Mücadele Ve Örgüt Biçimleri Sorununda Komünist Öncü

Marksist leninist komünistler birlik devriminin zaferiyle birlikte, güçlü bir zihniyet değişimi, yeni bir marksist leninist kavrayış ve yürürlükteki kavramları yeniden içeriklendirme veya yeni kavramları mücadelenin hizmetine sunma hattında mevzilendiklerini de ilan ettiler. Türkiye ve Kuzey Kürdistan birleşik devriminin özgün gelişim yolunu anlamaya, belirginleştirmeye odaklandılar. Teori, politika, örgüt, strateji, taktik, cepheleşme, enternasyonalizm, kadın özgürlük mücadelesi, ulusal özgürlük sorunu başta olmak üzere, temel önemdeki meselelerle yeni bir görüş açısıyla, yeni bir kavrayış düzeyiyle ilişkilendiler. Hiç bir aşamada, "olmuş, bitmiş, tamamlanmış" olduklarını, marksizm leninizmi boy verdikleri topraklara ve günümüz dünyasına uygulamakta yeterli bir düzeye ulaştıklarını düşünmediler, iddia etmediler. "Öncü, önder ve öğrenci parti" diyalektiğine sıkıca bağlı kaldılar. Gelişme ve yenilenme yolundan ilerlediler. Kazanımlarının da, başaramadıklarının da, görevlerinin de bilincindedirler.

Marksist leninist komünistler, örgüt ve mücadele biçimleri sorununda, meseleyi, burjuvazi ve faşizmin, 71 ve 80 darbeleriyle devrimci harekete ve kitle mücadelesine vurduğu darbenin baskısı altında oluşmuş, "maceracılık", "sol sapma", "silahlı eyleme ancak kitle mücadelesinin belirli bir düzeyinden sonra başvurulabileceği" gibi şablonlara... silahlı veya silahsız, legal veya illegal şu veya bu örgüt ve mücadele biçimini mutlaklaştırmaya...seçimlerden, burjuva meclis imkanlarından yararlanma vb meselelerde sorgulanmamış ezber ve genellemelere göre ele alan zihniyetten koparak, bu konulardaki marksist teorik ilkelerin özümsenmesini, dünya devrimci mücadelelerinin deneyleri ışığında yeni bir kavrayışa ulaşılmasını temel aldılar.

Politik askeri mücadele ve legal araçlar- örgüt biçimleri konularında birlik devrimiyle kazandıkları kavrayış düzeyi ve geliştirdikleri pratikte maddileşen çizgilerinde dönemsel yalpalamalara, anlayış geriliklerine düştülerse de, parti kongreleri bunları düzeltmiş ve komünist öncüyü yeni ufuklara yöneltmiştir.

Marksist leninist komünistler, "hiçbir mücadele biçimini mutlak biçimde reddetmemek, daha önce bilinmeyen yeni mücadele biçimlerine açık olmak", " somut siyasal ve toplumsal koşulları incelemeden herhangi mücadele biçimi sorununda, evet veya hayır diye cevap vermemek" (Lenin) teorik kavrayışıyla hareket etmektedirler. Hem savaşım, hem de örgüt biçimleri sorununda bu teorik ilkeleri rehber almaktadırlar.

Miting, grev, basın açıklaması, izinli yürüyüş, imza toplama, stand açma, açlık grevi, yasal bildiri dağıtımı, afiş ve pankart asılması, toplu gazete satışı, seçim çalışması, burjuva meclis içinde mücadele,

Yasak dillerde ajitasyon propaganda, cumartesi anneleri eylemi, sivil cuma eylemleri, taziye çadırları, kendini zincirleme eylemleri, Ankara yürüyüşleri,

İşgal, boykot, işbırakma, otoyollarda oturma ve yürüyüş, yasaklı meydanlarda gösteri, doğal çevreye ve barınma hakkına saldırıları püskürtme direnişleri, yasadışı pankart, afiş, bildiri, yazılama eylemleri, barikat, silahsız ayaklanma, serhildan,

Milis eylemleri, feda eylemleri, kentlerde ve kırlarda diktatörlüğün militarist güçlerine, kurumlarına, işkence, ve yargısız infaz suçlularına, sivil faşistlere, muhbirlere yönelik silahlı, bombalı eylemler...Türkiye ve Kuzey Kürdistan'daki yasal-yasadışı, barışçıl-kitle şiddetine dayalı, silahsız ve silahlı mücadele biçimlerinin örnekleridir.

