Tarihi boyunca onlarca barbarın, kan emici talanına uğrayan Kürt coğrafyası, zulmün ve zorbalığın yanında direnişin ve dinmeyen bir özgürlük tutkusunun toprağı oldu. Zülüm ve zorbalığın laboratuarına dönüştürülen Kürt coğrafyası, kan iklimi mevsimlere inat direniş ve özgürlük tutkusunu mayaladı hep. Bu coğrafya sadece vahşetin değil, yüzlerce irili ufaklı direnişin, isyanın da tanıklığını yaptı. Önderliklerinin sınıfsal niteliğiyle sakatlanmış olması, zaaflar taşıması, yaratılan kahramanlıkları, ödenmiş bedellerin görkemini gölgelemez.
Ağrı ayaklanmasının bastırılması üzerine, 1930 Eylül'ünde Milliyet gazetesi yayınladığı bir karikatürle "Muhayyel Kürdistan burada metfundur." (Hayali Kürdistan burada gömülüdür) diye yazmıştı. Zorbalara inat Kürdistan dağlan hep bu "hayâlin" tanığı oldu. Nitekim çok geçmeden 22 Ocak 1946'da ilan edilen Mahabad Kürt Cumhuriyeti, egemen sınıfların korkusu olan bu "hayali" yeniden diriltti.
Yüzlerce yıllık Kürt tarihinde devletleş-me hep dinmeyen bir özlem olageldi. Med devleti sonrası, Kürt tarihinde Mervani devleti (M.S.985-1087) ve Eyyübi devleti (1117-1250) kurulan Kürt devletleri oldu. Türk ve Moğol istilalarıyla yıkılan bu devletler sonrası Kürtler, yüzyıllar boyunca güçlü bir merkezi devlet kuramadılar ve beylikler halinde yaşadılar. Değişik ayaklanmalar sonrası hükümet ilanları, vergi toplama, kurumsallaşma çabaları vb olduysa da, bunlar, hep başlamadan biten çabalar oldu. Bu tarihsel süreç içerisinde Mahabad Kürt Cumhuriyeti özgünlükleriyle öne çıkmaktadır.
ikinci Emperyalist Paylaşım Savaşı sonrası Ortadoğu'daki ilk özgür halk cumhuriyeti özelliğine sahip Mahabad Kürt Cumhuriyeti'nin kuruluşunun üzerinden 53 yıl geçti. Mahabad Kürt Cumhuriyeti, kısa ömrüne karşın, ulusal bilincin, devlet isteminin gelişmesinde önemli katkılarda bulundu. Oluşturduğu özgürlük ortamı, yarattığı kurumsallaşma ve geleneklerle Kürt ulusal mücadelesine küçümsenmeyecek zengin deneyimler kattı. Olumlu yanların yanında aynı zamanda ulusal kurtuluş savaşımını zaaflarla sakatlayan, yenilgilerle karakteri-ze olan bir tarihin nedenlerini göstermesi bakımından da önemlidir. Kürt ulusal kurtuluş mücadeleleri tarihi, önderliklerin sınıfsal niteliği kendi öz gücüne güvenin zayıflığının, iktidar perspektifinde yoksunluğun örnekleriyle doludur. Kürt ulusal mücadelesinin olumlu yanlarım ve zaaflarla sakatlayan yanlarını Mahabad Kürt Cumhuriyeti'nin kuruluşu ve yıkılışına dek geçen süreçte görmek mümkün. Kısa da olsa, Kürt ulusal kurtuluş savaşımının onurlu sayfalarından olan Mahabad Kürt Cumhuriyeti deneyimini incelemek, coğrafyamızda patlak vermiş olan Kürt ulusal direnişinin -bugününe ve yarınına ışık tutacak katkılara ulaşmayı sağlayacaktır.
22 Ocak 1946 günü Mahabad'ın "Çu-warçıra" (Dörtçıra) meydanında binlerce Kürt yurtseverinin katılımıyla göndere çekilen Kürt bayrağı, binlerce şehit pahasına dinmeyen özgürlük tutkusunun sembolü olarak dalgalanıyordu.
Bu sürece gelişte bazı faktörler belirleyici bir rol oynamışlardı.
