sınıfların kolektif iktidarına karşı verdiği savaşta, proletarya, mülk sahibi sınıfların kurduğu bütün eski partilere karşıt olarak, kendini bizzat ayrı bir parti olarak ortaya koymak şartıyla eylemde bulunabilir. Proletaryanın bu şekilde bir siyasi parti olarak teşekkül etmesi, sosyal devrimin ve onun amacı olan sınıfların ortadan kaldırılmasının zorunlu bir şartıdır. İşçi sınıfının daha önce ekonomik savaş içinde elde etmiş olduğu güçbirliği, sömürücülerin siyasi gücüne karşı yaptığı savaşta, yine bu sınıfın elinde yararlı bir araç olmalıdır.” (Age, sf. 204) Yine kongre, tüzüğün 2. ve 6. maddelerinde yaptığı değişikliklerle, Genel Konsey’in kongre kararlarına uygulanmasına önderlik rolünü netleştirip kesinleştirmiş, Genel Konsey’in yetkilerini geliştirmiştir. Enternasyonal’e karşı komplocu faaliyetler yürüten Bakuninci Sosyalist Demokrasi ittifakı adlı gizli örgütün durumu kongrede ayrıca tartışıldı. Belgelerin yayınlanması kararlaştırıldı. M. Bakunin ve diğer iki kişinin Enternasyonal’den çıkartılmalarına karar verildi. Enternasyonal’in son kongresi, 15 Temmuz 1876’da Philadelphia’da toplandı. Enternasyonal’in lağvına burada karar verildi: “Avrupa’nın bugünkü siyasi durumundan ötürü, Enternasyonal'i lağvetmeye karar verdik. Buna karşılık bütün uygar dünyanın bilinçli işçilerinin bizim ilkelerimizi hergün daha geniş bir şekilde benimsediklerini görüyoruz."
Birinci Enternasyonal, henüz marksizmin sosyalist eğilimler arasında egemen olmadığı dönemde, bütün sosyalizm eğilimlerini kapsayan bir örgütlenmeydi. Marx ve Engels, bunun gerekliliğini şöyle açıklıyorlardı:
“Uluslararası İşçiler Birliği, dünya proletaryasının dağınık kuvvetlerini bir tek demet halinde bir araya getirmek ve böylece işçileri birleştiren çıkar ortaklığının canlı temsilcisi olmak amacıyla, zorunlu olarak, her cinsten sosyaliste kapılarını açmalıdır.” [Sosyalist Demokrasinin ittifakı ve Uluslararası İşçi Birliği (Enternasyonal), Anarşizm ve Anarko Sendikalizm, s. 128] 1. Enternasyonal’in ayırıcı özelliklerinden birisidir, değişik eğilimler arasındaki savaşım. Ve bu, kuruluşundan lağvedilişine değin bütün tarihine yayılır. Kuruluş çalışmaları aşamasında Garibaldi ve Mazzini’nin etkisi kendini gösterir. Fakat Enternasyonal tarihi, esas olarak anarşizm ile bilimsel sosyalizmin işçi hareketinde egemen olma mücadelesine tanıklık edecektir. Marx, adı geçen mektubunda Engels’e, “Bizim görüşümüzün, işçi hareketinin bugünkü düzeyi açısından kabul edilebilir bir biçimde belireceği bir biçimde çerçevelemek çok güç oldu” diye yazar. İşçi hareketi henüz gelişiminin ilk evrelerindedir, Marx ödünler vermek zorunda kalır. Marx, Enternasyonal’in temel kuruluş belgelerinden birisi olan tüzükten bahsederken, “Önsöze ‘görev’ ve ‘hak’, gerçek, ahlaklılık ve adalet konusunda iki ibare eklenmek istendi. Bunlar öyle bir biçimde kondu ki, herhangi bir zarar vermeleri sözkonusu olamaz" der. Marx ve Engels’in işçi hareketinin, somut durumunu ve gelişiminin ihtiyaçlarını anlama ve yanıtlama yetisi dikkat çekici ve öğreticidir. Birinci Enternasyonal’de Proudhon ve Bakuninci anarşizm ve dar kafalılıkla savaşım, proletarya partilerinin gelişimi bakımından belirleyici bir ideolojik ve örgütsel hazırlıktır. Yakından incelendiğinde anarşizm ile