Yaratıcı Yapay Zeka'daki (GAI, Türkçe olarak YYZ) son hızlı sıçramalar Dijitalleşme, Nesnelerin İnterneti (IoT), Blok-Zincir, 5G, 3D Baskı, Robotik, Gen Düzenleme, Nanoteknoloji ve benzerleri gibi 21. yüzyılın ilk iki yılında ana akım haber başlıklarını ele geçiren birçok 'öncü teknoloji' etrafında gelişen coşkuyu aniden sildi süpürdü. On yıllardır var olan yapay zekaya dair söylemlerin, 1966 yılında Joseph Weizenbaum tarafından piyasaya sürülen ve kullanıcılardan gelen tek bir anahtar kelime etrafında insanlar ve makineler arasında bir tür makul konuşmaya izin veren ELIZA'ya (adını Bernard Shaw'un 1913 tarihli Pygmalion oyunundaki kurgusal Eliza Doolittle'dan almıştır) kadar uzandığı söylenebilir.
Chatbot terimi ise ilk kez 1994 yılında Michael Mauldin tarafından metin veya ses etkileşimleri yoluyla insan konuşmalarının çevrimiçi olarak taklit edilmesi anlamında ortaya atıldı. Ancak, eğilimlerimizi yansıtabilen, milyarlarca kelimeyi ve internetten gelen ya da bilgisayar belleğindeki veri ile öncesinden beslenen, bilgi okyanuslarını kullanarak insanlarla sohbet edebilen yeni "süper zeki" YYZ sohbet robotlarının, yapay zeka ile olan önceki deneyimlerde bir benzeri daha yok. Yaratıcı Yapay Zeka (YYZ) tarafından desteklenen yeni sohbet robotları, ses, video, kod, görüntü, metin ve simülasyon gibi yeni içerikler oluşturmak için kullanılan algoritmalar veya kural dizilerinin üstesinden gelebilmektedir. Muazzam bilgi işleme gücüne sahip sohbet robotları (chatbot), belgeleri insanlardan çok daha hızlı analiz edebiliyor ve saniyeler içinde özetleyebiliyor.
Şu anda Microsoft'un sahip olduğu Bing ChatGPT olarak pazarlanan Silikon Vadisi merkezli Open AI şirketinin ChatGPT4'ü (Chat Generative Pre-trained Transformer 4) ve Google'ın Bard AI'sı bariz bir şekilde bugün en güçlü YZ dil modellerini kontrol eden iki lider kurumsal teknoloji devi, ancak Meta'nın LlaMA’sı, ChatSonic, Jasper, Open Collaborator, Wordtune, Claude, DuckAssist, Character AI, Replika gibi Yaratıcı YZ'nin alternatif versiyonları da mevcut. Microsoft’un ChatGPT’yi sunmasının üstüne gelen Bing arama motorunun Google'ın son yirmi yıldaki tartışmasız tekeline meydan okumasının ardından Google, kıyasıya kurumsal rekabetin kaçınılmaz sonucu olarak bir teknoloji savaşına yol açan deneysel Chatbot Bard'u çıkardı. ChatGPT'nin Kasım 2022'deki başlangıcından bu yana, bu sohbet robotunun ilerleme hızı Facebook'unkinden 60 kat daha hızlı oldu. Bu arada ABD-NATO ittifakı, Çin'in yapay zeka programının daha önce görülmemiş bir hızla ilerlediğine dair derin endişelerini dile getirdi. NATO yapay zekanın orduda kullanımı konusunda Çin ile bir anlaşma peşinde koşsa bile Çin ChatGPT'yi yasakladıktan sonra 2030'a kadar geniş hedefler belirliyor (Çin'in yanı sıra Rusya, İran, Küba ve Suriye de ChatGPT'yi yasakladı) ve kendisini yapay zeka gelişiminde küresel ‘ana taşıyıcı güce’ dönüştürme çalışıyordu. Bu sırada 'özgür yazılım' savunucuları ise ‘Açık Kaynak’ın YZ yarışında nihai kazanan olacağı iddiasıyla öne çıkıyorlardı.
