TTIP De Sizi Kurtaramayacak

Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP), şu anda Kongre ve Avrupa Komisyonu'ndaki temsilciler aracılığıyla ABD ve AB arasında gizli görüşmelerde müzakere edilen kapsamlı serbest ticaret anlaşmasıdır. Tekeller ve onların çıkarlarının aracı lobilerin artan baskısı süreci hızlandırıyor. Görüşmeleri sürdüren temsilciler, ABD ve Avrupa halklarının karşı karşıya olduğu tehdidin gerçek boyutunu gizlemek için hiç bir detaya girmiyorlar. Bu anlaşma ile dünya tekelleri, ülkeler üzerinde kendi hâkimiyetlerini pekiştiriyor. Anlaşmanın yürürlüğe girmesi ile uluslararası tekellerin ayrıcalıkları yasalaşacak, hükümetler de bunları uygulamaktan sorumlu olacaklar.

TTIP, Avrupa ve Amerikan işçilerinin endişesi haline gelmiştir. Bu durumda işçilerin kendi çıkarları için tekellere karşı güçlerini birleştirerek, hükümetlerin anlaşmasını önlemek üzere harekete geçmesi acildir.

Aslında, geleneksel serbest dolaşım anlaşmalarının aksinde, TTIP'nin asli amacı, ABD ve AB arasındaki tarifeleri indirmek değil, çünkü onlar zaten çok düşük (yüzde 2 ile 3 arası), asıl amaç Atlantik’in her iki tarafından tekellerin potansiyel kârlarının önünde bariyerleri ortadan kaldırmak. Bunlar sağlık, eğitim ve çevre yasaları vb toplumsal alanda yürürlükteki normların yeniden düzenlenmesini kapsamakta. TTIP özellikle eğitim ve sağlık sektörü başta olmak üzere kamu hizmetlerini özelleştirmeyi zorlamaktadır. Eğer proje başarıyla sonuçlanırsa, 800 milyondan fazla nufus ve üretilen zenginliğin yüzde 45'ine sahip kapasitesi ile dünyanın en büyük serbest ticaret pazarı yaratılacaktır.

Eski Ve Kapsamlı Bir Proje

Serbest ticaret alanı oluşturma projesi yeni değil. Atlantik'in iki yakasında tekeller uzun zamandır AB ve ABD arasındaki çıkarları için elverişli bir ticaret ve yatırım anlaşması rüyasını görüyorlar. Nitekim TTIP, diğer serbest ticaret anlaşmalarının değiştirilmiş bir versiyonu MAI dahil olmak üzere, 1995 ve 1997 yılları arasında OECD ülkeleri tarafından müzakere edilmiş sonuçta, dünya tekellerine çok güç veridiği gerekçesiyle reddedilmişti.

Aslında, ABD ve AB’nin temel amaçları, Rusya, Çin ve Hindistan gibi ülkelerin yükselişine karşı kendilerini korumak ve rekabet gücünü artırmak.

Projeyi tekeller hararetle destekliyor. 1995 yılında, AB Komisyonu ve ABD’nin Ticaret bakanlığın tarafından kurulan, Trans-Atlantik Ekonomik Diyalog (Trans-Atlantik Business Dialogue – TABD), AB ve ABD tekellerinin önündeki engellerin kaldırılması amacıyla kampanya yürütmesi için görevlendirilmişti. Devamında, tekellerin yöneticileri karşısında, Kasım 2011 yılında, diyaloğu teşvik etmek için Avrupa komisyonunun ve ABD hükümetinin temsilcilerinden oluşan bir çalışma grubu kuruldu. İlk kez, Şubat 2013 yılında ABD Başkanı Barack Obama resmi olarak TTIP hakkında müzakereleri duyurdu. Ama şuan hangi şartlarda ve nasıl imzalanacağı henüz belli değil. TTIP, AB Komisyonu ve ABD yönetimi arasında yapılan pazarlıklardan sonra son halini alacak ve 28 AB ülkesinin parlamentosu tarafından imzalandıktan sonra geçerli olacaktır. Ancak, milyonlarca insanın hayatını etkileyecek TTIP’i referanduma götürme gündemde değil.