Yasadışı-gizli parti veya örgüt, değişik işlevlere sahip ve değişik biçimlerdeki illegal hücre, komite, çalışma grubu... milis grubu, müfreze, birlik, kır gerilla birliği, takım, tabur, ordu... sendika, dernek, vakıf, federasyon, konfederasyon...platform, yasal parti, burjuva meclis grubu...eylem, güç birliği ve cephe örgütleri, tüm bu mücadele biçimlerini ete kemiğe büründüren örgüt şekillerini yansıtır.

Marksist leninist komünistler, Türkiye ve Kuzey Kürdistan devrimci ve demokratik mücadelesinin ortaya çıkardığı tüm bu mücadele ve örgüt biçimlerine politik savaşımın gerekleri, hazır güçlerine uygunluk ve ideolojik değerleriyle çelişmemek temelinde yaklaşmışlar, somut siyasal ve toplumsal koşullar içinde şu ya da bu biçime ağırlık vermişler, fakat birini diğerinin karşısına koymamışlar, kategorik mutlaklaştırmalardan uzak durmuşlardır.

Marksist leninist komünistler için, faşist rejim ve inkarcı sömürgecilik koşullarında yasadışı-gizli örgütlenme kaçınılmaz ve temeldir. Mücadelenin zora dayalı biçimlerine (silahlı mücadele biçimleri ve devrimci kitle şiddeti) başvurmaksızın politik mücadeleyi özgür biçimde yürütmek imkansızdır. Aksi anlayış ve pratikler, faşist devlet terörüyle, özel savaş metodlarıyla, faşist, inkarcı sömürgeci yasa ve yasaklarla politika yapan egemenlerin karşısında öncünün ve kitlelerin elinin kolunun bağlanmasına yol açar. İktidar hedefli mücadele bilincinin, kültürünün gelişmesini, kitlelere doğru yayılmasını önler. Yine mevcut rejim altında sınıf mücadelesinin ürünü olarak oluşmuş yasal haklara ve açık savaşım olanaklarına dayalı mücadele biçimleri ve örgütlerinin geniş biçimde değerlendirilmesi, politik mücadelenin tabanının genişletilmesi, kitlelerin örgütlenmesi ve siyasi seferberliği, devrimci savaşımın meşruiyetinin işçilerin ve ezilenlerin en geniş kesiminde maddileşmesi için zorunludur. Aksi halde tüm bu konularda yürünecek yol fazlasıyla uzar, egemenlerin manevra rezervleri güçlenir, devrim çok önemli bir olanaktan yoksun bırakılmış olur. Devrimin örgütlenmesi tüm bu araç ve biçimlerin birbirini bütünlemesini gerektirir.

Doğaldır ki, mücadelenin bütün araç ve biçimlerinin kağıt üzerinde kabul edilmesi kendi başına yeterli değildir. Bu kabulün salt sözle değil, pratikle de ortaya konması gerekir. Pratiğin ilk adımı hazırlıktır. "Belli bir mücadele biçimini kabul edip bunun tekniğini inceleme gerekliliğini kabul etmemek, bazı seçimlere katılmayı kabul edip de bu seçimlerin nasıl yapılacağını gösteren yasayı tanımamaya benzer." (Lenin)

Örneğin mücadelenin silahlı biçimlerini kabul ettiğini açıklamak, fakat niceliğinden ve düzeyinden bağımsız olarak, bu mücadele biçimini yürütecek devrimcilerin eğitimi, araç gereçle donatılması şeklindeki hazırlık görevlerine yıllarca pratik ilgisizlik sergilemek, gerçekte tam tersi bir anlayışa sahip olunduğunu gösterir.