Kısaca ifade etmek gerekirse, YZ sohbet robotları insan beynini ve düşünme sürecini taklit eder ve görünüşte insan zekasının yapabildiğini yapabilir. Sohbet robotu, internetten bilgi aradıktan sonra sorularımıza yanıt verecek ve daha fazla bilgi için o sayfanın bağlantısını bile verecektir. Open AI'nin ilk ChatGPT botu yalnızca 2021'e kadar olan verileri kapsayacak şekilde eğitilmişken, yeni Bing sürümü çok daha güncel olayları kapsıyor ve böylece daha verimli ve doğru metin üretme kapasitesini artırıyor. Sohbet robotları ayrıca yüklenen bir resme referansla mantıklı cevaplar da verebiliyor. Yapay zeka ayrıca sesli yardım, müzik önerme, araç kullanma, sağlık ve tıbbi hizmetler, eğitim, iş, finans, hukuk ve idari hizmetler gibi çok çeşitli görevleri yerine getirebiliyor. Yapay zeka tarafından oluşturulan uyarlanabilir öğrenme yazılımları ve tabletler öğretmenlerin yerini alabilir ve öğrencilerin doğrudan sınav salonuna gitmelerini sağlayan soru kağıtları hazırlayabilir ve hatta öğrencilerin kopya çekmesini veya 'akademik intihal' yapmasını da kolaylaştırabilir. Sohbet robotları, sanat ve edebiyat da dahil olmak üzere insan yaratıcılığının birçok alanını değiştirebilir, ilham almak için yazma ipuçları sağlayabilir ve hatta makaleler, seminer ödevleri, şiirler ve şarkılar oluşturabilir ve bu süreçte kullanıcılarını özgün ve gerçekçiymiş gibi yanıltabilir. YZ, yanlış ve intihalci içerik yayma; tartışmalı bakış açıları, tepkiler ve güdüler içeren, genellikle önyargılı sosyo-politik algılarla dolu siyasi propaganda ve baskın toplumsal bilinçle uyumlu ırkçı tonlara sahip kültürel çarpıtmalar bile yapma potansiyeline sahiptir. Örneğin ABD'de, siyasi partilerin aday biyografileri oluşturmak ve video reklamları oluşturmak için YZ'yi kullanmasının bir sonucu olarak ve 2020 seçimlerinde muhalefet liderlerinin "derin sahte" (deep fake) seslerinin sosyal medyada yayılmasından elde edilen deneyime dayanarak, seçmenlerin YZ tarafından üretilen siyasi reklamlar yoluyla manipüle edilmesini ve aldatılmasını önlemeyi amaçlayan bir yasa tasarısı Kongre'ye sunulmuştur.
Yapay zeka tartışmaları üzerine
En başından beri YZ'nin gelişimiyle yakından ilişkili olan münferit bilim insanları ve teknoloji uzmanlarının uyarılarının yanı sıra, son zamanlarda birçok çevreden örgütlü girişimler YZ teknolojisindeki kontrolsüz büyümenin 'tehlikeli sonuçlarına' karşı çıktı. Bu girişimler, Apple'ın kurucu ortağı Steve Wozniak ve milyarder Elon Musk'ın da aralarında bulunduğu 1100'den fazla dünyanın önde gelen YZ uzmanı, teknoloji uzmanı ve şirket CEO'su tarafından 29 Mart 2023 tarihinde yayınlanan Açık Mektup'tan, 30 Mayıs 2023 tarihinde Centre for AI Safety (CAIS) tarafından yayınlanan son uyarıya kadar uzanmaktadır. Açık Mektup, üçüncü taraflarca denetlenebilecek güvenlik protokolleri geliştirilinceye kadar YZ laboratuvarlarından "GPT-4'ten daha güçlü" tüm YZ deneylerine 6 ay ara vermelerini ve gerekirse hükümetlerden bu tür eğitim sistemlerine moratoryum uygulamalarını istedi. Öte yandan, San Francisco merkezli CAIS tek cümlelik bir açıklama yayınladı: "Yapay zeka kaynaklı yok olma riskinin azaltılması, salgın hastalıklar ve nükleer savaş gibi diğer toplumsal ölçekli risklerle birlikte küresel bir öncelik olmalıdır."
