Devrimle ‘Buluşma’ya

Uluslararası komünist hareketin (UKH) ideolojik ve örgütsel krizi aşılmış olmaktan uzak henüz. Krizin ortaya çıkışı ve gelişimine kaynaklık eden tarihsel-politik koşulların içeriğinde bu yönlü esaslı bir değişimin yaşanmamış olmasıyla doğrudan ilgili bu durum. Yani birincisi; Marksist-Leninist teori dünya devriminin önüne yeni enternasyonal sosyalist programını koyabilmiş değil hala, ikincisi; dünya devrimci sosyalist güçlerinin politik çizgilerini yapılandıran ve ortak hedefler doğrultusunda yönlendiren bir merkezi strateji inşa edilebilmiş değil. Sosyalizmin teorisi, 20.yy’ın sosyalizm deneylerinin eleştirel incelenmesi ve devrimci özümsenmesi, 21.yy sosyalizminin gelişimi ve sorunlarının aydınlatılması üzerine yürütülen teorik çabaların kapsamı ve olgunluk düzeyi, krizin ideolojik çerçevedeki genel ve temel sorunlarına çözüm gücü olabilmiş değil henüz. Dünyamızın değişik coğrafyalarındaki işçi ve emekçi kitlelerinin devrimci eylem girişkenlikleri ve toplumsal ayaklanma pratikleri, iktidar programından ve önderlik kararlılığından yoksunluğun sınırlarına gelip dayanıyor ve geri çekiliyor. Sosyalist hareketin krizi, kitlelerin kapitalizme ve emperyalizme karşı öfke ve iradelerini devrime sürükleyemeyen önderlik sorunu biçiminde somutlanıyor. Gerek ülkeler bazında çok yönlü örgütsel ve siyasal iç parçalanmışlık, gerekse bunun uluslararası işbirliği düzeyine de yansıyan dramatik boyutları, sosyalist hareketin işçi hareketiyle birleşememiş olmasının açık göstergesi olarak varlığını sürdürüyor. Örgütsel krizin tepe noktası olarak önderlik sorunu, sosyalist harekette bu biçimde genel bir görünüm kazanıyor.

Marksist-Leninist komünistler, tarif ettikleri bu krizin sonuçlarından ve sorunlarından azade değiller elbette. Tarih, bilinçli öznelerin eylemlerinin ürünüyse eğer, bu yasanın, UKH’in ideolojik ve örgütsel kriz içinde bulunduğu tespitini yapan Marksist-Leninist komünistler için de geçerli olduğu ve onların omuzlarına tarihsel bir sorumluluk yüklediği açıktır. Komünistler, 1994’te Birlik Devrimi’yle başlattıkları yürüyüşle dünya devrimine karşı sorumluluklarının ve sahip oldukları tarihsel bilinçlerinin gücünü ortaya koymuşlardır. Bu yürüyüşün bugün ulaşmış olduğu ilerleme ve güç düzeyinin, dünya devrimine yaptığı katkı bakımından değerinin daha mütevazı sınırların ötesine geçemediği söylenebilir.

Bu anlamda ilerleyişin sıçrama eşiğine ulaşılamamış olduğumuz gerçeğini gözardı edemeyiz. Ancak, Birlik Devrimi’nden bugüne geride bırakılan on yıl boyunca parti çizgisini, tamamen bilinçli ve iradi bir biçimde bu sorunun çözümünün somut güçlerini hazırlama ve biriktirme görüş açısı yönetmiştir ve yönetmeye devam etmektedir. Bu nedenle partinin yürüyüşünün ve gelişiminin kılavuz kavramı olan ‘Parti tarzı’, afaki bir soyutlama olarak değil, bizatihi parti çizgisinin teorik/ideolojik, politik ve örgüt/eylem bütünlüğünde somutlaşan görevlerinin yerine getiriliş niteliğine biçim veren ve her günkü devrimci çalışmanın deneyimleriyle beslenip zenginleşen bir zihniyetin doğrudan ürünü olarak hayat bulmuştur.

