Giriş: “Bugün Yarına Dünle Beslenerek Yol Alır”*
Gelenek, tarih ve hafıza ezilenlerin devrimci mücadelesinde geçmişi arkalayarak geleceğe yürümenin çok önemli enstrümanlarıdır. Devrim ve sosyalizm mücadelesinde hafıza bilinç kurucu rol oynar. Devrimci geleceği kurmanın silahlarından biri olarak tarih bilinci, hafıza ve tarih yazımından beslenir. Hafıza ve tarih yalnızca sınıf savaşımını kaydeden ve anlatıya dönüştüren bir işlem değildir. Tarih bilincinin şimdileşmesini ve güncel sınıf mücadelesi pratiğine ışık tutmasını da sağlar. Hafıza, bilincin eyleme yön vermesi sürecinde daima işbaşında ve yürürlüktedir. Deney ve tecrübeler, tarih bilgisi hafızada toplanır, arşivlenir ve siyasal akla, bilince, bilgiye dönüştürülür. Siyasal savaşıma geçmişin gücünü ve karakterini katar, sınıf savaşımının 'tarihsellik elementi' işlevini görür.
Tarihe yaslanmak, tarihi bugünde yeniden kuran bilinç ve pratiği anlatır. Hafıza burada devreye girer ve çalışmaya başlar. Deney aktarımının ve anımsamanın kaynağı olarak hafıza, aynı zamanda kendi öz deneyiminden öğrenmeyi de vurgular. Walter Benjamin'in belirttiği gibi “tarih yalnızca bir bilim değil aynı zamanda bir anımsama biçimidir.” Anımsama şimdinin devrimci ihtiyacını tarihten alır ve sınıf savaşımı pratiğine bir silah/araç olarak sunar. Hafıza, şimdiki zamanın kalbinde işler: “Bellek daima şimdiki zamandadır” [1] Görevini bilince deneyler aktararak, geçmişin bilgi ve görüntülerini, anlatı ve efsanelerini sunarak yerine getirir. “Kısacası bellek, ister bireysel olsun ister kolektif şimdiki zamanın daima filtre ettiği bir geçmişin görüntüsüdür.”[2] Bireysel veya kolektif özne, belleğini işlevli ve devrimci kılmak için muhakkak geçmişin aynasındaki görüntülere yeniden bakmak, özgeçmişini yeniden okumak, tarihin aynasını bugüne ve kendine tutmak, geçmişi hatırlamak zorundadır.
Bu yazının amacı, 20. yılında Gazi ayaklanmasına hazırlık, önderlik tarzı ve atılım düzlemlerinden bakarak, kolektif hafızayı tazeleme çalışması yapmaktır. Hafızaya nakşolmuş devrimci pratiğin ve anlatının üzerinde biriken “tarihin tozlarını” atarak, öz deneyim bilgisini şimdiki zamanın ışığına tutmaktır. Geçmişi anımsamak, hatırlatmak ve hafızayı bugünün devrimci bilincine taşımak ve sürekliliğini sağlamaktır.
Gazi Ayaklanmasına Politik Hazırlık Olarak Bakmak: “Nereye Gideceğini Bilmeyene Hiçbir Rüzgar Fayda Vermez”**
Siyasal tarih ve devrimci hafıza Gazi başkaldırısıyla MLKP'yi birbirine sımsıkı bağlar. Olayla öznenin edimsel ilişkisini kurar, 'tarihi olayı' siyasal failiyle bağlar ve tarih yazımına dahil eder. MLKP'yi Gazi ayaklanmasıyla anımsar ve anımsatır. Devrimci hafıza kayıtlarını ortaya serer; olayı anlatır, anlamlandırır, isimlendirir. Ve siyasal öznenin kimliğini tanıtmanın referansı yapar. Tarih, öznesini kimliklendirir ve ayrılmaz parçası kılar. MLKP'nin Gazi ayaklanmasıyla anımsanması ve bir özne olarak çoğalması olup biten 'tarihi olay'dan kalan ve ortadan kaldırılmaz sonuçlardan biridir. Sonuçlar nedenleri ve var oluş süreçleriyle beraber kavranmadığı durumda gerçeğin devrimci bilgisi eksik kalır. Tarih bilinci ve devrimci hakikat oluşturulamaz. Başka bir anlatımla Gazi ayaklanmasıyla MLKP ilişkisi ve özdeşleşmesi, birbirini var kılan olay ve fail arasındaki iç bütünlük ve bağlar kavranmadan anlaşılamaz.
