Moskova şehri Partisiz Kadın İşçilerinin IV. Konferansı'nda konuşma,
22 Mart 1919,
Eserler, Cilt 30, s. 23-29, Almanca
KADIN yoldaşlar! Kadın İşçiler Konferansınızı selamlayabildiğim için çok sevinçliyim. Bugün emekçiler yığınından her kadın işçiyi ve her bilinçli insanı en çok ilgilendiren konulara ve sorunlara burada değinmeme izin veriniz. Bu çok yakıcı sorunlar, ekmek sorunu ve askeri durumdur. Ama toplantınızla ilgili gazete haberlerinden öğrendiğim kadarıyla, bu sorunlar burada enine boyuna ele alınmıştır...
Sovyet Cumhuriyeti'nde proleter kadın hareketinin genel görevleri üzerine, gerek bir bütün olarak sosyalizme geçişle bağlantılı sorunlar üzerine, gerekse şimdi öze llikle ön plana çıkmış sorunlar üzerine bir kaç söz söylemek istiyorum. Kadın yoldaşlar! Kadının durumu sorunuyla Sovyet iktidarı başlangıçtan beri uğraştı. Sosyalizme geçen her işçi devletinin ikili bir görevi olacağına inanıyorum. Bu görevin birinci bölümü oldukça yalın ve kolaydır. Bu, kadını erkeğin karşısında haksızlığa uğratan eski yasalarla ilgilidir.
Batı Avrupa'daki bütün özgürlük hareketlerinin savunucuları, uzun zamandır, on yıllardır değil, yüz yıllardır, bu eskimiş yasaların kaldırılması ve kadının yasa önünde erkekle eşit kılınmasını talep ediyorlar. Ama bunu gerçekleştirmeyi Avrupa'nın demokratik devletlerinden hiçbiri, en ileri cumhuriyetlerden hiçbiri başaramadı; çünkü kapitalizmin varolduğu yerde, toprakta özel mülkiyetin, fabrika ve işletmede özel mülkiyetin olduğu yerde, sermayenin gücünün hâlâ hüküm sürdüğü yerde, erkeğin ayrıcalıkları devam ediyor. Rusya'da kadının hak eşitliği, sadece, 25 Ekim 1 91 7'de işçiler iktidara geldikleri için gerçekleştirildi. Sovyet iktidarı başlangıçtan itibaren, her sömürüye düşmanca karşı çıkan, çalışanların bir iktidarı olma görevini önüne koydu. Çalışanların mülk sahiplerince ve kapitalistlerce sömürülmesini olanaksızlaştırma, sermayenin egemenliğini yok etme görevini önüne koydu. Sovyet iktidarı, toprakta özel mülkiyet olmadan, fabrika ve işletmede özel mülkiyet olmadan, her yerde, bütün dünyada, en demokratik cumhuriyetlerde bile, çalışanları gerçekten yoksulluğa ve ücret köleliğine ve kadını çifte köleliğe atan o özel mülkiyet olmadan, çalışanların yaşamlarını düzenlemelerini amaç edindi .
Sovyet iktidarı, emekçilerin iktidarı, kurulmasının hemen ilk aylarında, kadını ilgilendiren yasamayı kökten değiştirdi. Sovyet Cumhuriyetinde, kadına alt bir konum tanıyan bütün yasalardan taş üstünde taş kalmadı. Özellikle kadının zayıf konumunu sömüren ve onu yasal olarak eşitsiz kılan ve hatta çoğu zaman aşağılayıcı bir duruma indiren yasaları, yani boşanmayla ilgili, evlilik dışı çocuklarla ve kadının çocuğun babasından nafaka alma hakkıyla ilgili yasaları kastediyorum .
