1960’larda Amerika’da yaşayan siyahların yaşamını ırkçı ayrımcılık, baskının en şiddetlisi ve sömürü koşulları sarmıştı. Siyahların büyük kısmı işsizdi, sağlık sisteminden faydalanamıyor ve açlıkla boğuşuyordu. Yasalar ise siyahları ikinci sınıf vatandaş konumuna itiyordu. Irkçılık ve şovenizm resmi devlet ideolojisiydi.
1964 New York yazı: Bir beyaz polis mesai saatleri dışında on beş yaşında siyah bir genci öldürdü. Ardından polis ve siyahlar arasında başlayan çatışmalar yedi kişinin hayatını kaybetmesi, sekiz yüzden fazla yaralı ve bin gözaltı, dahası milyonlarca dolarlık zarar ile sonuçlandı.
1965 Los Angeles yazı: Siyah bir sürücü polis tarafından sebepsiz yere gözaltına alındı ve gözaltında dövülerek işkenceye uğradı. Siyahların polise karşı başlattığı ve günlerce süren protesto gösterilerinde otuz beş kişi hayatını kaybetti, sekiz yüz kişi yaralandı, yedi yüz ev yanarak kullanılamaz hale geldi ve seksen milyon dolarlık toplam zararla gösteriler noktalandı.
1966 yazı: Yine polis yine polis baskısı. Süren ırkçı polis zulmüne yönelik protesto eylemleri yirmi farklı şehre yayıldı.
1967 yazında artık yüzden fazla şehirde sokak çatışmaları yaşanıyordu. İktidardakiler ayaklanmaları en kanlı biçimde bastırıyorlardı. Binlerce polis, asker ve özel kuvvetler göstericilere karşı sokaktaydı. Panzerler ve keskin nişancılar da aynı şekilde siyahlara karşı konumlandırılmışlardı. Çok değil birkaç hafta önce, Vietnam’da savaşan Amerikan askerleri şimdi kendi yurttaşlarına karşı savaşmak için emir almışlardı.
Toplumsal çatışmanın en şiddetli anlarının yaşandığı o günlerde, 15 Ekim 1966 gününde Black Panther Party for Self-Defense (Özsavunma İçin Kara Panter Partisi) kuruldu. Partinin tabanı Amerika’nın büyük şehirlerinde yaşayan yoksul siyahlardan oluşuyordu. ’66 yılından önceki ayaklanmalar kendiliğinden başkaldırılar olarak tarihte yerini almıştı. Siyah hareket politik arenada, siyahlara devrimci perspektif sunabilecek bir devrimci örgütten yoksundu. Amerika’daki ırkçılık o kadar derinlere kök salmıştı ki, siyahların ve beyazların birlikte mücadelesi mümkün değildi. Aslında bunu her iki kesim de kabul etmiyordu.
Kara Panter Partisi'nin Eylem Gücü: Halk İçin Mücadele Ve Özsavunma
Kara Panter Partisi'nin programı ilkin on maddeden oluşuyordu. Parti programı ilk etapta siyahların yaşamsal ihtiyaçlarını sıralıyordu. Sıralanan talepler arasında, iş, beslenme ve barınma hakkı, eğitim ve adalet vardı. Kara Panterlerin öne çıkan özelliği, sadece talep etmeyip, üyeleri ve sempatizanları ile birlikte programlarına aldıkları talepleri gerçekleştirmek için çaba göstermeleriydi.
Mao’nun sözünden yola çıkarak, “Halk için hizmet” sloganını benimsediler. Böylece sosyal çalışmalarla[1], siyahların yoğun yaşadığı emekçi semtlerinde ihtiyaç neyse onu yerine getirmeye çalıştılar. Maddi karşılık beklemeden giyecek ve çocuklar için yemek dağıtımı örgütlediler. Özellikle yoksulluktan kaynaklı tipik hastalıklarla mücadele için, gönüllü doktor ve hasta bakıcıların çalıştığı sağlık ocakları kurdular. Hapishanelere servisler koyup, böylece tutuklu siyahların yakınlarının onları ziyaret etmelerini sağladılar. Sonraları ise “Özgürlük okulları” kurarak, siyah çocukların sadece kaliteli değil aynı zamanda alternatif eğitim almalarını da gerçekleştirmiş oldular.