MLKP'yi Gazi ayaklanmasının önderliğine taşıyan ve bağlayan şey nedir? Tarih ve hafızanın temel sorusu budur ve bu sorunun devrimci cevabının tesadüf olmayacağı açıktır. 'Tarihi olay'ın devrimci anlatısı ve bilgisine dayanan bu sorunun devrimci cevabı, MLKP'nin eylemidir. Politik hazırlık süreci ve devrimci önderlik tarzıdır. Ayaklanmaya 'hazır olma' durumu olarak ifade edilmesi ve anlaşılması gereken bu gerçeklik daha baştan tesadüfü ve kendiliğindenciliği dıştalar. MLKP'nin Gazi başkaldırısındaki önderlik rolü, tarzı ve pratiği bu bakımdan ne bir tesadüfle açıklanabilir ne de fırsat kollama ve değerlendirme ataklığı olarak görülebilir. Bilakis MLKP'nin Gazi ayaklanmasında billurlaşan önderlik pozisyonu, bir politik hazırlık, siyasi çizgi ve devrimci pratiğin dolaysız ürünüdür. Bilinçsiz sürecin bilinçli-iradi-kasıtlı faili olan parti nereye ve nasıl gideceğini bilir ve bunu siyasal pratiğine nakşeder. Gerçekte olan ve kabul edilmesi gereken hakikat budur: MLKP kendini ayaklanmaya 'hazırlar' ve 'hazır bulur'. Siyasi öngörü, yöneliş ve pratik olası olanla, beklenenle karşılaşır. Karşılaştığı olağanüstü durumun görevlerini kavrar. Tereddütsüz biçimde devrimci önderlik görevlerini omuzlar ve yürür. Olay budur!
Politik mücadelede devrimci hazırlık genel olarak iki boyutta karşımıza çıkar. Birbiriyle sıkı korelasyona sahip iki olgusal düzeyi 'hazırlanmak' ve 'hazır olmak' terimleriyle iki boyuta kesip ifade edebiliriz. Devrimci hazırlığın ilk boyutu, siyasal stratejinin öngördüğü ve emir buyurduğu taktik faaliyetin gündelik görevlerine hazırlığı kapsar. Olağan gündelik siyasal görüntüsü ve akışı içinde, siyasi, askeri, eğitsel, propaganda-ajitasyon, örgütler sistemi, araçlar ve imkanlar vb. pek çok örgütsel pratik bileşkesi olan bu hazırlık düzeyi, iradi ve bilinçli ifadesini örgütsel gelişim stratejisinde bulur. Siyasal plan ve hedeflere dayalı örgütsel gelişim inşa edilir ve yürütülür. Merkezinde, dönemsel taktiğin konuları, siyasal kampanyalar, öncü çıkışlar, taktik vuruşlar ve bunların devrimci çözüm pratiği durur. Siyasal hazırlığın en devrimci yordamı, siyasal faaliyeti tüm faaliyetlerin can damarı olarak konumlamak ve pratikleştirmektir. Siyasal hazırlık bu bağlam içinde belirli somut hedefler doğrultusunda düzenlenir, siyasal ve örgütsel görevler realize edilir. Tüm bu siyasal hazırlık bağlamı etkin bir 'hazırlanmak' halini resmeder. 'Hazırlanmak' siyasal strateji doğrultusunda beliren siyasal taktikleri uygulama gücü ve kapasitesini ideolojik ve örgütsel olarak kurmayı ifade eder. 'Hazırlanmak' politik hazırlığın tüm bileşke ve veçheleriyle öncünün pratiğinde vücut bulmuş halidir. 'Hazırlanmak' kademesinde ve sürecinde siyasal konjonktürün ihtiyaç duyduğu devrimci pratik hedefler somut ve belirlidir. Güçlerin teksifi ve dizilişi, imkanlar, öncelikler-sonralıklar, farklı siyasal araçların devrimci pratikte devreye alınması, riskler ve görevler siyasal faaliyet kapsamı ve örgütsel duruma göre açık ve sıralıdır. Devrimci önderlik süreci ve görevleri tüm boyutlarıyla aydınlıktır ve partinin önüne koyar. 'Hazırlanmak' öngörülenin ve rotası çizilenin siyasal hazırlık ve pratiğidir. Gündelik politik-pratik faaliyette somutlaşır. 'Hazırlanmak ve hazırlamak' süreci politik pratikte iç içe durur. Dosdoğru siyasal stratejisinin uygulanması ve devrimin koşullarının hazırlanması anlamı taşır. Öncü parti ‘kendini bir duruma hazırlar’ken aynı zamanda devrimci gelişimi de hazırlar ve ilerletir. Komünist öncü hazır bulduğu koşullarda devrimci olanaklara hücum eder ve bu olanakları devrimin siyasal gelişiminin yapı taşlarına dönüştürür. Politik hazırlığın birinci boyutu kelimenin tam ifadesiyle bir ‘hazırlanma ve hazırlama’ eylemini içerir. Komünist öncü kendini devrime hazırlarken devrimin koşullarını da hazır ve elverişli hale getirir. Hazırlanmak, sürece, taktiğin görevlerine, gündelik siyasal çalışmanın görevlerine hazırlanmak ve bu görevleri başarıyla gerçekleştirmek ve öncüyü daima yeni duruma/sürece, sonrasına hazırlamaktır. Gerçek bir devrimci, politik hazırlık stratejik hazırlığın imkanlarını biriktirir. Komünist öncünün siyasal-askeri örgütsel ve yönetsel kapasitesini büyütür.