Burjuva yasamanın tam bu alanda, en ileri ülkelerde bile, kadını haklarından yoksun bırakmak ve alçaltmak için kadının zayıf konumunu sömürdüğüne işaret etmek istiyorum. Ve tam da bu alanda, Sovyet iktidarı eski, adaletsiz, emekçi yığınların savunucuları için katlanılmaz olan yasalardan taş üstünde taş bırakmadı. Ve şimdi tam övünçle ve hiç abartmadan söyleyebiliriz ki, Sovyet Rusya dışında, kadınların tam hak eşitliğinden yararlandığı, kadının günlük yaşamda ve aile yaşamında özellikle hissedilir olan aşağılayıcı bir durumda bulunmadığı bir başka ülke, dünyanın hiçbir yerinde yoktur. Bu bizim ilk ve en önemli görevlerimizden biriydi.
Bolşeviklere düşmanca karşı çıkan partilerle rastlantı sonucu ilişkiniz olursa, ya da Kolçak'ın veya Denikin'in kontrolündeki bölgelerde Rusça yayımlanan gazeteler elinize geçerse, ya da bu gazetelerin görüş noktasında bulunan kişilerle konuşursanız, onların Sovyet iktidarını demokrasiyi yaralamakla suçladıklarını sık sık işitirsiniz.
Biz Sovyet iktidarının savuncuları, Bolşevikler ve komünistler, Sovyet iktidarının yandaşları, sürekli olarak demokrasiyi yaralamakla suçlanıyoruz ve bu suçlamayı kanıtlamak için Sovyet iktidarının Kurucu Meclis'i dağıtmış olması gerçeği ileri sürülüyor. Bu suçlamaları bilinegeldiği gibi şöyle yanıtlıyoruz : Toprakta özel-mülkiyetin varolduğu, insanların birbirleriyle eşit olmadığı, sermayesi olanın efendi, onun yanında çalışan başkalarının ise onun ücretli kölesi olduğu bir demokrasiye ve meclise, böyle bir demokrasiye hiç değer vermiyoruz. Böyle bir demokrasi en ileri devletlerde bile yalnızca köleliği gizledi. Biz sosyalistler ancak, demokrasi, çalışanların ve ezilenlerin durumunu hafiflettiği sürece ve ölçüde onun yandaşlarıyız. Sosyalizm bütün dünyada insanın insanı her türlü sömürüsüne karşı mücadele etmeyi görev edinmiştir. Sömürülenlere, haksızlığa uğrayanlara hizmet eden demokrasi bizim için gerçekten anlamlıdır. Çalışmayanlardan seçme hakkının alınması, tam da bu, insanlar arasında gerçek eşitlik olur. Çalışmayan, yememelidir de.
Bu suçlamalara yanıt olarak, şu ya da bu devlette demokrasinin nasıl gerçekleştiğinin sorulması gerektiğini söylüyoruz. Bütün demokratik cumhuriyetlerde, eşitlik ilan edilir; ama yurttaşlıkla ilgili yasamada ve kadın haklarıyla, örneğin kadının ailedeki durumuyla ve boşanmadaki haklarıyla ilgili yasalarda, kadının hiçbir eşitlikten yararlanmadığını ve aşağılandığını adım başında görüyoruz ve bunun demokrasinin yaralaması olduğuna inanıyoruz. Sovyet iktidarı, yasalarında kadının bir hak yoksunluğunun en küçük bir izini bile bırakmayarak, demokrasiyi bütün diğer ülkelerden, en ileri olanlardan bile daha çok gerçekleştirdi. Yineliyorum: Hiçbir devlet ve hiçbir demokratik yasama, Sovyet iktidarının kurulmasının hemen ilk aylarında kadın için yaptıklarının yarısını bile yapmamıştır.
Elbette, yasalar yalnız başlarına yetmez ve sadece kararnamelerle asla yetinmiyoruz. Ama, yasama alanında, kadını erkekle eşit kılmak için yapabileceğimiz her şeyi yaptık ve bundan haklı olarak övünç duyabiliriz. Sovyet Rusya'da şimdi kadının durumu öyledir ki, en ileri devletlerin bakış açısından bile idealdir. Ama bunun tabii ki ancak başlangıç olduğunu biliyoruz.
Kadının tüm zamanını ev işleri aldıkça, durumu her zaman sınırlanmış kalır. Kadının tam kurtuluşu için ve erkek ile gerçek eşitliği için toplumsal kurumlar gerekir, kadının genel üretken çalışmaya katılması gerekir. Kadın o zaman erkekle eşit konuma gelecektir.
