Mısır Komünist Partisi Merkez Yönetim Kurulu üyesi Bahıga Hussein, 25 Ocak 2011’de Tahrir ile başlayan devrimi Marksist Teori’ye değerlendirdi.
*Mısır halk devrimi şu an ne durumda?
Mısır halk devrimi ilk bakışta bir yol ayrımında. İlk başladığı günlerde Mısır devriminin sloganları; “adalet, ekmek ve iş” idi. O günlerde devrim doğru bir yoldaydı. Fakat belli bir zaman sonra bütün devrimler gibi bu devrim de özellikle Mısır askerleri ve devrimin içerisindeki İslami akımlar, yani Müslüman Kardeşler, bu devrimi başka bir yola soktu. Mısır devrimine uzaktan bakan sanki bu devrim Müslüman Kardeşler’in kucağına düşmüş kanaatine kapılabiliyor. Fakat bu hiç doğru değil.
Çünkü en önemli sebep; Mısır devrimi 25 Ocak 2011’de başlamadı. Bu devrim işçilerin çocuğudur. Bu devrimi, özellikle Mahalla El-Kubra’da başlayan grevler, işçi hareketlerinin başlattığı sürecin sonucu olarak görüyoruz. Mahalla El-Kubra’da 26 bin işçi var. Devrim oradan başladı ve 25 Ocak’a kadar geldi. En büyük grevler, 2006-2008 yıllarında yapıldı, 2011’e kadar geldi. Bu bir örnektir. İşçilerin talepleri ne 2006’da, ne 2008’de, ne de şimdi karşılandı. İstekleri hala kabul görmedi. Mesela Mısır’da son 4 ayda günde en az 31 protesto hareketi var, grev, gösteri, değişik protestolar sürüyor. Bu protesto gösterileri belli talepler için yapılıyor ve liderliği olgunlaşmış kadrolarla yapılıyor. İşçi sınıfının durumu bu şekilde.
Orta burjuvaziye gelince, Mısır’da ekonomik durum nedeniyle özellikle doktorlar ve öğretmenler statü kaybetti. Müslüman Kardeşler iktidara geldikten sonra doktorlar grev yaptı. Müslüman Kardeşler, doktorların maaşlarında zam yapılacağı havası estirdi. Ama doktorlar, Müslüman Kardeşler’in söylediğinin tam tersi olarak, fakir insanlara daha iyi hizmet verilmesi için maaşlarından yüzde 5 kesinti yapılmasını istiyor. Aynı şekilde öğretmenlerin de başlattığı grevler var. Müslüman Kardeşler yönetimi, sanki öğretmenler ücret artışı istiyor gibi yansıtıyor. Ama onların talepler listesi var. Eğitim sisteminde reform istiyorlar, pek çok talepleri var. Listenin en sonunda zam var. Öğretmenler ile yönetim arasında çekişme devam ediyor.
*Devrimden sonra işçilerin bağımsız sendikaları gelişiyor mu?
Devrimden önce başlayan sendikalaşma, devrimden sonra hem daha güçlü oldu, hem de daha iyi bir noktaya geldi. Mısır’da genel işçiler federasyonu vardı eskiden, şimdi mesela çiftçiler sendikası var, şoförler sendikası var. Mısır’da buna benzer sendikalaşma yaygınlaştı.
*Öğrenci gençlik hareketi ne durumda? Hangi talepler etrafında mücadele yürütüyorlar?