Kara Panterler, ırkçı polis şiddetinden kendilerini koruyabilmek için, sürdürdükleri adalet mücadelesinde bir adım daha ilerleyerek, yasal koşullar altında neler yapabileceklerini çok iyi öğrendiler. Amerikan yasalarına göre her yetişkinin silah taşıması mümkün olduğundan, herkesi silahlanmaya ve sokakta silahını açık şekilde taşımaya çağırdılar. Amaçları, polisin bir siyaha saldırmadan önce iki kere düşünmesini sağlamaktı. Sadece halka silahlanma çağrısı yapmakla kalmayıp, topladıkları parayla silah tedarik ettiler ve bu silahları üyelerine de dağıttılar. Her parti üyesi parti tarafından planlanan düzenli kurslara katılarak silah kullanmayı öğreniyordu. Böylece tüm parti üyeleri hem askeri hem de hukuki açıdan eğitimden geçiyordu. Emekçi/yoksul semtlerinde yaşayan her üye, her sempatizan ve evet her siyah, haklarını bilmeli, kendini geliştirmeli, polis şiddetinden ve ırkçı-faşist saldırılardan kendini koruyabilmeliydi. Kara Panterler büyük uyuşturucu tacirlerine ve çetelere karşı da mücadele veriyordu. Bunlardan bazılarının FBI tarafından desteklendiği ve doğrudan siyahların yaşadıkları semtlere yönlendirildiği biliniyordu.
Direnişin Örgütlenmesi
Kara Panter Partisi, kendisini silahlı bir parti olarak tanımlamakla birlikte, bunu sadece özsavunma ve ırkçı saldırılardan korunma kapsamında ele alıyordu. Örgütlenmeleri Amerikan Anayasası çerçevesinde yasal temelde gerçekleşti. Bu çelişkiyi ve bundan dolayı oluşan gerilimi, farklı taktikleri ve stratejik yaklaşımları sonraki bölümlerde irdeleyeceğiz.
Kara Panter Partisi, kendisini askeri bir özsavunma örgütü olarak tanımlamasından kaynaklı, örgütsel yapısını ve kurallarını da buna uygun şekillendirdi. Parti, marksist-leninist bir kadro partisi olma iddiasındaydı. Kara Panter Partisi kurucularından Huey P. Newton, bunu, “Bu sisteme karşı ancak ciddi disiplinli ve sağlam örgütsel iskeleti olan bir partiyle direniş gerçekleştirilebilir” sözleriyle ifade ediyordu. Parti böylece, 1950'li ve '60’lı yıllardaki “Siyah Güç” hareketinin örgüt düşmanlığına ve kendiliğindenciliğine büyük bir darbe indirmişti. Bunun karşısına da, yukarıda bahsettiğimiz kadro örgütü modelini yerleştirmişti. Partinin birincil görevi halkı uyanık tutmak ve iktidar aygıtına karşı direnişi örgütlemek olarak belirlenmiş, bu perspektif partinin ilk eğitim materyallerinde yerini almıştı. Kara Panter Partisi, siyah hareket içinde, Amerikan toplumundaki ırkçılığı ortadan kaldırma mücadelesi vermekle birlikte, siyahların kurtuluşunun sosyalizmde olduğunun altını çizen ilk parti oldu. Böylece, daha önceden siyah hareketin bir kısmını etkisi altına almış olan “siyah kapitalizm” illüzyonunu tümden reddetti.
Parti farklı katmanlardan oluşmaktaydı. Örgütsel yapı üyelerden (asker) il/ilçe yöneticilerine (subay) ve oradan da partinin merkez komitesine (savunma bakanı) kadar uzanıyordu. Parti üyelerinin tek tip kıyafet giymeleri sokaktaki diğer insanlar tarafından tanınmalarını kolaylaştırıyordu: siyah pantolon, mavi gömlek, siyah deri ceket, siyah bere ve bayrakları ile gazetelerinde sembol olarak kara panter figürü.
