Proleter Doğrultu, iki ay aradan sonra 18. sayısında yeniden okurlarıyla buluşmanın mutluluğu içinde.
İlk yazımız, “Savaş Gerçeği ve Devrimci Hareket” adını taşıyor. Yıllardır Kürdistan ucundan başlamış olan bir iç savaşı yaşayan ülkemizde, şovenizme ve burjuva ve küçük burjuva ulusalcılığına karşı tutarlı demokratik ve enternasyonalist bir tutum almanın yaşamsal önemi komünist basında pek çok kez işlenmiş olmasına karşın bu, güncelliğini asla yitirmeyen ve yitirmeyecek olan bir konu. Bu yazı, savaş ve barış konusunu, sınıf bilinçli proletaryanın, kendi devrimci misyonuna kopmaz bağlarla bağlı bulunan Kürt ulusal hareketi karşısındaki devrimci sorumluluklarını, tarihsel bir perspektifle ve Türkiye ve Ortadoğu arkaplanı üzerinde ele alarak tartışıyor. Yazı, “başka bir ulusun ezilmesine” esas itibariyle seyirci kalan Türk işçilerinin ve diğer emekçilerinin, böyle yapmakla, aslında kendi kurtuluşlarını geciktirdiklerini ve kendi zincirlerini sağlamlaştırdıklarını gösteriyor. Yazının, PKK’in ilan ettiği”ateşkes”ten önce hazırlandığı da göz önünde tutulmalıdır. Kuşkusuz, barış talebinin yükseltilmesiyle, ilan edilen bugünkü somut bir”ateşkes”, farklı sorunlardır; oynadığı roller de farklıdır. Bu sorunu ayrıca ele alacağız.
İkinci yazımız, “Askeri Strateji-Taktik ve Kadro Sorunu” başlığını taşıyor. Okurlarımız bu yazıda, savaş-siyaset, siyasal strateji-askeri strateji, strateji-taktik ilişkileri üzerinde olduğu gibi, devrimimizde partizan savaşının yeri ve kadro sorunları üzerinde, dünya ve Türkiye deneyiminin verileri tarafından da sınanması ve derinleştirilmesi gereken bir dizi öğretici düşünce bulacaklardır.
Üçüncü yazımız, çoktandır yeniden aslına dönmüş ve egemen sınıfların aşağılık ve onursuz bir borazanı gibi davranmaya başlamış olan Perinçek ve ortaklarının, şovenist, gerici ve sınıf işbirlikçi çizgisini sergileyen bir yazı var. “Aydınlık’ın Güncel Konumu: şovenist Gericilik ve Sınıf İşbirliği Çizgisi” adlı bu yazıda, bu ihanet şebekesinin sözde antiemperyalizmi, kötü ünlü “Üç Dünya Teorisi”nin günümüzdeki versiyonu olan “Kuzey-Güney” teorisinin ışığında sergileniyor. Yazı, bağımsızlık ve antiemperyalizm görüntüsü altında Kürt ulusal hareketinde ve Türkiye sol hareketinde devrimci olan herşeye saldıran, onlara reformist teslimiyeti öğütleyen ve elikanlı Türk burjuva devlet aygıtını aklayan bu karşıdevrimci çetenin ipliğini bir kez daha pazara çıkarıyor.
Dördüncü yazımızda “Dünya Ekonomisinin Gelişme Eğilimi” değerlendiriliyor. Güncel gelişmenin yönünü göstermek için dünya ekonomisinin 1997’ye kadar olan durumu ve 1998’in ilk yarısındaki durumu ele alınıyor. Rusya’da patlak veren mali krizin nedenleri ve dünya ekonomisinin yeni bir fazla üretim krizine doğru geliştiği sonucuna varan yazıda, firma birleşmelerinin önemi/boyutu ve yapısal krizin anlamı üzerinde duruluyor ve bu krizin kronikleşmiş olduğu tespiti yapılıyor.
Beşinci yazımız bir belge. Bu belge, MLKP temsilcisinin Kasım 1996’da Moskova’da yapılan ve “Çağdaş Komünist Doktrinin Geliştirilmesi Uluslararası Merkezi” tarafından düzenlenen seminere sunduğu İngilizce metnin çevirisi. Eski Sovyetler Birliği’nden ve diğer ülkelerden çok sayıda komünist, devrimci ve ilerici parti, örgüt ve çevrenin katıldığı bu seminere sunulan yazı, Türkiye komünist hareketinin durumunu ve karşı karşıya bulunduğu sorunların bir özetini sunmanın yanısıra, Rusya devrimci hareketine ve işçi sınıfıyla tekniksel entellijentsiya arasındaki benzerlik ve farklılıklara ilişkin bazı gözlemleri içermekte.
Altıncı yazımızda marksist-leninist politik ekonominin sorunları ana başlığı altında ele aldığımız konulardan ”Türkiye Ekonomisinde Toplumsal Toplam Ürün ve Ulusal Gelir Hesaplamalarının ikici (son) bölümü yer alıyor. Bu bölümde Türkiye’de 19231992 dönemin toplumsal toplam ürün hesaplamasını yapıyoruz.
“Tarih Bilinci” köşemizde bu kez Türkiye Halk İştirakiyyun Fırkası (Türkiye Halk Komünist Partisi) ile ilgili bir belge yayımlıyoruz. Rusya Komünist Partisi (B), Kemalistlerin 1920 sonu ve 1921 başında yalnızca M. Suphi TKP’sine ve genel olarak halka ve devrimci güçlere saldırısından nasibini almış olan THİF’nı, Kurtuluş Savaşı Anadolusu’nda boy veren ve köylü sosyalizmi çizgisini aşamamış olan bir örgüt olarak değerlendiriyordu. Bu belgenin, kendi tarihini bilmesi gerektiğinin bilincinde olan bütün devrimcilerin ilgisini çekeceğini umuyoruz.