Devletin politikayı sistematik olarak zor araçlarıyla yürüttüğü bir siyasi rejim koşullarında, askeri örgüt ve mücadele biçimleriyle ilişkide, bunlara başvuran parti ve örgütlerin eleştirisinden ("küçük burjuva", "maceracı", "gerilla savaşı böyle mi yürütülür", "bu iş böyle mi yapılır" vb den) öteye geçmemek, "marksist leninist olan", "maceracı olmayan", "ustaca olan" her ne ise, onu pratikte göstermeyi bilinmez bir geleceğe ertelemek, konuyla ilgili marksist teorik ilkelerden ve siyasi anlayışlardan uzaklığı ve devrimci lafazanlığı ortaya koyar.

Yasadışı-gizli örgütlenmeyi temel aldığını söylemek, yasalcılığı söz bombardımanına tutmak, fakat pratikte politikayı özgür araç ve biçimlerle yürütmekten uzak durmak, gizlilik ve yasadışılığı biçimselleştirmekten, etikete dönüştürmekten, amacından koparmaktan öte bir anlam taşımaz.

Yasadışı-gizli bir partiye veya örgüte sahip olduğunu iddia etmek, buna karşın politik mücadelede bunu maddileştirecek hiçbir varoluş sergilememek, iddiayı anlamsızlaştırır, çürütücü sahtelikleri egemenleştirir.

Yasal ve açık mücadele araç ve biçimlerine ilke olarak karşı çıkmadığını iddia etmek, fakat örneğin seçimler, burjuva temsili kurumlarda söz hakkı elde etme veya devrimci kitle partisi konusunda, politik koşul ve gereklerden bağımsız biçimde kategorik red tutumu içinde olmak da, sorunun marksist kavranışından ve 20. yüzyıl devrimci savaşımlarının ders ve deneylerinden uzaklığı yansıtır. Fiilen bir yasal gazete çevresi zemininde durmak veya siyasi çalışmalarının neredeyse tamamını yasal gazete-dernek ekseninde bine etmek, buna karşın, örneğin, devrimci kitle şiddeti ve politik askeri mücadeleyle birlikte, seçimleri ve burjuva temsil kurumlarını da kitlelere dönük politika imkanı etrafında değerlendiren devrimci parti ve örgütleri "legalizm"le, "parlamenterizm"le eleştirmede ciltleri dolduracak söz tüketmek, amaç-araç ilişkisini başaşağı dikmek, devrimci lafazanlık biçimindeki bozulmaya uğramaktır.

Yasal-yasadışı, barışçı-kitle şiddetine dayalı, silahsız-silahlı mücadele biçimlerinin kabulü ve siyasi mücadelenin hizmetine sunulması, bunlara yaşam verecek örgüt biçimlerinin oluşturulması ve tüm bu sözlere pratik bir değer kazandıracak ilk adım olarak hazırlık çalışmaları komünist öncünün 20 yıllık pratiğinin ana doğrultusunu oluşturmuştur. Sınıf mücadelesinin çeşitli gündemlerine dair politikalarında ise, bu ilkesel kabul, ete kemiğe bürünmüştür. Marksist leninist partinin mevcut durumu, bu birikimin ulaştığı ve aşılması gereken sınırı gösterir.

Marksist leninist komünistler, mücadele biçimlerini birbirinin alternatifi değil, bütünleyeni, güçlendireni olarak ele almışlardır. Çeşitli gündemler etrafında yürütülen politikalarda yasal-yasadışı, barışçıl-kitle şiddetine dayalı, silahlı ve silahsız mücadele biçimleri birlikte kullanılmışlar, böylelikle daha güçlü bir etki yaratılmak, somut kazanımlar elde edilmek istenmiştir.