Bu zihniyetin teorik alandaki yansıması, kadroların genellemecilikten, soyutluktan ve teorinin küçümsenmesi eğiliminden kopma isteğinin güçlenmesi biçiminde açığa çıkmaya devam etmektedir. Parti çizgisinin sağlam temellere oturtulması ve geliştirilmesinin güvencesi bakımından temel önemdeki bu yönelim, aynı zamanda teorik çalışma ve üretimin, devrimci gelişmenin politik ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla bağıntısına daha canlı ve somut bir içerik kazandırmaktadır. Kuşkusuz ki teorik çalışma ve üretimdeki nitelik düzeyi, parti tarzını biçimlendiren diğer temel bileşenlere göre daha düşük bir gelişme seyri izlemektedir. Ancak partinin bu konuda kendi statükosuyla uzlaşma gibi bir tutumumun olmaması bir yana, bu gün onu yönlendiren, on yıl boyunca yaratılan küçümsenemeyecek birikiminden aldığı güçle bu alanda da kolektif bir sıçrama yaratmayı gündemine almış olması gerçeğidir. Partinin, bir parçası olduğu uluslararası komünist hareketin krizini aşmada da öncülük iddiasının ruhuna uygun bir teorik/ideolojik atılıma doğru kendini bilinçli ve iradi bir tarzda örgütlediğini söyleyebiliriz.

İdeolojik ve örgütsel krizin çözüme kavuşturulma çabası söz konusu olduğunda, bunun ancak politik bir hareket olarak varoluş zemini üzerinden başarılabileceği gerçeği, Marksist-Leninist komünistlerin başından itibaren sadık kaldıkları pratik ilkesel ön koşul olmuştur. Bu nedenle ilkesel ihtiyacın, politik refleks gücünün kazanılması ve süreklileştirilmesi biçiminde yanıtlanması, parti tarzının pratikleşmesinde öne çıkan unsur olarak belirginleşmiştir. Politika yapış tarzındaki radikal zihniyet dönüşümünün ve açığa çıkan atılımın, parti tarzının sürükleyici gücü olması tesadüfilik bir yana, tamamen bilinçli bir tercihtir. Devrim kitlelerin eseridir. Bu politik felsefesinin devrimci kavranışı Marksist-Leninistleri, politikayı kendi varlıklarını koruma uğraşına dönüştüren ve bunu amaçlaştıran, politik kitle ajitasyonunu kendi kitlesine propagandaya indirgeyen gelenek ve alışkanlıklardan kopuşmaya götürmüştür. Kitleler adına kitlelere rağmen değil, kitlelerin içinde kitlelerle birlikte politika yapmaya; öncünün bilinç ve örgütlülük durumuyla, kitlelerin bilinç ve örgütlülük durumu arasındaki niteliksel düzey farkını gidermenin bu tek gerçek olanağına saldırmak, kopuşun pratik karşılığı olmuştur. Öncü, kitlelerin yaratıcı eyleminin bilgisi ve eleştirisinin gücüyle kendi beslenemezse bilinci ve iradesi donuklaşır; kitleler öncünün bilinci ve iradesinden öğrenemezse, kazanma umudunu yitirir, burjuvazinin peşinden sürüklenir. ‘Kitlelere hücum’ direktifinde somutlanan irade düzeyi, partinin politika yapma tarzındaki amaç açıklığının bir yansıması olduğu kadar, önderleşme hedefini bağladığı atılımın sınanacağı zemini de göstermektedir. Kitlelere güvensizliğin burjuva düşünce yöntemi alışkanlığından kaynaklanan felsefi idealist bütün gerici prangalarını koparıp atma kararlılığı, partinin önderleşme yürüyüşünün önünü temizleyen ideolojik bir süpürge işlevi kazanmaktadır. Bu işlev, sadece dar anlamda kendi topraklarımızdaki kitle hareketinin bağrında gelişen devrimci olanaklara yakınlaşma, temas etme ve yönetme gücü bakımından değil, işçi sınıfı ve ezilenlerin dünya coğrafyasındaki hareketlerine karşı canlı bir politik duyarlılığın ve deneylerden öğrenme açıklığının gelişmesine de hizmet etmektedir. Ezilenlerin kapitalizme ve emperyalizme karşı bütün dünyada yayılan mücadelesi, Parti saflarında doğrudan ideolojik bir güç kaynağı olmakta, dünya devrimi fikrinin düşünsel temellerini güçlendirmektedir.