Benzer, güçlü ancak farklı kaygıları savunanlar arasında sadece YZ'nin "vaftiz babası" Geoffrey Hinton ve ChatGPT'ye öncülük eden Open AI CEO'su Sam Altman gibi seçkin kişiler değil, aynı zamanda dünyaca ünlü astrofizikçi Stephen Hawking ve hatta ünlü filozof-tarihçi Yuval Noah Harari de yer almaktadır. Gerçekte Stephen Hawking 2014 yılında "tam yapay zekanın insan ırkının sonunu getirebileceği" uyarısında bulunmuştu. Ona göre yavaş biyolojik evrimle sınırlı olan insanlar, "kendi başına hareket edecek ve kendini sürekli artan bir oranda yeniden tasarlayacak" yapay zeka tarafından alt edilecektir. Kasım 2017'de, ölümünden sadece 4 ay önce Hawking şunları dahi söylemişti: "Yapay zekanın insanların yerini tamamen almasından korkuyorum. Eğer insanlar bilgisayar virüsleri tasarlıyorsa, birileri de kendini kopyalayan bir yapay zeka tasarlayacaktır. Bu, insanlardan daha iyi performans gösterecek yeni bir yaşam biçimi olacaktır." Hawking aynı zamanda, YZ araştırmalarının büyük potansiyelini de kabul ediyordu: "YZ'nin büyük potansiyeli nedeniyle, olası tuzaklardan kaçınırken faydalarını nasıl toplayacağımızı araştırmak önemli." Yuval Harari ise öte yandan YZ'nin "insan uygarlığının işletim sistemini hacklediği" ve "uygarlığın ana anahtarını ele geçirdikten sonra" şimdi de "demokrasinin sonuna" doğru götürdüğü gibi sert bir görüşe sahip. Bu arada ABD'li işadamı-hayırsever Warren Buffett, YZ'yi "atom bombasının yaratılması" ile kıyaslayacak kadar ileri bir söylemde.
YZ sistemlerinin öngörülemez ve tehlikeli davranışlarından kaynaklanan, (çoğunluğu genel YZ gelişiminin kısıtlanmasından yana olmayan) geniş yelpazedeki endişeli uzman ve teknolojistlerin bu korkuları ve şeffaflığın sağlanması, uygun düzenlemeler, yazılım lisansı üzerinde denetim, belirli bir eşiğin üzerindeki YZ modelleri için zorunlu test gereklilikleri vb. gibi belirli risk kontrol adımlarına yönelik önerileri, YZ sohbet robotları üzerinde tekel sahibi olan şirket-teknoloji devleri tarafından henüz ciddi bir şekilde ele alınmamakta ve hatta görmezden gelinmektedir. Soru soran ya da YZ sistemlerinden şüphe duyan insanlara karşı derin antipatilerinin bir tezahürü olarak, Mart 2023'te Microsoft, YZ bölümündeki tüm ‘etik ve toplum ekibini’ işten çıkarırken, Google, algoritmasındaki önyargı sorunlarını gündeme getirdiği için en iyi etik YZ araştırmacılarından bazılarını kovdu. Kasım 2022'nin üçüncü haftasında yayınlanan bir blog yazısında Google, "teknolojik ilerlemelerin durdurulması çağrılarına" karşı olduğunu açıkça ortaya koydu. ABD ve AB'de YZ'nin düzenlenmesine ilişkin hararetli tartışmalar sürerken (AB zaten Avrupa merkezli bir YZ Düzenleme Tasarısı hazırladı), YZ devriminin periferisinde yer alan Hindistan, YZ'nin düzenlenmesine yönelik çok az ilgi gösterdi. Bilişim Teknolojileri Bakanı Ashwini Vaishnav, 5 Nisan 2023'te parlamentoya verdiği yazılı bir cevapta kategorik olarak şunları söyledi: “Hükümet bir yasa çıkarmayı veya ülkede yapay zekanın büyümesini düzenlemeyi düşünmüyor.” Silikon Vadisi'nin küçük ortakları olan Hintli kurumsal büyük şirketler de yapay zeka üzerinde herhangi bir kontrol getirme konusunda ilgisiz olduklarını ifade ettiler. Zira FICCI şirketi açıkça kendi pozisyonunu ortaya koydu: "Yapay zeka geldikçe, daha az düzenleme en iyi düzenlemedir." Ancak Sam Altman'ın 8 Haziran'da Hindistan başbakanı Modi ile yaptığı görüşmenin ardından, bu görüşün tersine döndüğü ortaya çıktı. Beceri Geliştirme ve Girişimcilikten Sorumlu Devlet Bakanı Rajeev Chandrasekhar, hükümetin YZ'yi düzenlemek için bir Dijital Hindistan Yasa Tasarısı getirmeyi planladığını bildirdi. Bilim ve teknolojideki ilerlemeler ne olursa olsun, kurumsal sermayenin hareket yasaları insan karşıtı olmaya devam ediyor ve dünya halkları tarafından etkili bir şekilde direnilmediği ve aşılmadığı sürece, neoliberal kapitalizm, dünyanın emekçi ve ezilen halklarına yönelik süper sömürüsünü yoğunlaştırmaya devam edecek ve onları şimdiye kadarki en büyük yapay zeka destekli artı değer sömürüsüne maruz bırakacaktır.