Sıkı bir disiplini ifade eden üç temel kural parti çalışmaları çerçevesinde her türlü davranış için temel yönü işaret ediyordu:
1) Tüm hal ve hareketlerinde parti kurallarına uy!
2) Yoksul ve ezilen kitlelerin tek bir çöpünü dahi kendi hesabına kullanma!
3) Saldıran düşmandan ele geçirdiğin her şeyi örgüte teslim et!
Bu kurallara uymayanlar partiden ihraç ediliyordu. Bu üç ana kural dışında, bir parti üyesinin nasıl davranması gerektiğini düzenleyen sekiz kural daha vardı. Ayrıca yirmi altı maddede parti yapısının görev ve sorumlulukları sıralanıyordu. Bu tüzük-benzeri kuralların en önemli konuları ise şunlardı: Tüm parti üyeleri askeri eğitimden geçmek zorundaydı. Silah sadece gerekli durumlarda kullanılmalıydı. Gözaltı sırasında uyulması gereken kurallar sıralanmıştı. Her üye günlük rapor tutmalı ve il yönetimi haftalık olarak bir üst organa rapor sunmalıydı. Eğitim çalışmalarına katılmak bütün üyeler için mecburiydi. Uyuşturucu kullanımı ve parti çalışmaları sırasında alkol tüketimi yasaklanmıştı. Kadınlara yönelik ayrımcılık, eşit olmayan davranışlar ve şiddet yasaklanmış, buna uymayanlara cezai yaptırım getirilmişti.
Kara Panter Partisi, kadınların üye ve yönetici olabildiği ve askeri eğitim alabildiği ilk siyah örgütü oldu. Parti, geleneksel aile ve toplumsal cinsiyet rollerinin ne parti içinde ne de aile yaşamında yeniden üretilmesini istemiyordu. Bu yüzden parti üyelerinin çocukları için erkekler ve kadınlar tarafından birlikte işletilen kreşler kurulmuş, böylece kadınların eve hapsolmamaları ve bütün güçleriyle mücadeleye katılmaları sağlanmaya çalışılmıştı. İşbölümünde cinsiyetçi ayrım engellenmeye çalışılıyor, örneğin “büro işleri”nin sadece kadınlar tarafından yapılmasına izin verilmiyordu. Çocuk bakımı ve ev işleri için harcanan zamanın kadınlar ve erkekler arasında eşit paylaşılması parti üyelerinden talep ediliyordu. Böylece geleneksel toplumsal cinsiyet rollerinin kırılması, “Sosyalizm her Panter evinde yaşanacak” sloganıyla dayanışmacı bir toplumsal yaşamın kurulması amaçlanıyordu. Diğer birçok siyah örgütü ise bu anlayışa karşı çıkmış, kadınların örgütlerine üye olmalarına izin vermemişlerdi.
Kara Panter Partisi'nin, kadın özgürlük mücadelesinde anlamlı adımlar atmış olsa da, başarısı sınırlı kaldı. Parti içinde önde gelen kadrolar erkekti, sosyal çalışmalara emek verenlerin birçoğu ise kadındı.
1970 yılına kadar parti çalışmaları ABD'nin yüze yakın şehrine yayıldı. O zamanlar tahmin edilen üye sayısı on beş bine yaklaşmıştı. Bunun yanında, aktivist ve sempatizanların sayısı en azından on binleri buluyordu.