On yıl öncesine ait olsalar da, iç yayınının üç ayrı sayısından aktaracağımız kimi veriler,   marksist leninist komünist partinin politik önerlik ve politik mücadele zihniyetinin anlaşılmasını kolaylaştıracaktır.

"2005 yılının ilk 5 ayında sendikalar yasası ve grev hakkı, 8 Mart, 7 Aralık tutsakları, Newroz, faşist kuşatma ve saldırılar, Kürdistan'a askeri saldırılar, toplu mezarlar, özelleştirme terörü (SEKA, TEKEL, Seydişehir), 1 Mayıs, TCK, gözaltında kayıplar, 12 Mart Gazi (ve Ümraniye), 16 Mart Halepçe-Beyazıt yıldönümleri, 30 Mart, 6 Mayıs, 18 Mayıs anmaları, Eğitim-Sen'in kapatılması davası, Tayyip Erdoğan'ın İsrail gezisi, gecekondu yıkımları, öğrenciler hakkında açılan soruşturmalar, Ermeni katliamı, IMF anlaşması, Rice'ın Ankara teftişi, Irak'taki işgal ve zulüm, Afganistan'a asker gönderilmesi, İncirlik üssü sorunu, Filistin halkının mücadelesi ve tek tek kentlerde işçi ve ezilenlerin çeşitli sorun, talep ve özlemleri politik eylemimizin konusu oldu. Yasal ve yasa dışı, barışçıl ve kitle şiddetine dayalı, silahsız ve silahlı değişik mücadele araç ve biçimleriyle politika yapıldı. Aynı dönemde toplam 1 milyon 87 bin bildiri, 11 bin broşür, 62 bin 500 davetiye, 195 bin afiş, 2 milyon 500 bin kuş kullanıldı." (Temmuz 2005)

" Mayıs sonrası dönemde hangi gündemlere müdahale ettik ve neleri gündemleştirdik?

Başlıklar biçiminde özetleyelim:

1) Irkçı faşist saldırı ve kuşatma ekseninde ortaya çıkan görevler; "anadilde eğitim" kampanyası; Kürt halkının "barış" talebi; Amed- İstanbul yürüyüşü; şovenizm, fail-i meçhuller ve Türk burjuva ideolojisindeki ırkçı-faşist zihniyet sorunlarında etkinlikler 2) Özelleştirme, iş cinayetleri, değişik ekonomik-demokratik talepleri için direnen işçileri ziyaretler ve dayanışma, direniş örgütleme eylemleri ve "sendikalı-sigortalı 35 saat çalış" kampanyası 3) Emekçi evlerinin yıkımı ve bazı yerleşim alanlarındaki ilerici yoğunluğun dağıtılması saldırılarına karşı mücadele 4) Yozlaşma, uyuşturucu ve çeteleşmeye karşı mücadele 5) Hücre-tecrit terörüne karşı faaliyetler 6) Faşist 12 eylül darbesinin 25. yıldönümüne dönük protesto eylemleri 7) İncirlik yürüyüşü 8) Kadın cephesinde "anadil", "kreş" talepli eylemler, kurultaylar, Irak işgali son bulsun diyen ABD'li asker anneleriyle dayanışma, "mutfağı değil, dünyayı istiyoruz" kampanyası 9) Gençlik cephesinde, ÖSS kampanyası, Kürdistan'da liseli kurultayları, sivil faşistlerin üniversitelerdeki saldırılarına yanıt verilmesi 10) TMK’ya eklenmek istenen yeni faşist yasa ve yasaklara karşı mücadele 11) 17'lerin katledilmesine karşı eylemler ve uğurlama törenleri 12) Tutsak yoldaşlar ve devrimci yoldaşlarla dayanışma ve sahiplenme eylemleri 13) Takvimsel özel tarihi günlere çeşitli müdahaleler...15-16 Haziran etkinlikleri, 2 Temmuz, 96 Ölüm Orucu, 1 Eylül, 10 Eylül ve 26 Eylül Ulucanlar zindan katliamı yıldönümü eylemleri. 14) Değişik festivallere katılım ve bu yolla siyasi faaliyet alanlarını genişletme çabası 15) Filistin mücadelesi, 2. İntifada'nın yıldönümü, Irak işgalinin yıldönümlerinde eylem ve etkinlikler 16) Avrupa Örgütümüzün "ırkçılığa, ayrımcılığa ve faşizme" karşı kampanyası.