Bu bağlamda, insan yaşamının yanı sıra tüm emek sürecini de dönüştürmeye aday olan yapay zeka devriminin ortaya çıkışının tarihsel arkaplanına bir göz atmak yerinde olacaktır. Elbette, günümüz YZ'sinde ve uygulamalarında ortaya çıkan eğilimlerin potansiyel etkisi, sadece Sanayi Devrimi dönemindeki gelişmelerle veya 20. yüzyılın ikinci yarısındaki teknolojik devrimlerle veya 21. yüzyılın web devrimi ile karşılaştırılarak açıklanamaz. Örneğin, 1960'larda üretim ve işleme teknolojilerindeki hızlı ilerlemeler bir yandan üretimin çok aşamalı olarak ayrışmasına ve uluslararasılaşmasına yol açarken, diğer yandan emek gücünün değerinin düşmesine ve uluslararası işbölümü, sanayisizleşme, vasıfsızlaşma ve küresel dış kaynak kullanımı yoluyla işçi sınıfının aşırı sömürülmesine yol açarak tüm dünyanın bir 'istihdamsızlık çöplüğüne' dönüşmesine neden olmuştur. Bununla birlikte, 'refah kapitalizmi'nin yerini alan neoliberalizmin maddi temeli, sermayenin üretim alanından akla zarar finansal spekülasyon alanına büyük ölçekli göçü nedeniyle yapısal bir dönüşüme maruz kalmış ve üretim, 'post-endüstriyel' finansallaşma olarak adlandırılan şeyle sonuçlanan "spekülasyon girdabındaki bir balon" ile karşılaştırılır bir hal almıştır.
Bunu 21. yüzyılın "dijital devrimi" ve kurumsal finans sermayesine birbirleriyle iç içe geçen küresel sömürü ve yağma yollarından oluşan tükenmek bilmeyen ve karmaşık bir ağ sağlayan kayıt dışı veya örgütsüz, düşük ücretli ve aşırı sömürülen emek tarafından şekillendirilen "dijital üretim ilişkileri" takip etti. Ulusötesi siber uzayın bir şirketleşme, iletişim ve koordinasyon aracı olarak ortaya çıkması, her yerde şirketleşmiş egemen sınıfların ekonomik alanı yeniden yapılandırmasına ve "maddi olmayan" ya da "sanal" veriler ve "kültürel ürünler" ya da bilgi yaratarak siyasi ve kültürel sistemleri manipüle etmesine olanak sağlamıştır. Bu eğilim, şirket sermayesinin, Silikon Vadisi'nin yapay zeka geliştirme girişimi de dahil olmak üzere, emek tasarrufu sağlayan teknolojilerde daha fazla atılım arayışına girmesi ve özellikle 2008 dünya ekonomik krizinin ardından "niceliksel gevşeme" adı verilen yöntemle Wall Street milyarderleri tarafından yutulan trilyonlarca dolarlık kamu parasının bir kısmını başka yönlere aktarmasıyla daha da yoğunlaştı. Bu dönüşümün sonucu, bir yandan dünya halklarına yönelik aşırı sağcı neoliberal ve neofaşist bir saldırı, diğer yandan da bir avuç büyük finansör tarafından şimdiye kadar bilinmeyen düzeylerde korkunç servet gasbıdır. Yaratıcı Yapay Zeka, hem büyük teknoloji milyarderlerinin hem de dünya çapında onlara hizmet eden rejimlerin elindeki bu şirketleşmiş-faşist saldırının en güçlü aracı haline geliyor.