Elbette burada, söz konusu olan kadının emek üretkenliği, emek kapsamı, emek süresi ve çalışma koşulları vb. bakımından eşit kılmak değildir; tersine söz konusu olan kadının ekonomik durumu yüzünden erkeğe kıyasla ezilmemesidir. Hepiniz biliyorsunuz ki, kadının bu fiili ezilmesi tam hak eşitliği halinde de varolagider; çünkü bütün ev ekonomisi onun omuzlarına yüklenir. Ev ekonomisi, pek çok halde, kadının yaptığı en üretken olmayan, en barbarca ve en ağır iştir. En dar çerçevede hareket eden, kadının gelişmesini herhangi bir tarzda ilerletecek hiçbir şey içermeyen bir iştir.
Sosyalist ülkü için uğraşıyoruz, sosyalizmin tam gerçekleşmesi için mücadele ediyoruz ve burada kadın için büyük bir etkinlik alanı açılıyor. Şimdi zemini sosyalist kuruluş için düzenlemeye ciddi olarak hazırlanıyoruz; ama sosyalist toplumun gerçek kuruluşu, ancak kadının tam hak eşitliğini sağladığımız ve bu köreltici, üretken olmayan küçük işten kurtulan kadınla birlikte yeni işe geçtiğimizde başlayacaktır. Bu bizi pek çok yıllar boyunca uğraştıracak bir iştir.
Bu, çabuk sonuç vermeyen ve görkemli etki vaadetmeyen bir iştir.
Kadını ev ekonomisinden kurtaracak örnek kuruluşlar, aşevleri, çocuk yuvaları kuruyoruz. Ve bütün bu kuruluşların yaratılması, özellikle kadınların başarması gereken bir iştir. Söylemek gerekir ki, kadının ev köleliği durumundan kurtulmasına yardım edebilecek bu türlü düzenlemeler, şu anda Rusya'da çok azdır. Yok denecek kadar azdır ve Sovyet Cumhuriyeti'nin bugün içinde bulunduğu durum -yoldaşların burada size ayrıntılı olarak anlattıkları askeri durum ve yiyecek sağlama durumu bu işte bizi engelliyor. Bununla birlikte, kadını ev köleliğinden kurtarma, bu kuruluşlar, bunun için en az olanağın bile bulunduğu her yerde ortaya çıkıyor.
İşçinin kurtuluşu, işçinin kendi eseri olmalıdır diyoruz; bunun gibi, kadın işçilerin kurtuluşu da, kadın işçilerin kendi eseri olmalıdır. Böyle kuruluşların yaratılmasıyla kadın işçilerin kendileri ilgilenmelidir ve bu etkinlik kadının kapitalist toplumdakinden tümüyle başka bir konum almasına yol açacaktır.
Eski kapitalist toplumda politikayla uğraşmak istenince, bunun için özel bir ön eğitim gerekiyordu ve bu yüzden kadının politikaya katılması, en ileri, en özgür kapitalist ülelerde bile son derece seyrekti. Görevimiz, çalışan her kadına politikanın yolunu açmaktır. Toprakta ve fabrikada özel mülkiyet kaldırılır kaldırılmaz ve mülk sahiplerinin ve kapitalistlerin iktidarı devrilir devrilmez, çalışan yığınlar için, çalışan kadınlar için politikanın görevleri basit, açık ve herkesçe kesinlikle anlaşılır olur. Kapitalist toplumda kadın öyle haktan yoksun bir durumda bulunur ki, erkeğe oranla politikaya katılması hiç denecek kadar seyrektir. Bunu değiştirmek için emekçiler iktidara sahip olmalıdır. O zaman politikanın başlıca görevleri, çalışanların yazgısını doğrudan doğruya ilgilendiren şeyleri içerecektir.
Ve burada işçi kadının, yalnızca partili kadın yoldaşın ve sınıf bilinçli işçi kadının değil, bilakis partisiz ve en az sınıf bilinçli işçi kadının da işbirliği gereklidir. Sovyet iktidarı burada işçi kadına geniş bir etkinlik alanı yaratıyor.