Pasif Özsavunmadan Sınıf Ve Gerilla Savaşına Doğru
Kara Panter Partisi’nin ilk silahlı özsavunma deneyimi, ırkçı polis terörüne karşı zayıf veya savunmada olan bir pozisyondan hareketle, acil eylem planı olarak ortaya çıkmıştı. Bu ilk başta stratejik ya da programatik bir anlayış değildi. Daha çok siyahların yaşadığı gettolarda günlük hayatta kalma mücadelesinin taktiksel bir dışavurumuydu. Özsavunma pratiği, önceleri polis şiddetine karşı pasif direniş olarak ortaya çıkarken, daha sonra partinin politik ve ideolojik olgunlaşma sürecinde özsavunma konsepti olarak geliştirildi. Silahlı mücadele programatik ve stratejik bir konum kazandı, emperyalist Amerika’nın yıkılması için antiemperyalist ve devrimci bir araç olarak kabul edildi. H. Newton, “Bizler, özsavunma dediğimizde, ezilenlerin ve ezilen devrimci kitlelerin saldırgan olmadığını, yaptıkları her eylemin özsavunmaları için olduğunu gösterdik. Vietnam halkı da aynı şekilde özsavunma sergiliyor. Kapitalistler, emperyalist sömürücüler şiddet ve saldırganlığın asıl kaynağıdır. Bu yüzden insanın kendi özgürlüğü ve özgürleşmesi için yaptığı her şey özsavunma taktiğidir. Biz özsavunma derken, kelimenin en geniş anlamıyla özsavunmadan bahsediyoruz” sözleriyle bu yeni dönemi açıklıyordu.
Kara Panterler, pasif özsavunma anlayışı ve savunma pozisyonundan bu devrimci stratejiyi geliştirdiler. Söz konusu strateji doğrultusunda partinin her üyesi silahlar ve askeri taktikler üzerine eğitimden geçti. ABD’deki mevcut hukuki düzenlemeler sayesinde, parti bunu yasal olarak örgütleyebildi. Sosyal çalışmalar da bu stratejiyi besledi. Böylece siyahların yaşadığı yoksul ve emekçi semtlerinde parti rahatlıkla kök salabildi. Sosyal çalışmalar da aynı şekilde bir politik-sosyal özsavunma yöntemi olarak kabul ediliyordu. Bu strateji, Amerika’da yaşayan siyah halk nezdinde Kara Panter Partisi’nin, halkın ihtiyaçlarını karşılayabilen ve her fırsatta kendilerini yok etmeye çalışan ırkçı ve emperyalist devletin karşısında durabilen bir alternatif olarak kabul görmesini sağladı.
Irkçı-baskıcı düzene karşı politik savaşımın, Afro-Amerikan halkının beyaz devlet iktidarını hedefleyen ulusal bir özgürlük mücadelesi olarak anlaşıldığını söyleyebiliriz. Bu, partinin “çifte devrim” olarak adlandırdığı duruma işaret etmekteydi. 1969 yılı itibarıyla bu çifte devrim hedefinin, yani hem siyahların özgürlüğü savaşımı hem de bütün ezilenlerin beyaz egemen sınıflara karşı sınıf savaşımı çizgisinin, çok daha sık propaganda edildiği görülüyor. Kara Panter Partisi hep “beyaz ırka” karşı ulusal özgürlük mücadelesi ve “beyaz sermaye sınıfına” karşı antikapitalist sınıf mücadelesi arasındaki gerilim sahasında mücadelesini sürdürdü.
Kara Panter Partisi için bir sonraki adım, özsavunmadan ibaret olan konsepti aşıp, aktif silahlı mücadeleye geçiş olacaktı. Partinin önder kadroları ve teorisyenleri silahlı mücadelenin farklı biçimleriyle ilgili çalışmalar ve tartışmalar yürütüyorlardı. En çok faydalandıkları kaynak ise Carlos Marighela’nın “Şehir Gerillasının El Kitabı” adlı eseriydi. Bu tartışmalara göre, siyahların yaşadığı semtler geri çekilme alanları ve hem lojistik hem de savaşçı kaynaklarını ortaya çıkarma mekanları olarak hizmet etmeliydi. Böylece semtlerde ilk gerilla hücreleri oluşturulacaktı. Bu hücreler siyahların özgürlüğü için savaşacak daha büyük bir orduda birleşeceklerdi. Aynı anda Kara Panterler, daha etkili bir halk milisi örgütlenmesi yaratmak için de tartışma yürütüyorlardı.
Kara Panterler dünyadaki diğer devrimci örgütlere nazaran daha avantajlı konumdaydılar. Yasal yollarla silahlanabiliyor, örgütlenebiliyor ve üyelerine yine yasal olarak askeri eğitim sunabiliyorlardı. Fakat bu yasallık sorunlara da yol açabiliyordu. Çünkü kuşkusuz, Amerikan emperyalist devletine karşı dolaysız yıkıcı bir mücadele yürütebilmek için sıradaki adım yasadışı ve yeraltında olan bir siyasi ve askeri yapı inşa etmek olmalıydı.