Önümüzdeki görevler
Bugün, yapay zeka devriminin ortaya çıkışı, dünyanın dört bir yanındaki işçilerin ve ezilen halkların, neoliberalizmin geçtiğimiz on yıllar boyunca sanayisizleşme, finansallaşma ve dijitalleşme gibi süreçlerle zaten üst üste bindirdiği doğrudan ve dolaylı ağır yüklerden geçtiği bir dönemde gerçekleşiyor. İşçiler tarafından yaratılmış olsa da, yaratıcı yapay zeka tarafından itilim sağlanan yeni sohbet robotları artık sadece üretim için gerekli bilgiyi parçalamakla, vasıfsızlaştırmakla ve geçersiz kılmakla ve böylece insanları makinelerle değiştirmekle kalmıyor, aynı zamanda insan zihinlerini ve insanların düşünce süreçlerini de ele geçiriyor. Bu durum, egemen sınıfların ve rejimlerin yapay zekayı her yerde yönetilenlere karşı bir araç olarak kullanmasını sağlıyor. Hiç şüphesiz, bir yandan karmaşık beyaz yakalı işlerin büyük bir kısmı makineler tarafından devralınırken diğer yandan emek giderek artan bir şekilde "melez işler" veya "çoklu işler" için kullanılacaktır, ki bu işçilerin daha önce birden fazla işçi tarafından yapılan işleri yapmak zorunda kalacağı anlamına gelecek ve bu da onların aşırı derecede sıkışmasına ve değerin daha yoğun bir şekilde sömürülmesine neden olacaktır. Veri girişi, müşteri hizmetleri, son okuma, çeviri, pazar araştırması, sosyal medya yönetimi, tele-pazarlama, habercilik, öğretmenlik, yasal mevzuatı aşan konularda destek ve benzeri birçok iş önümüzdeki günlerde ortadan kalkabilir. Şirketler tarafından finanse edilen küresel lobi düşünce kuruluşu Dünya Ekonomik Forumu'na (WEF) göre yapay zekanın benimsenmesi önümüzdeki 5 yıl içinde işlerin %25'ini etkileyecek "yeni bir türbülans çağına" neden olacakken Goldman Sachs’ın öngörüsüne göre aynı dönemde 300 milyon iş kaybı yaşanacak. Aynı zamanda WEF, bu muhteşem işgücü tasarrufu hamlesiyle tasarruf edilen paranın, emtia fiyatlarının düşmesi ve tüketicilerin alım gücü fiyatlarının artması şeklinde ekonomiye geri döneceği iddiasıyla korkutucu durumu aklamaya çalışıyor.
Bu bağlamda, ilk ve en önemli meseleişçi sınıfının kendi geçimini sağlama meselesidir. Farklı görüşlerden pek çok analist konunun vahametini çoktan ortaya koydu. Savaş sonrası emperyalizmin yeni sömürgeci-neoliberal kolu IMF, Haziran 2023'ün ilk haftasında dünya iş piyasalarında yapay zeka kaynaklı "önemli aksaklıklar" olabileceği konusunda uyarıda bulunmuş ve hükümetlerin "sosyal güvenlik ağlarını" güçlendirmelerini ve şirketleri emek yanlısı bir yaklaşım izlemeleri için ödüllendiren uygun vergi politikaları geliştirmelerini savunmuştur. Geçmişteki otomasyon dönüşümleri en çok fabrika işlerini etkilemişti ve mevcut ilerleme hızına dayanarak, yapay zekanın yakın vadede inşaat, bakım vb. alanlardaki fiziksel/kol gücüne dayalı işçilerin yaklaşık yüzde 5'ini etkileyeceği tahmin edilmektedir. YYZ’nin açıktan cinsiyet yanlılığı da çok önemli, çünkü ortadan kalkacak milyonlarca ofis tabanlı beyaz yakalı işin çoğunluğunu kadın işgücü oluşturacaktır. Finansal hizmetler gibi birçok beyaz yakalı işte kadınlar ofis çalışanlarının %50'sinden fazlasını oluştururken, genellikle otomasyonun neden olduğu şoklardan izole olan üst düzey yönetim pozisyonlarında kadınların payı %2,5 gibi düşük bir orandadır. Buna ek olarak, yapay zeka devrimi milyonlarca beyaz yakalı işi tarihe karıştıracaktır. Goldman Sachs'a göre, daha önce de belirtildiği gibi önümüzdeki 5 yıl içinde %25'lik iş kaybının yanı sıra, AB ve ABD'deki mevcut işlerin üçte ikisi de önümüzdeki yıllarda yapay zekanın etkisine maruz kalacak.