TTIP Kimin Yararına

Bazı araştırma ve bilgilere göre ABD ve Almanya arasındaki ticaret yüzde 50 artacak ve özellikle büyük tekellerin kârları yükselecektir.

Bu anlaşmayla birlikte artık büyük tekeller yatırım yaptıkları ülkelerden memnun kalmazlarsa veya çıkarılan yeni bir yasanın kar oranlarını düşürdüğü gerekçesiyle devlete karşı dava açabilecekler. Örneğin, Philip Morris, sırtını Serbest Ticaret ve Yatırım Ortaklığı anlaşmasına dayayarak, kapalı alanlarda sigara içmenin yasak oluşu ve sigara kutularında sağlığa zararlıdır uyarısının yeralışı nedeniyle, Uruguay devletine dava açmıştır. Bu anlaşmayla birlikte ABD ve Kanadalı şirketler ve tekeller, yatırım yaptıkları ülkelerdeki yasalardan dolayı yeterince kar yapmadıkları iddiasıyla dava açabilecekler, zarar olarak açıkladıkları miktarı o ülke devletlerinden isteyebileceklerdir. Devlet ve tekeller arasındaki tartışmayı hakemlik yöntemiyle çözmeyi hedefliyorlar. Bu heyet 3 kişinden oluşuyor, suçlayan şirketin bir yetkilisinden, suçlanan devletin bir yetkilisinden ve son olarak da ortak belirlenmiş bir başkandan. Böylelikle, ulusal yasa ve mahkemelerin yetkisini devletler üstü bir heyete devredilecek. 60 senedir kullanılan bu yöntem TTIP ile yaygınlaştırılmak isteniyor. 1950’den beri açılan 550 davanın, yüzde 80'i, 2003 ve 2012 yılları arasında açılmıştır.

Bu yasa aynı zaman tekelleri, sermayeyi yeni yasaların oluşum sürecinde söz hakkı sahibi yapacaktır. Tekellerin onayı dışında yeni bir yasa ve düzenlenme yapılamayacaktır. Bundan böyle özelleştirme yapıldıktan sonra geri dönüş olmayacaktır. Örneğin okulları, üniversiteleri, hastaneleri vb. özelleştirdikten sonra yeniden devletleştirme (kamulaştırma) hukuki anlamda imkânsız olacaktır.

TTIP müzakere sürecinde özellikte tartışılan konular ise tekellerin çıkarlarının korunması, enerji ve doğal kaynaklar, ilaç sanayinde düzenlemeler, gümrüğün kaldırılması, hizmet sektörü vb. olacaktır.

İsçi Sınıfı Cephesinden TTIP Ne Anlama Geliyor?

TTIP anlaşması, serbest rekabet ve ticaret anlayışı ile isçi sınıfı ve emekçiler arasındaki rekabeti büyütecektir. Büyüyen rekabet ücretlerin düşmesini, çalışma koşullarının kötüleşmesini getirecektir. Aynı iş için daha az ücret, iş saatlerinin yükseltilmesi vb. İşçiler ve emekçilerin ücretleri en düşük olana eşitlenecektir. Kazanılmış hakların gasp edilmesi ile iş koşullarının kötüleşmesi ele ele gidecektir. Küçük esnafların büyük tekellere karşı fazla dayanamayacağı ve kısa bir süre sonra büyük tekeller midesine ineceklerdir. TTIP-CETA-TAFTA anlaşmaları ile birlikte sadece işçilerin ekonomik ve politik haklarına bir saldırı değil aynı zamanda sosyal alanın da, eğitim, üniversiteler, ulaşım, posta dağıtımı, sağlık ve enerji sektöründe özelleştirmeler öngörülecek ve artık tekellerin isteklerine göre hareket edilecektir. Örneğin okullarda kantin yerine Mc Donald’s şubesi açılmasına hiç bir hukuksal engel olmayacaktır. Örneğin insan hayatlarında Gen-Teknolojisi başka bir düzeyde kullanılacaktır ve hayatımızın bir doğal parçası olarak yerleşecektir. Sağlıkta yeni riskleri birlikte getirecektir.