Bütün bu politik çalışmalarda legal-illegal basılı materyaller, (bildiri, afiş, duvar gazetesi, kuş, şablon, broşür) yazılama, bombalı-bombasız pankart, molotoflama, bombalama, barikat, meşaleli-meşalesiz yürüyüş, ana yolların kesilmesi, zincir eylemleri, miting, basın açıklaması, çadır kurma gibi biçimler kullanıldı." (Ekim 2005)                                                                                                                                                              

"Kürt halkının özgürlük özlemini bilgece bayraklaştıran Şemdinli serhildanı ve ezilen göçmen öfkesinin Paris varoşlarını tutuşturan isyanını da bağrında taşıyan son aylarda politik çalışmalarımız yine enerjik biçimde sürdü. Kürt ulusuna saldırılardan TMY tasarısına; şehitler ayı etkinliklerinden emekçi memur eylemlerine; linç saldırılarından liseli kurultaylarına; kadına yönelik şiddetten YÖK sorununa; emekçileri, yoksulları yozlaştırma, uyuşturma ve çeteleştirmeden yıkım saldırılarına; sendikasız sigortasız çalıştırmadan GSS'ye; hücre-tecrit terörü ve 19 Aralık'tan kontrgerillanın Şemdinli saldırısına; Malatya çocuk yuvasındaki işkencelerden Hatay'da ABD emperyalizminin inşa etmekte olduğu yeni dinlenme üssünün teşhirine; Filistin halkı ve Küba'lı Beşler'den Paris isyanına değin onlarca sorun bu birkaç aylık dönemde şu ya da bu düzeyde parti örgütlerimizin politik çalışmalarının konusu oldu. Bu sorun ve konuların önemli bir bölümü tüm örgütlerimizin gündemiydi. (....)

(....)

Politik kitle ajitasyonu biçimlerindeki çeşitlenmenin yanısıra, parti örgütlerimizin kullandıkları araç ve yöntemlerdeki zenginleşme dikkat çekicidir. Askeri araçlara başvurmada özgüvenin gelişimi ve askeri mücadele yöntemlerini kullanmada ilerleyiş sürmektedir. Parti ya da gençlik örgütlerimizin gerçekleştirdikleri molotoflama ve bombalama eylemlerindeki çarpıcı artış bunu gösteriyor. 2005'in son üç ayı esas alınırsa bir bölümü bombalı 20 illegal pankartın asılması, partimizin ve gençlik örgütümüzün üslendiği 11 molotoflama, 16 bombalama gerçekleştirilmesi, İstanbul'da 10 barikat kurulup 5 silahlı gösteri örgütlenmesi bu açıdan yeterli bir fikir vermektedir. Kimi alanlara illegal bildiri sayısındaki artışı da buna eklemeliyiz." (Ocak 2006)