Marksizmin açığa çıkan uluslararası krizinin niteliğini, birbirinden ayrı ve aşamalı gelişen bir seyrin ürünü olmaktan çok, iç içe geçen, birbirini etkileyen ve koşullayan ‘ideolojik ve örgütsel’ dönüşümlerin süreçsel bütünlüğü olarak ele almak gerekiyor. Haliyle krizin aşılmasına dönük her devrimci çaba, ideolojik ve örgütsel olanın bütünlüğünü hesaba katan politik bir stratejiye kendini bağlamak ve uygulamak zorundadır. Örgüt olarak partinin kendini var etme ideolojisi ve gelişim çizgisi(kullandığı mücadele araç ve biçimlerinin niteliği), dünyanın durumunu (kendi topraklarındaki sınıf savaşımının durumunu da kapsaması anlamında) teorik algılayışından bağımsız düşünülemez. Teorik/ideolojik nitelik, politik strateji/taktik aracılığıyla kendini örgüt eylem biçimlerinde olumlu ve olumsuz anlamda mutlaka somutlar ve somutlayacaktır. Bu anlamda, Marksist-Leninist komünistlerin dünyadaki büyük ideolojik savruluşa, siyasal gericiliğin yıpratıcı dalgalarına ve örgütsel tasfiyeciliğin eritici asidine göğüs gerebilmiş olmalarının altını çizmek gerekiyor. Birlik Devrimi, dünya devrimi için kazılan ideolojik ve örgütsel bir siperdi her şeyden önce. Ama içine girilip ‘ideolojik’ olarak pineklemek, ‘örgütsel’ olarak yağ bağlamak için seçilen bir siper değil! Bu bilinç, uluslararası komünist hareketin krizinin yarattığı kaçınılmaz sorunlar ve dezavantajlarla birlikte, gelişmelerin mutlak olarak yıkım biçiminde okunamayacağı, krizin, yeni bir çıkışın ve bunun olanaklarının somut varlığı anlamına da geldiği bilimsel inancına dayanıyordu. Bu nedenle, on yıl boyunca susmayan bir siyasal ateş hattı olarak emperyalizmin, kapitalizmin ve faşizmin mevzilerini ‘gerilla tarzı’yla vuran, ‘siper yoldaşlığı’ ideolojisiyle savaş cephesinin yayılması ve güçlenmesine öncülük eden, ‘öncü çıkış’ tarzıyla kitleleri uyandıran, aydınlatan, mücadele siperlerine çağıran ve savaştırmak için örgütleyen bir iradeyi temsil etmektedir Birlik Devrimi. Parti’nin, sözüyle eylemi arasındaki tutarlılığı koruma ve geliştirme çabasındaki hassasiyeti ve kararlılığı, onun topraklarımızdaki sosyalizm iddialı politik hareketlerin büyük çoğunluğundan ayıran bir üstünlüğü olmanın yanı sıra, kendi iç ideolojik mücadelesinin en keskin biçimlere büründüğü dönemlerin temel konusu da, parti çizgisinin sağcı kavranışı ye uygulanışını yenilgiye uğratma mücadelesi olmuştur.

Bugün Neredeyiz?

Politik karamsarlığın beyin kıvrımları arasında gezinen ideolojik cüceliğin fiskoslarına bakılırsa, devrim çok uzakta ve parti kendini avutmakta! Zararı yok; Okmeydanı’nın ‘elektriği’ bile şimdilik onların beyin metabolizmalarını bozmaya yeter. Olmadı, Pendik Aydos’un ve Urfa Viranşehir’in yoksul emekçileri ve köylülerinin ellerine veririz onları, aydınlanırlar! Ya da Felluceli Arap’ın, La Pazlı Kızılderilinin, Bolivyalı madencinin, Nepalli köylünün, Güney Koreli işçinin, Hintli yoksulların, Etiyopyalı siyahinin, vb. yükselen ayak seslerinden duyduğu korku da yeter onların tüneyecekleri bir sığınağa kaçmaya.

Devrimci iyimserlik, politik ideallerimizin tükenmez ideolojik kaynaklarından biri olan bu güç, bize bambaşka bir şey söylüyor. Çünkü o gerçeğin, yaşamın dilinden konuşuyor: devrim, düşündüğümüz kadar yakında, dokunmak istediğimiz kadar uzakta! Devrim günceldir! Parti, bizi güncel olanla kaynaştıran, geçmişi bugüne taşıyan, bugünü gelecekle buluşturan iradedir.

Parti onuncu yılında bizi ‘büyük buluşma’ya çağırıyor. Devrim sıçramaysa eğer, şimdi bugün, ‘buluşma’yla sıçrayacağız. Hazırlanın yoldaşlar, partiyle zafere koşacağız.

Marksist Teori

Yaygın Süreli Yayın
Varyos Gazete Dergi adına Yazı İşleri Müdürü: Tülin Gür
Posta Çeki Hesap No: Varyos Gazete Dergi 17629956
Türkiye İş Bankası IBAN: TR 83 0006 0011 1220 4668 71

Bize Ulaşın

Yönetim Yeri: Aksaray Mah. Müezzin Sok. İlhan Apt. No: 12/1 D:7 Fatih/İSTANBUL
Tel: (0212) 529 15 94  Faks: (0212) 529 06 75
Web Sitesi: www.marksistteori5.org
E-posta: info@marksistteori.org
Twitter: @mt_dergi