Sovyet Rusya'ya düşmanlık duyan, ülkemize karşı savaşmakta olan kuvvetlere karşı mücadelede çok güçlük geçtik. Hem askeri bakımdan çalışanların devletine savaşla karşı çıkan kuvvetlerle, hem de yiyecek sağlama alanında vurguncularla çetin mücadele etmemiz gerekti; çünkü emeklerini tümüyle emrimize veren insanların sayısı, çalışanların sayısı, yeterince çok değildi. Ve burada, sovyet iktidarı için partisiz kadın işçilerin geniş yığınlarının yardımından daha değerli hiçbir şey olamaz. Onlara diyoruz ki: Eski burjuva toplumunda politik etkinlik için kadına açık olmayan karmaşık bir eğitim yolu zorunlu olmuş olabilir. Oysa Sovyet Cumuhriyeti'nde politik etkinliğin ana görevi, mülk sahiplerine karşı, kapitalistlere karşı, sömürünün ortadan kaldırılması uğruna mücadeledir ve bundan ötürü, Sovyet Cumhuriyeti'ndeki işçi kadınlara kadının erkeğe örgütleyici becerisiyle yardım etmesinde yatan bir politik etkinlik sunar.
Örgütleyici çalışmayı salt milyonlar ölçüsünde gereksinmiyoruz. Örgütleyici çalışmaya, kadınlara da etkinlik gösterme olanağını veren küçük çapta da gerek duyuyoruz. Kadınlar, savaş koşullarında da, orduya yardım, orduda ajitasyon söz konusu olduğunda, etkin olabilirler. Kadınlar tüm bunlara etkin olarak katılmalıdır ki, Kızıl Ordu, düşünüldüğünü, kendisi için kaygılanıldığını görsün. Kadınlar bundan başka, yiyecek sağlanmasında, yiyecek maddelerinin dağıtımında, yığınsal, beslenmenin iyileştirilmesinde, kamuya ait aşevlerinin şimdi Petrograd'da çok sayıda yapıldığı gibi etkinleştirilmesinde etkin olabilirler.
Bunlar, kadın işçilerin etkinliğinin gerçekten örgütleyici önem kazandığı alanlardır. Ayrıca, kadınların büyük deneme işletmelerinin örgütlenmesi ve denetimi işine katılmaları gerekir ki, bu iş tek tek kişilerin meselesi olarak kalmasın. Çok sayıda emekçi kadının işbirliği olmadan bu iş başarılamaz. Ve kadın işçi, bu işi tümüyle üstlenecek, yalnız yiyecek maddelerinin dağıtımındaki denetime değil, ilgilendiği için onların daha kolay sağlanmasına da katılacak durumdadır. Bu, partisiz kadın işçinin tümüyle başarabileceği bir görevdir ve bu görevin yerine getirilmesi, aynı zamanda, sosyalist toplumun sağlamlaştırılmasına özellikle yardım edecektir.
Sovyet iktidarı toprakta özel mülkiyeti tümüyle ve fabrika ve işletmelerde özel mülkiyeti hemen hemen tümüyle kaldırdıktan sonra, amacı bütün emekçilerin yalnız parti üyelerinin değil, ama partisizlerin de, yalnızca erkeklerin değil, ama kadınların da ekonomik kuruluşa katılmasıdır. Sovyet iktidarının başlattığı bu çalışma, ancak bütün Rusya'da yüzlerce değil, ama milyonlarca ve onmilyonlarca kadın katıldığı zaman ilerletilebilir. O zaman, inanıyoruz ki, sosyalist kuruluşun sağlam bir temeli olacaktır. O zaman, emekçiler, mülk sahipleri ve kapitalistler olmadan da yapabileceklerini ve ekonomilerini yönetebileceklerini göstereceklerdir. O zaman Rusya'da sosyalist kuruluş öyle sağlam temellere dayanacaktır ki, öbür ülkelerdeki ve Rusya'daki hiçbir düşman Sovyet Cumhuriyeti'ne tehlikeli olmayacaktır.