Mısır’da gençler 70’lerden beri özellikle üniversitelerde iyi bir rol oynamışlardır, hâlâ da devam ediyor. Devrimden önce gençler üniversitelerde ayaklanma diyebileceğimiz bir hareket başlattılar ve talepleri sadece öğrencileri ilgilendiren talepler değil Mısır’ı ilgilendiren siyasi taleplerdi. Halkın taleplerini sahiplendiler. Mesela, Amerika’nın Irak’ı işgali sırasında ve Filistin ile ilgili de güzel bir mücadele yürüttüler. Üniversitelerde başlatılan devrimden önce bazı hareketler çok başarılı oldu. Özellikle 9 Mart Hareketi, hocalarla birlikte bu mücadeleyi yürüttü. Üniversite içerisindeki sivil ve resmi polisleri üniversiteden dışarı çıkardılar. Eski dönemden kalma bazı kanunlar vardı, bu kanunu bile iptal ettirdiler. Bunlar sadece üniversitenin içerisindekiler, ama öğrenciler dışarıda, herkesle, işçilerle, doktorlarla birlikte mücadele ediyorlar. Bu sokakta bizden ayrı değiller. Devrimden sonra gençlerin kurduğu iki federasyon var. Birini Müslüman Kardeşler kurdu, diğerinde solcular ve diğerleri var.
*Bu federasyona öğrencilerin katılımı nasıl?
Fena değil, güçlü. Özellikle solcu grupların hepsi destekliyor, hepsi içerisinde. Mısır Komünist Partisi, Demokratik Birlik Partisi vs.
*Devrim sürecinin kadın hareketine etkisi ne oldu? Kadın hareketinin temel gündemleri neler? Cinsel şiddete karşı nasıl örgütleniyorlar? Kadınların anayasal talepleri nasıl karşılık buluyor?
Mısır halkı bir devrim yarattı, biz halktan bahsediyoruz. Biz ayrım yapmıyoruz. Bir görüş olarak söylüyorum. Hüsnü Mübarek gidene kadar kadınlarla ilgili özel bir slogan atılmadı. Fakat Mübarek gittikten sonra durum değişti. Biz Müslüman Kardeşlere’e karşı kadın haklarını daha fazla savunmaya başladık, slogan atmaya başladık. Mısır devrimi sürecinde Tahrir Meydanı’nda kadınlar vardı, şehit düşen, yaralanan, tutuklanan kadınlar da oldu. Hüsnü Mübarek 11 Ocak’ta gitti. Biz kadınlar olarak 8 Mart Dünya Kadın Günü’nü Tahrir Meydanı’nda kutlama kararı aldık. Meydana doğru yürüyoruz, kadın liderlerimizin resimlerini taşıyorduk, birden yolumuza çıkan Selefiler, meydanı kuşatmışlar ve meydana girişimize izin vermediler ve bize saldırdılar. Biz o günden beri büyük bir savaş veriyoruz bu tip zihniyete karşı. Nisan 2011’de çok kadın tutuklandı. Askerler, bazı kızları tutukladı ve bekâret testinden geçirdiler. Ve askerler özellikle kadınlara saldırmaya başladı. Kadınların daha önce kazandığı bazı haklar, Müslüman Kardeşler yönetime gelince iptal edildi, yok sayıldı. Şimdi Mısır’da anayasa yazım süreci var. Kadın hakları konusunda çok ciddi kaygılarımız var. Kadını baskı altına almak istiyorlar. Fakat kadınlar da boş durmuyor, biz daha fazla çalıştık, daha fazla protesto gösterileri yaptık, meclisin önünde gösteriler yaptık. Taleplerimizi daha sert bir şekilde savunmaya devam ediyoruz.
*Bu gösterilere katılım artıyor mu azalıyor mu?
Artıyor. Çünkü devrim bitmedi, biz öyle bakıyoruz. Devrim hala devam ediyor, kadın erkek olarak, işçi sınıfı, orta burjuvazi sınıfı, Mısır Komünist Partisi olarak, bütün solcular işbirliği halindeyiz. Bu birlikteliği genişletmek istiyoruz. Kazanımlarımızı başka bir aşamaya geçirmek istiyoruz. En son Mısır Devrimci Demokratik cepheyi kurduk. Bütün sol gruplar var bu cephede. Biz devrimi kaybetmek istemiyoruz. Biz kenarda kaybolmak istemiyoruz. Çünkü asıl mücadele sınıfsal mücadeledir.
*Cephede demokratik kitle örgütleri ve sendikalar var mı?
Bu cephede sosyalist-sol gruplar ve işçi sendikaları var.