Kara Panterler böyle bir yolda ilerlerken hiç de yalnız olmayacaklardı. Zira birçok örgüt şehir gerillacılığında aktifti ve ABD şehirlerinde silahlı mücadele yürütüyordu. Genç Lordlar Partisi (Porto Rikolular), Kızıl Muhafızlar (Çinliler), Amerikan Yerlileri Hareketi (Kızılderililer), Kahverengi Bereliler (Meksikalılar) 1960’lı yıllarda silahlı mücadele ve şehir gerillacılığı hakkında tartışmalar yapmışlardı. 1965-70 yılları arasında, hükümet kaynaklı verilere göre, ABD’de 1391 sabotaj ve silahlı gerilla eylemi kaydedilmişti. Bu eylemler devlet binalarına, polislere, askeri güçlere, bankalara, eğitim merkezlerine ve silah sanayisine yönelikti.
Fakat Kara Panterler, bir yeraltı yapılanması geliştirip örgütsel sıçrama gerçekleştirmek için bu tarihsel anı kaçırdılar. O süreçte alabildiğine sertleşen devlet baskısı, Amerikan istihbarat birimleri tarafından yaratılan suni çelişkiler ve parti içindeki gerçek çelişkiler buna engel oldu.
Devlet Baskısı, Stratejik Farklılıklar Ve Partide Bölünme
Kara Panter Partisi devrimci yönelimini artırdıkça ve eylemlerini doğrudan kapitalist-emperyalist sisteme yönelttikçe, polisin yanı sıra ABD istihbaratının da daha fazla gündemine girdi. '60'lı yılların sonunda FBI başkanı Edgar Hoover, Kara Panterlerin ABD iç güvenliğini tehdit eden en büyük risk olduğunu ifade etmişti. Amerikan gizli servisinin partiyi ortadan kaldırmak için her şeyi yapabileceği artık herkes için aşikardı. Böylece Amerikan gizli servisi ayaklanmalara karşı geliştirdiği karşıdevrimci konseptte Kara Panterlere özel yer ayırdı. FBI 1960’larda COINTELPRO programı adı altında özel bir örgütlenmeye girdi. Gizli ve yargı denetiminden muaf olan bu program, istihbarat toplama, devrimci örgütlerin içine sızma ve onları çökertme hedefiyle oluşturuldu. Ajanları örgüt içine sızdırma, sahte deliller yaratma, yalan ve dedikodu yaymaya dayalı psikolojik terör, darp ederek gözaltına alma, siyasi cinayetlere varan fiziki terör bu program altında uygulanan yöntemlerden sadece birkaçıydı.
'70'li yılların başında Kara Panter Partisi bu tür saldırıların baş hedefiydi. Birçok parti üyesi sahte delillere dayanılarak gözaltına alındı ve hapse mahkum edildi. Onlarca parti üyesi polis tarafından ajanlaştırıldı. FBI, yaydığı sayısız yalan ve söylenti, sahte mektuplar ve sahte polis belgeleri sayesinde parti içinde güvensizlik ortamı yaratmaya çalıştı. Yasal örgütlenme biçimi nedeniyle örgüt bu tür saldırılara karşı çok açıktı. FBI tarafından, sadece 1971 yılında, parti önderlerinin imzalarını taşıyan yüz sahte mektup yollanmıştı.
Parti içindeki bu gerilimli süreçte, bir yandan istihbaratın Kara Panterlere yönelimi ve diğer yandan silahlı mücadele üzerine ve yeraltı örgütlenmesinin zorunluluğu hakkında tartışmalar devam ederken, sokaklarda silahlı çatışmalar da artarak sürmekteydi. 1967-70 arası polisin ve istihbarat servisinin maaşa bağladığı mafya ve uyuşturucu çeteleri tarafından yapılan silahlı saldırılar ve infazlar 40 parti üyesinin hayatına mal olmuş, birçok partili de yaralanmıştı.