Yapay zekanın tüm dünyaya gönderdiği şok dalgalarının ortasında, emek üretkenliği şimdiye kadarki en büyük büyümeye hazırlanıyor ve bu da mevcut üretim ilişkileri altında teknoloji şirketi baronlarının olağanüstü servet birikimiyle sonuçlanacak. Bu durumda, üretkenlik karşıtı ve olumsuz bir "makine kırıcı" yaklaşımı izlemek yerine acil görev, emeğin yerinden edilmesiyle mücadele etmenin, süper kârı azaltmanın ve emeğin gelirdeki payını arttırmanın etkili bir yolunu bulmaktır. Bunun için, çalışma süresinin ciddi bir şekilde kısaltılması, yani çalışmanın haftada 3-4 güne indirilmesi ve yapay zekayı yaratan aynı beyaz yakalı çalışanların şirket güdümlü olarak vasıfsızlaştırılmasına ve alanlarının parçalara ayrılmasına etkin bir şekilde direnilmesi acil bir taleptir. İşçi sınıfı ve ezilenlerin, tüm ilerici-demokratik güçlerle birlikte, YZ'den kaynaklanan muazzam üretkenliğin birkaç şirketin süper kârı olarak saptırılmasını önlemek ve teknolojik kazanımların tüm insanlığın yaşam kalitesinin yükseltilmesi için uygun bir şekilde paylaştırılması için bir plan ortaya koymak için acil müdahaleleri gerekmektedir. YZ, bir yandan rutin, tekrarlayan ve sıkıcı işlevleri makinelere emanet ederken, diğer yandan boş zamanı artıracak ve böylece insan yaratıcılığını ve yeteneklerini geliştirecek şekilde kullanılmalıdır. Kuşkusuz, şirket sermayesinin mantığı buna sorunsuz bir şekilde izin vermeyecektir. Örneğin, Google'ın işçilerin hareketlerini, kaç kez tuvalete gittiklerini, her tuvalet molası için harcadıkları süreyi, iş arkadaşlarıyla kaç kez konuştuklarını, norm ihlallerinin sayısını ve hepsinden önemlisi işçilerin üretkenlik düzeyini takip ederek kimin işten çıkarılması gerektiğini belirlemek için algoritma kullandığına dair raporlar var. Ve yapay zeka kaynaklı kitlesel işten çıkarma kan banyosu süreci şirketlerin gündemine çoktan girmiş durumda.
Şirket sermayesinin işsizliğin ve emeğin aşırı sömürüsünün olmadığı bir dünya düşünemeyeceği açıktır. Bugün gelişen tüm yapay zeka sisteminin tasarımının ve amacının motivasyonu yalnızca şirket süper kârından gelmektedir ve bir sermaye rejimi altında sınıf-nötr veya toplumsal ilişkilerin dışında hiçbir teknolojik devrim olamaz. YZ'deki her ilerleme, emek ve sermaye arasındaki içsel çelişkiyi yoğunlaştıracak ve giderek artan sayıda işçinin istihdamdan çıkarılmasına ve istihdam edildikleri için şanslı olanların süper sömürülmesine, artan eşitsizliğe ve korkunç servet yoğunlaşmasına yol açacaktır. IMF gibi neoliberal kurumlardan ve kurumsal düşünce kuruluşlarından gelen, büyük teknoloji şirketlerini ve sistemin dizginlerini elinde tutan neo-faşist rejimleri vergi önlemleri ve 'karşılıksız destekler' yoluyla sorunları yönetmeye ikna eden vaazlar da dünya halklarının dikkatini şiddetle ihtiyaç duyulan sistemik değişikliklerden başka yöne çekmeyi amaçlamaktadır. Ancak böyle bir siyasi alternatifin doğası gereği uzun vadeli olması nedeniyle, mevcut gelişmelerden olumsuz etkilenen herkesin asgari düzeyde hayatta kalmasını sağlayacak topyekün çabalara acilen ihtiyaç duyulmaktadır.
Nüfusun yabancılaşmış çoğunluğunun doğrudan hayatta kalma sorunlarının yanı sıra, ikinci tehditkâr mesele, ana akım medyada daha az tartışılan büyük YYZ modellerinin geliştirilmesi, eğitilmesi ve sürdürülmesinin çevresel etkileridir. YZ'yi savunanların sloganı "dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek" olsa da ve birçok YZ uzmanı YZ'nin insanlığın iklim değişikliğiyle mücadelesine yardımcı olacağını iddia etse de, Kate Crawford ve Vladan Joler tarafından 2018'de ChatGPT gibi enerji yoğun YYZ modellerinin ortaya çıkmasından çok önce yayınlanan "Bir YZ Sisteminin Anatomisi" başlıklı bir çalışma, inanılmaz seviyelerde enerji tüketimi ve karbon salımını ortaya koymuştur. Örneğin, tek bir Büyük Dil Modelini eğitmenin karbon ayak izi yaklaşık 300 bin kg karbondioksit emisyonuna - neredeyse New York ve Pekin arasındaki 125 gidiş-dönüş uçuşun emisyonuna - eşittir. MIT bağlantılı bir çalışmada bildirildiği üzere, günümüzde tek bir veri merkezi 50 bin eve eşdeğer miktarda elektrik tüketebilmektedir. Google'ın yapay zekasının yılda yaklaşık 2,3 terawatt (bir terawatt bir trilyon watt'a eşittir) saat enerji kullandığı tahmin edilmektedir. Küresel düzeyde YZ gelişiminin mevcut hızı göz önüne alındığında, bildirildiği üzere, 2025 yılına kadar Dünya'daki mevcut enerjinin yaklaşık beşte biri Veri Merkezleri’ni çalışır durumda tutmak için harcanacaktır. Daha açık ifade etmek gerekirse, YZ'deki hızlı büyüme çevresel krizi daha da kötüleştirmekte ve sermaye ile emek arasında yoğunlaşan çelişkiyle birlikte şirket sermayesi ile doğa arasındaki çelişkiyi daha da keskinleştirmektedir. Bu arada, her zamanki kurumsal retorikte bir eksiklik yok ve bunun bir tezahürü olarak Google, 2030 yılına kadar tüm ofislerini ve veri merkezlerini tamamen karbon nötr enerji ile çalıştırma kararını açıkladı, ki bu da YZ'nin kendisinin kullanıma sokulması yoluyla!