İkinci hazırlık düzeyi, ilkinin başarılıp başarılamadığının testi ve göstergesi olarak ortaya çıkar ve anlam kazanır. Bu durumun adı ‘hazır olmak’tır. ‘Hazır olmak’ “an”ın devrimci görevlerini karşılayabilme, imkan, kapasite ve önderlik vasfına sahip olma halini anlatır. ‘Hazır olma’ durumu olarak politik hazırlık ise siyasal konjonktürün keskin iniş ve çıkışlarında, koşulların köklü değişim ve kırılma noktalarında, toplumsal patlamalar ve başkaldırılarda, büyük siyasal olay ve çalkantılarda, iç savaşta siyasal sürecin ve “an”ın dayattığı öncülük ve önderlik ihtiyacına cevap verme düzeyini içerir ve anlamlandırır. Bir siyasal olay, toplumsal patlama veya ayaklanma karşısında ‘hazır olma’ durumu, siyasal olaya her düzeyde müdahale, nüfuz edebilme ve yönetme boyutlarıyla açığa çıkar ve ölçülür. Siyasal analizlerle öngörülebilir olan toplumsal patlamaların, isyanların, iç savaşların vs. çoğunlukla ansızın konjonktüre doğduğu, zamansız geldiği ve yakaladığı vakidir. Ani toplumsal patlamalara ve oluşan devrimci koşullara cevap verme kapasitesi ve önderlik tarzı ‘hazır olma’ durumunun seviyesini de belirler. Genelleyerek söylersek hazır olmak “an”ın devrimci durumuna öncülük ve önderlik konumundan gerekli ve yeterli karşılığı, devrimci cevabı verme veya üretme kapasitesi ve önderlik tarzıdır. Zamansız yakalanılan duruma devrimci cevabın üretilmesi ve zamanın devrimcileştirilebilmesidir.
Gazi ayaklanmasına öngelen politik ve örgütsel hazırlığın tablosu devrimci zamanın, kazanılan politik tarz ve atılımın gelişim öyküsünü verir ve anlaşılır kılar. Geriye dönüşlü süreçsel ve analitik bir bakış ve devrimci hafıza çalışması bize Gazi Ayaklanmasının Birlik Devriminin ilk eseri olduğunu söyler. Gazi Başkaldırısında meydana çıkan parti ve önderlik tarzını hazırlayan ve doğuran rahim Birlik Devrimi ve Kongresidir. Devrimin yeniyle geldiği ve yeniyi egemen kıldığı bilinir. Birlik Devrimi yeniden doğuş eylemi olarak ‘varlık hakkı’nı kazanır. ‘Devrimcilikte devrim’ yapar. Geleneksel devrimci tarza bilinçli ve kasıtlı müdahalelerde bulunur. Eski tarzla ve eskiyenle kopuşur. Fikriyatını yeniler. Devrimci önderlik aklını yeniden kurar. Verili birikimine yaslanarak devrimci tarzını var etme güzergahına koyulur. Birlik Devrimi, toplum kazanımıyla bir zihniyet devrimi örgütleyerek gelişir ve ilerler. Partinin aklını ve iradesini devrimi düşünmeyi ve eylemeyi yenilenmiş yordamlarla yeni baştan inşa eder. Partinin, teorik ve ideolojik çerçevesini çizer. Örgütsel hukuku, işleyiş tarz ve normlarını düzenler. Siyasal stratejiyi belirler. Temel taktik sorunları çözümler, fikri açıklığa kavuşturur. Birlik Devrimi politik hazırlığı ve atılımı mayalayan tüm ideo-politik ve örgütsel ön hazırlığı başarıya tamamlar. Yapı temelleri üzerine dikilir.