marksizm arasındaki mücadele toprak sorunundan miras sorununa, politika sorunundan devlete, örgütlenme sorunlarından greve değin sayısız sorun ve konuyu kapsamıştır. Fakat, anarşistlerin merkeziyetçiliği yadsıyan federalist örgütsel yaklaşımları ve yine politikaya ilgisizliği vaaz eden ve her çeşit devleti ve otoriteyi reddeden görüşleriyle savaşım çok özel bir öneme sahiptir. Bu, yalnızca Enternasyonal’in varlığı ve faaliyetleri bakımından değil, proletarya partilerinin kuruluşu ve işçi sınıfı hareketinin geleceği bakımından da böyledir. Uluslararası işçi hareketinin ilk aşamasının, anarşizme karşı mücadele tarafından belirlendiği söylenebilir. Enternasyonal, demokratik merkeziyetçilik esasına göre oluşmuştur. Yıllık kongreler düzenli toplanır ve belirleyici kararlar kongrede alınır. Kongre, Genel Konsey’i seçer. O da kararların yürütülmesine önderlik eder, yönetir, denetler. Şu vurgulanabilir ki, 1. Enternasyonal’de, 3 Enternasyonal’de olduğu gibi güçlü bir merkeziyetçilikten söz edilemez. 3. Enternasyonal’e kıyasla demokratik yan önplandadır. Örgütün iç yapısı daha esnektir. Dikkat çekilmesi gereken diğer ayırıcı bir yan da, 1. Enternasyonal’in “ulusal” partilerin bir üst örgütlenmesi değil, tek tek işçilerin ve işçi örgütlerinin uluslararası birliği şeklinde yapılanmış olmasıdır. Birinci Enternasyonal, uluslararası işçi hareketi içinde marksizmin egemenliğinin koşullarını oluşturmuş ve dolayısıyla işçi hareketinin üzerinde gelişeceği ideolojik temelleri atmıştır. Marx’ın düşünceleri işçiler arasında yayıldı ve böylece onların kendilerini burjuva ideolojisinin etkisinden korumaları ve bağımsız gelişmeleri olanaklı hale geldi. Lenin “Karl Marx’ı öğretisinin Tarihsel Yazgısı “nı incelerken 1. Enternasyonal’in tarihteki yeri üzerinde de durur: Manifesto’dan başlayarak “O zamandan beri dünya tarihi, açık seçik üç ana döneme bölünmüştür. (1) 1848 Devrimi’nden Paris Komünü’ne (1871) kadar; (2) Paris Komünü’nden Rus devrimine (1905) kadar; (3) Rus devriminden bu yana’ der.” (Marx- Engels- Marksizm, s. 84) “Birinci dönemin başında, Marx’ın öğreticisi hiç de egemen değildi; sosyalizmin birçok grup ya da eğilimlerinden yalnızca biriydi... Birinci dönemin sonuna doğru (1848-71) fırtınalar ve devrimler döneminde, Marx öncesi sosyalizm öldü. Bağımsız proletarya partileri ortaya çıktı. Birinci Enternasyonal (1864-1872) ve Alman Sosyal Demokrat Partisi.” (Age, s. 85) 1. Enternasyonal’in kuruluşunun üzerinden tam 134 yıl geçti. Hiç kuşkusuz 1. Enternasyonal, sosyalist işçi hareketinde silinmez izler bıraktı. Bütün ülkelerin sosyalist işçi hareketinin önünde, hareketin uluslararası birliği yakıcı bir sorun olarak duruyor. Çözümü hiç de kolay olmayan bu soruna kafa patlatan marksist leninist komünistler, sosyalizmin uluslararası tarihini sıkı sıkıya incelemeleri, sosyalizmin uluslararası deneyimlerini özümlemeleri gereken özel bir dönemden geçiyorlar. Geride kalan bütün zamanlardan daha zor olan, komünist hareketin uluslararası birliği sorununun üstesinden ancak ve ancak geçmiş hareketin tarihine derinlemesine nüfuz edilerek gelinebilir. 134. yılında 1. Enternasyonal’in kuruluşunu selamlarken, onun tarihinin enternasyonal görevlerimizin önem ve aciliyetine dikkatimizi çektiği iyi anlaşılmalıdır.