Üçüncü ve en öncelikli konu ise YYZ’nin günümüzde çok kapsamlı neofaşist bir silaha dönüşmesiyle mücadele etmektir. Zira, insanların fiziksel becerilerinin yerini alan önceki teknolojik sıçramaların aksine, YZ devrimini niteliksel olarak farklı kılan şey, insanların zihinsel işlevleri üzerindeki sosyal, politik ve kültürel sonuçları olan ek etkisidir. Örneğin, daha önce makineler insanlardan talimat aldıktan sonra bunları uyguluyordu. Eğer yapay zeka kendi başına karar vermeye doğru dönüşebilirse, o zaman görünüşe göre bilgisayarlar ve insan zekası arasındaki sınır çizgisi ortadan kalkabilir. Daha önce makineler sadece baskı yapabiliyorken, şimdi YZ onların metinler oluşturmasını ve bunlar hakkında yorum yapmasını sağlıyor. Ancak, metinlerin, kitapların ve hikayelerin makineler/insan olmayan zeka tarafından yaratılması, onları yalnızca insan marifetinden/zanaatından yoksun kılmakla kalmıyor, aynı zamanda ikincisinin metalaşmasına da yol açıyor. Yapay zeka, teknik çözümler icat ederek insanlığa yardım etme potansiyeline sahip olsa da, dile hakimiyeti, yeni veri kaynakları yaratma ve bağımsız çalışma kabiliyeti, insan olmayan zekanın tarihi değiştiren 'hikayeler' formüle etmesi ve 'yeni tarih yazımına' başvurması, kültürü çarpıtması ve insanların bilincini etkileyen kararlar alması gibi korkutucu bir durum yaratabilir. Makinelerin kitap yazması, insan yaratıcılığının ve zanaatının bir ürünü olmaktan ziyade, onu bir metaya, kültürün metalaştırılmasına dönüştürecektir.
Ortaya çıkan bu durum, siyasi-ekonomik gücü elinde bulunduran ve dolayısıyla yapay zeka üzerinde söz sahibi olanlara, kamuoyunu kendi lehlerine manipüle etmek için eşi benzeri görülmemiş ve beklenmedik fırsatlar sunmaktadır. Daha önce de belirtildiği gibi, en yozlaşmış şirket sermayesi ile aşırı sağcı gerici siyasi güçler arasındaki kutsal olmayan ittifak ve birleşmenin dünyanın birçok ülkesindeki devlet rejimlerini kontrol ettiği bir siyasi bağlamda, YYZ, neofaşist güçler tarafından siyasi propaganda, yalan ve yanlış bilgilendirme için en etkili araç haline gelebilir ve sözde burjuva demokrasisinin kendisinin tamamen çökmesine yol açabilir. Bunun sonucu, makineler ve insanlar arasında ayrım yapacak siyasi mekanizmalar, dengeleyici kontroller ve düzenleyici kurumlar olmadığı sürece, konuşma ve ifade özgürlüğünün yapay zeka tarafından ele geçirileceği 'post-truth' bir dünya olacaktır. 'Resmi zeka' ile yapay zekanın birleştiği ya da chatbot'ların babaları ve patronları adına konuştuğu mevcut neofaşist durumda, bu düzeltici mekanizmayı geliştirme sorumluluğu, çıkarları zaten birbirine karışmış olan rejimlere ya da kurumsal teknoloji devlerine devredilemez. Birçok YZ savunucusu şimdi YZ sistemine eklenebilecek bir 'kendi kendini düzeltme mekanizması' (kendi kendini düzeltme, iç gözlem, vicdan vb. insana özgüdür) hakkında konuşmaya başladı. Ancak asıl soru bunun mümkün olup olmadığı ve eğer mümkünse bu kritik görevin kime verilebileceğidir.