Daha genelde, 1994 sonu-1995 ilkbaharı sivil faşistlere karşı kampanya, 1995 Gazi ayaklanması süreci ve kayıplar kampanyası, 2002 ölüm orucu ve tecrit terörü eksenli kampanya, 2003 Irak işgaline karşı kampanya, 2004 İstanbul'daki nato toplantısına karşı kampanya, 2004 hükümetin ceza infaz kanunu değişikliği tasarısına karşı kampanya, 2005 Seka işçilerinin işyeri işgaliyle yükselttikleri talepleri omuzlayan kampanya, 2000'li yıllarda Kürt halkımıza yönelen inkarcı sömürgeci faşist saldırılara karşı değişik kampanyalar, 2005 Şemdinli'deki faşist sömürgeci saldırıya karşı geliştirilen eylemler, yine, 2008 İstanbul imf toplantısına karşı kampanya   mücadele biçimlerinin birbirinin alternatifi değil, bütünleyeni, güçlendireni olarak ele alışın önde gelen örneklerini yansıtırlar. Aynı zihniyetin pratikleştirilmesi, işçi sınıfının ekonomik-demokratik gündemleri, emekçi gecekondu halkının barınma hakkı mücadelesi, öğrenci gençliğe yönelik faşist saldırılar, iş cinayetleri gibi onlarca ve onlarca gündem etrafındaki politika yapışta da görülür. Basın açıklaması, bildiri, afiş, pankart, imza toplama, gazete dağıtımı, yürüyüş, açlık grevi, dayanışma çadırı, işgal, yasaklı meydanların zaptı, otoyolların kesilmesi, militarist güçlerle kitle çatışması, barikat mücadeleleri, ayaklanma, molotof, bomba, kurşun ve lav aynı politik gündemin sözcüleri olmuşlar, aynı teşhir faaliyetini yürütüp, aynı talepleri yükseltmişlerdir.

Marksist leninist komünist parti, 1960'lar sonrası "ayaklanma stratejisi" görüş açısındaki komünist hareketin ve parti önceli gruplar döneminin, devrimin örgütlenmesinde, subjektif faktörün geliştirilip olgunlaştırılmasında silahlı mücadelenin yeri ve işlevi konusundaki ideolojik ve politik gerilikleriyle kopuşma yolunda ilerlerken, mücadele ve örgüt biçimlerinde ulaştığı sınırlara hapsolmamayı, olumlu ve olumsuz deneylerine dayanarak kendini yenileme hattına sıkıca bağlı kalmayı da başardı. 3. Kongre sonrasında, politik askeri cephenin örgütsel yapısında ve siyasi pratiğinde gerçekleştirdiği sıçrayış bunun bir boyutunu, 4. Kongre sonrası, yerüstü cephesinin örgütsel yapısında attığı adım ikinci boyutunu oluşturur. Eşitsiz de olsa, her ikisi de, pratik bocalamalara, enerji kayıplarına, iç ideolojik mücadeleye yol açan kimi sorunlar doğurmuş, buna karşın nehir denize akmayı sürdürmüş, zihinsel ve pratik olarak, kendini, partinin politik mücadele anlayışı ve tarzı temelinde üretiş her iki cepheye de damgasını vurmuştur.

Komünist öncü, silahlı mücadeleyi, "burjuva düzenin yıkılıp, yeni bir toplum kurulmasının zora dayalı bir devrimle mümkün olduğu" ilkesel görüşünün dışında, her günkü sınıf savaşımı içinde siyasi rejimin, egemenlerin politika araçlarının zorunlu kıldığı güncel bir politik mücadele biçimi ve yolu olarak ele almıştır. Faşist diktatörlük ve inkarcı sömürgecilik koşullarında, devrimi örgütleme, ayaklanmayı hazırlama çalışmalarının silahlı mücadeleyi atlayarak başarılması olanaksızdır. Sistematik devlet terörüyle, gerici iç savaş yöntemleriyle, kontgerilla ve sivil faşist güruhların devrimci mücadeleye ve halk hareketine kanlı saldırılarılarıyla, yargısız infazlarla, özel mahkemelerle, faşist yasa ve yasaklarla politika yapan rejime ve sivil faşist aparatlarına karşı "çıplak yumruklarla" dövüşmek, "hesap sorma" görevlerini bile "devrime", "emekçilere" havale etmekle, büyük günleri yaratacak büyük güçleri biriktirmek olanaksızdır.