Kongreden başlayan devrimci hazırlığın ve yürüyüşün sürükleyici lokomotifi parti önderliğidir artık. Önderlik, kapsamlı bir siyasal kurucu hazırlık ve örgütsel kaynaşma faaliyetini partinin önüne koyar. Dönemin taktik sorunlarını çözümler, taktik planlamalarını yapar ve pratik çözümüne yönelir. Partinin örgütlenme stratejisi ve siyasal mücadele rotası çizilir. Birlik Devrimi’nin teorik-politik ufkundan önderlik ve parti boylu boyunca politik pratiğe, aynı anlamda devrimci hazırlığa atılır. Parti önderliği, kurucu faaliyetin ve siyasal hazırlığın bizzat emekçisidir. Yeni politik tarzı şekillendirecek ideo-politik ve örgütsel faaliyeti önceleyerek partinin devrimci hamurunu yoğurur, yükselen yapının ve yeni tarzın çimentosunu bizzat hazırlar ve uygular. Yeni durumun partide ürettiği iç gerilimleri, bocalamaları, dirençleri devrimci gelişim doğrultusunda yönetir. Parti baştan aşağı bütün kademelerde, öncü iradeyi, politik savaşım cüretini ve atılım ruhunu kuşanır. Önderlik can alıcı görevine kilitlenir. Partinin devrimci çizgisini, politik mücadele tarzını kazanmaya yoğunlaşır. Ufkuna ve rotasına politik atılımı koyan önderlik ve parti devrimci temposunu yükseltir. Pratik politik faaliyet bütün kapsam ve boyutlarıyla görünüm kazanır. Parti önderliği Birlik Kongresi’nin belirlediği siyasal stratejiyi ve dönem taktiğini pratikleştirir. Partizan savaşı stratejisi ve aktif savunma taktiği ilişkisi bağlamında günün ihtiyaç duyduğu askeri-siyasi hazırlık ve örgütlenme adımları atılır ve ilerletilir. Partizan savaşı stratejisi ve örgütsel plan kapsamında başta büyük kentler olmak üzere şehir milis güçleri belirlenen emekçi semtlerde örgütlenir. Toplumsal maddi patlayıcıların biriktiği, ezen-ezilenler çelişkilerinin en keskin olduğu emekçi semtlerde, askeri-siyasi-teknik ve örgütsel kapasite yükseltilir, nitelik kazandırılır. Askeri-teknik kapasite ve örgüt niteliklerinin hızla yükseltilmesine, yerel kurumlaşmalar, kadın ve gençlik alan örgütlenmeleri ve çalışmaları, propaganda-ajitasyon araç ve imkan düzeylerinin yükseltilmesi eşlik eder.
Gazi Mahallesi semt örgütlenmesi ve faaliyeti, politik atılım odaklı devrimci hazırlığın somut bir örneğidir. Devrimci hazırlık ve pratik tüm alan ve boyutlarıyla ele alınır ve pratikleştirilir. İllegal parti yönetimi, milis gücü, açık parti kurumu, propaganda ajitasyon grupları, kadın ve gençlik çalışması, geniş halk ilişkileri semt örgütlenmesinin somut tablosudur ve parti bu hazırlık ve politik atılım güzergahında yol alır. Politik atılımı hazırlayacak siyasal hedeflere vurarak ve ezilenlerle devrimci biçimde kaynaşarak hazırlanma yolundan yürür.
MLKP, siyasal analiz ve öngörüleriyle ezilenlerin devrimci öfkesinin emekçi semtlerden patlak verebileceğini çözümler ve ilan eder. Hazırlığını da buna göre yapar. Öngördüğü toplumsal patlama gerçekleşir. Siyasal önderlik ve mücadele tarzında ilk çiçeklenmelerin uç vermeye başladığı bir “an”da Gazi Ayaklanması meydana gelir. MLKP kendini tüm varlığıyla, hazırlığıyla ortaya koyar. Devrimci hazırlık, birikim ve enerjisini devrimin gelişiminin bu “sıçrama anı”na hasreder. Söz eyleme, iddia ve irade hayatın devrimci nabzına işler. Devrimci iktidar bilinci ‘kuvveden fiile’ geçer. Gazi Ayaklanması, partinin yeni politik mücadele ve önderlik tarzının doğumuna ebelik eder.