Birincisi; 17 Mayıs 1639'da imzalanan Kasr-ı Şirin Anlaşması sonrasında beylik yapısını, beyliklerdeki politik ve iktisadi egemenliklerini koruyan Kürt beylerini herhangi bir mücadeleye ve başkaldırıya girişmemeleriyle karakterize olan 300 yıllık süreçte sağlanan "sükûnet", 1085'te son buldu. Osmanlı yönetimi Baban Beyi İbrahim Paşa'nın ölmesi üzerine başa geçmesi gereken yeğeni Abdurrahman Paşa'nın yerine bir başka Kürt beyini, rakip aşiretten Halit Paşa’yı Süleymaniye emiri olarak tayin ettiğini ilan edince 20. yüzyıla taşacak Kürt isyanları yayından boşaldı.
1833'te kırkbin kişilik ordusuyla, Doğu Kürdistan'dan Azerbaycan'a değin etkinlik kuran Mir Muhammed önderliğindeki hareket; 1839'da başlayıp Diyarbakır, Musul ve İran arasındaki bölgede denetim kuran Be-dirhan Bey önderliğindeki ayaklanma; 1850 Yezdan Şer ayaklanması; 18611865/1877-1878 arasında patlak veren Dersim'deki ayaklanmalar; 1872'de Mahabad, Baranga ve Meyandap şehirlerini ele geçiren Şeyh Ubeydullah önderliğindeki ayaklanmalar vb. 1805'te patlak veren Kürt ayaklanmalarını 20. yüzyıla taşıdı. 20. yüzyıl başlarında Kürdistan'ın Güney, Kuzey ve Doğu parçalarında ayaklanmalar birbiri ardına patlak verdi. 1907'de Kocan ve Ferhadan aşiretlerinin Dersim Hozat'taki jandarmaların silahlarını almasıyla başlayan isyan ateşi 1938'e dek Kuzey Kürdistan dağlarında alevlenip durdu. 1921'den 1937-38 Dersim katliamına kadar Kürt halkı, Kemalist rejime ve Türk jandarmasının zulmüne karşı defalarca ayaklanmış ve bu ayaklanmalar her seferinde kanla bastırılmıştı.
Modern bir ulusal harekete dönüşmese bile taleplerinin özü itibariyle ve tarihsel açıdan ilerici ulusal bir karaktere sahip olan Kürt başkaldırısı, savaş yıllarından başlayarak bir kıpırdanış içine girdi. 1918 yılında büyüyen Güney Kürdistan merkezli ateş, sırasıyla Doğu ve Kuzey Kürdistan'ı da sardı. Feodal parçalanmışlık ve ulusal kurtuluş perspektifine sahip Kürt aristokrat aydınlarının halkla bağlarının cılızlığı hareketi zaafla sakatlayan yan oldu.
Güney Kürdistan'da Şeyh Mahmut, 1919 yılında bağımsızlığını ilan etti. Aynı yılın Haziran'ında yenildi. 1922'de yeniden hükümet kurdu. 1924 Temmuz'unda İngiliz hava kuvvetlerinin de desteğiyle saldırıya geçen Irak ordusuna yenildi. 1930 Kasım'ında Şeyh Mahmut üçüncü kez ayaklandı ve tekrar yenilerek sürgüne gönderildi. Doğu Kürdistan'da 1921 yılında Sımıko (Şıkakan Aşireti lideri) İsmail ağa önderliğinde başlayan ulusal hareket, 1930 yılında Sımıko'nun pusu sonucu katledilmesiyle sona erdi. 1908'de, 1930'lu yıllarda, 1945 Nisan'ında Güney Kürdistan'da Barzanilerin önderliğinde gelişen ayaklanmalar da yenilgiyle sonuçlandı.
Verdiğimiz örnekler vb. onlarca irili ufaklı ayaklanmalar yenilgiyle sonuçlansalar bile, yaşanan katliam ve jenoside karşın, yeni direnişlerin patlak vermesi engellenemedi. Bu süreç, aynı zamanda Kürt halkında ulusal bilincin, yurtseverlik duygusunun geliştiği yıllar oldu. Kanla bastırılan her direniş, ardından yurtseverlik bilinci bırakarak yeni ayaklanmaları mayalıyordu. 1940'lı yıllara gelindiğinde Kürt halkı yurtseverlik duygularının coşkusunu yaşıyordu. Maha-bad, oluşan bu yurtsever biçimlenme temelinde yükseldi.
