Dergimizin yeni bir sayısıyla karşınızdayız. Daha işlevli bir teorik-politik yayın hazırlama isteği ve uğraşısı bu sayımızla birlikte biraz daha somutluk kazandı. Teknik bakımdan bu yeni bir dergi formatı ve sayfa düzenlemesi biçiminde oldu. Yazıların daha rahat okunabilmesi ve içeriğin teknik bakımından daha çarpıcı hale getirilerek okura sunulabilmesi amaçlandı. Konuların seçiminde hem çeşitlilik zenginliği hem de içeriğinin güncel değeri ve rolü bakımından ise daha araştırıcı bir emekçilik yolundan ilerleyeceğiz.
****
Bu sayımıza gelince...
11 Eylül emperyalist savaş çılgınlığını yeni bir boyuta sıçratmış bulunuyor. ABD'nin, dünya hegemonyası için geliştirdiği emperyalist "global" jeopolitikadan beslenen savaş arabası Avrasya coğrafyasında gezinip duruyor. Afganistan'ı çokça çiğnedi savaş arabasının tekerlekleri. Sıranın Ortadoğu'da olduğu şimdiden ilan edildi bile. Türk militarizmi, en iyi bildiği şey üzerinden, kan pazarlama işini üstlenmeye ve emperyalist savaş arabasının arkasına bağlanmaya pek gönüllü görünüyor. "Afganistan Savaşı ve Emperyalist Jeopolitika" yazısı konuya bir giriş amacı taşıyor.
Devrim arabası ise "Arjantin ve Geleceğin Gülümseyen Yüzü"nden görünüyor. Proleter ve ezilen emekçi yığınların emperyalizme ve kapitalizme karşı yeniden "uyanışının" kesin ve kaçınılmaz adımları, Arjantin'de yaşanan, "devrimci durum" kadar net görünüyor artık. "Biz"e de ne kadar benziyor; hem sorunları hem de görevleriyle.
"Neoliberalizmin Ana Çizgileri" başlıklı inceleme yazısı, emperyalist kapitalizmin bu "yeni" iktisat teorisini analizine yöneliyor. Yazı, neoliberalizmin, dün-bugün-gelecek bütünlüğü içerisinde ekonomik, politik ve ideolojik tarihselliğini çarpıcı deneyim ve verilerle göstermeye çalışıyor. Bu eksen hem kapitalizmin krizsel ekonomik diyalektiğine uzanarak bazı çözümlemelere ulaşıyor, hem de neoliberal burjuva ideologlarının tezleriyle polemik yürütüyor.
"Yeni Sendika Yasası" temelinde yeniden örgütlenen ve şu günlerde kongreler süreci yaşayan emekçi memur hareketi bakımından önümüzdeki aylar özel bir önem taşıyor. "Fiili ve Meşru Mücadele Çizgisinde Israr" başlıklı yazımız 12 yıllık emekçi memur hareketinin tarihini eleştirel bir analizden geçiriyor. Mücadelenin yeni koşulları zemininde devrimci politik görevlerin çerçevesini çizmeye çalışan yazı, reformizmle mücadele konusunda özel bir yoğunlaşma gösteriyor.
Bir dönemin devrimci eleştirel analize tutulduğu başka bir konu başlığı ise kadınlar arasında komünist çalışma deneyimi. "Kadınlar Kazanılmadan, Yığınlar Kazanılamaz" başlıklı değerlendirmenin 8 Mart'ın kapıya dayandığı şu günlerde çalışmalarda "enerji" yaratan bir rol oynamasını umut ediyoruz.
Bir tekil işçi direnişi daha geride kaldı. Bu tespit Aymasan direnişi için hem doğru, ama hem de yetersiz. Çünkü bir de Aymasan'ın işçi sınıfı adına geride bıraktığı bir "miras" var. Direnişle ilgili değerlendirme yazımız ve Aymasan'ın öncü işçileriyle yapılan röportajlar bu "miras"a ışık tutmayı amaçlıyor.
Yeni bir sayıda buluşmak dileğiyle.