Gazi Ayaklanmasını Önderlik Tarzı Olarak Kavramak: “Hiçbir Eylem Daha Önceden 'Ne Yapmalıyım' Diyen Birisince Gerçekleştirilmiş Değildir.”***
MLKP’nin ‘yeni tarzı’nın silueti Gazi Başkaldırısının barikat ateşleri arasından sıyrılıp gelir. Komünist öncünün başkaldırıya öngelen fikri, siyasi, örgütsel, askeri ve pratik hazırlıkları, toplumsal öfke patlamasıyla karakterize olan ezilenler hareketiyle temas ettiğinde ve kaynaştığında ‘yeni politik tarz’ tecessüm eder. Gazi Ayaklanmasıyla ‘farklı bir tarz’ doğar. Tarih, MLKP’nin bu ‘farklı bir tarzı’nı resmeder ve kayıtları arasına alır. Gazi Ayaklanması, ufkunu ve rotasını önder partiye doğrultmuş komünist öncünün, önderlik ve politik mücadele tarzının ilk gerçek sınavını oluşturur. Parti, bu önderlik sınanmasını başarıyla geçer. Birlik Devrimi, iktidar bilinci ve önderlik tarzı olarak Gazi Ayaklanmasına yansır, ete-kemiğe bürünür. Panzerlere ve ölüme karşı meydan okuyan komünist öncünün iradesinde ve pratiğinde billurlaşır. Öncü partiden önder partiye yönelişin ilk gerçek sıçraması gerçekleşir. “Patlak veren Gazi Başkaldırısının örgütlülük ve pratik önderlik düzeyini yükseltmek, harekete katılan ilerici, devrimci güçler arasındaki ilişkileri düzenlemek, değişik reformist çevre ve odakların, hareketi yatıştırma, ateşi söndürme ve teslimiyeti örgütleme çabalarını etkisizleştirmek, harekete katılan kitlelerin bilinç ve örgütlülük düzeyini yükseltmek, askeri savunma olanaklarının güçlendirilmesi, milisin örgütlenmesi vb. kilitlenilen görevlerin bir bölümünü oluşturur.” [3]
Kitlelerin devrimci hareketini anlama ve yönetme tarzı olarak Gazi Ayaklanmasının önderlik pratiği MLKP’nin önder parti pratiğinin yapı taşlarını döşer. Ayaklanma sürecinde partinin merkezi ve yerel önderliğinin bakışının yönü aynı perspektifte ve durulukta işler. Baştan sona yerel önderliğin yönetiminde ilerleyen ve sonuçlanan ayaklanma süreci, merkezi ve yerel önderliğin bir siyasal-toplumsal olayı anlama ve yönetme pratiğinde muazzam ve yüksek uyumun ışıltılı bir örneği olarak tarihe kaydolur. Parti önderliğinin ayaklanmanın, stratejik değerini ve yüksek siyasal önem ve içeriğini “an”ında kavrayarak dolaysız müdahalede bulunması, ayaklanmayı bir devrimci yükselişin kaldıracı yapma ve Batı’da ‘ikinci devrimci cephe açma’nın perspektifiyle ilerletme çabası çok kıymetli önderlik dersleridir. Yerel önderliğin ‘karargah ve komutalaşma düzeni’ olarak ayaklanmayı yönettiği koşullarda, merkezi önderlik ayaklanmanın pratiğine doğrudan katılmada ve önderlik perspektiflerini harekete taşımada duraksamaz. Partiyi, bütün gücü ve varlığıyla başkaldırıya seferber eder. ‘Genel grev genel direniş’ çağrısıyla ayaklanmayı faşist diktatörlüğe karşı büyük bir meydan okumaya dönüştürür. Başta büyük şehirler olmak üzere ayaklanmayı Türkiye’nin her yanına yayma çabasını yükseltir.
Partinin İstanbul’daki merkezi ve yerel tüm örgütlülüğü ayaklanmaya devrimci görüş açısından ve önderlik perspektifiyle katılır. Parti, devrimci seferberliğin muazzam bir örneğini verir. İstisnasız bir biçimde ve tüm düzeylerde yasal-yasadışı, askeri-siyasi alanlardan devrimci hücum ruhuyla ayaklanmaya katılma, güç katma, büyütme ve kendini bir devrimci öncü olarak ortaya koyma pratiği gövde bulur. Yerel önderlik, Gazi Ayaklanmasını bir politik önderlik okulu gibi değerlendirir. ‘Savaşın savaş içinde öğrenilmesi’ kuralı işletilir. Onlarca kadro ayaklanmanın merkezine akar; barikatlarda ve çarpışmalarda yer alır. Parti kadroları, partinin karargah düzenli çalışmasına ve başkaldırıyı yönetmesine dolaysız tanıklık eder. Parti yönetimi farklı semtlerden ve alanlardan ayaklanmanın merkezine gelen kadrolara görevler verir, ayaklanmanın mevzilerinde ve yönetim kademelerinde geçici ve dönüşümlü görevlendirmeler yoluyla tüm kadroların ayaklanmaya nüfuz etmesi, deneyimlemesi ve yönetmesi sağlanır.