YZ ile ilişkili neofaşist boyutların ulusa özgü olması gerekmez. Daha önce de belirtildiği gibi, YZ tabanlı gözetim sisteminin konuşlandırılması ve devlet kurumları ve polis tarafından siyasi muhaliflere ve insan hakları aktivistlerine yönelik intihal raporları, sahte fotoğraflar, imaj taklidi, tespit edilmesi zor bilgi yerleştirme yoluyla muhaliflerin itibarsızlaştırılmasına dayalı taciz, faşist bir durumda rutin şeyler olabilir. Aynı şey rakip rejimler tarafından diğer ülkelerdeki jeopolitik görevlerinde rakiplerine karşı da kullanılabilir. Emperyalist güçler yapay zekadaki hâkim konumlarıyla bunu, uzak kıtalardaki siyasi rakiplerini istikrarsızlaştırmak da dahil olmak üzere, ek paktlar ve anlaşmalar yoluyla siyasi, ekonomik ve askeri gündemlerini ilerletmek için kullanabilirler. Bu sonuncusu, rakiplere karşı yürütülen siyasi kampanyaların ülke içinde YZ tabanlı analiz ve araştırmalara dayalı olarak yürütülme şeklinin küresel bir uzantısıdır. Aynı şekilde YZ'nin kendisi de siber suçlular için etkili bir alan haline gelebilir.
Sonuç olarak, mevcut insanlık dışı sistemin devamını ve daha da güçlenmesini kolaylaştıran bir YZ rejiminin gelişmesine müdahale etmenin ve bunu engellemenin tam zamanıdır. Bu görev, şirket çıkarlarına hizmet eden mevcut rejimlere emanet edilemez. YZ uzmanlarının, düzenlenmemiş YZ'nin geri dönüşü olmayan felaketlere yol açabileceği yönündeki uyarıları karşısında, sadece kendi çıkarlarını düşünen şirket merkezleri ve iktidar rejimleri YZ'nin düzenlenmesi için öne çıkmıştır. İngiltere Başbakanı Rishi Sunak'ın bu sonbaharda Londra'da YZ konusunda uluslararası kurallar geliştirmeyi amaçlayan bir Küresel Zirve’ye ev sahipliği yapma girişimi bu yöndeki tipik bir adımdır. "İnsan zekasını bir hayli aşan süper zeki sistemlerin" geliştirilmesinden ve yapay zekanın yeni siber saldırılar başlatmak ve yıkıcı silahlar geliştirmek, kitlesel dezenformasyon yaymak vb. için kullanılmasından duyulan endişelerin yol açtığı bu hareket, hiç şüphesiz, küresel şirketokrasinin uluslararası çıkarlarıyla uyumludur ve şirket yağmasının ve neofaşizmin çifte yükünü taşıyan dünya işçilerinin ve ezilen halklarının varoluşsal sorunlarından ise asla temel almamaktadır. Bildirildiği üzere, Sunak'ın Zirvesi, nükleer güvenlik standartlarını izleyen IAEA'ya benzer bir yapay zeka gözlemcisi oluşturmak amacıyla hükümet başkanlarını ve yapay zeka şirketlerinin CEO'larını bir araya getirmeyi amaçlamaktadır. Daha önce de belirtildiği gibi, bu Zirve’nin amacı YZ'nin emperyalizmin mezar kazıcısı olma riskini ortadan kaldırmak ve YYZ tarafından fikri mülkiyet ihlalinden kaçınmak için yasal adımlar gibi 'oyunun kurallarını' belirlemektir.
Bu kritik noktada, dünya halklarına ve ilgili tüm kesimlere düşen görev, ortaya çıkan YZ rejiminden kaynaklanan tehdide karşı siyasi bir alternatif önermek ve özellikle de detayları daha fazla analiz gerektiren ve bu makalenin konusu olmayan acil görevler olarak geçim, ekoloji ve demokrasi gibi temel sorularla ilgili olarak öne çıkmaktır.
Kaynak: https://countercurrents.org/2023/06/on-understanding-generative-ai-as-a-corporate-fascist-weapon/ 10 Haziran 2023 | PJ JAMES (Hindistan Komünist Partisi (Marksist-Leninist) Kızıl Yıldız Genel Sekreteri)