Silahlı mücadelenin çeşitli biçimleri ve araçlarını, örneğin kent ve kır gerillasını karşı karşıya koymayan komünist öncü, devrimci bir işçi hareketi ve ikinci cephe yaratma öncelikli görevi nedeniyle silahlı biçimlerle politikayı Türkiye kentlerinde, esasen de büyük sanayi şehirlerinde örgütlemeye odaklanmış, Kürdistan kentlerinde de sömürgecilikle mücadele hedefiyle müfreze ve milisi geliştirmeye çalışmıştır. Politik mücadele geliştiği ölçüde, silahlı mücadele görevlerinin de büyüyeceğinin, yeni örgütsel biçimler gerekeceğinin bilincinde hareket eden marksist leninist komünistler 3. Kongrelerini izleyen yıllarda, bu konudaki sınırlarını aşan bir gelişim sergilemişler, Rojava ve Şengal pratikleriyle ise bunu yeni bir düzeye ulaştırmışlardır.

Komünist öncü, faşist diktatörlük ve burjuvaziyle yürüttüğü siyasi mücadelede, "ilkellik ve amatörlük" nitelemesini hak eden kimi örgütsel geriliklerinin de kolaylaştırmasıyla, sakınamadığı ve kimileri ciddi örgütsel nitelik kaybına yol açan tutsaklıklarla ve yine kimi temel kadrolarını şehit vermesi nedeniyle, dönem dönem politik mücadele tarz ve anlayışını pratikleştirmede zayıf düşse, devrimci iddialarına uygun bir politik varoluş sergileyemese de, durumunu değiştirme arayışından kopmadı. Anlayış gerilemelerine karşı iç ideolojik mücadeleyi canlı tuttu. Onun, düşmanın öfkesini çeken politik askeri mücadele, fiili meşru mücadele hattındaki legal savaşım ve devrimci kitle şiddeti içeren eylemleri anında veya sonrasında uğradığı ve yer yer örgütsel dengesini bozan kayıplar karşısındaki düşünüş tarzı ve ruh hali, Lenin'in, yaşamın sayısız kez doğruladığı şu görüş açısındaki gibi cisimleşti:

"Partizan savaşının hareketin örgütlenişine zarar verdiği ileri sürüldüğünde, olayları eleştirici yönde incelemek gereklidir. Yeni tehlikeler ve yeni kurbanlar getiren her yeni mücadele biçimi, buna hazırlıklı olmayan örgütlerin düzenini zorunlu olarak bozar. Eski propagandacı çevrelerimizin örgütlenişi, ajitasyona geçildiğinde bozulmuştu. Gösterilere sıra geldiğinde, komitelerimizin örgütlenişi zarar görmüştü. Hangi savaşta olursa olsun, her türlü askeri harekat savaşçıların saflarında belirli bir düzen bozukluğuna yol açar. Bundan savaş yapılmaması gerektiği sonucuna varılmamalıdır. Yalnızca savaşmayı öğrenmek gerektiği sonucunu çıkarmalıdır. Hepsi bu kadar."

Marksist leninist komünist partinin 20 yıllık macerası, "bütün mücadele araç ve biçimleriyle" politika yapmaya açık oluşun ve bunu eylemiyle çizgileştirmenin, geliştirmenin, yetkinleştirmenin tarihidir. Bu kazanılmış bir niteliktir. Şüphe yok ki, üretilen pratik, işçi ve ezilen milyonları siyasi bir ordu olarak birleştirmeye, seferber etmeye yetecek bir yoğunluk, genişlik ve süreklilik düzeyine varamamıştır. Komünist öncünün, bu gerçeği, değiştirme kararlılığı ve azmi tam, teorik ve siyasi kavrayışı berraktır.

Marksist Teori

Yaygın Süreli Yayın
Varyos Gazete Dergi adına Yazı İşleri Müdürü: Tülin Gür
Posta Çeki Hesap No: Varyos Gazete Dergi 17629956
Türkiye İş Bankası IBAN: TR 83 0006 0011 1220 4668 71

Bize Ulaşın

Yönetim Yeri: Aksaray Mah. Müezzin Sok. İlhan Apt. No: 12/1 D:7 Fatih/İSTANBUL
Tel: (0212) 529 15 94  Faks: (0212) 529 06 75
Web Sitesi: www.marksistteori5.org
E-posta: info@marksistteori.org
Twitter: @mt_dergi