Gazi Ayaklanmasının kritik “an”larında, partinin yerel önderliği belirleyici müdahalelerde bulunur. Ayaklanmanın zaferini sağlayan bir davranış çizgisi ve tarzı izler. Ayaklanmanın devrimci yönetimi için ayaklanmada yer alan devrimci kuvvetlerin bir komite yönetiminde ve ‘birleşik önderlik’ olarak işlevlenmesini önerir. Komiteleşmeyle, ayaklanmayı yöneten organ çalışması elde edilir. Sürecin önemli/kritik her aşamasında ortak kararlar alınmaya çalışılır. Partinin yerel önderliği ve ayaklanma komitesi kritik “an”larda devrimci kararlar alır ve uygular: Pazar gecesini pazartesiye bağlayan saatlerde İsmetpaşa Caddesi ve bölgesinin bir gösteri ve toplanma alanı olarak elde tutulması, panzerli ve silahlı saldırıyla kitlenin dağıtılmak istenmesine karşı şehit verilerek direnilmesi; pazartesi sabahı tüm halkın hayatı durdurmaya çalışması; işe-okula gitmeme ve cemevi önünde toplanmaya çağrılması ve uygulanması; pazartesi saat 17:00’de faşist devletin ilan ettiği sıkıyönetim ve sokağa çıkma yasağının boşa çıkarılması; Bülent Ecevit, Zülfü Livaneli gibi burjuva siyasetçilerin başkaldırıyı sönümlendirme veya yatıştırma hamlelerinin etkisizleştirilmesi; ayaklanmanın taleplerinin formüle edilmesi; pazartesi, salı ve çarşamba günleri ve bilhassa gecelerinde mahallenin devrimci otorite denetiminde tutulması; milis güçlerinin devreye sokularak barikatların tahkim edilmesi; kimlik kontrolü ve asayiş önlemlerinin alınması, ayaklanma komitesinin aldığı ve uyguladığı önemli ve kritik kararlardır.
Ayaklanmanın birkaç dönüm noktası, aynı anlama gelmek üzere varoluş “an”ının muhakkak ve özellikle vurgulanması gerekir: İlk dönüm noktası, aynı zamanda halk öfkesini bir gösteriden ayaklanmaya sıçratmanın öncü vuruş boyutunu temsil eder. Gazi Karakolu’nu kuşatma ve dağıtma atağı karşısında savunmaya çekilen faşist polis, yeni destek kuvvetlerinin gelmesiyle karşı saldırıya geçer. Zırhlı araçlar ve silahlarla kitleyi dağıtmaya girişir. Tam bu “an”da MLKP milisleri silahla karşılık verir. Polis panzeri silahlı saldırı sonucu kontrolden çıkar, elektrik direğine çarpar ve devrilir. Silahlı mücadele sürer. Polisler, panzeri ve bulunduğu noktayı terk ederek kaçar. Faşist polis iradesi bir kez daha kırılır. Bu kritik müdahale, Gazi Mahallesi'ne İstanbul’un değişik semtlerinden akın eden binlerce kişinin mahalleye özgürce girmesini sağlar.
İkinci kritik dönüm noktası anlamı taşıyan müdahale, birkaç saat sonra gece saat 02:30 civarında gerçekleşir. Faşist polisin cemevi önünde direnişi sürdüren kitleyi dağıtma saldırısı yine panzer ve uzun namlulu silahlarla kitleyi taraması biçiminde vuku bulur. MLKP milisleri bir kez daha devreye girer ve silahla karşılık verir. Polis geri çekilmek zorunda kalır. Faşist silahlı saldırının ilk “an”larında cemevi önünde Mehmet Gündüz şehit düşer, pek çok direnişçi yaralanır; direniş büyüyen öfkeyle sürer.
