Kürt Ulusal Konseyi’nde diplomatik alanda görevli İsa Haso’yla HDK’nın düzenlediği Ortadoğu Konferansına katılmak için geldiği İstanbul’da bir söyleşi gerçekleştirdik.
*Batı Kürdistan’da ilan edilen demokratik özerkliği anlatır mısın, nasıl işliyor?
Aslında bu mücadele bizim açımızdan yeni başlamadı. Bizim mücadelemiz onlarca yıl gerilere uzanıyor. Suriye Kürdistan’ında 4 bin şehidimiz var. Bu özgürlük mücadelesi, geçmişe, köklü bir geleneğe dayanıyor. Bugün bu iki güç arasında çatışma çıkınca, biz bu ortam içerisinde geçmiş deneyimlerimize dayanarak, politikamızı bu temelde geliştirdik.
Suriye’deki çatışmalar başladığında, şunu tahmin ettik, bu coğrafya üzerinde, genelde olduğu gibi ABD’nin bir planı olduğunu tahmin ettik. Diğer güçlerin, Avrupa’nın bir planı var. Biz de tüm bu planları dikkate alarak, önceki mücadelemize dayanarak yeni bir planla, özgürlük eksenli olarak çalışma geliştirdik, onların planlarına karşı.
Öncelikli olarak, demokratik özerklik projesi geliştirdik. Demokratik özerkliğin yaşam bulması için meşru savunma gücümüzü, buna paralel olarak da dil alanında, kültürel alanda meclisler oluşturduk; köylerden mahallelere kadar halkın oluşturduğu meclisler örgütledik. Bu meclisler aracılığıyla dil, kültür, sağlık gibi her alanda demokratik özerklik temelinde kendi alanlarımızı var ettik.
Bunun için iki meclis oluşturduk. Biri Suriye gerçekliğiyle ilgilenen meclis, diğeri Kürdistan sorunlarıyla ilgilenen meclis. Demokratik özerklik bu meclisler üzerinden yürütülüyor. Bunları savunmak için 15 bin kişilik silahlı savunma birlikleri kurduk. Aynı zamanda özgürlük mücadelemizi bütün dünyaya anlatmak için bir de diplomatik komisyon oluşturduk. Suriye Kürdistan’ında, Irak’a sınır bölgelerindeki bütün karakollara tarafımızca el konuldu. Hiçbir şekilde buralara Esad güçlerinin veya diğer kuvvetlerin girmesine izin verilmemektedir. Burası tamamen demokratik özerk güçlerinin savunması altındadır.
Suriye genelinde bütün hizmetler aksamakta ve işlememektedir, Kürtlerin yaşadığı bölgelerde ise her şey düzenli bir şekilde çalışmaktadır. Halkımızın sıkıntıya düşmemesi için Mesut Barzani ile ilişkiye geçtik. Batı ve Güney Kürdistan’ın ekonomik ilişkilerinin geliştirilmesinin kanallarını açmış bulunuyoruz. Paris’te toplanan halklar konferansında biz de hazır bulunduk. Her dört parçanın sorunlarını birlikte ele aldık. Bütün bu ekonomik sorunları ele aldık.
Mevcut koşullar altında büyük bir direniş içerisindeyiz. Aynı zamanda büyük bir savunma gücü oluşturuyoruz. Kürdistan’ın 4 parçasıyla da ilişki kurduk. Biz halkımızın çatış- malı bir ortama girmesini istemiyoruz. Mevcut statüyü korumak için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz. Bizim demokratlara, ilericilere çağrımız şudur: Türkiye’ye baskı yapsınlar. Türkiye’nin Kürdistan üzerindeki baskılarını, planlarını bozsunlar. Halklar arasındaki barış ortamı sürsün.
Kürtler Suriye’deki mevcut durumda demokrasinin anahtarıdır. Kürtler gerçek anlamda demokratik haklarını almadan diğer kesimler de hiçbir hak elde edemezler.
*Kürt bölgesinde, Rojava’da Araplar, Ermeniler, Süryaniler, Nasuriler halk meclislerinde, komitelerinde yer alıyor mu?
Kürtler öncü güç konumundadır. Çünkü Kürtler, eskiden beri örgütlü güçtü. Araplar daha çok eski feodal aşiret yapısıyla hareket ediyorlar. Bu açıdan hepsi Kürt meclisleri içerisinde yer alıyor. Ancak, kendilerine ait kendi özgün meclisleri de bulunuyor. Bunların hepsiyle ilişki içerisindeyiz, hepsiyle birlikte yürümeye çalışıyoruz.
*Savaşan gerici güçlerin Arap halkının üzerinde etkisi var mı?
Bunların aslında kendi öz güçleri yok denecek düzeydedir. Tamamıyla Türkiye’nin denetiminde, Türkiye’nin desteğiyle harekete geçiyorlar. Biz, halkların demokrasi içerisinde yaşayabileceği bir Suriye istiyoruz. Halkımız için de özgürlük istiyoruz, bunda kararlıyız. Halkımız için her türlü savunmaya hazırız. Ona göre kendi öz güçlerimizi kurduk.
*Bu muhalefetin, sivil halk ile bağı var mı?
Suriye muhalefetinin merkezileşmiş bir yapısı yok. Her bir muhalefet ayrı bir odak, kendi kendine bir merkezdir. Halkı temsil etmiyorlar, Türkiye ile bağlantı içerisindeler. Gerçek anlamda halk, Müslümanıyla, Hristiyan’ıyla, Arap’ıyla, Kürt’üyle, Türkmen’iyle hepsi içi içedir. O muhalefet halktan kopuk, dışarıdan yönlendiriliyor.
*Arap bölgesinde demokrat olan muhalefetin bir gücü var mı?
Orada Marksistler var, sosyalistler var, demokratlar var. Biz hepimiz aynı cephe içerisinde yer alıyoruz, birlikte hareket ediyoruz. Bütün bu cephenin önünü kesen de Türkiye’dir. Türkiye buradaki Kürtleri bastırarak, Türkiye’deki Kürtleri etkisizleştirmek istiyor. Esas amacı budur. Demokrasiden, özgürlüklerden yana olan herkesle aynı cephedeyiz.