Mahabad'a giden süreçte belirleyici olan ikinci etken ise Ekim Sosyalist Devrimi'nin bölgede yarattığı devrimci rüzgardı. Çarlığın yıkılması ile birlikte onlarca ulus ve ezilen halkların özgürlüklerine kavuşmaları, diğer ulus ve halklar üzerinde kurtuluşları yönünde sarsıcı etkilerini hemen gösterdi. Bölgede oluşan bu devrimci dalga Kürt ulusunu da etkiledi.
Doğu Kürdistan'da bu yüzyılın başlarında süren ulusal mücadele, Ekim Devri-mi'nin zaferi sonrasında daha da hızlanarak sürdü. Ulusal mücadele özellikle 1920'li yıllarda oldukça ciddi boyutlara ulaştı. Ku-zey'de Sovyetler'de sosyalizmin iktidarda bulunuşu ve ezilen halkların-ulusların kurtuluş mücadelelerine karşı duyarlı ve enter-nasyonalist yaklaşımının etkileri açıkça hissediliyordu.
Mahabad Kürt Cumhuriyeti'nin kurulmasında ise Sovyetler'in desteği, devrimin yarattığı etkinin de ötesinde fiili destek düzeyindeydi.
25 Ağustos 1941'de Müttefik Devletler, Alman Nazileri'nin Doğu'ya doğru ilerlemesini engellemek için İran’a girdiler. Sovyet ve İngiliz orduları İran’a Kuzey'den ve Gü-ney-'den girmeye başladılar, Iran ordusu bölgeyi terketti. Sovyetler Birliği, Kafkasya ve Azerbaycan'daki Sovyet ordularının geri hatlarını korumak ve Basra Körfezi yoluyla Kuzey'e ulaşımı sağlayan ikmal yollarım elde tutmak istiyordu.
Sovyet kuvvetleri Mahabad'ın kuzeyinde bulunan Eşneviye-Meyandup hattında üslendiler. Iran ordusu çekilirken ardından bıraktığı silah ve cephaneleri Kürtler aldı. Sürgünde bulunan aşiret liderleri memleketlerine döndüler.
Rakrak suyu havzasının güney kesiminde yer alan Mahabad, eski adı Sablax, 16 bin nüfuslu küçük bir kent olmasına rağmen Kürt ulusal mücadelesi tarihinde önemli bir yere sahiptir. Güney ve Kuzey Kürdistan'a yakın olması, her üç parçada patlak veren birçok direnişin sıçradığı alan olmasına yol açtı.
1941 yılı sonlarında 30 kadar önde gelen Kürt liderini Sovyetler davet etti. Heyette Mahabad'ı temsilen Kadı Muham-med yer alıyordu. Mahabad'da büyük bir otoriteye ve saygınlığa sahip olan Kadı Muhammed, 1941 Eylül'ünden itibaren Mahabad'ı fiilen yönetmeye başladı. 16 Eylül 1942 günü Mahabad'da Komel örgütü kuruldu. "Komele Ziyan eweye Kürdistan" (Kürdistan Diriliş Topluluğu) kısa sürede etkin politik bir güç haline geldi. 1944 yılına gelindiğinde Komel'in etkisi geniş bir alana yayıldı. Güney Kürdistan'a dek yayılan bu etki, 1945 yılında örgütlü güce dönüştü. 1945 yılında aşiret liderlerinin çoğunluğu Komel üyesi olmuştu. Kadı Mu-hammed de 1944 Ekim'inde çağrı üzerine -Komel üyesi oldu. Komel örgütü, feodal sınıfsal niteliğine rağmen yurtsever bir örgüttü. Üyelerinin ezici çoğunluğunda yurtsever bilinç biçimlenmesi hakimdi. Propa-ganda-örgütlenme faaliyetlerinde yurtsever bilincin gelişmesinde önemli bir rol oynadılar. Nışttiman (Vatan) adlı derginin yanısı-ra düzenledikleri birçok etkinlikle propaganda faaliyetleri yürütüyorlardı. 1945 yılı Mart'ında düzenledikleri Dayke Nıştırirna (Ana Vatan) adlı opera gösterildiği her yerde büyük bir etkiye yol açtı. Folklor vb. geleneksel oyunlardan propaganda amacıyla yararlanıldı.