Üçüncü dönüm noktası ise, pazartesi günü yeniden karakola yürünmesi ve bu sırada Armutlu, Esenyurt, Gülsuyu vb. semtlerden gelen binlerce kişinin Gazi’ye girmesi sürecinde yaşanır. Karakola doğru yürüyen binlerce kişi karşısında faşist polis bir kez daha silaha sarılır. Kitle, polise taş ve molotoflarla karşılık verir, polisi kovalar. Kaçan polis PTT binasının arkasına sığınır. Bu esnada yüksek binalarda konuşlanan, bazı sokak başlarında mevzilenen ve PTT civarında bulunan polis güçleri otomatik silahlarla halkın üzerine kurşun yağdırır; silahlar kan ve ölüm kusar yine. Bu saldırıda 15 kişi şehit düşerken onlarca kişi yaralanır. Katliam saldırısı karşısında yaklaşık on bin olan kitlede bir şok ve dağılma, can güvenliğini sağlama tavrı baş gösterir. Kitlenin dağılma ve bozgun durumuna meydan vermemek için uygun bir geri çekilme durumu kendini dayatır. Partinin pratik önderliği hiç tereddüt etmeden, halkın cemevi önüne ve barikatların arkasına çekilmesi kararı alır. Barikatları savunacak milis ve eylemciler dışındaki güçlerin cemevi önüne, daha güvenlikli alana çekilmesi ve burada yeni barikatlar kurma kararı verir, halka duyurur ve başarıyla uygular. Bu tavır ve karar ayaklanmanın kırılma “an”ına geldiği bir noktada güçlerin yeniden toplanmasını ve mevzilenmesini sağlar. Nitekim bu doğru geri çekilme ve barikatlar kurma pratiği bir sonraki faşist devlet saldırısını boşa çıkarır. Saat 17:00’de ilan edilen sokağa çıkma yasağı ardından gelen saldırı tahkim edilmiş barikatlarla püskürtülür. Partinin ayaklanmayı yöneten pratik önderliği toplamın ve bir sonraki “an”ın ihtiyaçlarını görür; buna uygun taktik davranışı ve pratiği örgütler. ‘Farklı bir tarz’ olarak cisimleşen önderlik pratiği, Gazi Ayaklanmasının zaferle taçlanmasında kilit rol oynar. Gazi Ayaklanmasının barikatların devrimci iradesinin 4 gün boyunca ayakta kalması, belli taleplerini kabul ettirmesi ve daha önemlisi faşizme karşı siyasal zafer ve moral üstünlüğünün kazanılması tam da bu kritik dönüm noktalarında ve toplamda sergilenen devrimci yönetme tarzıyla elde edilir. Halk direnişiyle, barikat ve sokak çarpışmalarıyla faşizme güçlü bir darbe indirilir, faşist diktatörlük geri püskürtülür. Gazi Ayaklanması yeni bir politik dönemin kapısını açar.
Gazi Ayaklanmasını Politik Atılım Olarak Anlamak Ve Konumlandırmak: “Varoşlardan Gelecekler, Gırtlağımızı Kesecekler”
Gazi Başkaldırısıyla, antifaşist karakterde yeni bir devrimci yükseliş dönemine girilir. Ezilenlerin ayakları üzerinde onurla ve cüretle doğruluşu, faşizme meydan okuyuşu karşısında devlet inisiyatifini kaybeder ve geriler. Başkaldırının şiddeti ve faşizme meydan okuyan eylemi Türkiye ezilenlerini derinden sarsar; devrimci uyanışı ateşler ve harekete geçirir. Canını vermekten korkmayan ve ölümle savaşan ezilenlerin/halkın, faşizme karşı koyabileceği ve geriletilebileceği düşüncesi, duygusu, özgüveni oluşur. Devlet terörüyle durmadan üretilip tahkim edilen korku ideolojisi duvarında büyük bir gedik açılır, hegemonya çatlar. Ezilenlerin faşizme karşı mücadele etme cüreti büyür. Devlete karşı devrimci hareketin, mücadelenin ivmesi yükselir, çapı genişler. Başkaldırının ruhu, cüreti ve mücadele arzusu tüm ezilen sınıf ve kategorileri sarıp sarmalar, mücadelenin tüm alanlarına dalga dalga yayılır. Bu olgu, devrimci kabarış biçiminde görünüm kazanır. Gazi Ayaklanmasının başlangıç momentinden ‘96 1 Mayıs’ını kesen zaman dilimi, varoşlardan, işçi-emekçi ve gençlik hareketine değin geniş ezilenler hareketi ve bölüklerinde açık devrimci kabarmanın görünümlerini resmeder. Bu politik resim, ezilenlerin Gazi Ayaklanmasının açtığı devrimci güzergahta ilerlediğini kanıtlar.
Gazi Ayaklanması, demokratik Alevi hareketinde bir dönemeç olur. Demokratik Alevi hareketinin inanç olarak kimlik ve haklar mücadelesi yeni bir evreye sıçrar. Gazi Ayaklanması, demokratik Alevi hareketine yeni bir politik içerik ve nitelik yüklemesi yapar, politik açıdan güçlendirir. Devlete karşı ideolojik duruş ve yönelişini bir adım daha netleştirir, kafa-zihin açar. Kimlik mücadelesi çerçevesini yeniden ve daha belirgin olarak çizer. Gazi Ayaklanmasıyla demokratik Alevi hareketi aradığı devrimci ruhu bulur, bilinç ve örgütlenme sıçraması yaşar.