1971'de, partinin önderlik kadroları arasında polisin ve gizli servisin yaratıp alevlendirdiği güvensizlik ortamı ve saflaşmalar sonucunda, Kara Panter Partisi bölünme yaşadı. Bu ayrışma, ayrılan taraflar arasında silahlı çatışmalara kadar tırmandı. ABD gizli servisinin bu bölünmedeki payının ne kadar olduğu bugün dahi tam olarak kestirilemiyor. Ama partideki bölünme sürecinin hızlanmasının ve birçok zıtlaşmanın yapay olarak kışkırtılmasının gizli servis ve polisin eseri olduğu tartışmasız kabul ediliyor.
Devletin bölme çalışmalarının dışında, '70'lerin başında parti içinde mücadele biçimleriyle ilgili tartışma yapmak ve hangi yönde ilerleneceğiyle ilgili karar vermek aslında kaçınılmazdı. Bu tartışmaların en belirginleştiği konu partinin nasıl örgütleneceği meselesiydi. Bir sonraki aşama, sosyal çalışmalar ve kitlesel örgütlenmelerin yanında, yasadışı temelde yeraltı örgütünün kurulması ve şehir gerillacılığının inşa edilmesi olmalıydı. Ancak bölünmeden dolayı bu aşamaya varılamadı. Bölünmenin ardından partinin siyahlar nezdindeki etkisi büyük ölçüde yitip gitti ve sosyal çalışmaları adım adım sona erdi. Bölünmeden sonra partiyi yeniden canlandırma girişimlerinin ve Black Liberation Army (Siyah Kurtuluş Ordusu) gibi yeni yasadışı örgüt kuruluşlarının düzeyi, Kara Panter Partisi'nin örgütsel kapsamına ve siyah kitleler üzerindeki etkisine yaklaşamadı bile.
Siyah Hareketin Bugünü
Son yıllarda siyahlara yönelik polis şiddeti ve ırkçı cinayetler, Afro-Amerikalılar içinde tekrar sosyal ve politik bir hareketin oluşmasına neden oldu. “Black lives matter” (“Siyahların yaşamları değerlidir”) sloganıyla 2013’ten bu yana on binlerce insan ABD sokaklarında eylem halinde. Bu isim altında örgütlenen gruplar gittikçe yeni kentlere yayılıyor, polis şiddetini ve gündelik yaşamdaki ırkçı davranışları belgelemeye ve bunlar karşısında eyleme çağrı yapıyor.
2016’dan beri siyahlar arasında yerel ve bölgesel çapta özsavunma yapıları oluşturuluyor. Siyahlar, polis cinayetlerinden korunma amacıyla, Kara Panterlere benzer şekilde, semtlerde silahlı ve bazen tek tip elbiseli devriyeler örgütlüyorlar. Yine birçok şehirde siyahların oluşturduğu “silah kulüpleri” ile, Kara Panterlerin özsavunma konsepti sahipleniliyor ve bugün tekrar gerçekleştirilmeye çalışılıyor. Bu derneklerde üyeler silah kullanma eğitimi ve yasal silah kullanım hakkıyla ilgili bilgi alıyorlar.
ABD’deki hukuki yapı, yani silah taşımanın ve özsavunma için silah kullanmanın yasal olması, elbette özgün bir durumdur. Ancak Kara Panterlerin kitle çalışması tarzı, kitleler arasında derin kök salmışlığı ve devrimci özsavunma teorisi ile pratiği, bugün de, başka ülkelerde güncel devrimci yöntemlerin tartışılmasında bir çıkış noktası olarak düşünülebilir. Aynı şekilde, teoride ve pratikte yapılan hatalardan çıkarılacak dersler de günümüz komünistleri ve devrimcileri için paha biçilemez bir tarihsel mirastır.
Dipnot
[1] Sosyal çalışmalar: Kara Panterlerin "community programs" olarak adlandırdığı bu çalışmalar, yoksul siyahlar için okul-eğitim, yemekhane, sağlık ocağı gibi kurumlaşmalar yaratmaya, böylece siyahların temel toplumsal ihtiyaçlarını karşılamaya dönük kitle faaliyetleridir.