Kadı Muhammed ve bazı Komel liderlerinin 3 Eylül 1945'teki Tebriz ziyareti, yine aynı ay içerisinde gerçekleşen ikinci Baku ziyareti Sovyetler'le olan ilişkiyi güçlendirdi. Sovyetler Birliği adına Azerbaycan Başbakanı Cafer Bakırof, Kürt liderlere destek sözü verdi. Sovyetler Birliği, İran’ın her tarafında, birer İran-Sovyet Kültürel ilişkileri Derneği kurmaya başladı. 1945 Eylül'ünde Mahabad'da Sovyet-Kürt Kültürel ilişkiler Derneği kuruldu. Bu merkez, İran’ın tepki göstermesini göze alarak, Sovyetler Birli-ği'nin Kürt ulusal kurtuluş savaşımına olan desteğinin ifadesiydi. Sonraki süreçte I-KDP birçok faaliyetini bu dernekte gerçekleştirdi.
1945 yılı Ekim'inde Komel örgütü, ulaştığı güç ve faaliyetinin yaygınlığının etkisinden hareketle açık çalışmaya geçerek "Kürdistan Demokrat Partisi"ni kurdu. Ko-mel'in Merkez Komite üyeleri ve tüzüğü değiştirilmeden yeni parti yer aldı. Yeni parti de programında özerkliğin dar ufkunu aşamadı. Parti programının birinci maddesinde "İran’daki Kürt halkı, kendi ulusal ve yöresel işlerim yürütmekte özerk bir yönetime sahip olacaktır. "Üçüncü madde" İran anayasası hükümlerine uygun olarak, Kürdis-tan'da bütün kamu işleri üzerine kontrol ve denetim hakkını kullanacak bir yasama meclisi kurulması için en kısa zamanda seçim yapılacaktır. Merkez Komite üyelerinin, Mahabad Kürt Cumhuriyeti'nin hükümetini oluşturdukları 1-KDP'nin devletleşmeyi hedeflemeyerek, gerici İran rejiminin otoritesine bağlı bir özerklikle yetinmesi, sonrasında yenilgiye giden süreçteki kararsızlıkları, yalpalamaları ve nihayetinde yenilgiyi ko-şullayan faktörlerden birisidir.
1945 Ekiminde Iran Azerbaycan'ında saldırıya geçen partizan birlikleri Tebriz'i ele geçirdiler. Sovyet birlikleri Iran ordusunun ilerlemesini, ayaklanmayı bastırmasını engelledi. 12 Aralık 1945'te toplanan Azerbaycan Ulusal Meclisi özerklik ilan etti. Mahabad Kürt Cumhuriyeti'ne giden yolda Iran Azerbaycan Özerk Cumhuriyeti'nin kuruluşu, merkezi otoriteyi zayıflatarak, enternas-yonalist yardımlaşma ve dayanışmaya önemli katkılarda bulundu.
Kürt heyetinin ikinci Baku ziyaretinden sonra Sovyet yardımları da gelmeye başladı. Sovyetler'in Azerbaycan'a girmesinden sonra bölgeyi terk eden Iran ordusunun bıraktığı silahlan alan Kürtler hızla silahlandılar. Her eve bir silah girmesini yetersiz bulan Kadı Muhammed, Kehabad'daki Sovyet ticaret temsilcisi Babayof aracılığıyla bir parti tüfek daha getirtti. Rıza iye Jandarma Karakolları işgali sonrasında Sovyetler, Mahabad'a 1200 tüfek daha teslim ettiler.
1945 yılında Kasım ayında Sovyetler, Ne-habad'a bir matbaa makinesi gönderdiler, Matbaa, Kürtçe gazete, dergi vb. basım yayın alanında önemli katkılarda bulundu.
