Sayı 45 / Kasım-Aralık 2020

24 Haziran 2018 genel seçimleri öncesinde kurulan Millet İttifakı, başlıca ortaklık zemini olarak Tayyip Erdoğan karşıtlığı üzerinden burjuva muhalefet yürüten, dayandıkları taban, siyasal programları ve ideolojik temelleri itibariyle de farklılıklar taşıyan, buna karşın, tümü de Kürt ulusunu inkar eden; işçi sınıfı ve ezilenlerin özgürlük, adalet, halklara eşitlik talebine düşman burjuva düzen partilerinin, gevşekçe bir araya gelişi zemininde kurulmuş, Türk burjuva sınıflarının ikinci cephesini oluşturuyor.

Ana Darbenin Doğrultusu: Karşıdevrimci Reformizm ve Liberalizm

Proletaryanın devrimci strateji terminolojisinde bulunan “ana darbenin doğrultusu” kavramı, yalıtılması hedeflen toplumsal-siyasal gücü ifade eder. Yalıtılacak güç, devrimin temel güçlerinin siyasi iktidarı yıkacak düzeyde bir devrimci mevzileniş içinde olmalarına engel teşkil eden düzen içi uzlaştırıcılar toplamıdır. Türkiye ve Kürdistan’da antifaşist, antisömürgeci, antiemperyalist ve cins özgürlükçü demokratik devrimin zaferi için yalıtılması gereken siyasi çizgi burjuva reformizmi ve liberalizmdir.

Burjuva muhalefet partileri, demeç ve deklarasyonlarında parlamenter rejime geri dönüşü, daha fazla dillendirmeye başladı. Burjuva muhalefet partilerinin ufku, burjuva düzen kurumları olarak parlamentarizmle sınırlı. Onlar için asıl ve temel olan burjuva düzenin sürmesi ve yasallığı ki, bu da onları seçimler ve parlamento yoluyla iktidara gelme stratejisine sımsıkı bağlıyor.

 Tekil ülke kapitalizmlerini ve yaşadıkları krizleri sanki kendinden menkul şeylermişcesine incelemek bizi “metodolojik ulusalcılık” diyebileceğimiz bir hataya götürebilir. Bu, sadece analiz ufkumuzu yerli sermayenin ve burjuva iktidarın-muhalefetin karar ve eylemleri ile sınırlamakla kalmaz, olguya diğer ülke kapitalizmlerinin gerçekliğini hesapsızca dayatmamıza da yol açar. Örneğin “Ekonomik krizin tüm sorumlusu AKP'nin yanlış ekonomi politikalarıdır” deyip, arkasından Almanya'da, Güney Kore'de, Brezilya'da krize karşı alınan önlemleri olumlu örnek olarak önümüze koyduğumuzda işte bu metodolojik ulusalcılık hatasına düşmüş oluruz.

Marks’ı, artı değer analizleri yapan çağdaşlarından ayıran asıl detay analizlerini kapitalizmin işleyiş yasalarına dayandırarak, sistemin önünde sonunda tıkanıp krize girerek çökeceğini ortaya koymasıydı. Bir bilim olarak ekonomi-politik belli yasalara tabidir. Marks, kapitalizmde bunu keşfetti ve büyük bir güvenle, komünizme geçişi ve kapitalizmin yıkımını haber veren teorisini geliştirdi.

Soğuk savaşın galibi Batılı emperyalist devletler, Hırvatistan ve Bosna savaşları (1991-1995), Dayton Anlaşması (1995) ve Kosova savaşıyla Balkanlar’ın paylaşımını tamamlayarak aralarındaki güç ilişkisini düzenleyip çatışmaları dondurdular. Revizyonist Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra patlak veren Ermenistan-Azerbaycan arasındaki savaş, yoğunluğunu dönem dönem yitirse de günümüze kadar devam etti.

Partinin politik iddiası ve özgüveni, her şeyden önce, devrimin zaferini örgütleme amacında dile gelir. Bu yüzden, onun politik önderlik anlayışı ve politik mücadele tarzı, verili nesnelliğe saldırmayı, mücadelenin bütün araç ve biçimleriyle işçi sınıfı ve ezilenleri bir devrim ordusu olarak mevzilendirip savaştırmaya odaklanmayı temel alır. Bu, her somut durumda devrimci gelişmenin imkanlarını arayıp bulmayı, mücadelenin her safhasında devrimci bir yol açma iradesiyle davranmayı gerekli kılar.

Marksist Teori

Yaygın Süreli Yayın
Varyos Yay. San ve Tic. Ltd. Şti. İmtiyaz Sahibi: Şengül Güneş Bali
Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Şengül Güneş Bali

Bize Ulaşın

Çakırağa Mah. Çakırağa Cami Sokak Birlik Apt.
No: 8/10 Aksaray/İstanbul (0212) 529 15 94
E-posta: info@marksistteori.org Twitter: @mt_dergi