Faşist diktatörlük, Gazi Ayaklanmasının politik ve psikolojik anlamını daha ilk “an”da kavrar. Büyük tehlikeyi görür: Ezilenlerin devrimci öncülerle birleşerek ve başkaldırıyla açtığı devrimci kapıyı kapatmak için her şeyi yapar, her yola başvurur. Gazi Ayaklanmasıyla geriletilen devlet, inisiyatifi yeniden ele almak ve eski statüko düzeyini olduğu gibi devam ettirmek ister. Devrimci hareketi yalıtma ve ezmeye yoğunlaşır. Gazi Ayaklanmasının öncü ve önderlerine karşı intikam amaçlı sürek avları başlatılır. İç savaş yöntemleriyle komünist ve devrimci hareketin üzerine çullanır. Ezilenlerin devrimci hareketle kaynaşmasının önü alınmaya çalışılır. Gazi komutanı Hasan Ocak’ın kaçırılıp gözaltında kaybedilmesi ve ardından dizginsiz biçimde gelen gözaltı, işkence, infaz ve tutuklama saldırıları, faşist devletin Gazi Ayaklanmasının yol açtığı devrimci gelişmenin derinliğini anladığını gösterir.
MLKP, Gazi Ayaklanmasını Batı’da ikinci devrimci cephe açmanın güzergahı perspektifine yerleştirir. Başkaldırıyı, politik atılımın başlangıç eylemi olarak ele alır ve değerlendirir. Gazi Ayaklanmasıyla açtığı politik atılım çizgisinden ilerler. Gazi ve Ümraniye katliamlarının hesabını sormak ve devrimci adaleti uygulamak amacıyla 18 Mart’ta Esenler Yüzüncü Yıl Polis Karakolu’na lav silahlı saldırı eylemini gerçekleştirir. Ezilenlerin devrimci şiddetini devreye sokar. Faşist devlet bu açık meydan okumaya, Gazi Komutanı Hasan Ocak’ı kaçırıp gözaltına alma, MLKP’ye karşı operasyonlarıyla karşılık verir, devlet şiddetini yoğunlaştırır. ‘MLKP-Gazi provokatörleri' karalama kampanyaları faşizmin elinde patlatılır, etkisiz kılınır. Hasan Ocak’ın gözaltında kaybedilmesine karşı hızlı, etkin ve kapsamlı bir siyasal mücadele yükseltilir. Kontrgerilla devletinin kayıp terörüne karşı siyasal kampanya yasal-yasadışı, işgal, gösteri, devrimci şiddeti de devreye alan tüm biçimleri kapsayarak gelişir, halktan güçlü destek bulur. 17 Mayıs’ta işkenceyle öldürülerek Altınşehir Kimsesizler Mezarlığı'na gömülen Gazi komutanı Hasan Ocak’a ulaşılır. Faşist diktatörlük suçüstü yakalanır, güçlü biçimde teşhir edilir. Faşizme ideolojik, ahlaki ve siyasi bir darbe daha vurulur. Gazi komutanı Hasan Ocak, Gazi Mahallesi'nde sokakları özgürleştiren on bin kişi tarafından uğurlanır. Ayaklanmanın bilinci ve ruhu bir kez daha bayraklaşır.
Gazi Ayaklanmasıyla başlayan politik atılım süreci faşist diktatörlükle sert çarpışmalar dizisiyle karakterize olur ve gelişir. ’95 1 Mayıs’ı, Gazi Komutanı Hasan Ocak’ın kaybedilmesine karşı kampanya, 4-5 Şubat’ta sokaklara dolan öğrenci gençlik isyanı, MLKP’nin Sultanbeyli ilçe baskını, ’96 1 Mayıs’ı ve ’96 ölüm orucu ve zindan direnişinin zaferi, politik atılımın temel çarpışmaları ve eylemleridir. Gazi Ayaklanmasıyla başlayıp Sultanbeyli ilçe baskınıyla en ileri noktasına varan bu süreç, MLKP’nin politik atılımını özetler. Hedeflediği yeni politik mücadele tarzını var etme süreci olarak anlam kazanır. Önder partiye doğru yürüyen MLKP’nin tarih yazımı olur ve tarihin belleğine kazınır.
* Bertolt Brecht
** R. W. Emerson
*** Hermann Hesse
Dipnotlar
[1] Geçmişi Kullanma Kılavuzu/Enzo Traverso/çev: Işık Ergüden/Versus Kitap/s-7
[2] Geçmişi Kullanma Kılavuzu/Enzo Traverso/çev: Işık Ergüden/Versus Kitap/s-11
[3] Önder Partiye Doğru/Tuncay Ocak/Varyos Yayınları/s-32