17 Aralık 1945 günü bir parti mitingi, Iran otoritesinin Mahabad'daki son kalıntısı olan Adliye Sarayı'nın ele geçirilmesine dönüştü. Adliye'ye Kürt bayrağı çekildi. Kadı Muhammed, Tebriz dönüşü halkın nabzını yoklayarak cumhuriyetin ilanının olgunlaştığına karar verdi. Yapılan görüşmeler sonrasında "Ribandan" ayının ikisinde "Çuvar Çıra" Meydanı'nda önemli bir toplantı olacağı 17 Ocak-'ta duyuruldu. Tarih ve özerkliğin ilam önceden Sovyet görevlilere iletildi. Kürt ileri gelenleri şehrin en büyük camisinde toplanarak özerkliği ve toplantının programını görüştüler.
1946 yılının 22 Ocak sabahı Mahabad'ın "Çuwarçıra" Meydanı'nda toplanan binlerce Kürt tarihi bir günün tanıklığını yapmaktaydılar. Toplantıda birkaçı dışında bölgedeki bütün aşiretler temsil edilmişti. Mahabad, Mameş, Mıngur, Kevork, Zerza gibi Irak sınırına komşu olan aşiretlerin yanısıra Herki, Beyzade, Barzan gibi aşiretler de katılmışlardı.
Kadı Muhammed, Kürtlerin kendi kaderini tayin hakkında bahseden kısa konuşmasından sonra "Şu anda özerk Kürt Cumhuriyeti kurulmuştur" diyerek, meydanı dolduranların coşkulu sevgi gösterileri arasında Cumhuriyeti ilan etti. Kadı Muhammed konuşmasında Kürtlere sağladıkları maddi ve manevi destekten dolayı Sovyetler Birliği'ne teşekkür etti. Sovyetler Birliği, 1946 Mart'ında Mahabad Kürt Cumhuriyeti'ne askeri danışman olarak bir subay gönderdi. Mahabad'da Sovyet ticaret temsilciliği açıldı.
11 Şubat 1946'da Kürdistan gazetesinde bakanlar kurulunun listesinin yayınlanmasıyla birlikte, Kadı Muhammed de, cumhurbaşkanı olarak yemin etti. Başbakanlığa Bükan Aşireti'nden Hacı baba Şeyh getirildi. Hükümeti oluşturanlar. Mahabad ve çevresindeki aşiretlerin ileri gelenleriydi. Geçici bir denge unsuru olarak düşünülen hükümet, aşiretler arası denge gözetilerek oluşturulmuştu. Bölgesel yönetimler ve otorite, aşiretlere bırakılmıştı. Bu yönetimler, Kadı Muhammed ve merkezi hükümete bağlıydılar. Yapılacak olan yasama meclisi seçimine dek böyle bir idari yapı belirlenmişti.
Cumhuriyetin ilanından hemen sonra Şubat 1946'da Sovyetler Birliği, Mahabad'a tüfek, makinalı tüfek ve tabancalardan oluşan 5000 parça silahla birlikte zırh deliciler ve fitilli gaz lambaları yolladı. Ayrıca Sovyet yapısı 10 kamyon, 10 büyük kamyon ve 10 cip, radyo vericisi vb. birçok başka yardımlar da gönderildi. Sovyetler, Kürt öğrencilerinin masraflarını üstlenerek Azerbaycan Sosyalist Cumhuriyeti'nde eğitim önerisinde bulundular. Mayıs 1946'da 60 öğrenciden oluşan ilk kafile Azerbaycan'a gönderildi. Sovyet albayı Salahaddin Kazım Of, Kürt ordusunu eğitmek ve örgütlemekle uğraşırken, Sovyet subayı Babaof ve Esadof da Kürdistan Demokrat Partisi'nin örgütlenmesine yardım ediyorlardı. Stalin'in resimleri duvarlara, resmi dairelere, evlere asılmıştı. KDP düşünsel ve programatik olarak olmasa da, örgütlenme biçimi olarak kendisine komünist partileri örnek almıştı. Merkez Komite'ye bağlı kadın ve gençlik örgütleri kurulmuştu. Gençlik örgütü iç örgütlenmesinde ve pratik çalışmalarında bağımsız hareket ediyordu. Parti propagandasında ilerici sloganlar ve Sovyetler Birliği'ne övgüler önemli yer tutuyordu.