TTIP, burjuva siyasetçiler ve sermayenin temsilcilerinin bahsettiği özgürlük ve demokrasi anlayışına uygundur. Sermaye ve tekellerin bütün dünyada serbest dolaşımını, sömürüsünü güvencelemek, işçi sınıfı ve emekçileri daha fazla sömürmek. Sermaye ve dünya tekellerinin kar oranının yükseltmesinin önünü açan TTIP için burjuvazinin şöyle bir rüyası var: “TTIP NATO’yu yenileyebilir. TTIP sadece serbest ticaret anlaşması ile sınırlı değil, aynı zamanda birbirine güven ve destek sağlayan kurumlara dönüşecektir ve başka gelişebilecek tehlikelere karşı ortak savunmadır.” (Peter Van Ham, The Geopolitics of TTIP, Ekim 2013)

TTIP'e Karşı Mücadele

Dünyada TTIP-CETA-TAFTA gibi ekonomik anlaşmalara işçi sınıfı ve ezilenlerden henüz geniş bir tepki yok. İşçi sınıfı ve ezilenler cephesinden bu sorunun “akademik ve kendisinden uzak” bir konu gibi görünmesi hiç de doğru değil. Çünkü, TTIP anlaşması ile birlikte en çok işçi sınıfı ve ezilenlerin hakları gasp edilecek, işçi sınıfı daha fazla sömürülecek. Latin Amerika'da TTIP gibi anlaşmalara karşı kitlesel yürüyüş, grev ve boykotlar ile işçi sınıfının çıkarına olmayan anlaşmaların engellenmesi deneyimi öğreticidir.

TTIP'e karşı, örneğin, 18 Nisan 2015 dünya çapında eylem günü olarak ilan edilmişti ve dünyanın birçok ülkesinde ve merkezinde yürüyüş ve eylemler düzenlenmişti. 6-8 Haziran tarihlerinde Elmau Şatosunda (Almanya) yapılan ve Emperyalist küreselleşme politikaları karşıtı kurum, örgüt ve bireylerin geniş protestolarının odağında duran konulardan biri G7 zirvesinin temel gündem maddelerinden olan TTIP'ti. Dünyanın ekonomik ve politik olarak en güçlü 7 ülkesi Almanya’nın Elmau şatosunda yapılan toplantıda TTIP'in tartışılması sürecini hızlandırma ve anlaşmanın en hızlı şekilde nasıl hayata geçirebileceği konusunu ele aldılar. Öyle ki, G7 zirvesinin sonuçlarını açıklarken “TTIP konusunda görüşmeleri ve işlerimizi hızlandıracağız” denildi.

Avrupa ve dünyada TTIP'e karşı mücadele yeni yeni gelişiyor, devrimci örgütlerin bu mücadeleye ilgisiz kalmaları düşünülemez.

Marksist Teori

Yaygın Süreli Yayın
Varyos Gazete Dergi adına Yazı İşleri Müdürü: Tülin Gür
Posta Çeki Hesap No: Varyos Gazete Dergi 17629956
Türkiye İş Bankası IBAN: TR 83 0006 0011 1220 4668 71

Bize Ulaşın

Yönetim Yeri: Aksaray Mah. Müezzin Sok. İlhan Apt. No: 12/1 D:7 Fatih/İSTANBUL
Tel: (0212) 529 15 94  Faks: (0212) 529 06 75
Web Sitesi: www.marksistteori5.org
E-posta: info@marksistteori.org
Twitter: @mt_dergi