Mahabad Kürt Cumhuriyeti kısa ömrüne karşın, kurumsallaşma geleneğinin oluşturulması ve özgürlük ortamının yaratılmasında küçümsenmeyecek basanlar elde etti. Cumhuriyete bağlı modern ordu çekirdeklerinin oluşturulması, idari yönetsel örgütlenmelere gidilmesi, mahkemeler kurulması, vergi toplanması, hazine oluşturulması, sağlık ve eğitim sorunlarının çözülmesi bunlardan bazılarıdır.
Eğitim, cumhuriyetin eğildiği temel konulardan biriydi. Hızla okullar açılarak Kürtçe ders kitaplarının basımına başlandı. Açılan ilk okullardan birisi kız öğrenciler içindi. Hilale adlı haftalık dergi kadınlara yönelik olarak çıktı. Kadı Muhammed'in eşi 1-KDP'nin kadın kollan başkanlığım yürütüyordu. Cumhuriyetin ilanından sonra Kürdistan adlı günlük gazetenin yanısıra Ha-war, Ağır, Geleawız, Nıştıman, Hilale gibi dergi ve gazeteler yayınlandı. Gazete ve dergiler, radyo ile birlikte, Kürt dili ve kültürünün güçlenip yayılmasında önemli rol oynadılar.
Fakat bu gelişmelerin daha ileri kazanımlara taşımaya Cumhuriyetin ömrü yetmedi. 9 Mayıs 1946'da Sovyet birliklerinin İran’ı terk etmesi, Iran Azerbaycan Cumhuriyeti'nin 13 Haziran 1946'da İran’la anlaşma imzalaması vb. gelişmeler. Cumhuriyet önderliğinin yalpalayarak savaşı genişletme, devletleşme hedefine yönelmemesi, aşiretler arası oluşan birliği zayıflattı. Merkezi otoriteyle, yani Iran gericiliğiyle uzlaşma arayışına girildi. 1946 Ağustos'unda Tahran'a giden Kadı Muhammed'in yaptığı görüşmelerde bir sonuca varılamadı. 15 Aralık 1946'da Iran, Tebriz'i işgal ederek, Azerbaycan Özerk Cumhuriyeti'nin varlığına son verdi.
Yaşanan bu gelişmeler sonrasında, katliama vb. yol akmama kaygısıyla Cumhuriyet yöneticileri hükümete karşı direniş yolunu ter-k ettiler. 17 Aralık 1946'da Iran birlikleri Mahabad'a girerek kontrolü ele geçirdiler. 19 Aralık'ta da Kadı Muhammed ve Cumhuriyetin önde gelenleri tutuklandı.
Önderliğin feodal karakteri, kendi öz gücüne güven eksikliği, bağımsız devlet kurma perspektifinden yoksunluk, başından itibaren Iran gericiliğiyle uzlaşma arayışı. Batılı emperyalist güçlerde beklentiye girme, hareketin aşiretsel temeldeki bir örgütlülüğe ve önderliğe sahip olması, güçlü dinsel etkilenme vb. otonom yönetimin uzun sürmesini engelleyen zaaflardan kimileridir. Birçok Kürt ulusal başkaldırısında olduğu gibi yine bu zaaflar sonucu bir direniş daha kanla, zulümle bastırıldı. Ama tarihe daha büyük bir etki ve miras bırakarak.
31 Mart 1947'de gece yansından sonra saat 03.00'de Kadı Muhammed, kardeşi Sadri Kadı ve amcasının oğlu Seyfı Kadı Mahabad'da "Çuwarçıra" Meydanı'nda asılarak katledildiler. Mahabad Kürt Cumhuriyeti'nin ilan edildiği meydanda, 14 ay sonra hareketin önderleri katledilerek, özgürlük girişiminin intikamı alınmak istendi, ilhakçı ve işgalci güçler, bir kez daha Kürt ulusuna özgürlük isterseniz bedeli budur mesajım vermek istediler.
"Çuwarçıra" Meydanı'nda gömülmek istenen özgürlük ruhunun alevi hiçbir zaman sönmedi. Doğu'dan Güney'e, Zagroslardan Botan'a özgürlük ateşi hiç dinmedi.